• içilecek hale gelmiş kefirden sınırsız kefir üretilebileceği.

    her gün kefir içmeye geçtiğimiz mart ayında başladım, sebebini doğru tahmin ettiniz evet. o zamanlar marketten şişe olarak alıyordum, en ucuz kefirin litresi 7 liraydı ve öğün başına bir çay bardağı gibi oldukça az miktarlarda içiyordum. bir süre sonra sütten kefir yapılabileceğini öğrendim, migros'ta kefir mayaları vardı. bunların toz olanından bir kutu aldım. bir kutuda 4 şişe vardı ve her şişeden 5 litreye kadar süt mayalanabiliyordu.

    ben her şişeden 4 litre mayaladım. sütün litresi ise 3.5 liraydı. bir şişe toz kefir mayası 3 liraya geliyordu yani litre başına kefir mayası bana 75 kuruşa maloldu. bir litre kefir toplam olarak 4 lira 25 kuruşa denk geliyordu. bu fiyat ise ilk başlarda aldığım litresi 7 lira olan hazır kefirden çok daha iyiydi.

    bir süre toz kefir mayasından kefir üretmeye devam ettim. bir gün elimde mayanın kutusuyla oynarken gözüme bir yazı çarptı. bu maya ile mayalanan kefirden bir tatlı kaşığı alınarak tekrar mayalanabileceği yazıyordu. bana saçma gelmişti üstelik bir litre kefir bana 4 lira 25 kuruşa malolduğu için umursamamıştım.

    ancak hazır haldeki kefirden tekrar kefir mayalanacağına dair bilgileri birkaç hafta içinde birkaç kez görmüştüm ve kefirle de ilgilendiğim için görmeye devam ediyordum. kafamda şimşekler yavaş yavaş çakmaya başlamıştı. neden denemiyordum ki? en fazla bir litre sütün maliyeti olan 3 lira 50 kuruş zarara girebilirdim, elbette ki denemeliydim.

    dün dediğimi yaptım, mayayla ürettiğim kefirimden bir miktar alıp oda sıcaklığına getirdiğim tam yağlı uht sütüme döktüm ve bir gün oda sıcaklığında beklettim. az önce yeni kefirimin şişesini açtım, kokladım ve aynı diğer kefirlerim gibi olduğunu, hiçbir farkının olmadığını göz yaşlarıyla ve sevinç çığlıklarıyla öğrendim. bundan sonra kefir benim için zengin içeceği değildi, su gibi istediğim zaman içebilecektim, litresi 7+7xenflasyon liraya değil sadece 3.5+3.5xenflasyon liraya gelecekti. sadece son kefir bitmeden bir yemek kaşığı alıp oda sıcaklığındaki bir kutu süre eklemem gerekiyordu ve bunu yapabilecek intelligence quotient'a sahip olduğumu düşünüyordum.

    bu bilgiden sonra kalan ömrümü daha farklı geçireceğimi yeni kefirimin kokusunu içime çektiğim an farketmiştim, bol kefirli ve sağlıklı bakterili bir hayat beni bekliyordu.
  • ingilizce'deki ikinci tekil sahisla ikinci cogul sahis icin kullanilan you kelimelerinin ayni kokenden gelmemesi.
    cermanik bir dil olan ingilizce'nin erken hallerinde ikinci tekil sahis zamiri, almanca'daki du'ya benzer sekilde thou'dur. tudor hanedani hakimiyetinden victoria donemine kadar, o donemlerde cikan shakespeare'in eserleri, anglikan incili'nde falan, hep bu kullanilir. victorian donemde endustriyellesmenin artmasiyla taninandan cok taninmayan insanlarla konusuldugu, ve taninmayan insanla bir anda samimi olunmadigi** icin kayboldugu soyleniyor.

    ozne, nesne, sifat, iyelige gore cekimleri su sekilde:
    ikinci tekil: thou, thee, thy, thine
    ikinci cogul: ye, you, your, yours

    ne demis unlu carry anti-mage, cicero'dan alinti yaparak?
    (bkz: what's thine, is mine)
  • ctrl + f'ye aynı anda basıp sayfa içinde istediğiniz sözcüğü arayabilme.
  • 1 dolar 7 lira 34 kuruş olmuşken para birimleri arasındaki ilişkilerden bahsedeyim biraz.

    lira bize osmanlı'dan miras, ilk kez 6.62 gramlık altın para olarak 1844'te dolaşıma sokuluyor. aynı tarihte piyasaya sürülen (yeni) kuruş ise gümüşten. yani osmanlı o dönem para politikasını altın-gümüş çifte metal standardına oturtuyor.

    elbette 19. yüzyılda osmanlı ekonomik durumu çok parlak değil. 1862 yılında altın liranın yanında kağıt para da tedavüle giriyor. bu kağıt paranın adı artık argoda "gayme" haline dönüşmüş "kaime". kaimenin kelime anlamı "bir şeyin yerini tutan şey". yani hükümet ey halk, size ödemeleri altın lirayla yapamadık ama altının yerine geçecek kağıtlardan veriyoruz diyor, o da lira bu da lira. bu elbette bir güven mevzuu, acaba ileride kağıt parayı altınla değiştirebilecek miyim diye düşünen halk panik halinde dükkanları kapıyor. türküde geçen recebim sarı lira vereceğim sözleri de liranın kağıt olanının değil altından olanının makbul olduğunu anlatıyor. ekonomi durma noktasına gelince kaime birkaç ayda tedavülden kalkıyor. 1876'da 93 harbini finansa etmek için gene kağıt paraya geri dönüş olsa da bu da benzer nedenlerle kısa süreli oluyor. üçüncü kağıt para basımı ise 1. dünya savaşını finanse etmek için gerçekleştiriliyor. savaş sonunda artık altın standardına geri dönüş söz konusu değil. cumhuriyet'in kendi kağıt lirasını basıp osmanlı kaimelerini piyasadan çekmesi ise 1927'de oluyor.

    lira kelimesi ise romalıların ağırlık birimi libre'den geliyor. fransızlar bir libre ağırlıkta gümüşe denk bir para birimi olarak livre'yi ilk kez 781 yılında kullanmaya başlayıp 1794'e kadar devam ediyorlar. tarihte lira'yı para birimi olarak kullanan bazı diğer ülkeler ise italya, kıbrıs cumhuriyeti ve israil. kıbrıs ve israil lirası aynı zamanda pound olarak da biliniyor. çünkü pound da libre'ye yakın bir ağırlık birimi ve hem türk hem ingiliz yönetiminden geçen bu iki ülkede iki terim de kullanım buluyor. zaten para birimi pound da anglo-sakson dönemde ingiltere'de 1 libre gümüşü ifade eden bir birim olarak başlıyor. ingiltere'nin modern para birimi pound sterling'in kısaltması olarak kullanılan £ sembolünün l harfi şeklinde olması da o yüzden. sterling kelimesi ise gümüşün %92,5 oranda saf olması gerektiğini ifade ediyor.

    osmanlı'nın 1844 yılında liranın alt birimi küçük gümüş paralar olarak yeniden tedavüle soktuğu kuruş ise aslında 1688'ten beri imparatorluğun ana para birimi. onun alt birimi de para, 40 para bir kuruş ediyor. para kelimesi de farsça parça anlamına gelen parah'tan geliyor.

    kuruş 1688'te 1844'tekine göre daha fazla gümüş içeriyor. kuruş kelimesi de fransızca gros veya almanca groschen kelimelerinin türkçeleşmiş hali, "büyük" anlamına geliyor. groschen ve benzeri kelimeler o dönem almanya ve orta avrupa'daki bir çok devletin de para birimininin adı. bertolt brecht'in bizde 3 kuruşluk opera olarak bilinen eserinin almanca orjinal adı "die dreigroschenoper". burda büyüklükten kastedilen de kalınlık, yani ince gümüş para değil de kalın olanı anlamında.

    o dönem osmanlı kuruşuna denk bir başka para birimi ise ispanyol gümüş talero'su. ispanyollar bunu bohemya'da basılan joachimsthaler'den esinlenerek kullanmaya başlıyorlar. tal almanca vadi demek, joachimsthal gümüş madenlerinin olduğu vadinin adı. talero hem ispanya'da hem de yeni dünyadaki ispanyol kolonilerinde basılıyor. ispanyol kolonilerinde basılanı ingiliz kolonilerinde de popüler. sonradan abd olan bu koloniler ingiltere'den bağımsızlıklarını kazandıklarında talero'yu "dollar" adıyla kendi para birimleri olarak kabul ediyorlar ve 1857'ye kadar talero'yu da amerikan dolarının yanında kullanmaya devam ediyorlar.

    talero'nun ingilizce bir takma adı 8 parça anlamında "piece of eight", tıpkı bizim "para"mız gibi. ispanyolca takma adları da "real de a ocho" ve "peso duro". bu sonucundaki peso bağımsızlık kazanan pek çok ispanyol kolonisinin de para biriminin adı oluyor. real de a ocho'daki ocho ise 8 demek, real ise talero'nun alt biriminin adı. yani bir talero 8 real değerinde. real ise ingilizce royal gibi kraliyet anlamına geliyor. real madrid'in real'indeki real de o. herhangi birinin değil kralın bastırdığı gümüş para anlamında 1300'lerden euro'ya geçişe kadar ispanya'da yasal para birimi olarak kullanılıyor.

    kraliyet kelimesi önemli çünkü metal para döneminde yeteri kadar değerli madeni olan herkes para basabilir. değer madenden geliyor, üzerindeki yazıdan değil. fakat kral paranın üzerine kendine ait bir sembol koyarak kullanılan madenin ağırlık ve saflığını garanti etmiş oluyor. batıda en yaygın kraliyet sembolü ise taç. fransızca taç anlamında ecu da 13. yüzyıldan devrime kadar fransa'da kullanılan bir paranın adı, üzerinde taçtan esinlenmiş amblem var. isveç krona'sı da ingilizce crown gibi taç anlamında. frank ise 14. yüzyılda ingiliz esaretinde bir süre geçiren kral 2. jean'ın fidyesini ödemek için bastırdığı altın paranın takma adından geliyor. jean bu parada atını sürerken resmedilmiş, "franc a cheval" atının üzerinde özgür demek. o da euro'ya kadar fransız para birimi olarak kullanılıyor.

    daha az bulunduğundan altın para kullanımı gümüşten daha az yaygın elbette. altına dayalı para biriminin adı o yüzden bazen sadece "altın" da olabiliyor, euro'ya geçene kadar hollandalıların kullandığı "gulden" gibi. 19. yüzyıldaki siyasi birleşmeden sonra almanya'nın kullandığı mark da önceleri altına dayalı bir para birimi, ve önceki örneklerdekine benzer şekilde aynı zamanda cermenlerin kullandığı bir ağırlık ölçüsünün adı.

    japon yeni de başlarda altına dayalı para birimlerinden biri. 19. yüzyılda meiji restorasyonu, yani ülkenin batılılaşma hamlesi sırasında kullanıma sokuluyor. batılılar gelene kadar uzakdoğuda ticaret için saysi denen ve kayık şeklini andıran kalıplara dökülen altın ve gümüş kullanılıyor. batıdakinin aksine devlet onayıyla veya tekelinde basılmış standart ağırlıkta ve saflıkta maden kullanımı bilinmiyor. batılı tüccarlar geldiklerinde kendi ülkelerinden getirdikleri standart metal parçalarıyla, özellikle de talerolarla ödemelerini yapıyorlar. uzakdoğulular için bu yeni ödeme aracının en dikkat çekici yanı yuvarlak şekli. yen japoncada yuvarlak anlamına geliyor. çince yuan ve korece won da öyle. pazarda tavuk almak için iki küçük bir büyük kayık gümüş verip sarrafa tarttırmak yerine 3 yuvarlakla ödeme yapıyorsunuz

    buradan konuyu türkiye'ye az bilinen bir yerden geri bağlayıp bitireyim. tabi batılılar gittikleri yerlerde sadece ticaret değil savaş da yapıyorlar. çoğu zaman biri diğerinin tetikleyicisi zaten. 18. yüzyılda ingiltere çin'e karşı müthiş bir ticari açık vermekte. çay, porselen ve ipek batıda çok revaçta. çin avrupalıların gümüş paralarını alıyor fakat mallarını almıyor. ingiltere'de gümüş sıkıntısı başlıyor. ingilizler buna çare olarak çin'de kendilerine bir afyon pazarı yaratıyorlar. hindistan'ta yetiştirilen afyon kaçak yollardan çin'e sokuluyor. çin'de ingilizlerin başlattığı bu afyon patlamasından faydalanmak isteyen bir başka grup olan amerikalı tüccarlar ise ingiliz kontrolündeki hindistan'dan alamadıkları "malı" türkiyeden temin edip çin'de satıyorlar. 19. yüzyıla gelindiğinde afyon kullanımından dolayı çin'de hem sosyal problemler hem de gümüş para sıkıntısı başgösteriyor. tüm ingiliz baskılarına rağmen afyon'u yasallaştırmayı reddeden çin batılı tüccarların afyon depolarını basıp ürünü imha edince afyon savaşları patlak veriyor. teknolojik üstünlükleri sayesinde ingilizler bu savaşları kazanıp afyonu ve ticaretini serbest bıraktırmakla kalmıyor, hong kong'un da kontolünü ele geçiriyorlar.
  • romantik iliskilere dair bazi yanlis bilinenler:

    1- o kisinin “ruh esin” oldugunu tanistigin anda bilirsin.
    ilk goruste ask dedigimiz kimi zaman sadece yogun bir fiziksel cekimden ibaret olabilir.

    2- eger biriyle ilgileniyorsan, mutlaka zoru oynaman gerekir.
    zoru oynamak yerine, “iliskilerimde seciciyim fakat seni begeniyorum.” mesaji gondermek daha saglikli olabilir.

    3- o kisiyle aranda bir baglilik gelisene kadar ona sadece “en iyi halini” gostermelisin.
    karsimizdaki kisiye sadece en iyi halimizi gostermek yerine kendimizi acmak, yakinlik kurmanin en onemli adimlarindan biridir.

    4- zitlar birbirini ceker.
    calismalara gore, benzer ozelliklere sahip olan kisiler birbirlerine daha fazla cekiliyor ve aralarinda daha az tartisma yasaniyor.

    5- online platformlarda sadece tuhaf ve yalancilarla karsilasirsin.
    calismalar, online dating’i tercih eden ve etmeyenler arasinda az kisilik farkliligi oldugunu gosteriyor.

    kaynak: yakin iliskiler / psychology today’in 5 pieces of bad dating advice
  • ölümün var oluşu!
  • bulunan ama daha sonra haber alınamayan doğalgaz ve petrol rezervleri...

    özellikle seçim dönemlerinde ülkenin dört bir yanından "doğalgaz-petrol bulundu" haberleri geliyor. ancak yandaş medyanın manşetlerini süsleyen bu rezervler sonrasında gündemden düşüyor ve hiçbirinin akibeti öğrenilemiyor.

    türkiye’nin ihtiyacını yıllarca karşılayacak büyüklükte bir doğalgaz rezervi keşfedildiği iddiası bir kez daha gündemde.

    türkiye'de özellikle seçim dönemlerinde "doğalgaz-petrol bulundu" haberleri yandaş medyanın manşetlerini kaplıyor.

    journo, şimdiye kadar doğalgaz, petrol ve kömür gibi enerji rezervlerinin tespit edildiği yönündeki haberleri derledi.

    sadece akçakoca açıklarında doğalgaz bulunduğu iddiası bile birkaç yılda bir gündeme getiriliyor.

    bu haberlerden bazıları şöyle:

    1. hürriyet: akçakoca’da doğalgaz bulundu (9 eylül 2004)
    akçakoca açıklarında doğalgaz bulundu. türkiye petrolleri anonim ortaklığı (tpao) genel müdürü osman saim dinç, akçakoca açıklarında yapılan sondaj sonucu, karadeniz’in ilk ekonomik ve ticari doğalgaz keşfini yaptıklarını açıkladı. yıl sonuna kadar ciddi yatırımlar yapılarak, doğalgaz karaya çıkartılacak.

    2. dha: akçakoca’da doğalgazdan sonra petrol umudu (26 kasım 2006)
    tpao üretim daire başkan yardımcısı mehmet kul, türkiye’nin karadeniz’de bulunan ilk doğalgaz üretim tesisinde sona doğru gelindiğini, açıklarda ve daha derinlerde petrol bulacaklarından emin olduklarını söyledi.

    3. aa: karadeniz doğal gazı devreye girdi (20 mayıs 2007)
    enerji ve tabii kaynaklar bakanı hilmi güler, akçakoca açıklarında çıkartılan doğalgazın türkiye’de konutlarda tüketilen doğalgazın onda birini karşılayabildiğini söyledi.

    4. sabah: karadeniz’de petrol ağa takıldı (26 ağustos 2007)
    müjdeli haber önceki gün meclis’te cumhurbaşkanlığı 2. tur oylaması yapılırken geldi. muharrem sarıkaya, enerji bakanı hilmi güler’in verdiği müjdeli haberi yazdı.

    5. sabah: sakarya’da doğalgaz bulundu (15 mayıs 2009)
    kaynarca ilçesinde, tpo tarafından yapılan sismik araştırmalar sonrasında bölgede doğalgaza rastlanınca sondaj çalışması başlatıldı. tpao bir süre önce karadeniz akçakoca açıklarında doğalgaz bulunması üzerine türkiye petrolleri anonim ortaklığı aynı hat boyunda araştırma yaptı.

    6. aa: yeni doğalgaz rezervi bulundu (17 haziran 2010)
    türkiye petrolleri anonim ortaklığı’nın batı karadeniz açıklarında sürdürdüğü doğalgaz arama çalışmaları sırasında 1.600 metre derinlikte yeni rezerv bulunduğu bildirildi. akçakoca sahilinin yaklaşık 14 kilometre açığında, denizin 100 metre derinliğinde yeni bir kuyu açılarak sondaj çalışması başlatıldı.

    7. aa: tpao’dan sevindiren akçakoca açıklaması (29 mart 2011)
    tpao’dan akçakoca’daki üretim platformuyla ilgili güzel haber geldi. üretim daire başkan yardımcısı mehmet kul, düzce’nin akçakoca ilçesi açıklarındaki 4’üncü doğalgaz üretim platformunun devreye girmesiyle günlük 250 bin metreküp olan doğalgaz üretimlerinin 600 bin metreküpe çıktığını söyledi. (kaynak)

    8. bakan yıldız: petrol bulduk ama çıkaramıyoruz (25 ağustos 2012)
    akçakoca açıklarındaki doğalgaz platformunda incelemelerde bulunan enerji ve tabii kaynaklar bakanı taner yıldız, hakkâri civarlarında önemli miktarda petrol bulgusuna ulaştıklarını kaydetti. yıldız, “ancak hem özel sektör hem de tpao petrolü terör nedeniyle aramaya başlayamadı” dedi.

    9. milliyet: karadeniz, petrol ve doğalgazda yeni merkez (10 mart 2013)
    enerji savaşlarının yeni merkezi karadeniz oluyor. exxon-mobil, shell, chevron, total, omv, rosneft, petrobras ve repsol gibi küresel oyuncuların bölgeye akın etmesi “karadeniz’de ciddi petrol ve doğalgaz rezervi” olduğuna dair tezleri güçlendiriyor.

    10. bakan dönmez: akçakoca’da bir doğalgaz keşfi oldu (29 haziran 2020)
    enerji ve tabii kaynaklar bakanı fatih dönmez, “türkiye petrolleri’nin kendi sondajıyla akçakoca’da bir doğalgaz keşfi oldu. rezerv yakaladılar. üretim de yapılıyor. batı karadeniz tarafında böyle bir keşfimiz ve üretimimiz var. karadeniz’den o açıdan biraz daha ümitliyiz” dedi.

    son yıllarda akçakoca dışındaki birçok bölgede de büyük miktarda enerji rezervi keşfedildiğine yönelik haberlerin iktidar medyasında özellikle seçimlerden önce gündeme getirildiği vurgulanıyor.

    gazeteci deniz zeyrek’e göre 2003’ten beri en az 30 kez petrol veya doğalgaz keşfedildiğine dair bilgiler kamuoyuyla paylaşıldı.

    bununla birlikte, bir sonuca varmayan benzer haberlerin, adalet ve kalkınma partisi iktidarından önce de türkiye medyasında zaman zaman yer aldığını hatırlatmak gerekiyor. örneğin 24 ekim 1939 tarihli yeni mersin gazetesinde, “‘çorum’da petrol bulundu” başlıklı haberin yer aldığı bildirilmişti.
  • kâzım karabekir, mağlubiyetle sonuçlanan balkan savaşı sırasında edirne 10. tümen kurmay başkanı idi. bulgarların edirne’yi kuşatmaları sırasında ordu kumandanı şükrü paşa ile birlikte büyük fedakarlıklarla uzun süre düşmana karşı koymuştur. fakat, açlık ve cephanesizlikten dolayı 22 nisan 1913 günü esir düşerek sofya’ya gönderildi.

    koskoca kazım karabekirin esir düştüğünü az önce öğrendim. neden daha önce herhangi bir tarih hocam bunu dile getirmedi hayret.
  • fanteziler gerçek dışı olmak zorundadır. çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda artık onu istememeye başlarsınız. isteğin devam edebilmesi için objesinin sürekli eksik olması gerekir. istediğiniz o şey değil, o şeyin fantezisidir. istek, çılgınca fantezileri destekler. "sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz ." derken pascal ın anlatmak istediği de buydu.

    bu nedenle "avlanmak, öldürmekten tatlıdır." deriz ya da "ne dilediğine dikkat et deriz." ;ona sahip olacağın için değil, ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için. istekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez. gerçek anlamda insan olmak demek, fikirler ve idealler içim yaşamak demektir. hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil, yaşadığıniz samimiyet, şefkat ve özveri anılarıyla ölçmek demektir. çünkü sonunda kendi hayatımızı önemli kılmanın tek yolu, diğer insanların yaşamlarına değer vermektir.
    #thelifeofdavidgale(2003)
    #beyazsinema
  • ufku olmasa da doğalgaz ve petrol hakkında bilgilerinizi iki katına çıkarabilir.

    bu iki meret ayrılmaz ikilidir. peki bu arkadaşlar nasıl oluşur; zamanında çürüyen organik maddelerin (en verimli rezervuarlar eskinin yağmur ormanları ve mercan kayalıklarıdır. yani genelde şimdinin çölleri ve verimsiz deniz arazileri (karadeniz). ilerde de bu çöller yağmur ormanı olacak şekilde döngü mevcut) zamanla çeşitli sebeplerden dolayı toprak altına doğru itilip korunması ve basınç altında form değiştirip kömür, petrol ve doğalgaz haline gelmesidir.

    tabi genelde üstlerinde bir ''tabaka'' halinde kaya tabakası bulunur ki böylece doğalgaz sızıntısı olmaz. olursa olacak şey; budur. hatta dünyadaki en büyük doğalgaz sızıntının olduğu yer bermuda şeytan üçgenidir. sızan petrol gazının havadan hafif olması ve gemilerin ve uçakların düzensiz akışkanda stabil olarak ilerleyememesi sonucu bu güne dek yüzlerce gemi batmıştır. yani bir ufo saldırısı söz konusu değil burası için. ilginizi çekebilecek bir diğer sızıntı kaynağı ise turkmenistandaki cehennem kapısı

    peki bu kömürün arasına sıkışmış petrol ve doğal gaz nasıl çıkarılır?

    evet.. düz boru uzatarak, kola pipet hesabı

    eğer bir tabaka halinde ise o boruyu kıvırarak

    belki fark etmişsinizdir, yoğunluklarından dolayı en üstte doğal gaz bi altında petrol daha altında ise su var. bu durumda basit bir tabirle petrole ulaşmak istiyorsak petrole kadar, doğal gaza ulaşmak istiyorsak doğalgaza kadar delmemiz gerekir demek isterdim ancak öyle değil durum.

    başka tabakalar içine girmiş bu sıkışmış doğalgazı ayırmak için titreşim, başka bir yerden basınç gibi metotlar uygulanarak sonuna kadar kurutabiliriz. denizde çıkarılan petrol/ doğal gaz da karadakiyle hemen hemen aynı şekilde çıkartılıyor.

    üretim haritası; dünya için

    çıkan ürünler; (kerosen jet yakıtıdır ve en ucuz yakıttır)

    kim kime ne ihracat etmiş; lng gemiyle taşınan, pipeline boruyla taşınan

    her çıkarılan petrol ve doğalgaz aynı değildir. mesela venezuelanın rezervleri çok derinde. bu da birim başına çıkarılan petrolun, eğer dünyadaki borsa değeri düşerse, çıkarma ve işleme maliyeti satış maliyetinden büyük olacağı için zarar etme durumu söz konusu. yani aslında ordasın ama sana dokunamıyorum durumu mevcut. bu ülkenin petrolüyle alakalı bir diğer bilgi ise extra-heavy crude oil diye tabir edilen bir olayı var. içerisinde çok fazla sülfür barındırıyor. bu kötü bir şey.

    siyaset bir kenara, karadenizde bulunun bu rezervin (yıllardır bilinen diyelim. sadece pıt diye bir anda açıklandı.) artık ''kaçta kaçına ulaşabiliriz?, parça parça mı bu rezervuar yoksa tek bir tabaka halinde mi? , ne kadar derinde?'' gibi soruları sormamız hem bizim hem halk için en iyisi. sonuçta pat diye gidip ağzımızla pipetle emmiyoruz orayı.

    bir mühendis olarak aktarabildiklerim bu kadar. umarım bu millet için en iyisi neyse o olur.
hesabın var mı? giriş yap