• bize m.e.b'de ve yaygın kullanımdaki kaynaklarda, hatta ve hatta lisans eğitiminde "insanlarda açık dolaşım görülmediğini" söylediler yıllarca. bu açıklama genel yaklaşıma uygun olsa da bunun bir istisnası dalakta mevcuttur. dalağa giren arterin dallarından olan penisillar arteriyol, kanı kapillere aktardıktan sonra kan buradan direkt splenik sinüse (venül) geçmek yerine dalak kordonuna boşalıyor. yani kandaki eritrositler bir müddet retiküler bağ dokusuna geçiyor. kan hücreleri burada makrofajlar tarafından filtre edildikten sonra splenik sinüse geçerek kapalı dolaşıma katılıyor.
  • daha önce yazıldı mı bilmiyorum ama 7 cüceler hıristiyanlıktaki 7 büyük günahı temsil ediyormuş..
  • çimler kesildiğinde "cis-3-hexenal" isimli bir bileşik salgılar. çimlerin kesilmesi sırasında aldığımız koku çimlerin bir tür savunma mekanizması sonucudur. bıçağın bitkiyi kesmesi ile serbest kalan bir enzimden kaynaklanır. bu enzim, tıpkı insandaki terleme gibi bir "stres işareti"dir. cis-3-hexenal sadece çimler kesildiğinde değil doğada pek çok yerde karşımıza çıkar. çilieğin şekerli kokusu, domatesin kokusu, bazı alkol türlerinin kaynağı bu bileşendir. hatta gıda endüstrisinde bile bazı ürünlere lezzet katmak için yapay olarak cis-3- hexenal bileşeni eklenir.
    stres ve uyarı işareti olan cis-3-hexenal bileşeni yani o bayıldığımız çim kokusu, bitkilerin milyonlarca yıl süren evrim sürecinde geliştirdiği savunma mekanizmalarından biridir. bu koku aynı zamanda bitki yiyen böcekler, arılar vs gibi türlere burda tehlike var "benden uzaklaş" şeklinde sinyal verdiği biliniyor.

    not: kaynak eklenecek.
  • dişi yusufçuk böcüğü çiftleşmeden sonra çiftleştiği erkek böcüğünün kafa etiyle beslenir bu yüzden erkek böcüklerin ilk çiftleşmeleri aynı zamanda son çiftleşmeleri olur. bunun nedeni bir ceza olabilir çünkü erkek böcükler dişilerine karşı kabadırlar ve kur yapma özellikleri yoktur. güneşlenmekte olan ve yumurta bırakmaya hazır dişileri gözlerine kestirir ve saldırırlar. dişi böcükler kaçmaya çalışır fakat başarısız olmaları durumunda malum son yaşanır ve sinirlerine hakim olamayan dişi böcüğün kestiği faturada bedel erkek böcüğün canıyla ödenir.

    benzer durum peygamber böcüklerinde de mevcut. çiftleşmeden sonra erkek kafasını dişinin ağzına götürür, dişi erkeğini yer. biyolojik nedeni şudur; dişi erkeği aracılığıyla aminoasit ihtiyacını karşıladığı sırada çiftleşme süreci devam eder. çiftleşme süreleri uzayan böcüklerin daha fazla yavruya sahip olma potansiyelleri artar.
    eğer psikolojik bir nedeni varsa bence şudur; erkek böcüklerin hayattan bezme süreleri dişilerine göre daha kısadır. sevdikleri kadınla evlendikten sonra hayattan beklentileri, savaşacak bir şeyleri kalmamış ve bu böcükler intihara karar vermişlerdir. ve tabi gider ayak hanımlarına bir miras bırakmak isterler...
  • 21

    sürekli karar değiştirme huyundan muzdarip misiniz? bir şeyi seçmek ve seçtiğiniz konuda derinlesmek istiyor da başaramıyor musunuz? inanın yalnız değilsiniz? bu durum toplumun büyük kısmının sorunu. bu sorunu çözmek ufkunu ikiye değil iki milyon katına çıkaracaktır. bunu istiyorsan
    kararsızlığın bilimine hoş geldiniz

    1. adım

    kilo vermek için spora başlayacağım. yarından itibaren romanımı yazmaya başlıyorum. işimden nefret ediyorum. istifa edip reklamcı olacağım. nihal ile bu ilişki yürümüyor. bitcoin alsam mı? 4000 dolara düştü. daha düşer mi acaba?

    bir türlü o ilk adımı atamayanlardan mısınız?
    kilo vermek için karar verdiniz. spora başlayacaksınız ama spor salonuna mi kayıt olsanız daha iyi bilmiyor musunuz. yoksa eve bir alet mi alsanız daha mı iyi olur? gerçi evde kondüsyon bisikleti var. ama kullandığınız yok. ama onu sevmediğiniz. kürek aletiniz olsa oysa hergun spor yapacaksınız.
    hangi marka iyi
    evde koyacak yerde yok. hem hanım kızar. yine kalabalık çıkardın diyecek. yok yok en iyisi spor salonuna yazılmak. ama ne zaman gideceksiniz? daha önce de üye oldunuz paranız yandı. toplamda on kere gitmediniz.

    adım atmanıza engel olan kararsızlıklarınız bu tarzda ise klasik biçimde kötümser kararsızlığı içine düşmüşsünüz. sizin çözümünüz kısmen kolay, hatanız basit.

    karar alırken alacağınız kararların olumsuz etkilerini hesap edip hangisi daha az olumsuz sonuç doğuruyorsa onu seçmeye yönelik davranma alışkanlığı geliştirmişsiniz.

    oysa karar alırken bir t çizip bir seçeneğin artı yanları ve eksi yanları belirleyip öyle karar almak gerekli

    en az olumsuz olan değil daha çok olumlu sonuç veren ama baş edebileceğiniz olumsuzluklar doğuran seçimleri seçmek gerekli

    olumlu yönleri sıralamayı unutmayın.

    spor salonuna gitmek size sosyalleşme şansı verir
    daha çok alet sizi daha çok motive eder.
    grup sinerjisinden faydalanırsınız
    spor hocaları toplu eğitimler sizin spor konusundaki disiplinizi artırır.

    olayların sadece negatif yönlerine bakmaktan ve az negatif olanı seçmekten vazgeçin. oluşturacağı negatif sonuçlarla baş edebileceğiniz sizin için en olumlu secenek en doğru seçenektir.
    tekrar ediyorum. çok onemli
    seçim; en az kötü sonuç doğuran değil en iyi sonuç doğuran öncelikli olarak seçilmesi gerekir.
    önce ne istiyorum. neye ihtiyacım var. hangisini daha çok istiyorum.
    sonra bunun bana maliyetleri neler?
    sıralama bu şekilde olmalı.

    2. adım

    kararsızlık sizin için bir yaşam stratejisi haline mi geldi? bunu tespit edip bu strateji den bilinçli farkındalıkla kurtulmanız lazım. hem de hemen

    akşam sinemaya gitsek diyorum

    ıyi olur. gidelim.

    pandemi falan var. evde bir film mi açsak? ayaklarımızı uzatırız. mısır da patlatırız

    tabi ya! harika olur giyin kuşan git gel, ev gibisi yok

    bugün hamburger mi söylesek dışarıdan
    oluur.

    sana eşin ya da arkadaşın bir teklifle geldiğinde teklifin içeriği ne olursa olsun memnuniyetle kabul mü ediyorsun?
    o kararını değiştirirse sende hemen onunla birlikte değiştiriyor musun?

    yukarıdaki anlattığım senaryonun benzerlerinin çoğunda edilgen bir kabul pozisyonunda mısın?

    sen kendini uyumlu olarak görüyor olsan da aslında bir kararsızsın.

    karar vermeme seçim yapmamayı bir strateji haline getirmissin. seçim yapmanın sorumluluğu ile uğraşmaktansa senin adına yapılan seçimlerin sonuçları ile başa çıkmayı yeğleyen bir davranış kalıbı oluşturmuşsun.

    bu bir kalıptır ve neredeyse her zaman sadece akşam ne yapılacağı nerede yemek yenileceği hangi filmin izleneceği gibi görece önemsiz kararlarda edilgen olmuyor işle ilgili hatta sevdiğin kişi ile olan iliskinde dahi seçimler yapmayıp oluşan sonuçlara çözüm uretiyorsundur.

    bu kalıptan hızla vazgeçmeli seçim yapmanın sorumluluğu ile başa çıkmayı ogrenmelisin. ve bu öğrenim öncelikle akşam ne yenilecegine kendinin karar vermesi ile başlar.
    fark etmez.
    bana uyar
    sorun değil
    bu tanımlamalar yok
    bunu istiyorum. buna ihtiyacım var. bunu tercih ederim. bunlar var.

    3. adım

    patolojik kararsızlık 3 grubundan birine mi aitsin? aitsen hangi gruptasın

    a ) araştırmacı kararsızlık

    karar vermem gereken birşey olduğunda tüm seçenekleri incelerim ama bir türlü incelemelerimde birini tercih edecek kadar emin olamam.
    oğuz atay in ya güzel olmayan bir tablo asarım kaygısıyla duvarını boş bıraktıran türden bir kararsızlıktır bu.
    online alis veriş sitelerinde hep sepete atar ama ödeme yapamaz bu tipteki kişiler.
    sıklıkla basit kararlarda bile birinin yardımına ihtiyaç duyar. hangi elbiseyi akşam giyeceğini bilemediği için arkadaşını arar. şunu mu giysem bunu mu taksam diye sorar. seçim öyle ya da böyle yapmış olsa bile aklı hep keşke şunu seçseydim de kalır.

    b tipi aceleci kararsızlık

    kararlarını üzerinde çok düşünmeden verir. ilk hoşuna giden seçeneği seçer. seçiminden memnun kalmazsa seçiminden kolayca vazgeçer.
    evinde mezuniyet balosunda giymek için aldığı 2 3 ayakkabi bir kaç etek vardır.

    c tipi karar anksiyetesi yaşayanlar.

    karar vermek ciddi bir sorundur bu kişiler için. öyle ki fiziksel bulguları bile vardır. karar vermek durumunda kalmak migren ağrılarını tetikler. peptik rahatsızlıklar hissederler. bulantıları olur.
    karar verme zorunluluğundan kaçmak için kendini yalnızlık asosyalliğe mahkum edecek kadar ileri gidebilirler.

    bu üç gruptan birine dahilsen profesyonel yardım almayı düşünebilirsin.
    konu sadece karar verme süreci ile ilgili değil muhtemelen bir ego superego arası tutarsız bir ilişki de vardır eşlik eden

    karar verme süreci bir anlamda bireyin iç dünyasında denge sağlama süreci olarak
    görülebilir. karar verme durumunda olan birey, hem iç dünyasına yönelik ihtiyaçlarını,
    hem de çevresel beklentileri karşılamaya ve doyurmaya yönelmektedir. bunu
    yapabilmek için de bireyin kişisel ve çevresel kaynaklarını etkili ve olumlu bir şekilde
    kullanması gerekmektedir.

    bu zannedildiği kadar kolay bir şey değil
    bir yaşantı ya da
    problem karşısında karar verme durumunda olan bireyler; sezgilerine dayanma, karar
    vermeyi erteleme, kaderci davranma, karar üzerinde aşırı düşünme ve zaman kaybetme,
    vereceği kararla ilgili sorumluluk ve risk almaktan kaçınma gibi stratejileri
    kullanabilmektedirler. hepimiz az ya da çok bu stratejilerden birini kullanıyoruzdur.

    1. adım da bir sorunun varsa çözer 2 ve 3 adımı da aşabilirsen karar verme konusunda yapman gereken şeyler ince ayrıntılardır. durumun nispeten fena değil.bu noktadan sonra karar verme konusundaki stratejilerini sıklıkla gözlemleme davaranis ve seçimlerinin sorumlugunu üstlenme, içinde bulduğun durumu kaderin, çevrenin, ailenin ya da baska bir dış etkenin değil. kendi iç dunyan ve oradaki sorunlar olduğunu bilmek kararlı ve istikrarlı bir yolda yürümeni kendini gerçekleştirme hazzının artmasını sağlayabilir.

    debe edt

    bu yazıyı sevenler için

    ağaçların yeşil olmasının saçmalığı
    (bkz: #119678793)

    atık yağdan dizel yakıta, kimya sen ne güzel şeysin

    (bkz: #115577305)

    başka bir hayat başka bir mutluluk başka bir kadınlık mümkündür
    angela merkel

    (bkz: #119194789)

    yas 35 yolun yarısı ilk yarısı kilolu ve alkolik ikinci yarısı vilademir putin

    (bkz: #118940162)

    vietnam türkiye iki farklı yöne giden iki ülke

    (bkz: #110507116)

    yeni devrim arabaları öyküsü belki daha da hüzünlü
    (bkz: #118650302)

    ıbm nasıl kuruldu

    (bkz: #116997407)

    kredi derecelendirme kuruluşları yoksa haklı mı

    (bkz: #118330853)

    kuraklık için bir çözüm perlator

    (bkz: #117315187)

    devlet başkanlari migren olanlar arasından seçilmeli

    (bkz: #117485533)

    ıyilerin nadiren kazanması

    (bkz: #117003993)

    bugatti chiron

    (bkz: #94822517)
  • sokrates'in milattan önce 400'lü yıllarda zamane gençleri için ettiği cümle:

    "bugünün gençleri, lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, başkaldıran, geveze ve obur yaratıklardır."
  • (bkz: rahibe teresa)

    meğerse kadın osmanlı imparatorluğu'nda doğmuş, bildiğin osmanlı tebaası.

    ailesi arnavutmuş ve 1910'da o dönem osmanlı sınırları içinde bulunan üsküp'te doğmuş. doğum adı da agnes gonca boyacı.
  • fransız sosyolog gustave le bon'un kitleler psikolojisi kitabında yaptığı tespitler, topluma ve hayata bakışım noktasında devrimsel değişimler yaratmıştı..

    bazı alıntıları paylaşayım:

    -görünüşler ve gösterişler tarihte gerçeklerden daha fazla bir rol oynamıştır. gerçekte olmayan, gerçeğe üstün gelmiştir.

    -canilerin karakterleriyle, kitlenin karakteri aynıdır. bilinçsiz, vicdansız, çabuk inanan

    -cahil bir insan ve bir bilgin, bir kere kitle içinde yer alınca olayları objektif olarak değerlendirme bakımından aynı kabiliyet seviyesine inerler.

    -kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır. hoşlarına gitmeyen mantıksızlıklar karşısında, gerçekdışı eğer kendilerini çekerse, bunu ilâhlaştırarak buna yönelmeyi daha üstün tutarlar. onları hayallere çekmesini bilenler onlara hakim olurlar ve hülyalarını ortadan kaldıranlar da onların kurbanı olurlar.

    -pek az anladıkları inançlar ve fikirler için kendilerini kahramanca ölüme teslim etmiş olan kalabalıklar ne çoktur.

    -toplum kolaylıkla cellat olabilirdi.

    -yüz küçük cinayet, yüz küçük kaza kitlenin hayal gücü üzerinde hiçbir tesir yapmaz; halbuki tek bir büyük cinayet, tek bir korkunç felaket onları çok fazla müteessir eder, heyecanlandırır.

    -gerçek şu ki; bu gördüğümüz kalabalıklar çoğu defa cinayet işler, ama çoğu defa da kahraman olurlar.

    -duygularla mücadele edileceği zaman aklî değerlendirmenin tam yoksunluğunu yakından görmek için ilkel insanlara kadar inmeye bile gerek yok.en basit mantığa aykırı olan bazı hurafelerin uzun yüzyıllar boyunca ne kadar sağlam, yerinden sökülmesi ne derece güç olduğunu hatırlamak yeter

    -medeniyetlerin yenileşmesini doğuran başlıca önemli değişiklikler; fikirlerde, anlayışlarda ve inançlarda oluşan değişikliklerdir. unutulmaz tarihi olaylar, insanların iç dünyalarındaki görünmez değişikliklerin, görünen eserleridir.

    -bir devrim yaratmak kolaydır, ama bir milletin ruhunu değiştirmek gerçekten de zordur.

    -dünyayı yönetenler dirilerden çok ölülerdir

    -bir devleti kurabilmek için yüzyıllar gerekir. dünyanın en büyük monarşisi ingiltere en demokratik ülkedir, demokratik ülke güney afrika ise tam bir diktatörlüktür. kavimler karakterlerine göre yönetilirler. demokrasi amerikayı uçururken afrikayı batırır.

    -karşıt inançlar birbirini yok etmeye çalışmadan etkileşime geçemez.

    -insanoğlunun karşılaştığı en hakiki zorbalar, daima ölülerin gölgeleri veya onların yarattıkları yanılsamalardır.

    gustave le bon
  • ülkemizin en güzel yerlerinden birisi olan (bkz: marmaris) ilçesinin isminin nereden geldiği ile ilgili bir kaç rivayet var bunlardan en bilinen 2 tanesini sizinle paylaşmak istedim.ilk ve daha çok bilinen rivayete göre marmaris ismi kanuni sultan süleyman'ın 1522’de rodos seferine giderken askerlerinin konaklaması için yaptırdığı halen de marmaris'te bulunan marmaris kalesine dayanıyor.kanuni sultan süleyman sefer hazırlığı için mimarlarından birisine marmaris’te kale yapmasını emreder.kalenin inşaası tamamlandıktan sonra marmaris’e gelip kaleyi görünce çok küçük bulur ve beğenmez.sonrasında mimarı yanına çağırıp “benim şanlı orduma bu ufacık kaleyi mi uygun gördün” diyerek kalenin mimarını astırmak için “mimar as” diye buyurduğu bu sebeple marmaris isminin “mimaras” buyruğundan geldiği söylenmektedir.diğer bir rivayete göre ise eski zamanlarda marmaris’te ki mermer ocaklarından dolayı mermeris olarak bilinen ilçe zamanla değişime uğrayarak marmaris ismini almıştır.
    edit: ekleme
hesabın var mı? giriş yap