• (bkz: #121810256)

    kaynak diye yüzlerce sayfalık pdf'i atmışsın.
    bari hangi safyada olduğunu yazsaydın.

    muhtemelen hiç yaşanmamış bir olay.
    benim dayanağım da bu:
    link

    tweeti de,
    fuat serdar aydın
    tevfik emre imamoğlu
    tuncay yılmazer
    sefa özkaya
    yılmaz kurt
    gibi tarihçiler onaylamış.

    bakalım hangisi doğru ¿
  • joseph nicephore niepce; dünya üzerinde ilk fotoğrafı çeken kişi olarak, bir kulübenin üzerindeki güvercin yuvasını fotoğraflamış. 1827 yılında bu fotoğrafı çekmek tam 8 saat sürmüş :) 1835 yılına gelindiğinde bir fotoğrafı çekmek 3 dakikaya düşmüş.
  • rivayete göre "küpünü doldurmak" deyiminin ortaya çıkma olan neden olay şu şekilde cereyan eder: eski dönemlerde, rumeli'de bir kasabaya bir kadı tayin olmuştur. kadı zulüm ve soygunculukla kısa zamanda halkı canından bezdirir. kasabalı, istanbul'a bir ariza gönderir ve durumu anlatır. padişah, kadıyı görevinden azleder. kadı, kasabayı terk etmek için evinin eşyalarını kağnılara yükler. halk sureta onu uğurlamaya gelmiş gibi evinin önüne toplanıp tecessüsle malını mülkünü gözetiyor. kasabaya çulsuz gelen kadının üç-dört kağnıya sığmayan eşyaları yüklenir. son olarak kadı, evin mahzeninden bir küp çıkarır.

    neyse!.. kâhyalar küpü zorlukla taşımışlar. kadı küpü kağnıya yüklemeden evvel yere koydurtmuş, sonra merakla seyreden halka,

    — yaklaşın, demiş, yaklaşın; size bir şey göstereceğim!

    herkes gelip merakla küpe bakmış. görmüşler ki koca küp altınla dolu. tabiî ki bunlar, kendilerinden alınan altınlar. halk gözlerine inanamamış hâlde, şaşkın şaşkın bakarken kadı söze başlamış:

    —ey ahali: size acıyorum. hâliniz harap, istikbaliniz hazin!.. bakın hele şu küpe! dolmasına iki parmakçık yer kalmış-tı. sabredemediniz!... şimdi, yeni gelen kadı boş küp ile gelecek. bense küpümü doldurmak üzereydim. küpümü doldurduktan sonra, sizin için de çalışacaktım. hizmetimden kendinizi mahrum biraktınız!..
  • üşengeçlere amme hizmeti: kahveyi sütlüiçengillerdenseniz ve evde türk kahvesi dışında, kahve kalmamışsa, mikrodalgada 2 dk da sütlü kahve yapabilirsiniz. sonuç güzel, afiyet olsun.
  • (bkz: albert einstein) kendisine teklif edilen israil cumhubaşkanlığını reddetmiştir. bkz.
  • gölgesizlerin kim olduğudur.
    bir allah dostu olan faruk dilaverin kabe'nin tarihçesi hac ve umre anılarım kitabında geçen, ona da mürşidi hacı ahmet kayhan dede nin anlattığı konudur:

    'gölgesizler öbür taraftan olanlar; yani berzahtan.hakk'a yürümüş olanlar.onlar allahın sevgili kullarıdır.allah gölgesizlerden istediğini bedenlendirir.senin benim gibi gezerler; ama onların gölgesi yoktur.onlardan birini görürsen gözünü kırpmadan bak, dua iste, gözünü kırparsan kaybolurlar.'
  • benim için (bkz: carpe diem). anı yaşamanın aslında ne demek olduğunu anladığımda hayat gerçekten daha güzel oldu. carpe diem aslında amor fati ve bengi dönüşle anlam kazandı.

    geçmiş, kişinin üzerinde pişmanlık, acı gibi duygulara neden olmakta, ancak etkin bir güç haline gelmeyip yalnızca içinde bulunulan “an”ın değerini düşürmektedir. bundan etkilenen insan, geleceğiyle ilgili kaygı duyar, plana uygun yaşar, ancak gerçek anlamıyla “yaşam”a sahip olamaz, yalnızca beklentiler doğrultusunda davranış sergiler ve ileride, gerçekleştikçe daha boş bir görünüm kazanacak amaçların peşinde sürüklenmekten başka bir şey yapamaz. bu durumda, nietzsche'nin vurguladığı şekliyle, acı ve pişmanlık duygularının yerine sevinci geçirmek isteyen bir kişinin asıl isteği, kalıcılıktan uzak bir gelecek değil, bengilik olacaktır.
  • kemal sunal'ın zübük filminin gösterime giriş tarihi 11 eylül 1980'dir. darbeden tam 1 gün önce!
  • market alışverişlerinde çoğu insanın dikkat etmediği bir şey hakkında ufkunuzu açacağım. bu söyleyeceğim, yabancı zannedip kalitelidir diye satın aldığınız ürünün aslında türkiye üretimi olduğunu öğrenmenizi sağlayacak.

    örneğin godiva çikolataya bakalım, öncelikle görsel
    görsel

    bütün yazılar ingilizce, belgium 1926 falan filan yazılmış şekilli mekilli. ürünün arkasını çevirip barkoda bakın, kodun 869 ile başladığını göreceksiniz bu da barkod sisteminde 869'un türkiye'nin kodu anlamına gelmektedir. belçika malı zannettiğin bu godiva aslında ülker fabrikasından çıkma. :)

    bir diğer örnek de heinz mayonez olsun.
    görsel

    üstte heinz ismini görüp direkt saldırmayın. eğer ürünün arkasına bakarsanız, 869'u göreceksiniz ve zaten menşe ülke türkiye diyor. bu plastik şişelerdeki heinz mayonezlerin orijinal heinz ile uzaktan yakından alakası yok, orijinali cam kavanozda satılıyor barkodu da yanlış hatırlamıyorsam ya 49 ya da 54 ile başlıyor.

    edit: bazı uyarılar geldi barkod ile menşei tespiti yapılamaz diye. kısmen doğru, yukarıda verdiğim örnekler ürün özelinde geçerlidir. her zaman barkoda bakıp ürünün ithal ya da yerli olduğunu anlayamayız ama söylediğim olay çoğu üründe geçerlidir.
  • dünyanın en çok tüketilen atıştırmalığı mısır neden patlar ya da nasıl patlar;

    bilim var olmadan ve bu kadar gelişmeden önce kadim insanlar, her zaman olduğu gibi patlamış mısırın büyüsünü, çekirdeğin içine hapsolmuş ve ısıtıldığında öfkeyle patlayan küçük tanrılara bağladılar. tabii ki bir çok şey gibi artık bunun da neden ve nasıl gerçekleştiğini bilmekteyiz.

    asıl iş kimya ve fizikte saklıdır ama ilk önce mısır danelerini yakından bir tanıyalım; bildiğimiz üzere mısır daneleri ilk önce yumuşak yapıdadır kurutma işleminden sonra içlerindeki nem miktarı yaklaşık olarak %7 – 23 civarına düşer ve danedeki nişasta miktarı %70-80'e kadar çıkabilir.

    en dışta bulunan katman açık sarı, şeffaf yapıdadır ve mısırın patlatmasının sırrıdır. çünkü kurutulmuş mısır danesinin dış kabuğu oldukça serttir ve mukavemeti sağlam bir yapısı vardır. bu yapısı sayesinde içinde kalan %7 – 23 arasında suyu iyi hapseder. bu hapsolmuş su bir ısı kaynağıyla buluştuğunda genleşmeye başlar fakat kabuk sayesinde hemen çıkamaz ve bir düdüklü tencere misali içerdeki ısı ve basınç artmaya başlar. içerdeki su buharı ısı sayesinde nişastayla birleşerek bir hamur kıvamı oluşturur. sıcaklık 200 santigrat dereceye ulaştığında mısır içindeki basınç atmosferdeki basıncın dokuz katına çıkar. bu durum suyun mısır kabuğunu bir hışımla parçalamasına neden olur, onunla birlikte nişastada hacmini genişleterek ortaya çıkıverir.
    iyi patlamış, tuzlu bir mısır iyi gider efendim. şimdiden afiyet olsun.

    video
hesabın var mı? giriş yap