• ahtapotların daha uzun yaşayan bir canlı olsalar dünyaya hakim olan tür olacaklarını öğrenmek. ne alaka dediğinizi duyar gibiyim, çok zekilermiş efendim.
  • daha yoğun yaşadığımız bazı duygular, belli bir zaman sonra bağımlılık haline gelerek hayatımızı mahvedebilir. bu bağımlılığa duygu bağımlılığı denir.

    öncelikle bağımlılık nedir ona bakalım. örneğin sigara bağımlılığını ele alırsak; sigara içtiğimizde akciğerlerimiz vasıtasıyla kana karışan nikotin beyinde belli bir bölgeyi etkisi altına alır. içmeye devam edildiğinde beyin artık bağımlı hale gelir ve bu kimyasalı alamadığı zaman kendini rahatsız hissetmeye başlar. bilinçaltınız size en kısa sürede sigara aldırmak için elinden geleni yapar.

    bilim insanlarına göre duygularımız için de benzer bir durum geçerli. tüm duygularımız aslında beynimizin salgıladığı kimyasallar olan hormonlar sayesinde hissedilir. beyin, belli bir hormonu çok fazla salgıladığında aynı nikotin ya da uyuşturucu maddeler gibi bu duygu kimyasalına da bağımlı hale gelir.

    örneğin; sürekli mutsuzsanız, beyniniz mutsuzluk hissi sırasında salgıladığı hormonlara bağımlı hale gelmiş olabilir. böyle bir durumda iseniz beyninizin bu hormonlara olan ihtiyacını karşılamak için bilinçaltınız, siz hiç farkında olmadan sizi sürekli mutsuz olmaya sevk edecek durumlara sürükleyecektir.

    biraz daha açacak olursak, sabah erken kalksanız bile bir türlü evden çıkamayacak ve işe gittiğinizde patronunuzdan azar işiterek mutsuz olacaksınız. yani beyniniz sizi, siz hiç fark etmeden bir şekilde geç kalmaya zorlayacak. ya da sinirli bir insansanız, sinirlendiğiniz sırada salgılanan hormonlara bağımlısınızdır ve her zaman kendinizi sinirlendirmek için ufak detaylar ararsınız. bu hormonların eksikliğinde beyniniz sizi sinirlendirmek için elinden geleni yapacak ve karşınızdaki kişi normal bile davransa hareketleri size batmaya başlayacaktır.

    yani her an patlamaya hazır bir bomba gibiyseniz, birileriyle kavga çıkarmak için bahaneler arıyorsanız, duygularınıza bağımlı duruma gelmiş olabilirsiniz ve beyniniz bir an önce sinir düzeyinizi yükseltip hormonlarına kavuşmak istiyor olabilir. bir duyguyu gereğinden fazla yaşamaya başladıysanız, o duyguya bağımlı olma yönünde ilerliyor olabilirsiniz.

    çözüm olarak, beyninizi bu bağımlılık girdabının içinden çıkarmak için duygularınızı kontrol etmeyi öğrenmelisiniz. sinir, stres, mutsuzluk gibi istemediğiniz duyguları yaşamanıza sebep olan olayların bir listesini oluşturabilirsiniz. acaba bu liste içerisindeki durumların kaçı sizden kaynaklanıyor? fark etmeden kendinizi bu durumların içine siz sokmuş olabilir misiniz? bu soruların cevaplarını arayarak duygu bağımlılığının önüne önceden geçebilirsiniz.

    sonuç olarak; size bu duyguları yaşatan olaylardan ne kadar uzak durmaya çalışırsanız bu duygulara bağımlılığınız da o derecede azalacaktır. tabii ki bu duyguları bastırmak kolay bir durum değil. sigarayı nasıl bırakamıyorsak duygu kimyasallarına bağımlılığı da öyle kolay kolay bırakamayız. sağlıklı bir yaşam sürmek için mümkün olduğunca bizi mutlu edecek, rahatlatacak, iyi hissettirecek aktivitelere yönelmeli ve stresten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışmalıyız.
  • kavimler göçü, bize oklarla gösterilen güzergahla insanların ortaasya'dan kuzey avrupa ve doğu avrupa'ya bohçasını alanın gitmesi degilmiş. çinlilerin, hunları yenip batı'ya doğru ittirmesiyle başlıyor. akabinde ve detayında hunlar'ın daha batı'daki kavmi daha batı'ya ittirmesi ve yerine yerleşmesi. çin'in baskısıyla blokların birbirini batı'ya doğru belli bir miktar ittirmesidir kavimler göçü ve domino taşı etkisi gösterir.
  • (bkz: ufku karartan şeyler)

    istanbul'da 15 milyon 462 bin insandan her birinin evinde günde 1 kilo 164 gram çöp üretmesi.

    kaynak
  • manipülasyon ve yönlendirme konuları algı yönetimi alanında profesyonel olarak kitaplar yazıp eğitimler verdiğim için bana en sık gelen sorulardan.

    sürekli yeşillenen posta kutumda ayrı ayrı cevap vermem zor olacağı için buraya bazı pratik bilgiler de yazmak isterim. ekşici kardeşlerimin belki bu zor zamanlarda işlerine yarar ve ufuklarını iki değil belki on katına çıkarır.

    şimdi size tam dört tane püf noktası vereceğim lütfen ahlaki bir şekilde ve iyilik için kullanmaya çalışın.

    beden dili : beden dili gerçekten de önemlidir. insanlara mesajlarınızın büyük kısmı bedeniniz tarafından iletilir. bunu kontrolünüz dışında yapmak yerine belli bir kontrol dahilinde kullanabilenler büyük avantaj kazanırlar.

    beden dilini doğru okursanız karşınızdaki insanın size gerçekten ne anlatmaya çalıştığını anlayabilir hatta bazen söylemek istemediklerini de çözebilirsiniz. aynı şekilde kendi beden dilinizi de doğru kullanırsanız mesajlarınız son derece etkili bir hale gelir. inanması zor olsa da ciddi şekilde mesajlarınızın yüzde doksandan fazlası bedeniniz tarafından iletiliyor.

    ağzınızdan evet derken kafanız hayır mesajları veriyorsa. ya da kendinize güvenli bir şekilde konuşuyorum sanırken tüm bedeniniz "korkuyorum" borazanları çalıyorsa işleriniz hep ters gidecektir.

    beden dili bilgisi büyük bir külliyattır ama hemen pratik bir kaç nasihat vermem gerekirse o da şunlar.

    avuç içlerinizi yukarı tutarak konuşmak güven duygusu uyandırır. tam tersine avuç içini yere tutarak yaptığınız el hareketleri insanları korkutur. bunun bir ton bilinç altı sebebi var. ancak şunu bilmeniz yeterli birinden bir şeyler rica ederken avuç içlerinizi mutlaka yukarıda tutun. ancak tam tersine birilerine emir verirken de tam tersine avuç içlerinizi yere döndürün. (benim videolarda avuç hep yerde biliyorum hocalık alışkanlığı işte )

    pandemi geçtikten sonra el sıkışma alışkanlığı geri geldiğinde bu avuç meselesini akılda tutun. el sıkışırken avuç içinizi yukarı getirirseniz karşı tarafa ben sana tehdit değilim ve sana itaat ediyorum mesajı verirsiniz. özellikle saldırgan ve narsist amirleriniz varsa onlara elinizi bu şekilde vermeniz sizi bir çok beladan korur. tersi olarak avuç içiniz aşağıda olarak el sıkışırsanız bu da ben üstünüm mesajıdır. otorite kurmak istediğiniz astlarınızla bu şekilde el sıkışmak ta iyi fikirdir.

    bir grup içinde hep beraber gülerken ilk göz teması kurduğunuz kişi genel olarak o gruptaki en güvendiğiniz kişidir. (bunun da tonla psikolojik ve antropolojik sebebi var şimdi yazmak uzun sürer. bu yazıyı bile acele acele yazıyorum o sebeple imla müfettişlerimiz kusuruma bakmasın. buna rağmen yazmasaydın kardeşim diyenlerde sözlüğümüzün eski terimiyle "taocudur ve dombilidir")

    tam tersinden bakarsak grup içinde gülmeye başladığınız zaman size ilk kim bakıyor ona dikkat edin. bir de kim size hiç bakmıyor ona da dikkat edin. size hiç bakmayan problem çıkarabilir.

    kısacası beden dili önemlidir vesselam. geçelim ikinci püf noktasına

    bakış açısı : manipülasyon ve algı yönetimin temeli insanların bakış açısını değiştirmekte yatar. onların dünyaya baktığı açıyı değiştirir ve kendi açınızı sahiplenmelerini sağlarsınız. örneğin evini kiralayan birinin, gelen müşteri evin bakımsızlığından dem vurunca ona cevaben "evin yeri mükemmel, duraklara beş dakika, park yeri sorunu yok ve hemen dibimiz market" demesi buna benzerdir. burada karşısındaki insanın bakış açısını evin fiziksel durumundan uzaklaştırıp evin konumuna yönlendirmeye çalışmaktadır. eğer bunda başarılı olursa evini de istediği fiyata kiralayabilir.

    burada önemli olan karşı tarafın dünyaya bakış açısını iyi anlamak sonra da o bakış açısını belli belirsiz şekilde kendi tarafınıza çekmektir. örneğin çevreci bir insan olarak kağıt israfından nefret ediyorsunuz diyelim. iş yerinde çalıştığınız bir arkadaşınız da çevreyle alakası olmayan ama pek de çalışmayı sevmeyen birisi olsun. eğer bu arkadaşa "çok kağıt israf ediyorsun, sürekli her şeye çıktı alıyorsun, çevreye büyük zarar veriyorsun" derseniz umurunda bile olmayacaktır. ama ona "her şeye çıktı alıyorsun , bence gereksiz enerji harcayıp kendine iş çıkarıyorsun biraz dinlenmeyi bil" derseniz yatış odaklı bu arkadaş fikrinize hemen dikkat kesilecektir. çünkü onun bakış açısı üstünden işe başladınız.

    kendine ve başkalarına telkin de bakış açınızı etkileyebilir. hadi kendine telkine bir örnek vereyim.

    eğer uykusuz kalmışsanız sonraki gün kendi kendinize yalan da olsa "dün gece uykumu çok iyi aldım" diyerek telkin verirseniz beyniniz otomatik olarak kendini uykulu hissetmeyecektir. plasebo etkisi telkine bağlıdır. (inanmadınız biliyorum ama bir deneyin ne kaybedersiniz.)

    bakış açısının önemiyle alakalı bir de dunning kruger etkisini incele derim.

    bilgili ve aşırı rasyonel insanlar kendilerini çok sert eleştirdikleri ve her şeyi düşünmeye çalıştıkları için kendilerine güvensiz olur ve kendilerini olduklarından daha niteliksiz görürler. ancak bilgisiz ve cahil insanlar tam tersine kendilerini olduklarından daha nitelikli görürler ve her şeye atlarlar. bu sebeple ilginç şekilde kendilerinden daha bilgili insanlara göre daha başarılı olurlar. cahil cesaretinin psikolojide karşılığı vardır ve kendinizle alakalı bakış açısı eylemlerinizde önemlidir.

    bakış açısı meselesinde geçmişi algılama şeklinin de önemi vardır.

    örneğin yapılan bir araştırma en sevdiğin şarkının beyninde geçmişte yaşadığın bir olayla nörolojik bağlantısı olduğunu ve bu şarkıyı her dinlediğinde o olayı sana yeniden yaşattığını ortaya koymuştur. (şimdi hangi araştırma söyle bakalım diyenlere buyrun "jäncke l. music, memory and emotion. journal of biology.(2008) 7:21."

    kısacası dünyaya bakış açısı bir insanın kararlarını etkileyen çok önemli bir faktördür. kendinin ve başkalarının bakış açısını anlayabiliyorsan bunları değiştirme fırsatın da vardır.

    (yazmaktan sıkıldım sonraki iki püf noktasını daha basit geçeceğim)

    psikolojik kaldıraç kullanma : her birimizin psikolojik olarak güçlü ve zayıf olduğu yönler vardır. özellikle ihtiyaçlarımızı bu zayıflıklar belirler. eğer bir insanın psikolojik profilini doğru tahmin edip onun doğru düğmelerine basarsan bir çok şeyi pilli robot gibi yaptığını görebilirsin. örneğin evinde kedi olmayan birine kedi maması satmanın yolu eğer bu kişinin psikolojik ihtiyacı başka insanlar tarafından sevilmekse "kedi beslemenin insanı çok sempatik gösterdiği" ikna durağını kullanmaktan geçer.

    zamanlama sanatı : manipülasyon da en önemli meselelerden bir tanesi de zamanlamadır. çok iyi şut çeken futbolcu eğer zamanlaması kötüyse bir tane bile gol atamaz. örneğin insanların sıkıntılı zamanında susmayı ve bir şeyler isteyeceksen bunları en neşeli veya yeni fikirlere açık oldukları zamanlarda yapmayı öğrenmekle işe başlayabilirsin.

    bu sebeple birinden bir şey isteyeceğin zaman aklına gelir gelmez bunu sormak yerine gözlem yap. o kişinin duygusal durumu nedir, şu an nasıl hissediyor gibi soruları doğru şekilde cevaplamadan ağzını açma. zamanlama ne kadar önemlidir konusuna ufak da bir örnek vereyim

    columbia üniversitesinden jonathan levav yaptığı araştırmada bir mahkemede verilen binden fazla tahliye kararını incelemiş. bu kararları belli bilgisayar programlarıyla analiz ettikten sonra acayip bir sonuca ulaşmış.

    buna göre tahliye için mahkemeye başvurup tahliyeleri onaylanan mahkumların yüzde altmış beşi bu güzel kararları sabahın erken saatlerinde ve öğle tatilinden hemen sonra almışlar. daha da açık yazayım.

    amerikalı hakimler günün ilk saatlerinde işe yeni başladıkları, neşeli ve karınlarının da tok olduğu saatlerde ve öğlen tatilinden hemen sonra verdikleri kararların çoğunda tahliye başvurusu yapan mahkumların başvurularını onaylamış ve onları özgürlüğe salmış.

    (buradan ne çıkarıyoruz. önemli bir görüşme yapacağınız zaman bunu ya günün ilk saatlerinde yapın ya da öğle tatilinden hemen sonra. mesai çıkışına yakın işiniz düşerse yandınız ki ne yandınız. )

    evet sözlüğün algı yönetimi uzmanından ufuk açıcı bilgiler bu kadar. benzer konularda vakit buldukça uzun entrylerde girmeye çalışırım.

    ancak hocam ben çok beğendim başka diyenler varsa.

    --- reklam mode on --

    kitaplarım şunlar : algı yönetimi kitaplarım

    ilginç şeyler anlattığım kanalım da şurada : kanalıma hoş geldiniz

    ---reklam mode off --

    tüm ekşici arkadaşlara sevgilerimle
  • keman kaşlı deyimi, buradaki ‘keman’ farsça yay demek. sonra, kemandan kaş olur mu ? demeyin .
  • yıllardır bu başlığı okurum. ufkum hiç iki katına fakan çıkmadı amk. ufuksuzum demek ki.
  • kes kelimesi insan, kişi anlamlarına gelir. herkes kelimesindeki -kes gibi. herkes- her insan ( kişi).
  • (bkz: #124196048) feyzi işbaşaran sen misin?

    görsel
hesabın var mı? giriş yap