• hamal adlı sözcük arapça "yük" anlamına gelen

    "haml" kelimesinin fa'âl kalıbıyla çekimlenmesiyle oluşmuştur. yani hammal sözcüğünden ortaya çıkmıştır.

    bu kalıp çekimlendiği sözcüğe "o işi yapan, o işle uğraşan" anlamı verir.

    bakl : yeşillik, sebze vs.
    bakkal : bunları satan kişi.

    gadr : zulm, merhametsizlik.
    gaddar : zulmeden, merhametsiz olan.

    edit: düzeltme
  • uçaklar gazyağı ile çalışır.
    evet evet doğru duydunuz koca koca uçaklar yakıt olarak ninelerimizin dedelerimizin aydınlatma amacıyla kullandığı gaz yağı kullanır.
    gaz yağı olarak bilinen kerosen türkçe’de karşılık olarak, lamba yağı, kömür yağı olarak bilinmektedir. bir diğer işlevi olarak uçak yakıtı olarak kullanılmaktadır. petrol ürünlerinin içerisinde bulunan benzin, motorin gibi yakıtlarda bulunan parafin maddesi dizel araçlarda kullanıldığında düşük sıcaklık durumunda sıvı akışkanlığını dondurana kadar sıvılık özelliğini kaybeder. bundan dolayı uçak motorlarında dizel tarzı yakıt modeli kullanılmamaktadır. bilimden endüstriyel alanlara kadar kullanım alanı çok geniş bir maddedir.
    havacılık sektörünün en çok kullanılan bileşenlerindendir. bir çok alanda kullanıldığını belirtik ama en çok kullanılan sektör havacılık sektörüdür. benzin arasında herhangi bir karışıklığı önlemek için ülkeler gaz yağı rengini, benzinden farklı bir renkte kullanırlar. jet motorlu yolcu, kargo uçaklarının ana yakıt maddesi kerosendir. jet yakıtının ana maddesi olan hidrokarbonları içermesinden dolayı “uçak yakıtı” olarak adlandırılmıştır. jet yakıtları kalitesine, donma noktası gibi faktörlere göre 2’ye ayrılır bunlar jet a ve jet b’dir.

    kerosen en küçük uçak tipinden en büyük çift motorlu jetlere kadar yakıt olarak çoğunlukla kerosen kullanılır. çoğunluk diyorum çünkü havacılık alanında kullanılan farklı yakıt türleri bulunmaktadır. bu yakıt miktarlarının kullanım oranı kerosene göre oldukça azdır.

    kerosenin alt donma noktası oldukça düşüktür. bu özelliği kerosenin soğuk havalarda kullanışlı olmasını sağlıyor. kerosenin bir diğer özelliği yüksek parlama noktasına sahip olmasıdır. bu ifade bir maddenin yanıp buhara dönüşme sıcaklığı için kullanılan bir deyimdir. bu özelliği benzine göre daha yüksek gü. ve beraberinde verimlilik sağlar. bu nedenlerden de anlayacağınız gibi benzinin kullanılmasındansa kerosen yakıtının kullanılması daha uygun olacaktır.

    uçuşlarda bu yakıtı daha kullanışlı hale getiren bir diğer özellik, düşük bir viskoziteye sahip olmasıdır. nedir bu düşük viskozite? yakıt düşük viskoziteye sahipse eğer kalın ve yapışkan bir yapıya sahip olmadığını anlarız. viskozitenin yüksek olma durumunda uçakların motorlarını tıkayabilir yada uçağın verimini azaltır. en son özelliği ise benzine göre daha ucuz bundan dolayı benzini uçak yakıtı olarak kullanmaktansa kerosen kullanılır.
  • tablet ilaç kutusunu her açtığınızda prospektüsle karşılaşıp uyuz olmak istemiyorsanız kutuyu yazıları size ters gelecek şekilde tutup sağdan açmalısınız.

    çoğunluk kutuyu yazıları düz olacak şekilde tutup sağdan açtığından prospektüsün okunması oranını artırmayı hedefliyorlar gibi. hatta bu ilaç üretim şirketleri için bir kural bile olabilir sanırım.
  • dünyada çakma ürünlerin yüzde 85'i çin'de üretiliyormuş.çin'den sonra bu alanda ikinci sırada yüzde 3'le hangi ülke bulunuyor dersiniz ? tabiki türkiye

    kaynak maalesef netflix belgeseli.
  • rönesans dönemi botticelli tarafından resmedilen eserde venüs'ün üzerinde durduğu deniz kabuğu dişi cinsel organını temsil eder. hristiyanlık bu doğurganlık simgesini dönüştürmüş; kabuğu bir yeniden doğuş simgesi haline getirmiştir.
  • 2015'te kütle çekim dalgalarının ölçüldüğü devasa detektörün çalışma prensibi ve ölçebildiği büyüklüğü okuduğumda oldukça etkilenmiştim ben. albert einstein 1916'da tamamen safi matematikle yerçekimsel dalgaların olduğunu öngörmüş. ama o yıldan beri bu dalgaları gözlemleyebilmek için teknolojik yetersizlikten dolayı deney düzeneği kurulamamış. einstein bu dalgaları tespit edebilmenin imkansız olduğunu düşünüyormuş, hatta 1930'lu yıllarda olmadığını düşünmeye bile başlamış. ancak 2015 yılına gelindiğinde dünyanın en zeki mühendisleri ve fizikçilerinin yoğun çabasıyla dalgaların varlığını kanıtlayan bu deney düzeneği kurulabildi. ismi ligo.

    ligo türkçesi lazer interferometre kütle çekim dalga gözlemevi olan kütle çekim dalgası detektörü. aslında devasa bir düzenek. inşası 1994 yılında başlamış. ilk kez 2015 yılında iki karadeliğin birleşip daha büyük bir karadelik oluşturmasından kaynaklanan kütle çekimi dalgalarını gözlemledi ve böylece einstein'ın 100 yıl önceki kütle çekimi teorisini de doğruladı. inanılmaz bir mühendislik yatıyor deneyin arkasında. bir insanın yürümesiyle oluşturacağı sismik dalgalardan bile etkilenebilecek hassaslıkta olduğu söylenmekte. hatta bir protonun çapının binde biri kadar küçüklükteki değişimi ölçebilecek hassaslıkta.

    anladığım kadarıyla sistemin çalışma prensibi şöyle: büyük l şeklinde 4'er km uzunluğunda iki kol ve her iki kolun sonunda da birer tane devasa ayna var, şurada görülebilir. bir kaynaktan güçlü lazer gönderilmeye başlanıyor ve iki aynaya da 4 km mesafedeki bir ayırıcıdan ışığın bir kısmı geçip bir aynaya geri kalan kısmı da doksan derece açı oluşturan diğer aynaya yönlendiriliyor. aynalara çarpıp gelen ışınlar tekrar birleştirilerek bir detektör üzerine düşürülüyor. normal şartlarda iki farklı yönde ancak tamı tamına aynı mesafeyi kat eden bu ışık dalgalarının detektörde tam olarak örtüşmesi beklenir. ancak uzay-zaman dokusunda bir dalgalanma olmuşsa yani nesnelerin uzunlukları çok küçük miktarda, bir protonun büyüklüğünden bile çok daha küçük ölçüde, bir değişime uğrayıp eski haline dönmüşse kütleçekim dalgasının geliş yönüne bağlı olarak ligo’nun kollarının da birbirine göre olan uzunluğu değişiyor. bu da dedektörde beklenenden farklı bir girişim deseni oluşmasına sebep oluyor. işte bu farklı desenler sayesinde kütleçekim dalgaları tespit edilebiliyor. yukarıda bahsettiğim gibi düzenek ekstrem hassaslıkta olduğundan çok çok küçük sismik dalgalardan da etkilenebiliyor bu yüzden aynı sistemler amerikanın iki ayrı ucuna ( hanford site, washington - livingston, louisiana) da kuruluyor. tespit edilen her değişim diğer gözlemevi ile karşılaştırılıyor. böylece değişimin kaynağının yer kabuğu mu yoksa uzay mı olduğu anlaşılabiliyor. sistemin ne kadar hassas olduğunun bir kez daha anlaşılması için not düşeyim şunu da, çarpışan iki karadelik dünyaya 1,3 milyar ışık yılı uzaklıkta, yani dalgaların dünyaya ulaşana kadar ne kadar zayıfladığını göz önünde bulundurun...

    ölçümü yapılan iki karadeliğin çarpışmasından kaynaklanan dalgaların insan kulağının algılayabileceği dalga boyuna çevrilmiş hali şöyleymiş: link. gerçekten çok etkileyici. einstein'ın dehasına mı daha fazla saygı duyayım yoksa dünya tarihinin en ileri teknolojilerinden birini içeren, dünyanın en hassas deneyinde görev alan mühendis ve fizikçilerin dehasına mı karar veremedim.
  • gezegenlerin isimleri nereden geliyor?

    merkür
    merkür, milattan önce 3 bin yıllarında dahi sümerler tarafından bilinirdi. güneş'e en yakın gezegen olan merkür, kendi yörüngesinde saatte 173 bin kilometreden daha hızlı ilerlediği için bizim ufuklarımızdan da hızla kaybolmakta. romalılar da bu gezegeni isimlendirirken yüksek ihtimalle, en kurnaz ve en hızlı tanrı merkür'ü uygun görmüşlerdi. yunan mitolojisindeki karşılığı hermes olarak bilinen merkür aynı zamanda para, seyahat ve hırsızlık tanrısı olarak bilinir.

    venüs
    bizde 'çoban yıldızı' olarak da bilinen venüs, gökyüzünde oldukça parlak görünür. bu yüzden adını roma mitolojisindeki aşk ve güzellik tanrıçası venüs’ten almıştır. yunan mitolojisinden afrodit olarak bildiğimiz venüs, ayrıca güneş sistemi'ndeki en sıcak gezegendir ve babil mitolojisinde iştar diye tanınır.

    dünya
    peki dünya'ya neden türkçe'de bu isim verilmiştir? dünya kelimesi arapça'dan dilimize geçmiştir. islamiyete göre 'şu anda yaşadığımız ve öldükten sonraki hayat' olarak iki yerden bahsedilir. yaşadığımız hayat bize daha yakındır. bu sebeple arapçadaki 'daha yakın' veya 'daha alçak' anlamına gelen 'dena' fiili dilimize dünya olarak geçmiştir.

    mars
    dördüncü gezegen mars renginin kırmızı olmasından dolayı kanı andırır ve bu yüzden adını roma mitolojisindeki savaş tanrısı mars'tan almıştır. ares, mars'ın yunan mitolojisindeki karşılığıdır.

    jüpiter
    yunan mitlerinin en güçlü tanrısı olarak bilinen zeus, mitolojisinde jüpiter olarak karşımıza çıkar. gaz devi jüpiter de güneş sistemi'nin en büyük gezegeni olduğu için adını buradan almıştır.

    satürn
    jüpiter'in babasının adı telekobun keşfi ile satürn'e verilmiştir. ancak yine de jüpiter boyut olarak daha büyüktür. satürn, roma mitolojisinde tarım, zaman, disiplin ve ahlak tanrısıdır. yunan mitolojisinde kronos olarak bilinen satürn, uranüs ve gaia'nın oğludur.

    uranüs
    uranüs, bir roma değil yunan tanrısıdır. göklerin ve cennetin koruyucusu olarak bilinir ve en eski üstün tanrılar arasında yer alır. uranüs, kaos'un kızı gaia'nın hem çocuğu, hem de eşidir. adını "kozmik bir güce" sahip olduğu inanılan tanrı uranüs'ten almıştır. ayrıca uranüs, kutbu güneşe bakacak şekilde tekerlek gibi döner.

    neptün
    büyük bir okyanusu andırdığı için bu gezegene neptün ismi verilmiştir. neptün, roma mitolojisinde deniz tanrısıdır. poseidon ise yunan mitlerinde karşımıza çıkar. ayrıca neptün, jüpiter (zeus) ve pluton (hades)'un kardeşidir.

    pluton
    cüce gezegen durumundaki pluton, uzaklığından dolayı keşfedildiği zamanlar karanlık görünüyordu. bu yüzden adını, roma yeraltı tanrısı plüton'dan almıştır. yunan mitolojisindeki karşılığı hades'tir.

    [https://www.gazeteduvar.com.tr/…eri-nereden-geliyor https://www.gazeteduvar.com.tr/…eri-nereden-geliyor]
    [https://evrimagaci.org/…nin-adi-neden-dunyadir-3220 https://evrimagaci.org/…nin-adi-neden-dunyadir-3220]
  • gözlerimiz ne kadar açıksa o kadar iyi işitiriz; görme ve işitmeyle ilgili sinirler arasında nörolojik bir bağlantı vardır.
  • kedi ve köpekler sıcak havalarda neden dillerini dışarı çıkararak nefes alırlar?

    kedi ve köpeklerde (özellikle köpeklerde) görülen bu davranış tamamen fazladan olan ısıyı vücuttan atmak için yapılır. çünkü bu hayvanlarda insanlardaki gibi işlevi olan ter bezleri yoktur. bu yüzden dillerinde bulunan kan damarı ağları sayesinde buradan geçen kanı serinletmeye çalışırlar.
hesabın var mı? giriş yap