34580 entry daha
  • % 1 dünyayı yönetir.
    % 4, % 1'in koruyucusu ve kuklasıdır.
    % 90'ı uykudadır.
    % 5'i neler döndüğünü bilir ve % 90'ı uyandırmak ister.
    ama % 1, % 5'in % 90'u uyandırmasını istemez. bunun için de % 4'ü kullanır.

    dolores cannon
  • türkiye'de tahmini olarak 40.000 tane mehmet yılmaz isminde insan olması.

    türkiye'nin nüfusu 85 milyon. mehmet ismini taşıyan 1.3 milyon insan var. soyadı yılmaz olanlar ise 2.5 milyon. oranlarsak 40.000 kadar mehmet yılmaz olması gerekli.
  • sevgili dostlar,

    zor dönemlerde hayat bazen daha da zorlaşmakta.

    böyle bir ortamda en ihtiyaç duyacağınız bilgilerden bir tanesi de insan zihninin kilitleriyle uğraşan psikoloji bilimidir.

    ancak bu bilime hakim olmak ve içinden pratik olarak kullanabileceğiniz yüzde yüzde yüz organik özleri herkesin çıkarmak zor olduğu için ben kanımca kararınca böyle bir hizmet vermek için çabalıyorum.

    umarım sizlere faydası olur.

    buyurunuz bugünkü taktiklere.

    taktik 1 :

    ciddi bir sinir, öfke ve korku içinde birisi size bir şeyler anlatmaya çalışıyor diyelim.

    ancak o kadar öfkeli veya korkmuş ki hem derdini anlatamıyor hem de sizin de sinirinizi bozmaya başlıyor.

    bu kişiyi duygusal durumdan acilen çıkarıp beyninin rasyonel tarafını kullanmaya geçirmeniz gerekiyor ki size doğru dürüst bilgi verebilsin. işte püf noktası.

    bir şekilde araya girip adresini, tc numarasını veya evlilik yıldönümü gibi somut bilgiler vermesini isteyin. kısacası hafızasından maddi ve somut bilgiler çıkarmaya yönlendirin. bunu yaptığınız anda karşınızdaki insanın beyni ister istemez duygusal durumdan çıkıp rasyonel moda girmeye zorlanacak ve öfke veya korku oranı azalacaktır.

    bu taktik kendi kendinize de işe yarar. örneğin öfkelendiniz ve yükselmeye başladınız, ya da korktunuz titremeye başladınız diyelim, hemen çok gecikmeden sabah kahvaltıda ne yediğinizi ya da tuttuğunuz takımın ilk on birini hatırlamaya çalışın. beyniniz rasyonel duruma geçecek ve duygularınız daha hakim olunabilir duruma girecektir.

    taktik 2 :

    birinin size nasıl davranmasını istiyorsanız sanki öyle davranmış gibi konuşun. örneğin ofisteki arkadaşından işle alakalı bir ricada bulunacaksın diyelim.

    şu şekilde istersen pek şansın olmaz. "hazırladığım excel dosyasını bir de sen kontrol eder misin ?"

    böyle düzden bir istek sana türlü türlü bahane sunulmasına sebep olur.

    ancak cümleyi şu şekilde kurarsan

    "bana yoğun mesainden zaman ayırıp yardımcı olduğun için teşekkür ederim, ofiste senin gibi ilgili arkadaşlara pek sık rastlanmıyor, acaba rica etsem hazırladığım şu excel tablosunu bir kontrol edebilir misin ?"

    şimdi burada karşıdaki arkadaşa daha işin başında yardımsever ve ilgili insan payelerini yükledin. buradan geri adım atıp ben bu payeleri istemiyorum demesi ve sana hayır cevabı vermesi zor olacaktır inan bana.

    taktik 3

    şimdi bu ilginç bir bilgi olacak. şaşırmayın çünkü gerçekten yapılmış bir deneye dayanıyor.

    işyerinde herkesin çok pis kullandığı bir ortak alan var diyelim. ya da evde çocuğunuz odasını sürekli dağıtıyor ve kapalı odasında bazı yaramazlıklar yapmasından korkuyorsunuz.

    iş yerinde patronunun ve çocuk odasında anne babanın gözleri tam da aşağı bakan büyük resimlerinin duvara asılması çok işe yarayabilir. çünkü insanlar kendilerine bakan gözleri hissettikleri zaman daha düzgün ve ahlaki davranırlar. garip ama gerçek.

    devlet dairelerinde o ülkenin yöneticilerinin resimlerinin duvarlara asılması da boşuna değildir.

    kısacası insanlara sanki birisi onları izliyormuş hissini verecek resimler kullanın.
    hele bu kişilerin resimleri otorite figürleri olursa daha da iyi olur.

    taktik 4

    insanlar bedensel olarak yoruldukları zaman ve üstelik karınları da açsa zihinsel dirençleri azalır. böyle bir durumda çok daha kolay ikna olurlar ve normalde hayır diyecekleri şeylere evet diyebilirler. beyin çok fazla enerji harcayan bir organdır ve yorgunlukla açlıktan ilk o etkilenir.

    bu sebeple filmlerde görürsünüz, polis sorgularında kişinin direnci kırılsın diye sorguya çekilenler uykusuz ve aç bırakılırlar.

    ya da gene filmlerde bazı kötü niyetli gruplar beyin yıkamak için müritlerini oruç ve fiziksel yorgunluk oluşturacak angaryalara yöneltirler.

    yani bu taktik bilinir.

    bu sebeple siz siz olun özellikle önemli konularda yorgun ve açken hiç bir şey imzalamayın ve hiç bir şey hakkında kesin karar vermeyin.

    önce bir güzel karnınızı doyurun, bir güzel uyuyun ondan sonra karar verin.

    evet sevgili dostlar bugünkü taktikler bu kadar.

    son tavsiyem.

    kişisel gelişim ve psikolojik konulara ilgi duyuyorsanız içinde ilginç konulu videolar bulunan bir you tube kanalım var.

    buraya abone olmak kendine yapabileceğin hoş bir iyilik olabilir.

    bir bak istersen, gene de karar senin.

    mekanımız burada efendim, kanalda görüşmek üzere

    https://www.youtube.com/c/aydınserdarkuru

    sevgilerimle

    debe edit : bu nacizane yazımı debe makamına çıkartan tüm ekşici dostlara sevgilerimle. sağ olun ve var olun
  • türk çocukların ağlak, yetişkinlerin kavgacı olmasının nedeni bebekliklerinde beslenme sırasında edindikleri bir alışkanlıktan kaynaklanıyor. koreli bir arkadaşımla sohbet ederken dikkatimi çeken bir durum. sohbet sırasında öğrendiklerim şöyle. bebekler her iki saatte bir beslenmeliymiş. bebek ağlasa dahi koreliler bunu yaparken kesinlikle hiç ses çıkarmıyorlar, bebekle kesinlikle hiçbir iletişime geçmiyorlar, konuşmuyorlar. türkler ise sözde severek, bebeği cimcire cimcire, hoplata zıplata yapıyorlar bu işi. bebek bu şekilde her ses çıkardığında birinin ilgisinin üzerinde olacağına şartlanıyor. sokakta gördüğümüz kendini yerlere atan veletler, işini çözemeyince bas bas bağıran yetişkinlerin davranışlarının kaynağı buymuş.
  • tarihteki ünlü istihbaratçıların bazılarının direkten döndükleri olaylardan bir demet :

    - richard sorge almanların rusya'ya dalacağını neredeyse günü gününe raporlar. ancak stalin bunun hitler ile arasındaki anlaşmayı bozmaya yönelik bir komplo olduğunu düşünür. gelen raporun kenarına not yazarak cezalandırılmasını talep eder. ancak üstleri bir şekilde "aman efendim bir daha yapmaz öyle şeyler" diyerek cezalandırılmasını engeller. bu sayede hayatta kalan sorge daha sonraki hayati katkısı için : (bkz: #126257194)
    not : kendisi sonradan japonlara yakalanacak ve bu sefer direkten dönemeyecektir.

    - yine bir başka sscb casusu leopold trepper. avrupa'daki en büyük casusluk organizasyonlarından biri olan rote kapelle(red orchestra)'yı kurmuştur. sonrasında yakalanır. almanların planı bir süre ondan faydalanıp sonra işini bitirmektir. trepper bunu sezer. bir gün eczanenin önünden geçerken kalp ilacını yenilemesi gerektiğini söyler ki öncesinde de bir kaç kez kalbi kötü numarası yapmıştır. bakıcıları elimizde kalmasın diye buna izin verir. eczaneye girmesiyle arka kapıdan tüymesi bir olur. kaçmasa bir kaç haftası kalmıştır.

    - ünlü istihbaratçı kim philby. kendisi gençliğinde henüz gazeteci iken sovyet üstleri tarafından ispanya'ya gönderilir. amacı francisco franko'yu öldürmektir. gerçi buna hiç bir zaman fırsat bulamayacaktır ama bir gün oteli basılır. aslında hakkında casusluk suçlaması yoktur ama yerel polis şefi yabancılara sıcak bakmayan biridir. üstü başı aranacakken yanındaki şifreli talimatnameyi avucunun içinde tutmaktadır. eski bir numara yapar. kimliğinin olduğu cüzdanı sertçe yere doğru atar alın bakın der gibi. görevli polis yere eğilirken kağıdı yutar. görevli fark etmez. etseydi zaten bu satırları yazacağım bir kariyeri olmayacaktı :)

    - bir başka ünlü istihbaratçı dusko popov. aslında alman casusu gibi görünüp, ingililterey'e istihabarat sağlamaktaydı. ancak şoförü durumu far keder ve şantaj yapar. popov şoförün parayı alsa da konuşacağını anlar. parayı uşağı ile izbe bir yere yollar. uşak bıçağı şoföre takar. cesedi yok ederler. popov herkese "memlekete gitti, anacağını özlemiş" der. konu kapanır.
  • "gebe" sözcüğü türkçede şişmek anlamına gelir. hamile kadının karnı şiştiği için gebe denir. ölen insan da bir süre sonra şiştiği için gebermek fiili türetilmiş. türkçe ilginç bir dildir. hem doğum hem de ölüm aynı kökte..
    kaynak
    görsel
  • ay'a hayranlık duyan, çok seven insanlara "selenofil" denilmekteymiş.
  • kutlukhan kutlu' nun sevin okyay'ın oğlu olması.
    şimdi bu bilgi ufkumda şöyle bir değişikliğe sebep oldu ; harry potter kitapları okuyarak çocukluğu ve ergenliği geçmiş bir insan olarak iki isme de aşinaydım çevirmenler kısmında. iki isim de sinema eleştirmeniydi aynı zamanda. aklımda hep ortak zevkleri olan , aradaki yaş farkını es geçip sürekli benzer işlerde bir arada çalışan iki insan canlanmışken biraz önce öğrendiğim bilgi ile harry potter kitaplarındaki kavramlara türkçe isim bulmaya çalışan ,sürekli aynı işlerde bir araya gelen anne-oğul fikrine alışmaya çalışıyorum.ve bu düşünce şu noktaya yönlendiriyor beni istemesem de. aileden şanslı olup iyi bir konuma gelenler, doğru bağlantılarla çalışanlar, önceden hiç çaba harcamasına gerek kalmadan evin içinde çesitli kültürel uyarana maruz kalanlar ve ortaya çıkan başarı.. diğer yandan içinde olduğu çevrede kendisini yönlendiren biri olmadan elinden geleni yapmaya çalışan, küçüklükte doğru uyaranlara(ya da kültürel-bilgisel yönden çesitli diyelim) maruz kalmadan büyüyüp sürekli kendisinde gördüğu açığı kapatmaya çalışıp hep eksik kalan, doğru bağlantıları da olmayan bunun sonucunda bir şekilde görünmez kast sistemini aşamayan diğeri.hangisi başarılı görülen, takdir edilen peki?
    başlangıç koşulları aynı olmasa da değerlendirme kriterleri aynı ve bu tüm hayat için geçerli. üzücü aslında
  • erkeklerin kaşları yaşlandıkça neden gürleşir?

    pek çok erkek yaşlandıkça saçlarını kaybederken kaş, kulak ve burun kılları giderek uzun ve hacimli bir hal alıyor.

    kadınlarda ise bunun aksine hem saçlar hem de kaşlar incelme eğilimi gösterirken kelleşme görülmüyor.
    uzmanlara göre erkeklerin yüz kılları, yüksek hormon düzeylerinden yani testosterondan etkilenmeye yaşlılıkta da devam ediyor. kadınlarda ise hormon üretimi yaşla birlikte azaldığı için tam tersi yaşanıyor.
    abd’deki chicago cilt kliniği’nden dermatolog dr. danilo del campo, testosteron gibi erkek hormonlarının zamanla kıl kökleri üzerinde daha büyük etkileri olduğunu aktarıyor. ancak dermatoloğa göre kadınlarda kıl büyümesini ve hacmini artıran östrojen hormonu menopozdan sonra azalma eğilimi gösteriyor.

    öte yandan kaliforniya’daki premier dermatology’nin başhekimi dr. marie jhin, kılın nerede uzadığı, ne kadar hızlı uzadığı, dokusu ve rengi gibi özelliklerin genetik, yaş, beslenme ve sağlık durumuna da bağlı olduğunu söylüyor. livescience'a konuşan jhin sözlerine şöyle devam ediyor:

    ancak yaşlandıkça hormonların ve hormonlara verilen tepkilerin değişmesi, erkekler ve kadınların yüz kılları arasındaki farkın temel nedenidir.
    kaş ve kafa derisindeki kıllar yaşlanmadan farklı etkileniyor

    vücuttaki tüm kıllar folikül adı verilen kıl köklerinden çıkıyor. bu foliküllerin yaşam döngülerinin üç aşaması bulunuyor: büyüme evresi (anajen), iki haftalık geçiş evresi (katajen) ve aylarca süren uyku evresi (telojen).
    vücudun farklı bölgelerindeki kıllar, bu aşamaların uzunlukları farklı olduğu için farklı sürelerde uzuyor. del campo, saç derisinin en uzun anajen fazına sahip olduğunu vurguluyor.

    ancak bu evrelerin uzunlukları da vücutta dolaşan hormonlardan etkileniyor. del campo’ya göre erkek hormonları diye bilinen, aralarında üreme hormonu testosteronun da bulunduğu androjen hormonları bu evreler üzerinde özellikle etkili. zira androjenler, erkeklerin saçlarının daha hızlı uzamasının da nedeni.

    üstelik erkekler yaşlandıkça bazı kıl kökleri zamanla bu hormonlara karşı daha duyarlı hale geliyor. dr. jihn’e göre foliküller androjenlere karşı daha duyarlı hale geldikçe, hormonlar onları anajen fazda daha uzun süre tutuyor. bu da yaşla birlikte kaş, burun ve kulak gibi yerlerdeki kılların gürleşmesine yol açıyor.

    öte yandan kafa derisindeki kıl kökleri testosterona farklı tepki veriyor ve testosteron seviyeleri arttığında bu derideki folikül evreleri kısalıyor. bazı yaşlı erkeklerin kaş, burun ve kulak kılları gürken kafa derilerinin kelleşmesi de bundan kaynaklanıyor.

    del campo, "erkek kaşları daha ileri yaşlara kadar büyümeye devam etme eğilimindedir ve bu aynı zamanda kulak ve burun kılları için de geçerlidir" ifadelerini kullanıyor.

    jihn ise bu hormonlar nedeniyle kadın ve erkeklerde saç dökülmesinin farklı seyrettiğini vurguluyor:

    erkekler 70 yaşına kadar androjen üretmeye devam ederken, 50 yaş civarında menopozla birlikte kadınların hormonları tükeniyor.
    kaynak
  • aptal puma sendromu nedir ?

    pumaların avlanırken dahice sonuçlar veren bir karar mekanizmaları vardır. avlarını yakalamak için gerçekleştirecekleri koşunun süresini ve eforunu avlarının cüssesine göre ayarlarlar. yani, pumaların bir ceylan avını sonuçlandırmak için harcadığı süre ile bir tavşanın peşinde geçirdiği süre aynı değildir. puma fazlasıyla zeki bir canlıdır. dolayısıyla koşarken harcadığı enerji miktarı, avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı noktada durur ve koşmaktan vazgeçer. kısacası attığı taş ürküttüğü kurbağaya değecek mi değmeyecek mi ölçüp biçer.

    aptal puma sendromu ise bunun tam olarak zıttını yapan insanları açıklamak için kullanılan bir terim. küçük bir hedefin peşinden gereğinden uzun süre koşarak küçük bir ödül için yıllarca kendini yıpratan insanların düştüğü hatayı ifade ediyor. yapılması gerekense kendimize gerçekten uğraşmaya değecek hedefler koymak ve enerjimizi bunlar için harcamak. bu nedenle kendimize şu soruyu sormak gerekiyor
    "elde edeceğim şey, harcadığım emeğe değecek mi?”
7024 entry daha
hesabın var mı? giriş yap