• en çok evin içinde ayakkabı giymeyen ülkeler haritası ufkumu iki katına çıkardı ama diğerlerine de bakın derim

    en fazla sarı saçlı insan barındıran ülkeler görsel
    en fazla kızıl saçlı insan barındıran ülkeler görsel
    en fazla yeşil gözlü insan barındıran ülkeler görsel
    evin içinde ayakkabı giyen ve giymeyen ülkeler görsel

    kaynak
  • müşteri hizmetleri ile internetten yazışırken daha "gönder" tuşuna basmadan yazıp sildiklerimizi görebiliyorlarmış.
  • bilim insanlarının da kendine has enteresan özellikleri ve hikayelerinin olması. bazılarından seçmeler :

    - johannes kepler aslen bilim ile iç içe bir ailede büyüse ve çocuk yaştan itibaren matematiğe çok eğilimli olduğu bilinse de graz'daki protestan okulunda yine matematik alanında belletmenlik yaparken en büyük hayali iyi bir papaz olmakmış. fakat sonradan bilim insanı yönü ağır basmış.

    - isaac newton hayatta tanışabileceğiniz en geçimsiz ve kıskanç insanlardan biriymiş. bu yüzden hayatı boyunca çok az arkadaşı olmuş. bu arada ne kadar büyük bir bilim insanı olsa da büyücülük üzerinde araştırma yapmasıyla biliniyor. ayrıca eleştiriye hiç gelemeyen, hemen alınan biriymiş. bu konuda evrim ağacı videosu -> https://www.youtube.com/watch?v=l9papzrva_4

    - albert einstein dağınıklığı ile meşhur biliyorsunuz. özellikle ne zaman takım elbise giyse ayağına çoraplarının birini giymeyi genellikle unuturmuş. yakın dostu ve abisi max planck "ne zaman beni trende karşılamaya gelse onu bu halde görmek normal olmuştu" der.

    - niels bohr kuantum mekaniği'nin kurucu babalarından biri kabul ediliyor. 1922 yılında nobel almıştı biliyorsunuz. aynı zamanda iyi bir futbolcu. oğlu aage bohr da "ulan ben madem boynuzum, neden kulağı geçmeyeyim" demiş, yememiş içmemiş (şaka tabi, iyi yemiş, zaten o da bir atlet aynı zamanda) 1975'de nobel'e kavuşmuştur. iyi de yapmıştır. ancak babacığı 1962'te öldüğünden bunu göremedi tabi. belki aage ödülü mezara götürüp "bana adam olamazsın dedin, ama oldum baba" deyip ağlamış olabilir :)

    - alan turing meşhur enigma şifrelerinin kırıldığı bletchley park serüveni sırasında "herkes benim kahve kupamı çalmak istiyor, kıskanç ibneler" deyip, ne zaman bir yere gidecek olsa, kupayı odaya kilitli zincir ile zincirlermiş :)

    - benim has adamım paul adrien maurice dirac. o kadar sessiz ve içine kapanık bir adammış ki bazen arkadaş ortamında saatlerce hiç konuşmadığı olurmuş. bir fransızca öğretmeni olan babası oldukça otoriter ve zor beğenen biriymiş. ayrıca anne ve babası sürekli kavga ettiği için bizim dirac gittikçe içine kapanmış. "babam öldüğü gün artık kendim oldum" demiştir.

    - erwin shrödinger bilim dünyasının çapkınlarından. birden fazla kişiden çocuğu olduğu gibi, meşhur denklemini alpler tatili sırasında metresinin sırtını çalışma masası olarak kullanarak(!) yazmış :)

    - son olarak geçen yüz yılın belki de en önemli eğitimcilerinden richard feynman. kendisinden önce ölen eşinin ardından yazdığı son derece duygusal mektup meşhurdur biliyorsunuz. meğer bizim feynman aralarında hostesler, yakın arkadaşlarının eşleri de dahil olmak üzere uçana kaçana sulanan bir adammış. ancak bunu eşi hayatta iken mi yapıyordu, yoksa öldükten sonra yoldan mı çıktı(!) onu araştırmadım :)
  • tarihin karanlık yüzü: timsah yemi olarak kullanılan siyahi bebeklerin kan donduran hikayesi

    köle ticareti döneminde siyah erkek ve kadınların başına birçok talihsiz olay geldi. bunlardan biri, timsahları yakalamak için siyahi çocukların yem olarak kullanılmasıydı.

    "timsah yemi" uygulamasının, 1800'ler ve 1900'lerde florida ve louisiana bataklıklarında uygulandığı söyleniyor. o zamanlar timsah avcılığı karlı bir işti. timsah derileri ayakkabı, kemer, çanta ve diğer aksesuarlarla sıklıkla kullanılıyordu. pek çok timsah avcısının da bu uğurda kollarını kaybettiği söyleniyor.

    jim crow ırkçı hatıra müzesi, eserler ve bu kanlı eylemin diğer bazı kanıtlarını içerdiği için genellikle bir belge kaynağı olarak anılır. bu karanlık uygulamayı anmak için resimler, biblolar ve kartpostallar da satıldı. gerçekten de, köle ticareti döneminde siyah bebeklerin timsah yemi olarak kullanıldığını gösteren yeterli belgeler mevcut.

    böyle korkunç bir olayın meydana geldiğine dair iddiaları daha da destekleyen birçok gazete başlığı mevcut. örneğin, 1908'de washington times gazetesi, iki siyah çocuğun timsahlar için yem olarak kullanıldığı “siyah çocuklu timsah avcıları” başlığıyla timsah yeminin varlığını doğruladı. o sırada, new york hayvanat bahçeleri hayvanat bahçesi bekçisi iki çocuğu yaklaşık 25 timsah ve timsahın bulunduğu bir alana göndermişti.

    insanlar aç timsahların çocukları kovaladığını izledi. siyah çocukların kullanılmasının önemli bir nedeni, hayvanat bahçesi bekçisinin timsahların “siyah insanlara düşkünlüğü” olduğuna inanmasıydı. bebekler sığ suda oynarken, uzman tüfekçiler yakındaki bir gizlenme yerinden izlerdi. bazen çocuklar bataklıkların ve nehirlerin kıyılarına bağlanırdı.

    timsah yeminin nasıl yapıldığına dair farklı kaynaklar bulunuyor. örneğin, miami new times, bazen avcıların, anneleri tarlada izlemezken veya tarlada çalışırken, çoğunlukla küçük bebekleri aldıklarını bildiriyor. bebekleri olan köleler kolayca hedef alındı. çocuklar, avcıların hayvanları öldürebilmeleri ve derilerini iş için kullanabilmeleri için timsahları bataklıktan dışarı çekmek için kullanıldı. sürüngenlerin görülebilmesi için dışarı çıkarılması gerekiyordu. bazı durumlarda, durum o kadar kötüleşti ki, bebekleri yem olarak kullandıktan sonra ancak timsahlar yüzeye çıktıktan ve çocuklara zarar vermek üzereyken kurtarıldılar. diğer bazı hikayeler, bebeklerin annelerine, çocuklarının timsahları cezbetmeleri için yaklaşık 2 dolar ödendiğini ve bu süreçte hiçbir bebeğin zarar görmediğini ortaya koydu.

    timsah yemi hikayesi birkaç kez reddedildi, ancak gerçek uygulamasını ortaya koyan farklı sözlü hesaplar, yayınlar ve belgeseller var. haber amerikan basını tarafından geniş bir şekilde rapor edildikten sonra bile, chipley ticaret odası bir kez hikayeyi yalanladı ve bunun “aptalca bir yalan, yanlış ve saçma” olduğunu söyledi.

    görseller:
    1
    2
    3
    4
    5
    6
    7
  • 20 temmuz 1974 sabahı kıbrıs'ta uçaklarımızdan atılan broşürler.

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel
  • m.s 7. yüzyılda bizans imparatorluğu tarafından kullanılan gizli bir silah, ''yunan ateşi''

    tarihçilere göre yunan ateşi ms 7. yüzyıldan başlayarak bizanslılar tarafından kullanılan yıkıcı bir yangın silahıdır. silahın kimyasalının tarifi ise bugüne kadar gizemini koruyor.

    bizans halkı, özellikle denizde yıllarca arap istilasını püskürtmek için yangın çıkaran yunan ateşi silahını kullandı. ilk yangın çıkaran silah olmasa da, tarihsel olarak en önemli olanıydı. yunan ateşi hakkında gerçekten büyüleyici olan şey, sıvı karışımı ele geçiren düşman ordularının onu kendileri için yeniden oluşturamamasıdır. ayrıca, onu püskürten makineyi de yeniden inşa edememeleridir. bugüne kadar ise kimse karışıma hangi bileşenlerin girdiğini tam olarak bilmiyor.

    bizanslıların kendileri tarafından "deniz ateşi" ve "sıvı ateş" olarak da adlandırılan bu ateş, ısıtılır, basınçlandırılır ve daha sonra sifon adı verilen bir tüp vasıtasıyla püskürtülürdü. yunan ateşi esas olarak düşman gemilerini güvenli bir mesafeden ateşe vermek için kullanıldı.

    silahı bu kadar benzersiz ve güçlü yapan şey, deniz savaşları sırasında düşman savaşçıların alevleri söndürmesini engelleyen suda bile yanmaya devam edebilmesiydi. alevler için su, adeta bir benzin görevi görerek alevin daha güçlü yanmasını sağlıyordu.

    daha da kötüsü, yunan ateşi, ister gemi ister insan derisi olsun, dokunduğu her şeye yapışan sıvı bir karışımdı. sadece garip bir karışımla söndürülebilirdi:
    kum ve idrarla karıştırılmış sirke.

    burada bir kaleye ateş püskürten bizanslı askerin tasvirini görmekteyiz.

    yunan ateşi 7. yüzyılda icat edildi ve heliopolis'li kallinikos mucit olarak kabul edilir. kallinikos, arapların şehrini ele geçirmesiyle ilgili endişeleri nedeniyle suriye'den konstantinopolis'e kaçan yahudi bir mimardı.

    hikaye devam ederken kallinikos, yangın çıkaran bir silah için mükemmel karışımı keşfedene kadar çeşitli malzemelerle deneyler yaptı. daha sonra formülü bizans imparatoruna gönderdi. bizanslı yetkililer tüm malzemeleri ele geçirdikten sonra, ölümcül cephaneliği bir düşman gemisine doğru iten, bir şırınga gibi çalışan bir sifon geliştirdiler.

    yunan ateşi sadece inanılmaz derecede etkili değil, aynı zamanda göz korkutucuydu. bildirildiğine göre, bir ejderhanın nefesine çok benzeyen yüksek bir kükreme sesi ve büyük miktarda duman çıkartırdı.

    yıkıcı gücü nedeniyle, silahı yaratmanın formülü sıkı bir şekilde korunan bir sırdı. sadece kallinikos ailesi ve bizans imparatorları tarafından biliniyordu ve nesilden nesile aktarıldı.

    silah, düşman filolarını püskürtmede o kadar etkiliydi ki, ms 678'de konstantinopolis'in birinci arap kuşatması'nın sona ermesinde önemli bir rol oynadı. ms 717-718'deki ikinci arap konstantinopolis kuşatması sırasında da benzer şekilde başarılı oldu ve yine arap donanmasına büyük zarar verdi.

    silah, bizans imparatorluğu tarafından sadece yabancılarla olan çatışmalarda değil, iç savaşlarda da yüzlerce yıl kullanılmaya devam etti. zaman geçtikçe, bizans imparatorluğu'nun sayısız düşmana karşı ayakta kalmasında önemli bir rol oynadı. hatta bazı tarihçiler, bizans imparatorluğu'nu yüzyıllarca koruyarak, yunan ateşinin tüm batı medeniyetini büyük bir istiladan kurtarmada etkili olduğunu iddia ediyorlar.

    yunan ateşinin gizemi, hâlâ içeriğini anlamaya çalışan tarihçileri ve bilim adamlarını büyülemeye devam ediyor. o kadar büyüleyici bir gizem ki, george rr martin, game of thrones kitaplarında ve dizisinde büyük olasılıkla onu orman yangını için ilham kaynağı olarak kullandı .

    ancak nasıl yapıldığına bakılmaksızın, kesin olan bir şey var: yunan ateşi insanlık tarihindeki en etkili askeri icatlardan biriydi.

    kaynak
  • tanrı korkaktır. burda her şey serbest.
  • elon musk ı tanımak
  • keşfetmekten vazgeçmeyeceğiz ve tüm keşiflerimizin amacı, dönmek olacak başladığımız yere ve görmek olacak o yeri yepyeni gözlerle. t.s. eliot
  • -makarnanın çeşidi değişince tadı da değişir. (bkz: bilimsel) (bkz: makarnanın şeklinin lezzete etkisi)

    -tüm bardaklarda çayın tadını aynı almazsınız. ince bellide her zaman daha lezzetlidir. (bkz: bilimsel) @hobi olarak kodlayan adam 'ın uyarısı üzerine biraz araştırdım. gerçekten de bilimsel olarak kanıtlanmış. kaynak kaynak

    (bkz: bardak şekli ile içeceğin tadı arasındaki ilişki)
hesabın var mı? giriş yap