• kendinize herhangi bir cisim belirleyin( duvar, araba, bina). bu cismin uzaklığı fark etmez.

    şimdi elinizi bu cisme düz olacak bir şekilde uzatın ve baş parmağınızı hedef alır şekilde cisme tutun.

    tek gözünüz kapalı baş parmağınız havada kol düzgün bir şekilde cisme bakın.

    şimdi diğer göze geçin ve az önce açık olanı kapayın.

    parmağın yerinin değiştiğini göreceksiniz. hedefinizdeki cisim üzerinde parmağın ne kadar oynadığına tahmini bir değerde bulunun.(örneğin karşınızdaki bir arabaysa ve parmağınız arabanın yarısı kadar yer değiltirmişse ve bunu da yaklaşık 2.5 metrelik bir mesafe kabul ediyoruz)

    cismin parmağınıza göre olan yer değişimi yani 2.5 metreyi 10 ile çarptığınızda belirlediğiniz cismin size olan uzaklığını bulmuş oluyorsunuz.

    kaynak ve görsel: estimate distance

    http://www.mathsisfun.com/…e/estimate-distance.html
  • insan beyninin, neden hayvanlardan daha özel olduğu. daha doğrusu, insanoğlunun bilinçlenmesindeki asıl sebebin ne olduğu.

    hepimize göre, birilerinin içini doldurduğu kelimeleri konuşabiliyor olmamız ve bir şeyler düşünükten sonra uygulamaya koyabiliyor olmamız, bizi özel kılan şeyler. bazılarına göre ise ahlaksal tutumlarımız veya düşünebilme yetimiz, bizi hayvanlardan ayıran şeyler. öncelikle böyle düşünleri şöyle alalım;
    burdan

    peki bu ne zamandan beri böyle? neden 1000-1500 yıl önce, şuan ki yaptıklarımızı akıl edemiyorduk? cevabı hepimiz biliyoruz aslında. basit anlatımla, bilginin birikimle ilerlemesi ve gelişmesi nedeniyle.

    insanoğlunun beyni, zaman kavramı tarafından hapsolduğu için, ilk bilgiyi elimizde tutma ve birikimle ilerleme zamanlarımızı düşünmeden edemiyoruz. bu da hemen hemen, bilinen ilkel insan dönemine denk geliyor haliyle.

    atalarımıza tekrar geçmeden önce, nöronları bilmemiz gerekiyor. beyni oluşturan en temel parça olan bu sinir hücreleri, bir nevi beynin bilgi-işlem görevini görüyor. düz bir mantıkla baksak bile, ne kadar nöron o kadar akıl dememiz yanlış olmaz. insanoğlunda 86 milyar arası nöron olduğu, bilim insanları tarafından söyleniyor. başka yerlerden edindiğim bilgiye göre, birkaç hayvanın nöron sayısı ise şöyle; meyve sineği 100 bin nöron, fare 75 milyon nöron, kedi 1 milyar nöron, şempanze 7 milyar nöron.

    peki insanoğlunun kırılma noktası diye tabir edebileceğimiz, nöron sayısının artışını tetikleyen ve primatlardan gözle görülür şekilde ayrılmamıza neden olan o efsane olay ne? nedir bilgi birikimimizi elimizde tutmayı sağlayan, bilgiyi unutmadan aktarmamızı sağlayan şey?

    bildiğiniz üzere, her canlının bir gıdaya muhtaç olduğu aşikar. enerji kazanması ve yaşaması için temel şart, besin tüketmesi. şuan da doğada bulunan canlıların hepsinin tek amacı yiyecek bulmak. uzaktan bakınca kısır döngü gibi duruyor. yemeğini ye ve yaşa. işte insanoğlunun bunu yıkması şöyle gelişiyor.

    atalarımıza tekrar geri döndük. yağmurdan, fırtınadan saklanırken ormana düşen yıldırımların çıkardığı yangınları farkeden, bu farklı doğa olayını anlamlandıramayıp daha sonra çakıl taşları vb. materyallerle bunu tekrardan keşfeden atalarımız, yiyeceklerini pişirip daha yumuşak şekilde yemesiyle günümüz insanoğlunun temellerini atmıştır.

    pişirilip yenen bu yiyecekleri midenin, pişmemiş bir yiyeceğe göre daha kolay sindirebilmesi ve daha kolay enzimlerine ayırabilmesi, yani çok daha kısa sürede enerjiye çevrilebilmesi ve zinde tutabilmesi, mutheşem bir ayrıcalık noktasına getirmişti atalarımızı.

    kısa yolla kazandığı daha fazla proteinin, vitaminin beyni daha iyi beslemesi ile (bkz: sağlam kafa sağlam vücutta bulunur) (bkz: stephen hawking) öğrendiği herhangi bir şeyi, nesildaşlarına göstererek yaşamına devam etmesi, ve hatta nöronların çoğalması ile zeka yolunu açan bu olay ile, ağaç kovuklarında mağaralarda yaşamayı akıl ederek yırtıcı hayvanlardan uzak durması, öğrendiklerini alt nesillere aktarması ve onlarında, katılan bilgi üzerine bilgi katması, sırf bilgiyi elde tutmak için yazıyı keşfedebilmesi, bizi bugünkü durumumuza getirmiştir.

    düşünsenize babanız size ateşi nasıl yakacağını gösteriyor, sizde ateşin bilgisini cebe atıp, alet-edevat bulup yaşamınıza devam ediyorsunuz. tıpkı bugünkü bilginin ilerleyişi gibi. geçmişin tuşlu telefonları, bugünün dokunmatikleri. kim diyebilirdi, ateşin bunları yapabileceği.

    olaya objektif olarak bakarsak, aklımıza 1-2 soru takılması gerekiyor.

    1) atalarımız ateşin üzerinde eti pişirmeyi nasıl akıl etti ? nöral ağları yeterli miydi ?
    2) primatların etcil bir tür olmaması durumu.

    1.soruya verilebilecek yanıtımız ve konunun daha derinlemesine incelenişi için;
    burdan

    2.soruya verilebilecek yanıtımız için;
    ona da burdan
  • insanlar beyninin küçük bir kısmını değil tamamını kullanır. ama bilinçli olarak kontrol ettigimiz kısım %10 civaridir.
  • thursday in thor's day den gelmesi
  • plüton keşfedildiği tarihten bu yana güneşin etrafında bir tam tur dönmediği için gezegen kabul edilmez
  • güçlülerin, zayıfları asla yenemeyeceği gerçeği…

    murathan mungan’ın binali ile temir adlı öyküsünü okuyunca irkilerek anladım bunu. güç üzerine, zayıflık üzerine, yenmek üzerine, yenilmek üzerine o ana kadar biriktirdiğim ne kadar yargı varsa hepten değişti. gözümün önünden tanıdığım, karşılarında mücadele ettiğim güçlüler ve zayıflar geçti.

    “peki ben niye yakardım? niye yalvardım o kadar? niye öldür de kurtulayım demedim? diyemedim? ben ki binali'yken” dedim içimden.
  • çok alakasız ama bu gece öğrendiğim bir kaynak çeşidi ülkeler arasındaki gelişmişlik düzeyi ve kültürü hakkında bana baya bir fikir verdi.

    şimdi olay şu: termit kaynağı diye bir şey var. termit alüminyum ve demir oksit karışımı birşey. kimyacılar açıklık getirsinler. termit yakıldığında ortalama 2370 °c gibi korkunç sıcak bir sıvıya dönüşüyor. bu da iki metali aralarında boşluk kalmayacak şekilde birbirine zamk gibi yapıştırmaya yarıyor. kısaca termit kaynağı (ecnebice: thermite welding) bu şekilde. aşağıda bir animasyon var, izlerseniz mevzuyu daha iyi anlarsınız.

    https://www.youtube.com/watch?v=19jqmckl8ba

    şimdi çeşitli ülkelerde rayları nasıl kaynak yapıyorlarmış bir izlemek lazım.

    isviçre: https://www.youtube.com/watch?v=5uxsfglz2ig (isveç'miş o, isviçre değil)

    abiler inanılmaz profesyonel. özel termit karışımını özel bir kutuda kullanıyorlar. termite el değmiyor. ustalar kalın eldiven giyiyorlar ve kullanılan cihazlar süper yeni. termit yanıp sıvı olarak raylar arasına döküldüğünde bir gram fazlası raya, traverse (rayın üstünde durduğu beton/tahta vs bloklar) veya balasta (traversin altındaki sıkıştırılmış özel zemin/demiryolu zemini) dökülmüyor. profesyonellik paçalardan akıyor.

    rusya: https://www.youtube.com/watch?v=xqvidityiks

    kullanılan cihazlar baya eski. termit yerlere saçılabiliyor.

    hindistan: https://www.youtube.com/watch?v=hov_49l1zri

    abilerde güvenlik sıfıra yakın. termiti eritmek için kullandıkları potun toprak çömlek olduğundan şüpheleniyorum. abinin biri termiti elleriyle hazırlıyor. potun altındaki deliği metal çubukla kendi açıyor ve termit tabi ki yerlerde. temiz çalışma beklemeyin.

    türkiye: https://www.youtube.com/watch?v=ag0rxayfdcy

    şimdi en ilginci tcdd'nin ustalarından geldi. detaylara bayıldım. türk'lüğümüz her yerimizden belli anasını satayım. bir kere videoda ruh var lan. işçilerimize zoom yapmalar, alta müzik koymalar falan. depo şefimiz sn falanca ile makinistimiz falanca bey de oradaydı caps'leri vs. daha da detaya inmek lazım tabi. sıvılaşan ve boşalacak olan termiti beklemeden son bir kere daha düzelteyim diye 2370 °c sıcaklığa takmadan eğilen amca, sıcaklığa pek dayanıklı olmadığını anladığım eldivenler (01:52), koca testereyle işaret vermek için çizik açan amca (gerek yok bence), pres varken dökülen termitin ucunu da alayım diyen eli balyozlu abi, presten sonra yere dökülüp saçılan metal parçaları toplayan abi vs. ayrıca rayın altına konulan metal faraşa (hehe) da bayıldım. dikkatli izleyin çok güzel detaylar var. duygusal milletiz hakkaten.

    not: neyse, çok saçmaladım galiba. ufkum açıldı lan gece gece.

    not: samamama uyardı sağolsun isviçre değilmiş. isveç'miş o ülke.
  • kedi ve köpeğin pişmiş et yedikleri için diğer hayvanlardan daha zeki olması
  • ''malesef entry profiliniz onaylanmadı. entry'lerinizi çöpünüze gönderip sırada sizi geriye attık. daha özenli daha güzel entry'lerde görüşmek üzere'' nirvanaya ulaştım galiba.s.s.s
hesabın var mı? giriş yap