• güney afrika cumhuriyeti'nin dünyadaki;
    manganez rezervlerinin yüzde 83'üne
    platinyum rezervlerinin yüzde 66'sına
    krom rezervlerinin yüzde 54'üne
    altın rezervlerinin yüzde 40'ına
    elmas rezervlerinin yüzde 24'üne
    kömür rezervlerinin yüzde 9'una sahip olduğu.
  • başından yaralanan ve sonraki sabaha çakma fransız olarak uyanan jc'nin hikayesi bunlardan biridir.

    şöyle ki; 50 yaşındaki bu italyan evladı italyanın aslında fransız kültürüyle okulda biraz öğrendiği fransızca ve 20'lerinde bir süre çıktığı fransız kız dışında hiçbir alakası yok. ama yaşadığı kaza sonrasında gayet abartılı, karikatür düzeyinde bir fransıza dönüşüyor; yediği, içtiği, okuduğu, dinlediği ne varsa fransız işi!

    fransızcayı hatalarla dolu ve filmvari bir abartıyla konuşuyor, ama sorarsanız ondan daha fransızı yok. katiyen italyanca konuşmuyor! evinin önüne bayrağını da dikerek gerçek anlamda fransızın bayrakla koşturanı olmuş.

    iş yazmaya gelince kendini o kadar kandıramadığı için italyanca yazıyor. kendince de çaktırmıyor, soran olsa zaten hiç oralı değil, vakanın dibi ama bir şekilde de tanıdık.

    başka türlü huyları da var; uyku uyuyamıyor pek, şan ve şöhrete yönelik hayallere kapılma, sebepsiz bir mutluluk (kendi sözleriyle bir joie de vivre) gibi haller içinde.

    adam sabahları pencereyi açıp "bonjour!" diye bağırıyormuş her gün yahu!

    uzmanlar şahsın ibret dolu sendromunda ağır bir kibir ve israf düşkünlüğüne de dikkat çekiyorlar. 2 askı almak için gittiği dükkandan 70 askıyla döndüğünü görenler olmuş. çakma fransızcasıyla komşusuna fransızca dersi vermeyi teklif etmiş, kızının arkadaşına fransızca konser turnesi organize etmeye kalkmış; bir fransız görse kendinden utanır, o derece.

    benim nazarımda jc kardeşimiz dünyanın neden kendini bir kültürel öğeye körü körüne bağlı hisseden milyarlarca insanla dolu olduğuna ışık tutabilecek bir ipucu sunuyor.

    hatta belki de, dünyalılar olarak hepimizde bu adamdaki sendromdan az, çok veya daha çok mevcut.

    aramızda kimlerin kendini neler neler sandığı konusu şimdilik kenarda kalsa daha iyi; o yola girip de sonuçla dönecek kadar pişmiş değiliz toplum olarak henüz, takdir edersiniz.

    yine de ümit kesilmez, herkesin uyanıp kendini dünyalı sanmaya başlayacağı bir sabahı hayal etmek her daim mümkün!

    kaynaklar:

    link

    link

    peşin not: yazarın insanların içinden geldikleri veya gelmedikleri kültürlerin öğelerini deneyimlemeleri ile herhangi bir derdi yoktur. onun asıl takıldığı; insanların çoğunluğunun kendilerini bir kültürel öğeye körü körüne adamaları, bunların çoğunluğunun da yöneldikleri şeye ait gerçek değerleri keşfedecek merak içinde olmamalarıdır. buradan bakıldığında herkesin içinde gerçekten bir tür çakma fransız jc yatıyor gibi duruyor özetle. sırf bu gerçeği sindirmeye çalışmak bile hayli bir yük.
  • bir bilgi platformu olarak : (bkz: ted) ya da (bkz: tedtalks)
    bir motivasyon filmi olarak :(bkz: 3 idiots)
    u.a. arenada tanınmış hocalardan sertifikalı ders alma imkânı olarak : (bkz: coursera)
  • (bkz: harcanmak)

    once zor gelir ve sindirmek guc ister ama sonra duruma alisilir ve cok ders cikarilir.
  • modern cagin polymathlarindan olan buckminster fuller in degisik konulardaki dusuncelerini ve bilgilerini aktardigi 42 saatlik konferans yayin icin :

    bkz.1
    bkz.2
    bkz.3
    bkz.4
    bkz.5
    bkz.6
  • bal peteklerini hepimiz biliriz. altıgen şeklinde muazzam bir dizilime sahiptirler. peki neden üçgen, kare, daire, beşgen, sekizgen filan değil de altıgen biçimindedirler?

    eğer daire, beşgen ve sekizgen gibi şekillerde dizilselerdi, muhakkak boşluk kalırdı. kare ve üçgende ise aynı hacmi doldurmak için gereken duvar çevresi daha fazla olacağından en az malzeme ile bir alanı optimum şekilde bölmek için altıgen en ideal olan şekil tipidir. çünkü;

    belirli bir alanın maksimum kullanımı için en verimli depolama şekli altıgene daha uygundur. altıgen hücre, en çok miktarda bal depolarken, inşası için en az bal mumu gerektiren şekildir. yani arı, olabilecek en uygun şekli kullanmaktadır. arılar petek inşaatına iki-üç ayrı yerden başlarlar ve aynı anda iki-üç dizi şeklinde peteği örerler çok sayıda arı değişik yerlerden başlayarak aynı ölçülerde altıgenler yapıp, bunları birbirine ekleyerek peteği örer ve en sonunda ortada buluşurlar. ve bu altıgenlerin birleşme yerleri o kadar ustaca yapılmıştır ki görünürde sonradan eklendiklerine dair hiçbir iz yoktur.
  • sukru saracoglu disisleri bakanligi yapmis
  • insan türünün ufkuyla alakalı bir konu olmamasına rağmen ilginç bir fenomen olduğu için:

    karıncaların ölüm çemberi

    önce şuna bi bakalım
    karınca hayvanı, özellikle de kısmen kör olan işçi ve asker karıncalar, standart ability olarak sağda solda gezindikleri tüm süreler boyunca arkalarında feromon izleri bırakır, aynı kolonideki diğer karıncalar da bu feromon izlerini takip ederek hem yuvalarını bulur hem de yiyecek kaynakları ve tehlikeli bölgeler gibi noktalara ulaşımı sağlar.

    bir çeşit iç navigasyon sistemi olan bu feromon takibinin detayı olarak da çok karıncanın üzerinden geçtiği feromon izleri yoğunlaşır, yoğun feromon daha çok karıncayı kendine çeker.

    fakat bu yeteneğin nadiren de olsa hata verdiği bir durum var. kolonisindeki tek bir karıncaya bile sonsuz güvenen karıncalar, yönünü kaybeden bir karıncanın izlerini takip etmeye başlıyor ve diğer karıncaların da eklenmesiyle bir sarmal halinde kendi etraflarında dönmeye başlıyorlar. bu takip öyle bir hal alıyor ki saatlerce bir çember halinde dönüp duran karıncalar yorgunluktan ölmeye başlıyorlar. çembere dahil olan (bazı durumlarda) binlerce karınca, hatta tüm koloni ölene kadar hemen önündeki karıncayı takip ediyor, bu ölüm çemberinden kurtulamıyor.

    bazı tırtıl türlerinde ve balıklarda da görülen bu fenomen, resmi olarak kanıtlanmamış olsa da şöyle bir iki vidyo ile belgelenmiş:
    https://youtu.be/prjhqcqigqc
    https://youtu.be/ma37cb10wmu

    beatbox yapan metalci'den gelen ekleme:
    https://youtu.be/3rup3eda0kw
  • gece vakti evdesiniz ve telefonunuzu bulamıyorsunuz. (android cihazlar)

    telefon açık ama gece vakti evde başka şekilde çaldırma imkanınız yok. üstelik sessizde başka telefondan çaldırsanız bile duymuyorsunuz. bunun için yapmanız gereken bilgisayarınızdan gmail'e girip

    "hesabım" butonuna tıklamak ve sol altta "telefonunuzu bulun" seçeneğini tıklayıp. "telefonumu çaldır" butonuna tıklamak. telefonunuz zangır zangır çalacaktır. "sessiz" mod aktif olsa bile farketmez.

    eğer gps aktif ise telefonunuzda, telefonunuzun nerede olduğunu rahatlıkla harita üzerinden aynı şekilde bulabilirsiniz. (nokta atışı)

    aynı şekilde telefonunuzu bu şekilde kilitleyebilirsiniz. (çalınırsa falan)

    gece vakti telefonumu okulda bir yerlerde unuttuğumu farkettiğimde işime yaramıştı. ufkumu iki katına çıkaran bir olay oldu.

    telefonunuzu bir kaç basit adımla aynı şekilde tanımladıktan sonra bunu kullanabilirsiniz.
  • plaklar için bahsedilen "33'lük", "45'lik" ifadelerindeki 33 ve 45 sayısı plağın dakikada yaptığı dönüş sayısını ifade ediyormuş.
hesabın var mı? giriş yap