• oxford english dictionary'nin araştırmasına göre; "x" ilk kez 1763'te natüralist gilbert white'ın yazdığı bir mektupta öpücüğü temsil etmek için kullanılmıştır.
  • pokemon başlığında gördüğüm entry'i(#46297732) olduğu gibi yapıştırıyorum.

    lazy demon'dan alıntıdır.

    ''hayatınızda pokemon izlediyseniz, sevdiyseniz ve orada yaşamak istiyorsanız, bir kez daha düşünmeniz gerekli. ilk olarak pokemonlar poketoplarının içinde napıyorlar sorusu geldi aklıma, eğer kuantum transferiyle ilgi bir şeyler biliyorsanız, bir şeylerin, ışınlanabileceğini ve bunun yansıyan bir kaç ayna düzeneği temel alınarak yapıldığını biliyorsunuzdur, bilmiyorsanız da öğrendiniz, böylece fiziksel şeyler data olarak bir yerden bir yere aktarılabiliyor,(poketoplarının içi aynalıdır, fark ettiyseniz pokemon dünyasında ışınlanma o kadar garip bir şey değil) poketopları ışınlanabiliyorlar 6'dan fazla pokeman yakaladığınızda olduğu gibi, şimdi pokemonlarınız poketoplarının içinde durmuyorlar, sadece bir yere aktarılıyorlar ama neresi? şimdi poketoplarını burda bırakıp en büyük problemlerden biri olan ash'in babasını ele alalım, ash'in babasına ne oldu? ya da diğer bütün çocukların ailelerine, brock niye bi ton çocuğa 10 yaşında bakmak zorunda kalmış? çünkü petrol ve enerji kaynaklarının azalmasından dolayı, büyük bir savaş çıkmış, ve büyük bir olayda bütün askerler ölmüş, efsanevi pokemonlar yüzünden vs. ash'in babasıda ölü,hatta bütün bellirli bir yaş üstü erkekler ölü hatta bir çok kadında, neredeyse çocuk oranının %1 i kadar yetişkin var, peki bunu baz alırsak, ash'in seyahetlerine kim para sağlıyor? yada gym liderlerinin parasını kim ödüyor jenny ve joy'ların parasını? devlet? işte asıl eksikliklerden biri, pokemon dünyasında bir demokrasi örneği veya krallıklar yok, sadece belediyeler var, ama başta kim var? savaşı kim kazandı? tabi ki savaşa silah sağlayan kişiler silph şirketi pokeballları pokedexleri hatta pokemonları en başta üreten ilk ve tek şirket, bu şirket "unknown" adında ki ilk pokemonu uzaylı dnasından üreten şirket ( arceus olayı tam yalan pokedex'i kendileri üretiyorlar ve pokemonlara meşruluk kazandırmak için kullanıyorlar) (pokemonların yapay olarak üretilebileceğini mewtwo'dan biliyoruz) (arceus'u tanrı olarak tanıyan bir pokedex var ama "unknown" kaynağı bilinmeyen pokemon olarak geçiyor orda bi yalan olduğu açık) ve bu şirket tüm herşeyin sahibi tüm marketlerin, pokemon hastanelerinin, tüm herşeyin, hatta jenny ve joy'ların bile (bulut atlasını izlediyseniz orada ki klon üreten şirketlerin yaptığı gibi düzeni sağlamak için üretilmişler) bu şirket her şeyin tek yöneticisi ve petrol savaşından sonra düzen nasıl sağlanmış? küçük çocuklara doğada öyle üreyen başı boş pokemonları avlatarak, pokemonları avlıyor ve geliştiriyorlar niye? şampiyon olmak için gotta catch em all peki niye hepsini yakalamak zorundasın neden bütün herkes pokemon yakalamaya çalışıyor ve pokemon yakalamak neden bu kadar çok özendiriliyor, etrafta hiç enerji üreten bir şey gördünüz mü birkaç pikacudan oluşan jeneratör hariç ki bu da benim teoirimi destekliyor, işin asıl başlangıcı o eski pikachu jeneratörü işte büyük cevap pokemonları enerji kaynağı olarak kullanıyorlar, pokemonlar, poketoplarıyla yakalandıklarında bir yerde saklanıyor, tıpkı matrix'te makinelerin insanlara yaptığı gibi, silph de pokemonlardan enerji topluyor, o yüzden çocukları yakalamaya teşvik ediliyor, ash'in harçlığını bu şirket veriyor, o yüzden pokemon hastanesi bedava, o yüzden hiç benzinci yok, hava o yüzden bu kadar temiz, ve o yüzden pikachu topuna girmek istemiyor , durun daha bitmedi, peki pokemonlar hiç savaş sırasında ölmüyorlar mı? insanları ve pokemonlar hiç yemek yerken gördünüz mü ? peki pokemonlaradan başka hayvan gördünüz mü? peki onlar ne yiyor? muhtemelen ölen pokemonları jenny'leri ve joy'ları yiyorlar. peki team rocket bu işin neresinde büyük savaştan hayatta kalan patronları giovanni ile pokemonları çalmaya ve en güçlü pokemonu elde etmeye çalışıyorlar ki silph'i devirebilsinler. giovanni gerçeği biliyor ama terörist gibi muamelesi görüyor, halbuki giovanni'nin gerçekten birinini incittiğini gören var mı? giovanni aslında devrimci lider ve roket takımı bir avuç devrimci, dünyayı yöneten tek şirket tarafından terörist olarak lanse ediliyorlar sadece.

    dünyayı yok olmaktan kurtarmak için!
    tüm insanlığı ulusumuzla birleştirmek için!
    gerçeğin ve sevginin kötülüklerini açığa vurmak için!
    amacımız yıldızlara ulaşıncaya kadar!

    bu sözlerin bir anlamı olmalı değil mi ? dünyayı yok olmaktan kurtarmak ulus devlet gerçeğin ve sevginin kötülüklerini açığa vurmak? nasıl yani der gibi oldunuz evet pokemon, pokemonların avlandığı, enerji üretmek için kullanıldığı, ölünce yenildiği, ve bunları çocuklara yaptıran tek büyük bir şirket tarafından yönetilen bir kaos ütopyasıdır, hemde 1984'den cesur yeni dünyadan matrix'ten ve bulut atlasından daha karmaşık bir şekilde, ve bu hikaye allı pullu anlatılmaktadır, gerçeği bilenin ağzından değil, silph'in ağzından mutlulukla reklamı yapılarak, ve sizde bunu yediniz, pokemon dünyasını mükemmel sandınız, orada yaşamak istediniz, ve verilmeye çalışan mesajda bu, şirketler zaten her şey yolundaymış gibi hissetmenize neden olarak sizi köle haline getiriyorlar, yavaşça ısınan su ve kurbağa misali, her şey mükemmel hadi gidip pokemon yakalayalım, birilerinin dünyayı tek başına yönettiği bir yerde her şey yolundaymış gibi gözükür.''
  • çok ufuk açtığı söylenemez belki ama, yeni öğrendiğim için paylaşmak istedim.

    facebbok'ta ''şu 360 derece fotoğrafları nasıl koyuyorsunuz'' sorunun cevabı, panoramik fotografları eklemekten geçiyormuş. fb içerisinden foto yüklemeyi seçtiğimizde panoramik ve 360 derece olabilecek görsellerin sağ üst köşesinde bir küre şekli beliriyor bu da görselin uyumlu olduğunu gösteriyor.
  • bu başlığa rastlamadan önce ufkunuzun 1 olduğunu ve burada okuduğunuz her entry için ufkunuzun gerçekten 2 kat arttığını varsayalım.

    şu anki duruma göre şöyle bir hesap yapabiliriz: 1*2*2*2*2*2*2*2*...*2 = 2^14824 (bu entry de dahil)
    tüm entryler okunduğunda ufkunuz bu kadar artmış olacak:

    29 420 884 349 606 098 192 941 443 085 175 454 475 731 105 840 486 330 417 674 961 434 654 705 824 405 339 075 102 538 046 710 317 970 632 837 925 195 337 360 469 225 193 712 135 605 060 539 241 815 129 286 729 871 848 511 266 895 784 268 829 573 644 101 941 854 256 638 191 859 466 367 911 529 256 912 781 291 573 856 228 180 243 274 705 712 171 325 745 428 449 695 431 457 902 709 310 714 293 021 172 694 755 755 804 034 790 405 403 809 237 037 338 638 993 511 549 509 798 634 696 015 155 253 341 325 599 050 744 750 446 954 152 709 324 948 799 051 168 253 989 516 055 425 114 466 293 802 333 428 111 304 447 993 654 737 359 454 752 904 637 662 062 781 960 010 004 249 530 803 507 068 748 459 844 768 053 659 659 811 248 495 220 760 198 151 307 020 856 295 583 269 109 092 129 343 133 669 081 925 100 171 451 015 322 626 184 496 228 741 082 504 216 628 301 597 220 804 709 300 791 989 573 102 472 029 048 200 613 751 677 940 245 866 406 874 800 840 879 951 200 023 542 048 853 095 896 993 910 943 975 433 316 410 310 484 524 269 646 137 839 991 908 268 860 819 110 164 828 369 897 585 934 919 970 823 729 057 345 128 895 636 481 615 350 866 171 535 524 723 573 131 108 220 565 955 205 898 313 891 248 226 919 544 618 550 804 580 541 371 118 955 861 285 136 699 314 601 496 699 356 907 974 835 821 085 098 981 708 339 293 272 294 021 633 796 168 254 321 065 177 756 787 181 559 650 343 465 958 118 740 583 577 208 726 142 789 263 474 082 299 063 166 095 006 832 758 258 932 269 995 670 020 864 406 718 553 174 610 643 433 147 968 768 749 993 766 256 227 153 783 888 747 463 470 587 179 538 527 259 734 914 065 567 931 850 407 735 009 807 643 949 817 389 914 565 539 669 356 881 224 161 048 064 398 359 372 158 471 338 739 864 469 476 958 636 493 720 485 884 351 404 983 646 443 077 301 724 663 969 627 103 919 159 745 646 997 393 043 217 818 846 257 587 955 751 901 478 570 344 921 932 199 511 400 375 390 236 410 653 025 513 931 158 015 803 951 472 074 701 178 608 723 835 443 560 777 336 955 780 930 442 464 930 139 112 689 789 857 784 997 407 538 720 796 756 274 287 928 674 035 752 354 814 173 745 703 773 379 702 422 017 512 690 974 912 020 390 757 052 798 082 154 476 375 336 434 098 113 143 411 259 430 142 483 815 205 384 344 091 305 718 644 387 834 103 653 713 750 919 481 717 822 919 225 352 607 080 530 091 364 412 369 315 201 496 324 018 256 835 775 172 517 225 850 646 549 136 603 208 823 488 490 352 241 167 287 481 232 857 231 628 918 700 702 378 155 906 955 601 042 098 130 514 645 962 214 626 864 930 957 231 360 757 584 376 139 529 266 396 790 997 887 895 032 685 085 483 994 542 713 239 344 270 433 668 328 765 747 528 067 151 967 729 968 936 843 979 029 328 545 053 623 782 369 832 634 188 806 270 207 489 186 831 706 738 217 158 295 131 415 798 135 617 455 010 874 740 280 887 244 091 567 894 522 214 485 159 871 147 759 286 527 479 987 886 809 453 812 162 541 665 673 004 621 814 941 626 782 698 184 839 700 855 798 718 656 770 300 855 119 910 072 111 897 587 272 599 883 614 490 402 770 839 458 153 640 472 328 589 375 839 389 325 621 817 939 396 420 356 397 178 064 813 906 323 909 834 547 109 140 507 112 661 859 402 268 655 975 390 905 456 298 929 142 534 699 296 874 232 933 386 847 270 419 211 503 177 832 140 450 757 722 167 977 369 913 783 276 769 908 167 230 167 968 875 468 983 864 785 390 193 578 776 838 688 667 193 489 919 260 417 652 894 017 999 319 448 417 008 412 803 641 883 977 541 406 603 361 716 085 225 601 579 681 910 135 309 224 975 716 780 655 393 514 188 432 515 719 402 630 150 303 553 080 326 826 450 003 783 801 679 652 996 584 869 023 496 487 400 735 838 307 268 291 983 262 087 913 583 194 491 852 898 821 846 780 881 530 920 741 516 410 712 150 807 500 832 994 299 003 311 189 684 367 284 681 774 961 120 923 260 925 013 154 954 551 610 692 458 413 305 218 726 760 741 788 900 790 165 100 571 744 687 767 498 178 993 729 002 863 206 656 590 074 171 765 429 603 028 277 030 820 839 488 847 595 629 172 699 002 270 872 620 365 055 849 435 302 089 770 439 919 640 789 990 043 398 615 958 604 292 455 474 971 628 511 352 668 889 128 690 830 644 417 866 326 338 537 604 037 769 474 346 653 851 151 777 114 179 570 365 055 764 578 327 913 265 778 466 812 396 620 493 876 021 558 758 024 001 797 752 420 900 890 574 938 634 993 700 220 381 259 719 320 517 063 950 238 258 769 151 933 903 014 302 728 820 676 329 002 724 808 182 598 382 579 942 186 490 039 982 450 061 369 865 893 618 883 838 460 634 728 295 920 929 909 983 556 030 591 853 137 342 233 578 981 153 116 291 880 021 895 436 814 564 984 662 212 344 667 288 103 710 817 389 176 762 254 695 129 406 414 109 627 833 679 273 225 588 960 630 822 678 058 592 992 164 762 990 614 756 563 163 933 742 586 846 539 546 027 366 163 526 123 541 093 503 630 168 488 629 542 478 981 495 350 201 172 761 942 349 282 021 756 406 487 310 896 374 090 745 853 068 655 065 319 038 711 818 748 213 156 294 208 177 191 989 177 526 074 129 873 289 898 878 159 401 542 719 250 420 137 426 024 801 942 309 851 559 181 126 880 121 292 421 507 886 035 756 834 315 010 871 261 861 461 903 590 944 263 270 466 723 848 152 708 976 835 150 081 936 249 504 123 536 927 983 119 027 042 532 027 044 097 547 349 594 030 465 281 036 589 028 551 184 022 539 276 810 183 492 018 564 864 435 443 967 177 623 960 176 910 308 219 784 981 712 272 271 717 189 608 159 242 218 199 034 690 335 429 843 102 036 644 099 712 583 234 310 620 478 980 462 054 302 706 901 366 155 714 375 525 577 843 713 878 791 274 733 931 730 923 515 259 187 867 538 298 735 285 543 784 049 745 105 747 656 782 890 304 500 111 035 790 874 383 983 342 971 948 829 267 517 302 630 048 328 260 287 852 692 014 507 657 848 454 024 439 439 126 101 385 404 473 172 141 602 092 049 875 863 387 204 405 138 202 598 124 257 097 866 855 043 502 007 836 076 036 090 583 144 152 382 684 666 371 352 760 023 329 616 828 314 899 396 364 541 271 354 183 077 306 353 503 462 427 074 236 020 382 841 709 031 145 357 705 216

    edit: toplam entry sayısında bir hata olmuş, onu düzelttim.
  • insanlar tarafından oluşturulan çimenliklerin, bakımı dikkatli yapılmazsa doğaya yarardan çok zarar getirme ihtimali.

    ilk olarak 17. ve 18. yüzyıl avrupa'sında asillerin bahçelerinde statü sembolü olarak görülmeye başlayan bu yeşil alanlar, günümüzde abd'de ekili mısır alanlarından daha fazla yer kaplıyor.

    güzel görüntüsü dışında herhangi bir ekonomik getirisi olmamasına rağmen, insanların hem kendi bahçelerinde hem de şehir içi dinlenme alanlarında çimen sevgisi artarak devam ediyor. yarattığı endüstrinin büyüklüğü ise sadece abd'de yıllık 40 milyar doları aşmış durumda.

    çimenler doğası gereği karbon döngüsüne olumlu katkı yapsa da, bakımının bilinçsiz bir şekilde yapılması tam tersine doğaya zarar verebiliyor.

    doğaya zararı minimuma indirmek için dikkat edilmesi gerekenler:

    -gereksiz su tüketimini azaltmak
    -suda çözünen alternatifler yerine organik gübre kullanmak
    -böcekleri öldüren ilaç kullanımından kaçınmak
    -motorlu çim kesme makinesi yerine elle hareket ettirilebilen araçları kullanmak
    -kesilen çimleri biriktirip daha sonra gübre olarak kullanmak
    -sadece çim yerine başka bitkileri de içeren tohum karışımları ekmek

    nasanın hesaplarına göre farklı kullanım yöntemlerinin doğaya etkisi

    kaynak 1
    kaynak 2
    kaynak 3
  • avursturalya'da koca kıtayı boydan boya geçen toplam uzunluğu 3256 km evet evet yanlış değil üç bin iki yüz elli altı km uzunluğunda kesintisiz dikenli tel örgülü bir çitin olması.
    üstelik bu çitin tek amacı davşanları durdurmak. inanılır gibi değil bence.

    gelin hikayesine bir bakalım.
    davşanların anavatanlarından olmayan bu kıtada vahşi hayatta çok davşan yoktur. davşan çiftlikleri ile ilk 1788 yılında tanışılır. sırf etini yemek için beslenir bu hayvanlar. küçük çaplı bir çok çiftlik kurulur zamanla. ancak 1859 yılının ekim ayında thomas austin isimli ingiliz göçmen, çiftliğinde beslediği 24 adet davşanı vahşi doğaya salar çünkü onları avlayıp hem eğlenmek hem de eğlendirmek ister insanları. lan nolacah alt tarafı 20 dene davşan!

    ancak hesaba katmadığı bazı şeyler vardır. davşanlar normal şartlarda hızlı üremelerine rağmen kış aylarında kürksüz doğan yavruları düşünerek üretimi durdururlar. eh avusturalya'da kış öyle pek soğuk yapmamaktadır. davşanlar tarafından yavru davşancık üretimi neredeyse 12 ay sürer üstelik doğada adamakıllı avcı düşman yoktur(beceriksiz insanlar hariç). ha bir de korunaksız kilometrelerce uzanan tarlalar da besin kaynağı ohhh.

    10 yıl içerisinde 2 milyona yakın davşan tuzak ve avlama ile öldürülmüş olsa da genel popülasyonu üzerinde etkisiz kalmıştır. düşünün nasıl kalabalıklar. tarlalara öyle ciddi zarar vermeye başlarlar ki hükumet davşanlarla mücadelede yeni ve etkili yöntem bulana ödüller vermektedir.

    çare bulunamayınca kıtanın batısında yukarıdan aşağı çit çekelim demiş bir akıllı. yaklaşık şöyle bir şey.
    1901 yılında başlanmış yapımına ve 1907 yılında bittiğinde yetmemiş bir tane daha hatta bir tane daha yapılmış. toplam 3000 küsür km çit.

    çitlerle kısmen kontrol altına alınan davşanların çektiği çile bitmemiş ama. 1950lerde kasıtlı olarak öldürücü bir virüs bulaştırılmış hayvancağızlara. 600 milyon kadar olan davşan nüfusu 100 milyona kadar düşmüş bu sayede. lan insanoğlu ne kadar cani arkadaş. ancak bizim davşanlar genetik direnç ile virüse bağışıklık kazanmayı kısmen başarmışlar ve nüfusları 1991 yılında tekrar 300 milyon rakamına kadar gelmiş.
    günümüzde bile tarımcılığın korunması açısından önemli bir çit bu çit ve hem yerel yönetimler hem de mülk sahiplerince düzenli bakımı yapılıyormuş.
    vay arkadaş!

    aha kaynak

    edit: bir çok yazar arkadaş rabbit proof fence isimli filmden bahsetti. konusu da gayet ilgi çekici ve gerçek bir olaydan alınma. bahsettiğim çitlerle de alakalı elbette.
  • aslında her birimizin icinde buyuk bir bosluk olması. neredeyse "biz aslında yoguz" denilebilir. ama ozumuz yogun.
    dokular hucrelerden hucreler molekullerden molekuller de atomlardan olusur, buraya kadar her sey tamam. fakat atomu olusturan parcacıkların birbirine olan uzaklıklarını elle tutulur gozle gorulur nesnelere orantılayıp adapte edince insanın ufku uzak ufuklara yelken acıyor adeta.
    atom ne kadar küçük?
    diyelim ki bir greyfurt icerisindeki butun atomları sisirerek uzum tanesi buyuklugune getirdik, bu durumda greyfurtun buyuklugu ne kadar olur? cevap: yerkure kadar 0.o aynı durum yumrugumuz icin de gecerli.
    atomlar cekirdek ve cekirdek etrafındaki yorungelerde dolanan elektronlardan olusuyor. elektronlar o kadar kucuk ve hafif ki kutlesi olmayan parcacıklar olarak kabul ediliyorlar. atomun kutlesini cekirdekte yer alan notron ve protonlar olusturuyor. (elbette bu parcacıklar da baska parcacıklardan olusuyor ama simdilik konuyu dagıtmayalım) peki az once sisirdigimiz uzum buyuklugundeki atomlarımızı ortadan ikiye bolersek atom cekirdegini gorebilir miyiz? cevap: hayır. atomlar kucuk ama atom cekirdekleri cok daha kucuk.
    atom cekirdegi ne kadar küçük?
    bir atomu sisirip bir futbol sahası buyuklugune getirdigimizde atomun merkezinde bulunan cekirdek ne kadar buyuk olur? cevap: bir bilye kadar 0.o
    peki bilye (atom cekirdegi) ile stadın dıs sınırı (yorungede dolanan elektronlar) arasında ne var? cevap: bosluk yani hic 0.o (tabi bazı elektromanyetik dalagalar var ama konuyu dagıtmayalım, maddesel/kutlesi olan bir sey yok)
    bu yeteri kadar ufkunuzu acmadıysa;
    insanlıgın tumunu olusturan butun atomları sıkıstrıp cekirdek-elektron arası ve atomlar arası bosluklardan kurtulursak insanlıgın hacmi ne olur? bir cay kasıgını dolduracak kadar 0.o
    biz bu kiloyla neredeyse bosluklardan olusuyorsak atom cekirdekleri baya bir yogun olmalı dediginizi duyar gibiyim. evet cekirdekler biraz yogun.
    atom cekirdekleri ne kadar yogun?
    bir kenarı 30cm uzunlugunda kup seklinde karton bir kutuya 6 milyar 200 milyon! araba! sıgdırdıgınızda bir atom cekirdeginin yogunluguna anca ulasırsınız 0.o

    not: yurakarıda verilen ornekler ortalama ve yuvarlanmıs sayılarla olusturulmustur ve kaynaksız olmaz
  • ejderhaların ağızlarında ateş çıkarma yöntemi ve buna bağlantılı olarak çin'deki iki japon asıllı hanedanlığın sonu.

    bize hep gösterilen ejderhaların ağızlarından istedikleri zaman ateş çıkarabildikleri ve bunu silah olarak kullanmaları oldu. halbuki çakmak mı lan bu?! tabiki de işin aslı farklı.

    zamanında çin'i yöneten hanedanlığa düşman iki nispeten küçük hanedanlık daha varmış. isimleri targeişa ve starkun olan bu iki hanedanlığın aslında japon asıllı olduları söyleniyor.

    rivayete göre o zamanlar evcil hayvan olarak kullanılan ejderhalardan biri, targeişa hanedan başı deneris tarafından verilen bir gece şöleninde, kalan kuru fasülye kazanının dibini görür. aydınlatma için kullanılan meşalelerden birine doğru geğirmesiyle çıkan gaz büyük bir alev topu yaratır. işte o akşam mide gazlarının alev aldığını farkeden targeişa hanedanı deneris, adamlarına hayvanları eğitmelerini emreder. amacı ejderhaları bir silah olarak kullanabilmektir. türlü deneme yanılmaların sonunda ejderhalara kuru fasülye ve kömür karışımı bir yemek verilir ve mide gazının kalitesi arttırılır. mideleri insana göre 10 kat daha kuvvetli bu hayvan kömürün etkisini hemen göstermez ve artık her öğünde bir miktar kömür de yer. çin hayvan eğitiminde zamanının ötesinde olduğundan ejderhalara son adımı öğretecek eğitmende bulunur. ejderhalar artık geğirirken dişlerini birbirine sürterek kıvılcım çıkarmayı öğrenmişlerdir. çakmaktaki sisteme benzer bu yöntem ile artık ejderhalar istedikleri zaman ağızlarından ateş çıkarabilmektedirler. ancak takdir edersiniz ki tüm bu eğitim süreci çok uzun sürmüş. çin'in başına geçmeyi planlayan targeişa hanedanlığı tam hayallerindeki silaha kavuştuklarını düşünürken ejderhaların yediği kömür etkisini göstermiş ve hayvanlar eğitimleri biterken ülsere yakalanıp ölmeye başlamışlar. yazılı tarihe göre hırsına yenik düşen deneris her yolu denemeyi aklına koymuş ve bu uğurda ejderhaların neslini tüketmiş. güçlü mideleri zavallı ejderhaların sonu olmuş. son bir bilgi olarak bu hanedanlığın ismi üzerindeki tartışmaları yazalım. nadir bulunan kaynaklara göre tüm bu olaylardan önce hanedanlık targerian olarak anılırmış. malum tarih zafer kazananlarca yazıldığından targeişa ismi sonradan verilmiş olabilir, makuldür.

    gelelim aynı zamanın diğer bir isyancısı olan starkun hanedanlığına. bu hanedanlığın başında bastır lakaplı jonnow olduğu söylenir. çin'in kuzeyinde olan bu hanedanlık rivayete göre kafayı kurtlarla bozmuştur. öyle ki vahşice yetiştirilen ve yine silah olarak kullanılmak istenen bu hayvanların sayısı gün gelmiş insan nüfusunu geçmiş. kontrolden çıkan ve sürü olarak hareket eden bu hayvanlar çevredeki 10 şehirin bastırmasıyla ancak durdurulabilmiş. ancak karınlarını doyurması gereken hayvanlar ilerleyemeyince geri dönüp starkun kabilesinin sonunu getirmiş. hala bu kurt soyunun dağlarda yaşadığı ve insan avlandığı da çin'de yaygın bir efsanedir. son olarak o zamandan gelen çince bir kelimeyi hatılayalım: "kink", ilginçlik demek. bu kelimenin starkun hanedanlığının mottosu olan "kinindino" kelimesinden geldiği söylenir. kendi silahlarıyla sonlarının gelmesi bu mottoyu ilginç anlamında çinceye kazandırmış. bazı rivayetler "kinindino"'nun ise "king in the north"'dan geldiğini iddia ederler. tabiki bunu kesin olarak bilmemiz şu an için imkansız.

    kaynak: "pokemon diyarında, satoshi tajiri", pilot kalemdar yayınları 1999.
  • bana göre beyinden sonra vücudumuzdaki en kompleks yapı olan gözlerimizle alakalı neredeyse her şey, ufkumu açmaya yetti.

    çevirdiğim, alakalı 16 madde:

    1-gözbebeği, ilgi çekici bir nesneye baktığımızda ya da bir olaya şahit olduğumuzda %45 oranında büyüyor.

    2-gözlerimizde doğal olarak bulunan lens, herhangi bir kameranınkinden daha hızlı.

    3- gözlerimiz, ışığa duyarlı 107 milyon hücre içeriyor.

    4- vücudunuzdaki diğer bazı organların tam potansiyellerine ulaşmaları zaman alırken, gözleriniz daima aktiftir.

    5-gözlerimiz, optik sinirlerin bağlandığı retinanın gerisinde bulunan küçük birer kör noktaya sahip.

    kör noktayı bizler fark edemiyoruz çünkü gözlerimiz bu eksiği kapatmak için (birbirlerinin kör noktalarını doldurmak için) birlikte hareket ediyor. kör nokta hakkında daha fazla bilgi için.

    6- insan gözü yalnızca yer değiştiren veya hareket eden bir nesneyi izlerken eksiksiz hareket edebiliyor.

    7- kağıt üzerindekiyle karşılaştırıldığında, insanlar genelde bilgisayar ekranındaki yazıları %25 daha yavaş okuyor.

    8- gözler, saatte 36.000 bit civarında bilgiyi işleyebiliyor.

    9-gözlerimiz saniyede 50 şeye (kişiye,nesneye) odaklanabiliyor.

    10- beyinle işbirliği içerisinde olan gözlerimiz, aynı zamanda diğer tüm organlarımızdan daha fazla olarak beyin gücünün %65'inden yararlanıyor.

    11-beynimiz gözlerimiz tarafından gönderilen sinyalleri yorumlamak zorunda, aksi takride görme olayı gerçekleşemiyor. hatta optik illüzyonlar da beynimiz ve gözlerimiz uyuşamadığında ortaya çıkıyor.

    12- gözlerimizle değil beynimizle görüyoruz. gözlerimiz ışığı yakalayıp beyne veri yollayan bir tür kamera gibi hareket ediyor.

    13- hiç neden iki adet göze sahip olduğunuzu düşündünüz mü? bunun nedeni aslında derinlik algısı.

    iki görüntüyü karşılaştırmak, bir nesnenin bizden ne kadar uzakta olduğunu belirlememize yardımcı oluyor.

    14- gözlerimizdeki kaslar, işlevlerini mükemmel olarak yerine getirebilmek için gerektiğinden 100 kez daha güçlü.

    15-neredeyse herkesin bir gözü diğerinden az da olsa daha güçlü.

    16-uygun ışıklandırmanın bulunduğu ortamda şartlar da el verirse bir mumun ışığını 14 mil öteden görebiliyoruz.

    kaynak: http://discoveryeye.org/way-eyes-work/

    edit: kendi kör noktanızı bulmanız için tık.
  • öğrendikten sonra benim çok işime yaramıştı, öğrenen herkesin de yarayacağını düşünüyorum.

    arapçada her kelime 3 sessiz harften oluşur.

    önden eklemeli bir dil olduğu için türeme hep kelimeden önceki ekle yapılır.

    örneğin hkm harflerinden türetme yapalım. hakim, hakem, hüküm.

    şimdi de ön ek getirerek farklı kelimeler türetelim. mahkum, mahkeme.

    şimdi de daha farklı bir türetme yapalım. hbr: haber, muhabir, muhbir, muhbar.

    binlerce kelime türetilebilir bu şekilde. özellikle kitap okurken ya da eski bir kanun okurken çok işinize yarar. bilmediğiniz ve arapça olduğunu düşündüğünüz bir kelimeyi bu şekilde harflerine ayırarak tahmin yürütebilirsiniz. bir örnek daha; itidal, mutedil. kelimenin başına mu eki gelince o eylemi yerine getiren kişi manası çıkıyor. itidal soğukkanlılık iken mutedil soğukkanlı kişi demek. haber bildiğimiz haber iken muhbir haberci anlamına geliyor.
hesabın var mı? giriş yap