• 8 kasım 1938.
    mustafa kemal, uyanır. saate bakar göremez. hasan rıza soyak’a sorar.
    -“saat kaç?” ,
    -“7.00 efendim”.
    aynı soruyu birkaç kez daha sorar.
    soyak, cevabı tekrar ederek, saatin 19.00 olduğunu söyler.
    soyak, “biraz rahat ettiniz mi efendim?” diye sorar.
    gazi “evet” der.
    doktor neşet ömer irdelp, dilini çıkarmasını ister. mustafa kemal dener.
    ancak sonra dilini geri çeker.
    irdelp’e dikkatle bakar ve son olarak “aleykümselam” der.
    30 saat süren komadan hiç çıkmaz ve 10 kasım saat 09.05’te kalbi durur.
    “melekler, onların canlarını iyiler olarak alırken, ‘selamün aleyküm! yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık cennete girin’ derler.” (nahl/32)

    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/…elam-32591yy.htm
  • kişi, daha önce bulunduğu mekânlarda hiç bulunmamış, daha önce konuştuğu insanlarla hiç konuşmamış gibi hissedebilir; sık sık yaşadığı bir şeyi ilk defa yaşıyormuş duygusuna kapılabilirmiş.
    işte bu yaşadığımız olayları, hiç yaşamamış olarak hissetme durumuna jamevu jamais vu denirmiş. dejavu'nun tersiymiş.

    sürekli aynı insanlarla karşılaşıp, aynı yerlere gidersiniz, ama her seferinde ilk kez olmuş gibi hissederseniz; herkes her zaman yabancı geliyorsa, hiçbir şey tanıdık gelmiyorsa yaşadığınız bir jamevu demektir.
  • büyük önder, canımız atatürk'ümüz hakkında bazı bilgiler, bilenlerin ufkunu tazeleyecek ve bilmeyenlerinkini 2 değil binlerce kez katlayacaktır.

    bu vesileyle, ruhu ş'ad olsun. sonsuza kadar yaşamaya devam edeceksin paşam....

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------
    * hiç yurtdışına cıkmadığını, bütün liderlerin onu türkiye de ziyarete geldiklerini,
    * atatürk'ün dünyada başöğretmen sıfatlı tek lider olduğunu,
    * bir geometri kitabı yazdığını. üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (türkçe) isim babasını bu yazdığı kitapla bizzat mustafa kemal olduğunu,
    * bir röportajda "milletler cemiyeti'ne üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur, atatürk: "şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. biz müracaat etmeyiz üye olmak için. davet gelirse düşünürüz". yasa değişir ve ilk davet edilen ülke biz oluruz
    * yıl 1938, general mcarthur´un en zor, en problemli, en buhranlı dönemi. birden çok sıkılır ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye döner ve aynen şöyle der:
    "şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile mustafa kemal´i görmek için neler vermezdim"
    * yıl 1938, ata`nın ölümünde tahran gazetesinde yayınlanan bir şiir`den alıntı :
    "allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına mustafa kemal gibi lider getirir"
    * kurtuluş savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimiz var. ama dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimiz var; 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reisliğine bizzat atatürk tarafından atanmış üsteğmen kara fatma
    * atatürk çiçeğinin adını, çiçeği bulan wanderbit üniversitesi profesörlerinden doktor kirk landin`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını,
    * yunan başkomutanı trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her cumhuriyet bayramında atina´daki türk büyükelçiliğine giderek, atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,
    * "minber" adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini
    * yıl 1996, haiti cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına yazılmasını istediği metni bırakmıştır. diyor ki: "bütün ömrüm boyunca türkiye´nin lideri mustafa kemal atatürk´ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm" ,
    * yıl 2005, amerika´nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan mr. johns`un önerisi "türkiye ekonomiyle savaşta bir tek atatürk´ ü örnek alsın yeter" dediğini

    ve atatürk :
    "milletimi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle aldatmamış olmakla gurur duyuyorum."

    dipnot : bazı çokbilmişler "milletler cemiyeti değil birleşmiş milletler o ikisi farklı şeyler" diye ukalalık yapmışlar. açın biraz okuyun. doğrusu aynı yazıda belirttiğim gibi milletler cemiyetidir. zira birleşmiş milletler zaten 1945 de atatürk öldükten sonra kurulmuştur.

    yazıda geçen ve malesef kaynağını gösteremediğim "şehir efsanesi" haline gelmiş birkaç bilgiyi çıkarttım. "norveççede öyle bir tabir yok" gibi bilgi düzeltmek için hakaret ve küfürü tercih eden yazarların varlığına da ziyadesiyle üzüldüm. bu kadar mı düştünüz? bu kadar mı tahammülsüzsünüz?

    atatürk bizler için gökyüzünde bir yıldız kadar büyük ve yüce bir varlık. belki de tek zaafımız. onunla varız ve onsuz yok oluruz. efsanelere inanmak gibi onun için söylenen güzel şeylere inanır, ona edilen kötü sözlere anne babamıza edilenden daha fazla tepki gösteririz. doğamızda var bu. olmasından da gurur duyuyorum. norveççede "atatürk gibi düşünmek" gibi bir deyim olup olmaması, atatürk çiçeği v.b. gibi ispatlanamayacak şehir efsanelerini ispatlamak beni çok ilgilendirmiyor. dünyanın dört bir yanında dikilen atatürk heykellerini, ona bizim şu dönem yobazlarından daha fazla değer veren geçmiş ve gelecekteki dünya liderlerini ve onun yaptıklarını örnek alan ulusları biliyorum en azından.

    gönlüm "norveççede böyle bir deyim varmış" gibi bir şeye inanmaktan geçiyor ki internette birçok yerde lafı geçer. gerçekte böyle bir şey yoktur belki ama canhıraş bir çabayla "olmadığını ispatlayarak" övünmek değil var olduğunu duyunca mutlu olmaktır yaptığım. norveçliler öyle demiyormuş diye sevinmek ne oluyor. ümit zileli'nin bir yazısı da buna dahildir mesela aşağıda linkini verdim. doğrudur değildir bilmiyorum ama bunu yazdım diye de tek haneli ıq sahiplerince bin ton hakaret yedim buna şaşarım. insanları yanıltmak değil amacım. dünyanın sonunu getirecek bir hata da yapmadım. öyle ki bu deyim kim milyoner ister yarışmasında bile soru olarak sorulmuş bir zaman. adı üzerinde "şehir efsanesi"... varsın norveçliler demesin böyle bir lafı. ben "atatürk gibi" düşünmeyi hedef edinmişim. ötesi lafı-ı-güzaf.

    bizler atatürk'ün çocuklarıyız. biz olduğumuz sürece o da var olacak. onunla büyüdük, onunla yaşadık, çocuklarımızı onun ışığı ile büyütüp aktarıp bu dünyadan gideceğiz. içlerinde atatürk nefreti ile büyütülen ayrık otları ona atfedilen gerçek olmama ihtimali olan ufak detaylardan bile mağaralarından çıkarak çemkirmeye başlıyorlar. umurumuzda da değil.

    mesaj atarak beğenilerini bildiren herkese sonsuz teşekkürler. hakaretler ve küfürler edenlere de aynen iade ediyorum.

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…gibi_dusunmek__.html#
    http://www.ataturkinkilaplari.com/…lgili-anisi.html
    http://www.ataturkunhayati.gen.tr/…er-cemiyeti.html
    http://tarihinizinde.com/ataturk-cicegi/
  • atatürk'ün 1932'de abd ordu generali macarthur'a ikinci dünya savaşı ve rusyanın asyaya olan ilgisiyle alakalı verdiği nasihatler. işte bu müthiş öngörülere ne denir bilmiyorum!
  • dokunulmazlar ya da orjinal adıyla dalitler.

    hindistan'da yüzyıllardır süren kast sisteminin en alt sınıfı hatta sınıflandırmanın dışında kalan en alt tabaka.sayıları 200 milyonu aştığı söylenen dalitler,hindistan'da en pis işleri yapanlardır.peki nedir bu işler;tuvaletlerin temizlenmesi,ölenlerin gömülme işlemleri,hayvanların bakımları vs.kısacası hintlilerin yapmaktan çekindiği,iğrendiği bütün işleri dalitler yapar.onlar dokunulmayacak kadar pis olarak görülürler hatta kelimenin tam anlamıyla insan sınıfına sokulmazlar.çocukları eğitim göremezler,diğer sınıftan biriyle evlenemezler.anayasal olarak bunun kaldırıldığı bir dünyada hala günümüzde bu gelenek,özellikle kırsal kesimlerde şiddetle sürdürülür.diğer sınıftan insanlarla aynı yerlerde dolaşamazlar,onları gündüz göremez insanlar,kimse onlara ekmek veya su vermez,sınırları kesin olarak ayrılır.günümüz de hala bu ayrım devam etmektedir.

    istedikleri kuyudan su içemezler,istedikleri tapınaklara gidip ibadet edemezler.bir dalit ,hindistan'dan kaçmadıktan sonra asla bu kimliğinden kurtulamaz.genelde meslekleri ; deri işçiliği, temizlikçilik, berberlik, balıkçılık, çöpçülük yani kısaca elleriyle kirli işlerle uğraşan her meslek.

    bütün bu psikojik şiddet ve ayrımcılık zaman zaman katliamlara da sebebiyet vermiş.kodiyankulam , gundupatti , ve tirunelveli katliamlarından sonra 2006'da ,bir ailenin dört bireyi köy ortasında çırılçıplak soyulup öldürülmüş,kadınlarına tecavüz edilmiş.polis ve üst sınıfın elinde bulunan medya olayları gizlemeye çalışsa da bir yerden patlak vermiş.zaman zaman dalitler protestolara kalkışmış.

    kısacası dokunulmazlar adından da anlaşılacağı üzere gerçekten de dokunulmazlar olarak kalmışlar o günden bugüne.
  • 10 kasım'da büyük önder atatürk'ün anısına bulunan saygı duruşu, diğer tüm saygı duruşlarından farklı olarak 1 dakika değil 2 dakikadır
  • (bkz: ihbarweb) diye devletin bir internet bilgi ihbar merkezi olmasi. buradan online olarak internette "ataturk aleyhine islenen suclar" basligiyla bu sozlukte yazilan her turlu cop entry hic bir kisisel bilginizi vermeden ihbar edebilirsiniz, ozellikle bu 10 kasim gununde.

    simdi troller dusunsun.
  • (bkz: #64007374)
  • ufku demin iki katına çıkanların acilen ufuklarını yarıya indirmeleri gereken başlık.
    (bkz: #64004567)
    (bkz: ziyaaa)
    ahahaha. yıl 2016 lan. 2016
    nasıl bir ufuksuzluk çekiyorsunuz da böyle şeylere prim verebiliyorsunuz?
    alın, şunları da bilin de ufkunuz 8 katına çıksın madem:
    atatürk 8 yaşında hafız oldu
    che'nin çantasından nutuk çıkması
hesabın var mı? giriş yap