• inception filminin senaryosunun o kadar da özgün olmadığını biliyor muydunuz? hepimiz bundan 6 yıl evvel inception adlı filmi izleyip vay be demişizdir sevgili arkadaşlar. fakat görünen o ki 2002 yılında uncle scrooge in the dream of a lifetime adlı disney çizgi romanından doğrudan alıntı yapmış inception'ın senaristleri.

    çizgi romanı google ile aramaya üşeniyorsanız bu linkten bakabilirsiniz;
    https://tr.scribd.com/…e-in-the-dream-of-a-lifetime

    konuyla ilgili cnn haberi;
    http://edition.cnn.com/…8/10/inception.donald.duck/

    youtube videoları
    https://www.youtube.com/watch?v=vmeh_on3ugy

    https://www.youtube.com/watch?v=c_epbdceffa
  • geçen ufuk diye bir arkadaşımla otururken bu başlığı açtık. okurken bir baktım ufugun vucudu buyumeye basladi ve sonunda iki katina cikti. inanilmaz birseydi.
  • poker oyuncularının aşina olduğu "dead man's hand" yada "ölü adamın eli" teriminin gerçek bir olaya dayanması.
    pokere uzak olanlar için oyunu basitçe anlatmak gerekirse, (birçok farklı oyun şekli olsa da) ana mantığı en iyi 5 kağıdı yan yana getirmek.
    filmlerde en çok gördüğümüz "kare as" yani elinizde 4 as'ın ve herhangi bir kartın bulunması, elinizde 2 tane papaz 2 tane 8 li bulunması veya 5 kartın da aynı renk olması gibi benzer kartlar size avantaj sağlar. bu benzer kartların kendi içerisinde bir sıralaması vardır ve daha iyi ele sahip olan üstün gelir. (evet çok genel oldu idare edin)
    dead man's hand ise, elinizde maça as, maça sekiz, sinek as ve sinek sekiz olduğunda söylenir...beşinci kağıdın ne olduğu önemli değildir. dö per olarak kabul edilen bu el özellikle as'lar sayesinde iyi bir eldir.
    peki nasıl oluyor da iyi bir el ölü adamın oluyor? işte burada gerçek bir olay devreye giriyor. vahşi batıda yaşayan ünlü silahşor james butler hickok veya bilinen adıyla "wild bill hickok" 2 ağustos 1876'da dakota eyaletinde (günümüzde güney dakota) poker oynuyor. bu sırada gizlice içeri giren jack mccall tarafından vurularak öldürülüyor. hickok, öldüğünde elinde maça as, sinek as, maça sekiz ve sinek sekiz bulunuyor...beşinci kağıda ise bakamadan yaşamını kaybediyor. kapalı kalan bu kartın ne olduğu günümüzde hala tartışma konusu.
    bu olay vahşi batıdan tüm abd'ye oradan da dünyaya yayılıyor. o günden beri bu dörtlü yan yana geldiğinde dead man's hand olarak ifade ediliyor ve oyuncuların yüzünde acı bir tebessüm (yoksa korku mu) oluşuyor.
    olay o kadar ünleniyor ki pokerle sınırlı kalmıyor ve popüler kültüre de damgasını vuruyor. dustin hoffman'ın oynadığı ünlü "little big man" filmi hemen ilk akla gelen yapım. ayrıca "the man who shot liberty valance" gibi birçok filmde ya açık açık ya da gönderme şeklinde "ölü adamın eli" anlatılıyor. hatta bob dylan'ın "ramblin' gamblin' willie" adlı parçasında bile konuyu hemen yakalayabilirsiniz.
    sonuç olarak, siz siz olun elinize bu kartlar gelirse bir an önce 5.kartı açın!
  • kedilerden gelen mırr sesinin nereden geldiği bilinmemekte ve bu konuyla ilgili varsayımlar bulunmaktadır. bunlardan biri beyinlerinde bulunan bir kısmın osiloskop görevi görerek bu sesi çıkardığı yönündedir.
  • pokemon'un türkiye'de yayınlanmayan bölümlerinde roket takımı'na atilla ve hun adlı iki karakterin dahil olması.
  • kitlesel histeri.

    kitlesel histeri, genel olarak farklı insanların aynı histerik semptomlar, açıklanamayan olaylar veya hastalıklar göstermesi diye tanım yapılabilir ve tarihte ilginç örnekleri mevcuttur.
    misal:

    2006 yılında hindistan mumbai'de mahim körfezi'nde gerçekleşen bir olay var. bu körfez, hindistan'nın en kirli körfezlerinden birisidir(hindistan'ın diyorum bak, ona göre hesap et ne kadar kirli) çünkü günde tonlarca kanalizasyon, endüstriyel atık bu körfeze boşaltılmaktadır. ancak 2006 yılında bir gün körfez sakinleri körfezde yeralan teethal sahilinde tuzlu deniz suyunun tatlı suya dönüştüğünü iddia eder (napıyonuz lan arada dil değdirip kontrol mü ediyorsunuz çökelekler?)
    hemen yayılır bu haber ve insanlar sahile koşup deniz suyunu içmeye başlar(sebep?). maharashtra kirlilik kontrol börosu (hindistan'da böyle bir birim var mıymış? allah yardımcıları olsun) uyarılar yapmaya başlar, sağlık problemleri olabileceği yönünde. ancak bırakın uyarıları dinlemeyi insanlar kap kacak kapıp oraya koşup suyu şişelere, damacanalara, tencerelere doldurup doldurup evlerine götürmektedirler. öğleden sonra saat 2 gibi bölgenin dini liderleri(!) suyun tekrar tuzlu suya döndüğü açıklaması yapar da insanlar sakinleşir.
    yetkililer bir açıklama yapmaya çalışırlar ve en mantıklısı yoğun yağan yağmurlar dolayısı ile deniz kenarında su altında kayalardan fışkıran tatlı yağmur suyunun yoğunluktan ötürü yüzeye çıkmış olabileceğidir ancak kanıt yok.
    aha

    bir diğer kitlesel histeri olayı afrika'da olur. yıl 1962, tanzanya ile kenya sınırındaki tanganyika bölgesinde meydana gelir. yatılı bir köy okulunda 3 hınzır kızın yaptığı bir şaka nedeniyle tüm sınıf kahkaha krizine girer. kısa süre sonra tün okul neye güldüğünü bilmeden kahkaha krizine girer. okul kapatılır ancak evlere gönderilen çocukların aileleri vasıtasıyla bu histeri bölgeye yayılır ve binlerce kişiye bulaşır. sebepsiz kahkaha krizine girmiş grup grup insanlar düşünün. 6-8 ay azalarak sürer ve sona erer bu olay. olay sonrası raporlara göre olay bittikten sonra hemen emen tüm bölgedeki insanlarda acı, bayılma, solunum problemleri, kaşıntılar ve çığlık nöbetleri semptomları gözlenmiştir.
    uzmanlar strese dayalı olduğunu söylüyor(lan zaten bana öyle geliyor ki açıklayamadıkları her şeye stresten ötürü diyorlar sanki bu doktorlar) ancak ben elbette inanmadım. kesin amerikyum devleti filan bir ilaç filan denemiştir.

    bir başka olay ise hindu süt mucizesi diye geçiyor literatürde.
    21 eylül 1995 yılında şafaktan hemen önce bir grup hindu din adamı yeni delhi'nin güneyinde bir tapınakta fil başlı tanrı ganesha heykeline süt sunmaktadırlar(neyk? niye?) birden kaptaki süt kaybolur ve heykelin sütü içtiği düşünülür. bu haber hemen hızla yayılır. hemen hemen tüm ülkede tanrı heykellerinin süt içtiği vakıaları yayılır daha o gün öğlen olmadan. o günnü akşamına doğru ise heykeller süte doymuştur ve bu olay kapanır. mucizeye inanan binlerce insan olduğu gibi bu olaya osmoz gibi bilimsel açıklama yapmaya çalışanlar da olmuştur. tabi en güzel açıklamayı norveçli balıkçılar yapmıştır: "ganesha süt sevmez! olay feyk!"
    aha

    bir garip olay daha var.
    yer portekiz bu kez, hep hindistan olacak değil ya. 2006 yılında portekizde tvde yayınlanan ve bizim çılgın dershane ayarında bir gençlik dizisi olayın failidir ve gençler arasında çok tutulan bir dizidir. bir anda 300 kadar öğrencide ve yaklaşık 14 okulda öğrenciler arasında bir semptomlar silsilesi başlar. nefes darlığı, kızarıklıklar, baş dönmesi gibi nedenlerden ötürü okullar dahi kapatılır. işin ilginç yanı bütün bu öğrenciler en son o diziyi izlemişlerdir ve son bölümde de oyuncular benzer roller sergilemişlerdir. ulusal sağlık kurumu olayı kitlesek histeri diye tanımlamıştır.
    olayı şöyle düşünelim, hani şu meşhur behlül'ün arabada çıldırması sahnesinin trafikte bir anda yüzlerce kişide istemsizce yapılmasını düşünün. yok lan düşünmeyin vazgeçtim, allah korusun.
    aha

    hala çogacayp demediyseniz bakın bu biraz daha ilginç.

    penis panik diye bir fenomen daha var. bu olayda afrika, asya ve hatta avrupa'da bir takım insanlarda aniden cinsel organın küçülmesi hatta yok olması korkusu baş gösteriyor. binlerce kişide görülen bu durumun geçmişi aslında daha eski hatta 16. yüzyıla kadar dayanıyor. tabi o zamanlar "cadılar penisimi çaldı kuşlara yem yaptı" gibi şikayetler olsa da değişik zamanlarda değişik ülkelerde geniş çaplı etkileri görmek mümkün.
    1967 yılında singapur'da yüzlerce insan bu semptomlarla hastanelere koştular. kaybolmasın diye bantlayan mı dersin, iple pipisini bağlayan mı dersin, eşine kaybolmadan ucundan tut çabuk doktora diyen mi dersin. işin ilginç yanı ise hastaların hiçbirisi singapurlu değilmiş, hepsi çinli göçmen.
    1984 yılında ise çin'de oluyor aynı olay. 3000 kişide görülüyor üstelik ama bir farkla. bunlar hastanelere değil de yerel üfürükçülere gidiyor ve kırmızı biber, karabiber ve her türlü biber sürerek olayı durdurmaya çalışıyorlar kendilerince.
    1990-2000 yılları arasında batı afrika'da rapor ediliyor benzer ama farklı bir durum. burada cinsel organların küçüldüğü değil tamamen yok olduğu iddia ediliyor. hatta organların karaborsada satılmak için çalındığı iddiasında hastalar. doktorlar elbette tetkiklerde her şeyin normal olduğunu iddia ettiklerinde de hastalar muayene anında organların aniden geri geldiğini ama ya daha küçük ya da işlevsiz olduğunu söyler. olay kitlesel histeri olarak tanımlanır.. 36 kişi penis hırsızlığı nedeniyle sokaklarda öldürülmüştür bu arada.
    aha

    çok uzadı konu biliyorum ama son örnek ise meşhur dans vebası.
    1518 yılında o zamanlar kutsal roma imparatorluğu topraklarında kalan fransa'nın strazburg kentindeyiz. haziran ayında kentin sokaklarına genç bir kadın çılgınlar gibi hiç durmadan dans etmeye başlar. 1 hafta sürer bu dans. haftasonunda 34 kişi daha katılır dansa, 1 ay sonra 400 kişidir dansedenler. bir çoğu kalp krizinden veya bitkinlikten ölür. o döneme ait bir çok farklı kaynak olayı doğrular.
    insanların neden dans ettikleri veya isteyerek mi dansettikleri bilinmiyor çünkü anlatılanlara göre hepsinin sonu acılı olmuştur.
    aha

    hepsine psikolojik rahatsızlık denebilir ama eminim özellikle şu son yıllarda gerçekleşen olaylarda bana daha başka şeylerin dönmüş olması daha akılcı geldi. ne bileyim hani subliminal mesajlar, garip biyolojik deneyler, beyin kontrol yöntemleri gibi şeyleri deneyen çılgın bilimadamları var gibi geliyor. ama hepsinin altından heinz doofenshmirtz çıkarsa şaşırmam.
  • kitlesel histeri.

    kitlesel histeri, genel olarak farklı insanların aynı histerik semptomlar, açıklanamayan olaylar veya hastalıklar göstermesi diye tanım yapılabilir ve tarihte ilginç örnekleri mevcuttur.
    misal:

    2006 yılında hindistan mumbai'de mahim körfezi'nde gerçekleşen bir olay var. bu körfez, hindistan'nın en kirli körfezlerinden birisidir(hindistan'ın diyorum bak, ona göre hesap et ne kadar kirli) çünkü günde tonlarca kanalizasyon, endüstriyel atık bu körfeze boşaltılmaktadır. ancak 2006 yılında bir gün körfez sakinleri körfezde yeralan teethal sahilinde tuzlu deniz suyunun tatlı suya dönüştüğünü iddia eder (napıyonuz lan arada dil değdirip kontrol mü ediyorsunuz çökelekler?)
    hemen yayılır bu haber ve insanlar sahile koşup deniz suyunu içmeye başlar(sebep?). maharashtra kirlilik kontrol börosu (hindistan'da böyle bir birim var mıymış? allah yardımcıları olsun) uyarılar yapmaya başlar, sağlık problemleri olabileceği yönünde. ancak bırakın uyarıları dinlemeyi insanlar kap kacak kapıp oraya koşup suyu şişelere, damacanalara, tencerelere doldurup doldurup evlerine götürmektedirler. öğleden sonra saat 2 gibi bölgenin dini liderleri(!) suyun tekrar tuzlu suya döndüğü açıklaması yapar da insanlar sakinleşir.
    yetkililer bir açıklama yapmaya çalışırlar ve en mantıklısı yoğun yağan yağmurlar dolayısı ile deniz kenarında su altında kayalardan fışkıran tatlı yağmur suyunun yoğunluktan ötürü yüzeye çıkmış olabileceğidir ancak kanıt yok.
    aha

    bir diğer kitlesel histeri olayı afrika'da olur. yıl 1962, tanzanya ile kenya sınırındaki tanganyika bölgesinde meydana gelir. yatılı bir köy okulunda 3 hınzır kızın yaptığı bir şaka nedeniyle tüm sınıf kahkaha krizine girer. kısa süre sonra tün okul neye güldüğünü bilmeden kahkaha krizine girer. okul kapatılır ancak evlere gönderilen çocukların aileleri vasıtasıyla bu histeri bölgeye yayılır ve binlerce kişiye bulaşır. sebepsiz kahkaha krizine girmiş grup grup insanlar düşünün. 6-8 ay azalarak sürer ve sona erer bu olay. olay sonrası raporlara göre olay bittikten sonra hemen emen tüm bölgedeki insanlarda acı, bayılma, solunum problemleri, kaşıntılar ve çığlık nöbetleri semptomları gözlenmiştir.
    uzmanlar strese dayalı olduğunu söylüyor(lan zaten bana öyle geliyor ki açıklayamadıkları her şeye stresten ötürü diyorlar sanki bu doktorlar) ancak ben elbette inanmadım. kesin amerikyum devleti filan bir ilaç filan denemiştir.

    bir başka olay ise hindu süt mucizesi diye geçiyor literatürde.
    21 eylül 1995 yılında şafaktan hemen önce bir grup hindu din adamı yeni delhi'nin güneyinde bir tapınakta fil başlı tanrı ganesha heykeline süt sunmaktadırlar(neyk? niye?) birden kaptaki süt kaybolur ve heykelin sütü içtiği düşünülür. bu haber hemen hızla yayılır. hemen hemen tüm ülkede tanrı heykellerinin süt içtiği vakıaları yayılır daha o gün öğlen olmadan. o günnü akşamına doğru ise heykeller süte doymuştur ve bu olay kapanır. mucizeye inanan binlerce insan olduğu gibi bu olaya osmoz gibi bilimsel açıklama yapmaya çalışanlar da olmuştur. tabi en güzel açıklamayı norveçli balıkçılar yapmıştır: "ganesha süt sevmez! olay feyk!"
    aha

    bir garip olay daha var.
    yer portekiz bu kez, hep hindistan olacak değil ya. 2006 yılında portekizde tvde yayınlanan ve bizim çılgın dershane ayarında bir gençlik dizisi olayın failidir ve gençler arasında çok tutulan bir dizidir. bir anda 300 kadar öğrencide ve yaklaşık 14 okulda öğrenciler arasında bir semptomlar silsilesi başlar. nefes darlığı, kızarıklıklar, baş dönmesi gibi nedenlerden ötürü okullar dahi kapatılır. işin ilginç yanı bütün bu öğrenciler en son o diziyi izlemişlerdir ve son bölümde de oyuncular benzer roller sergilemişlerdir. ulusal sağlık kurumu olayı kitlesek histeri diye tanımlamıştır.
    olayı şöyle düşünelim, hani şu meşhur behlül'ün arabada çıldırması sahnesinin trafikte bir anda yüzlerce kişide istemsizce yapılmasını düşünün. yok lan düşünmeyin vazgeçtim, allah korusun.
    aha

    hala çogacayp demediyseniz bakın bu biraz daha ilginç.

    penis panik diye bir fenomen daha var. bu olayda afrika, asya ve hatta avrupa'da bir takım insanlarda aniden cinsel organın küçülmesi hatta yok olması korkusu baş gösteriyor. binlerce kişide görülen bu durumun geçmişi aslında daha eski hatta 16. yüzyıla kadar dayanıyor. tabi o zamanlar "cadılar penisimi çaldı kuşlara yem yaptı" gibi şikayetler olsa da değişik zamanlarda değişik ülkelerde geniş çaplı etkileri görmek mümkün.
    1967 yılında singapur'da yüzlerce insan bu semptomlarla hastanelere koştular. kaybolmasın diye bantlayan mı dersin, iple pipisini bağlayan mı dersin, eşine kaybolmadan ucundan tut çabuk doktora diyen mi dersin. işin ilginç yanı ise hastaların hiçbirisi singapurlu değilmiş, hepsi çinli göçmen.
    1984 yılında ise çin'de oluyor aynı olay. 3000 kişide görülüyor üstelik ama bir farkla. bunlar hastanelere değil de yerel üfürükçülere gidiyor ve kırmızı biber, karabiber ve her türlü biber sürerek olayı durdurmaya çalışıyorlar kendilerince.
    1990-2000 yılları arasında batı afrika'da rapor ediliyor benzer ama farklı bir durum. burada cinsel organların küçüldüğü değil tamamen yok olduğu iddia ediliyor. hatta organların karaborsada satılmak için çalındığı iddiasında hastalar. doktorlar elbette tetkiklerde her şeyin normal olduğunu iddia ettiklerinde de hastalar muayene anında organların aniden geri geldiğini ama ya daha küçük ya da işlevsiz olduğunu söyler. olay kitlesel histeri olarak tanımlanır.. 36 kişi penis hırsızlığı nedeniyle sokaklarda öldürülmüştür bu arada.
    aha

    çok uzadı konu biliyorum ama son örnek ise meşhur dans vebası.
    1518 yılında o zamanlar kutsal roma imparatorluğu topraklarında kalan fransa'nın strazburg kentindeyiz. haziran ayında kentin sokaklarına genç bir kadın çılgınlar gibi hiç durmadan dans etmeye başlar. 1 hafta sürer bu dans. haftasonunda 34 kişi daha katılır dansa, 1 ay sonra 400 kişidir dansedenler. bir çoğu kalp krizinden veya bitkinlikten ölür. o döneme ait bir çok farklı kaynak olayı doğrular.
    insanların neden dans ettikleri veya isteyerek mi dansettikleri bilinmiyor çünkü anlatılanlara göre hepsinin sonu acılı olmuştur.
    aha

    hepsine psikolojik rahatsızlık denebilir ama eminim özellikle şu son yıllarda gerçekleşen olaylarda bana daha başka şeylerin dönmüş olması daha akılcı geldi. ne bileyim hani subliminal mesajlar, garip biyolojik deneyler, beyin kontrol yöntemleri gibi şeyleri deneyen çılgın bilimadamları var gibi geliyor. ama hepsinin altından heinz doofenshmirtz çıkarsa şaşırmam.
  • (bkz: ispanyol nezlesi)
    (bkz: 1918 grip salgını)

    ispanyol nezlesi ilk kez 11 mart 1918'de abd'nin new mexico eyaletinde tespit edildi. salgın 1918 eylül-kasım aylarında zirve noktasına ulaşmış ve türkiye dahil tüm dünya ülkelerini etkilemiştir. hindistan'da 17 milyon kişi, yani ülke nüfusunun %5'i bu hastalıktan ölmüştür. abd'de nüfusun yaklaşık %28'i hastalığa yakalanmış ve 500.000 ilâ 675.000 kişi hayatını kaybetmiştir. britanya'da 250.000, fransa'da 400.000 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir. fiji adalarında nüfusun %14'ü iki haftalık bir süre içinde ispanyol nezlesi'nden ölmüştür. hastalığa dönemin önemli isimlerinden de yakalananlar olmuştur. max weber, ispanya kralı xııı. alfonso ve sophie halberstadt freud bu kişiler arasında sayılabilir. mustafa kemal atatürk de samsun'a hareket etme hazırlıkları içerisindeyken bu hastalığa yakalanmış ve hastalığı beşiktaş'taki evinde atlatmıştır. ispanyol gribi bütün dünyayı kasıp kavurduğu gibi istanbul'u da etkilemiştir. nâzım hikmet dizelerinde ispanyol gribine şöyle yer verir:

    "biz ki istanbul şehriyiz, seferberliği görmüşüz: kafkas, galiçya, çanakkale, filistin, vagon ticareti, tifüs ve ispanyol nezlesi bir de ittihatçılar, bir de uzun konçlu alman çizmesi 914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi."

    salgın ispanya'da başlamadı. ispanyol nezlesi olarak adlandırılmasının sebebi ispanya'nın, birinci dünya savaşı'nda yer almamış olması ve askerî sansür nedeniyle diğer avrupa devletlerinde salgından söz edilmezken ispanyol basınının salgın konusunu ilk kez gündeme getirmiş olmasıdır.

    menbaı
  • tv tarihinin en başarılı ve en popüler dizilerinin başında gelen (bkz: friends) dizisi yapımcısı warner bros'a yıllık 1 milyar dolar gibi bir gelir sağlamaya devam ediyormuş. işin daha da ilginç yanı friends dizisinin oyuncularının tamamının bu gelirden yıllık %2 pay almaları. yani bu da kişi başı hiç bir şey yapmadan 20 milyon dolar gibi bir parayı cebe indirmeleri demektir.

    menbaı
  • özellikle irlandalıların bazılarının soyadlarının başında yoğun olarak görünen "mc" veya "mac" ve "o"ların aslında bir anlamları varmış. örnek vermek gerekirse;
    o'neill
    o'connor
    o'donnell
    o'shea
    o'leary
    mcdonald
    mcdonnell
    işte bu baştaki o'ların anlamı 'grandson of' kalıbının kısaltması olarak kullanılıyormuş. yani o'neill "neill'in torunu" demek oluyor.

    mac'ler veya mc'ler de "son of" kalıbı yerine kullanılıyormuş. yani mcdonald dediğimiz kişi donald'ın oğlu oluyor.

    menbaı
  • kedilerin kokladıkları nesnelerin tatlarını almaları, yanı yemelerine gerek kalmadan tadını anlıyorlar.
hesabın var mı? giriş yap