• olur da yanlış tip kan transferi yapılırsa bunu anlamınız için dikkat etmeniz gereken şeylerden biri içinizde oluşacak olan çok kuvvetli "bir şeylerin ters gittiği" hissiyatıymış. evet yanlış okumadınız yanlış tip kan transferi insan vücudunda oluşan en önemli tepkilerin başında çok kuvvetli bir biçimde hissedilen "bir şeylerin ters gittiği" duygusuymuş. diğer tepkiler;

    ateş ve titreme
    nefes darlığı
    kas ağrıları
    mide bulantısı
    göğüs, karın veya sırt ağrısı
    idrardaki kan
    sarılık

    not: sevgili dostum @gastiro 'nun eklemesi ilk reaksiyonlardan biri genellikle bel ağrısı oluyormuş.

    menbaı

    you’ll have symptoms within a few minutes of receiving a transfusion if you have an abo incompatibility reaction. these may include:

    a strong feeling that something bad is about to happen
    fever and chills
    breathing difficulties
    muscle aches
    nausea
    chest, abdominal, or back pain
    blood in your urine
    jaundice
  • bir insan hücresinde 75 megabyte dna bilgisi bulunur, sperm hücresinde yarıya düşer. yani 37.5 mb.

    erkekler ejekülasyonda yaklaşık 225 milyon sperm hücresi boşaltır ve ortalama 5 saniye sürer.

    bu durumda erkekler ejekülasyon sırasında

    225.000.000 × 37.5 mb / 5 sn = 1609 terabyte/sn

    bir saniyede yaklaşık 1600 terabyte veri aktarır.

    bu da demek oluyor ki kadınların yumurta hücresi saniyede 1600 tb lık ddos attack yemesine rağmen sadece 1 paketin (37.5 mb) geçişine izin verir ve dünyanın en güçlü güvenlik duvarıdır (firewall).

    debedit:(bkz: minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası)
  • daha önce yazdığım sabahattin ali ile ilgili olan (#64207788) entry ekşi şeyler ve onedio tarafından ilgi görünce bende devamını yazmaya karar verdim.
    yazarların o dönemlerde neler yaşadıklarını merak eden bir okuyucu ve araştırmacı olarak çok kapsamlı olmasa da internet üzerinden güvenilir kaynakları bularak elimden geldiğince sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. hatam olmuşsa şimdiden affola.

    genel olarak istiklal marşıyla tanınan ama hayatında bir çok vasıf barındıran yazarımız mehmet akif ersoy'la devam ediyoruz. bu kez doldurun çayları daha ılımlı bir insanla edebiyat konuşmaya devam ediyoruz.

    mehmet akif ersoy:

    - 1873 yılının aralık ayında istanbul fatih'te doğdu ama doğum yeri olarak
    babasının imamlık yaptığı ve çocukluk yıllarını geçirdiği çanakkale'nin bayramiç ilçesi olarak geçer.

    - annesi göç etmiş bir ailenin kızı emine şerife hanım; babası ise fatih camii medrese hocalarından ipekli mehmet tahir efendidir.

    - babası vefat edene kadar "ragif" ismini kullanır.

    - ilköğrenimine 4 yaşında fatih'te bulunan emir buhari mahalle mektebi'nde başlar.bitirdikten sonra babasından arapça dersleri görür.

    - ortaöğretimine fatih merkez rüştiyesi'nde devam ederken, fatih camii'nde esad dede'nin iran edebiyatı derslerine katılır.

    - dil derslerine çok büyük ilgi duyar ve arapça, farsça, fransızcada hep birinci olur.

    - ilk şiirlerini istanbul idadisi'nde yazar.

    - istanbul idadisi'nde hocası olan muallim naci, mehmet akif hakkında; "bu çocukta gördüğüm cevheri, kimsede görmedim" der.

    - fatih'te sarı nasuh sokağı olarak geçen, sekiz odalı büyük bir konakta yaşayan akif, büyük fatih yangınında evleri yanması sonucu ailesi zor duruma düşer.
    (yangın ile ilgili araştırma yaptım fakat net bir bilgi elde edemedim)

    -bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okula geçmek isteyen akif, mülkiye idadisi'ni bırakarak yeniz açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan ziraat ve baytar mektebi'ne geçer.

    -spora büyük ilgi duyarak güreş, yüzücülük, uzun yürüyüş, koşma ve gülle yarışmalarına katılır.

    -1893 yılında baytarlık bölümünü birincilik ile bitirir.

    -mezuniyetten sonra 6 ay içinde kur'an'ı ezberleyerek hafız oldu.

    -ilk görevi olarak memur olan akif, veteriner müfettiş yardımcılığı yapar.

    -dört yıl teftiş için rumeli,anadolu,arnavutluk ve arabistan'da bulunur.

    - bir taraftan edebiyata olan ilgisini kaybetmez, şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yapmaya devam eder.

    - servet-i fünun dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlanır.

    -2.abdülhamid'in şiddetli bir muhalifidir. hatta gördüğünde midesi bulandığını hatıralarında anlatır.

    -istibdat adlı şiirini, 2.abdülhamit'e ithafen yazdığı belirtilir.
    (http://bilgiyelpazesi.com/…rleri/istibdad_siiri.asp)

    -o dönemler 11 arkadaşı ile beraber itihat ve terakki cemiyeti'ne üye olur.

    -2.meşrutiyet dönemi içinde, 27 ağustos 1908'den itibaren arkadaşları, eşref edip ve ebül'ula mardin'in çıkardığı sırat-ı müstakim dergisinin başyazarı olmuştur.
    ( dergi 2013 yılında istanbul bağcılar belediyesi tarafından kitap haline getirilmiştir.)
    (http://www.bagcilar.bel.tr/…si-kitaplastirildi.aspx)

    - dergi yazılarında ve istanbul'da verdiği vaazlarda islam birliği görüşünü savunmuştur fakat bu görüşünden 1.dünya savaşı sonucunda gerçekleşmeyeceğini anlaması üzerine bu görüşünden vazgeçerek fatih camii kürsüsünde yaptığı konuşmada halkı vatanı savunmaya çağırır.

    - harbiye nezaretine bağlı teşkilat-ı mahsusa'da göreve başlar. ilk olarak berlin'e tunuslu şeyh salih şerif ile beraber gider.

    - ingilizlerle birlikte osmanlı'ya karşı savaşırken almanlar'a esir düşen müslümanların kampında incelemeler yapar ve onları aydınlatmaya çalışır

    - osmanlı'ya karşı savaşan müslümanlara yazdığı arapça beyannameler cephelere uçaklardan atılır.

    - burada yaşadıklarını berlin hatıralarında anlatır.
    ( en detaylı olarak buradan bulunabilir: http://tarihtenanekdotlar.blogspot.com.tr/…ada.html)

    -istanbul'a döndükten sonra teşkilat tarafından arabistan'a gönderilir. görevi burada arapları osmanlı'ya kışkırtan ve ingiliz propogandası ile
    mücadele etmek için "karşı propoganda" yapmaktır.

    - çanakkale zaferinin haberini burada alır ve büyük bir sevinçle çanakkale destanını yazar.
    (http://www.antoloji.com/…nakkale-sehitlerine-siiri/)

    - türk halkı kurtuluş savaşı verdiği sırada destek olmak isteyen akif, 6 şubat 1920'de zagnos paşa camii'de hutbe verir. halkın beklenmedik ilgisiyle karşılaşır ve bir çok yerde hutbeler vererek halkı kurtuluş savaşına çağırır.

    - istanbul'da rahat olmaması sebebiyle oğlu emin'i yanına alarak mustafa kemal atatürk'ün davetiyle ankara'ya gider.

    - milli mücadeleye şair,hatip,seyyah,gazeteci ve siyasetçi olarak katılır.

    - mustafa kemal atatürk konya vekiline çektiği telgrafta akif'in burdur milletvekili seçilmesini ister.

    - 1920 ve 1923 yılları arasında vekil olarak 1.tbmm'de yer alır.meclis kayıtlarında ise "burdur milletvekili ve islam şairi" olarak geçer.

    - verdiği vaazlarda sürekli olarak halkı düşmana karşı direnişe çağırdı. bu vaazları yazı olarak bastırıp dağıtıldı.

    - çıkardığı derginin 464 ve 466. sayılarını kastamonu'da arkadaşı eşref edip'le yayımladı.

    - 464.sayı çok büyük ilgi gördü ve bir kaç kere daha basılarak anadolu'ya ve askerlere dağıtıldı.

    - derginin etkisi o kadar büyük oldu ki, türk halklarının etkilenmesinden korkan rusya, ülkeye girişini yasakladı.

    - milli eğitim bakanı hamdullah suphi bey, hasan basri bey'e rica ederek akif'i ulusal marşı yazmaya ikna eder.

    - başlangıçta 500 liralık ödül yüzünden kabul etmesede, en güzel şiiri akif'in yazacağı kanısı mecliste hakim olduğu için baskı sonucunda kabul eder.

    - istiklal marşı, 17 şubat günü sırat-ı müstakim ve hakimiyet-i milliye'de yayımlandı.

    - ödül olarak verilen 500 lirayı hilal-i ahmer bünyesinde olan kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken dar'ül mesai vakfına bağışlar.

    - 1922 yılında sağlık gerekçesiyle milletvekilliğinden istifa eder ve daha sonra mısıra yerleşir.

    - kur'an'ın mealini hazırlamak için diyanet işleriyle anlaşma imzalar.

    - safahat 1924 yılında türkiye'de basılır.

    - yazlarını istanbul'da kışları ise mısır'da geçirir. bir süre inzivaya çekilerek kur'an meali üzerine çalışır fakat ülkede olan ulusal din projesi kapsamında kullanılmasından çekinerek 1932'de anlaşmayı fesh eder. kendi yazdıklarını ise yozgatlı ihsan efendi'ye ( ekmeleddin ihsanoğlu'nun babası) verir ve ölürse yakmasını ister.

    - siroz hastalığına yakalanır ve hava değişikliği düşüncesiyle önce lübnan'a ardından antakya'ya gider ve en son olarak mısıra hasta olarak ulaşır.

    - 17 haziran 1936'da istanbul'a döner ve 27 aralık 1936'da istanbul'da beyoğlu'nda bulunan mısır apartmanı'nda hayatını kaybeder.

    kaynakça:
    https://tr.wikipedia.org/wiki/mehmet_âkif_ersoy
    http://1isinasli.blogspot.com.tr/…isaca-hayati.html
    http://www.turkedebiyati.org/…ehmet_akif_ersoy.html
    http://www.odevsor.com/indir/66753.pdf
  • ctrl+w tuşunun inanılmaz fonksiyonudur.

    bu iki tuş birlikte kullanıldığında

    (durun basmayın diyecektim ama bir çoğunuz gitti bile)

    neyse geriye kalan yazarlar için söylüyorum siz ctrl+shift+w tuşlarına bas,,

    mayın sakın.

    ilk kombinasyon geçerli olan sekmeyi kapatırken, 2nci kombinasyon tüm sekmeleri kapatır. o yüzden bir sayfada çalışırken bu tuşlara birlikte basmayın.

    eğer kazara basarsanız ctrl+shift+t tuşlarına basın. son kapatılan sekmeyi geri açar.

    ben öğrendim ufkum 2 katına çıktı, sizinki de çıkmıştır umarım.
  • kolanın temiz bardağa koyulduğunda neden çok fazla köpürdüğü.

    bunu geçen aylarda keşfettim, çoğu kişiye gereksiz gelebilir ancak bardağa koyduğunuz anda hayvan gibi köpürüyor, tüm asidi gidiyor ve içecek keyfiniz, şekerli su içmeye dönüşüyor. (evet biliyorum asit olsa da içtiğimiz şey bu)

    bu olayı şöyle yorumladım, makinede yıkanan bulaşıklar (elde de aynı etkiyi yaratıyor mu bilmiyorum) muhtemelen deterjanın içeriği ile ilgili olsa gerek, kuruduktan sonra bardağın üzerinde bazı kalıntılar bırakıyor. bu kalıntılar da kolanın asidi ile tepkimeye giriyor ve kola köpürüyor.

    bunun çözümü ise çok basit, önce bardağı su ile durulayarak bir sıvı katmanı oluşturuyoruz. ondan sonra kolamızı koyuyoruz ve gram köpürme olmuyor.
    guten appetit!
  • facebook veya twitterda biri için fake gönderi hazırlayacaksanız photoshopla falan uğraşmayın. en kolay yolu browserda değiştirmek istediğiniz yere sağ tıklayıp öğeyi inceleye(inspect element) basıp açılan sayfada o yazıyı bulup orda editlemek entera basınca gerçek fontuyla fake gönderiniz hazır.

    http://i.hizliresim.com/9gyvy3.jpg
  • ingilizcede düğün anlamına gelen "wedding" kelimesinin kökü olan "wed"'in ortaçağ avrupasında gelini alabilmek için dağmadın gelinin ailesine vermek zorunda olduğu damızlık hayvanları ya da başlık parasını simgelemesi.
    edit : imla
  • dünya var olduğundan beri; yaşamış gelmiş geçmiş en büyük hayvanın, neslinin hala tükenmemiş olması. "ama ben en büyük dinazorlar sanıyoduuuum s.s." filan demeyin. (bkz: mavi balina) yaklaşık 170 ton ağırlığa kadar çıkabiliyorlar. ama malesef dünyada sayıları 1000 kadar tahmin ediliyor. sağolsun teknoloji devi japonlar bu canlıların soyunu sikip köreltmiş. düşünsene dünya 4 milyar yıldır var ve bu canlı en büyüğü.

    belki bir 50-100 sene sonra bu canlı bir daha asla okyanuslarda görülmeyecek.
  • zencilerin siki büyük demek de ırkçılık oluyormuş.
  • iddiaya serçe parmakla girilmesi, bir asya kültürüdür. serçe parmak günümüzün aksine en önemli uzuvdu (serçe parmaksız kılıç tutamazsınız). iddiayı kaybeden taraf serçe parmağını feda etmiş olurdu ve parmak kesilirdi.
hesabın var mı? giriş yap