• matrix'in serisinde dikkat edilmeyen bir detay şudur:
    ilk filmde 3, ikinci filmde 2 ajan vardır. biz tabi hep smith'e odaklandığımız için bu detayları hep kaçırdık. 2. filmde neo'nun ıssız bir yerde patakladığı üç adet ajan ve otoban kovalamacasındaki tüm ajanlar aslında smith değil johnson'dur.

    birinci filmdeki ajanlardan zayıf ve genç olanı ajan brown'dur.
  • ıraklı kitapçıların geceleri kitaplarini dışarıda bırakmaları ve sebebi sorulduğunda söyledikleri söz:

    ''okuyanlar çalmaz, hırsızlar da okumazlar!''
  • chupa chups şekerlerinin logosunu salvador dali tasarlamış.
  • aramaya inandım aradım, aradım ama bulamadım.

    (bkz: piri reis)'i kanuni sultan süleyman'ın astırmış.

    detayları isteyenler için;

    ünlü haritacı ve denizci piri reis seksen yaşlarında iken mısır'da idam edildi. piri reis gerçekten görevini suistimal mi etmişti? yoksa yöneticiler tarafından yanlış mı anlaşılmıştı? ya da devlet adamlarının kişisel husumetine mi uğramıştı? piri reis'i idama götüren sürece bir göz atılması belki bu sorulara yanıt olabilir.
    hadım süleyman paşa'nın bölgeden ayrılması sonrasında piri reis süveyş kaptanlığına getirildi. piri reis'in göreve geldiği dönemde bölgedeki portekiz saldırıları iyice yoğunlaşmıştı. portekizliler kızıldeniz'deki türk donanma merkezini ve türk tersanesini yakma teşebbüsünde bile bulundular. piri reis ilk olarak portekizliler işgal etmiş oldukları aden kalesinden uzaklaştırdı.
    osmanlı devletinin süveyş donanmasına ait otuz kadar gemi ile hint okyanusuna açılan piri reis maskat açıklarında kendisinden iki kattan daha fazla gemiye sahip portekiz donanmasını mağlup etti ve maskat'ı ele geçirdi. kurtulabilen portekizliler hürmüz adasındaki hürmüz kalesine sığındılar. hürmüz kalesini kuşattı fakat kale alınamadı. bazı tarihçiler portekizlilerden rüşvet aldığı ve kuşatmayı bu nedenle kaldırdığını iddia ederler.(1) bu bölgede bulunan müslüman halkın portekizlilere yardım etmeleri piri reis'i çok kızdırdı. bu kızgınlıkla askerlerine şehri yağmalattı.(2) müslüman ahalinin yağmaya tabi tutulması bölgede pek hoş karşılanmadı. piri reis'i idama götüren süreç bu olay ile başlamıştı. piri reis bölgedeki basra valisi ramazanoğlu kubad paşa'dan yardım istedi. vali yardım etmediği gibi yağma olayı nedeniyle onu tutuklamak ve mallarına el koymak istedi. ancak piri reis buna müsaade etmedi.
    bu arada portekizlilerin büyük bir donanma ile bölgeye yaklaştığı ve basra körfezini kapatmayı planladıkları haber alındı. piri reis bakım ve onarım yapılan donanmasını hazır olmadan denize açılmasını istemedi. bölgede mahsur kalmamak için donanma ve askerleri geride bırakarak acil olarak üç gemi ile sıkıntılı bir şekilde süveyş tersanesine donanma merkezine döndü.(3)
    ne yazık ki, basra valisi ramazanoğlu kubad paşa piri reis hakkında şikayetini mısır valisine iletmişti.(4) mısır valisi onu tutukladı ve konuyu divana iletti. şikayet konularından en önemlisi piri reis'in hürmüz muhasarasını kaldırması ve donanmayı bırakıp gitmesi suçlaması idi. piri reis'in gerekli bakımdan geçmemiş donanmanın hint okyanusuna açılmasının çok sakıncalı olduğu şeklindeki savunması dikkate alınmadı. hakkında idam kararı verilen bu ünlü haritacı ve denizci piri reis seksen yaşının üzerinde iken kahire'de idam edildi ve malları müsadere olundu.(1552)

    kaynak
    1)islam ansiklopedisi (cilt 9, sayfa 503, meb 1964)
    2)osmanlı tarihi (ord.prof.ismail hakkı uzunçarşılı, cilt ıı, sayfa 397, ttk 1983)
    3)osmanlı tarihi (ord.prof.ismail hakkı uzunçarşılı, cilt ıı, sayfa 398, ttk 1983)
    4)osmanlı tarihi (yılmaz öztuna, cilt ı, sayfa 236 ktb 1998)
  • bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik, anne, baba, eğitim, toplum, teknoloji, dünya, antropoloji, psikoloji, sosyoloji..

    gündem özel 18 mart 2017 cumartesi

    programda ne ararsan var, bir solukta izledim kesinlikle ufuk açıcı.
  • (bkz: #67759017) no'lu entriye ithafen.

    tarih okudum, az çok tarihi bilgim vardır. gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki öğrendiğim hiçbir tarihi bilgi ufkumu iki katına çıkarmamıştır. özellikle talkan ve curcan katliamları... adam katliamların başlıklarına link vermiş ama açıp da okumamış bile. madem merak ettiniz, bir bakın ki bu olaylar ne zaman olmuş, öncesinde ne olmuş, sonrasında ne olmuş, o sırada erman çağlar ne yapıyormuş bir bakın lütfen ya. çok zor bir şey değil ki. olay çok basit. adam bir de çok müthiş bir ayrıntı yakalamış gibi, 650- 750 yılları arası türk tarihi hakkında boşluk olduğunu iddia etmiş. al kardeş, (bkz: kutluk devleti), 681- 744 yılları arasında hüküm sürmüş türk devleti. işini görür herhalde. hatta ufkunu iki katına çıkaracak bir şey yazayım mı; adı geçen katliamlardan sorumlu olan kuteybe'nin ölüm yılında (715) kutluk devleti'nin en önemli hükümdarı bilge kağan tahta geçti ve devletini dönemin en güçlü devletlerinden biri haline getirdi. kendi adına, kardeşi adına ve veziri adına abideler dikildi (orhun yazıtları). sonrasında da devlet yıkıldı, uygur devleti kuruldu falan, bunları bilirsiniz zaten.
    not: kutluk devletinde gök tanrı inancı (tengricilik de denir.), uygur devleti'nde ise manihaizm ve budizm yaygındı.

    gelelim müslümanlık meselesine. türkler arasında şehirlerde müslümanlığa geçiş 9. asır ortalarında, (türkler arasında yerleşik hayat bu dönemde azdır.) yaygın olarak müslümanlığa geçiş ise 10. yüzyıl ortalarında başlamıştır. bu dönemde abbasiler iyice zayıflamış, uzak valilikler bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamıştır. bu sebeple bölgede arap etkisi bile kalmamış, samaniler (bkz: samanoğulları) ile iran etkisi başlamıştır. ilber hoca bile söyler "türklerin din hocası iranlılardır." diye.

    eee, nerede kaldı katliamlar? ya hakikaten büyük çoğunluğu göçer olan bir milletin şehirlerde toplu halde katledildiğini düşünüyorsunuz, buna inanıyorsunuz, sonra da nasıl başardığınızı anlamadığım bir şekilde bunu türklerin müslüman olmasıyla birleştirip "türkleri zorla müslüman yapmışlar!!" diye ortaya atlıyorsunuz. o katliamlarda öldürülen insanların (yerleşikler olması sebebiyle) türk oldukları bile şaibelidir. bölgede daha çok soğdlar yaşar (bkz: soğd). ama hakimiyet genelde türklerde olduğu için öldürülenlerin de türk olduğu kanısı oluşuyor. bir de şunu belirteyim; verilen sayılar çok yüksek. olmaz o kadar diyemem ama, tarihçi abartması olması ihtimal dahilinde.

    neyse, diyeceğim o ki tarih tek çizgi üzerinden anlatılamaz. anlatılırsa böyle garip garip şeyler ortaya çıkar işte. taa 8. yüzyıl başında olan bir olayın, etkisini 10. yüzyıl ortasında gösterdiğini iddia etmiş olursunuz.

    dipnot: ilk müslüman olan türk devleti (halkıyla beraber) volga bulgar devletidir (bkz: volga bulgarları). yanılmıyorsam 920 civarında müslüman oldular ve üstte bahsettiğim iran etkisinin aksine doğrudan bağdat'la iletişim kurarak müslüman oldular. onlardan önce yönetimi türk olan mısır'daki tolunoğulları var .
    751 talas savaşı'nın ise türklerle arapların arasındaki mücadelenin anlaşma ve ticarete dönmesi gibi bir etkisi olduğu söylenebilir ama unutmamalı ki aynı dönemde emeviler de yerini abbasilere bıraktı. yani özel bir anlamı yoktur.
  • her insanın hayal kurma şeklinin çok farklı olduğu. bir süre ince internette aphantasia diye bir şey gördüm. uzun süredir bende bir farklılık olduğunun farkındaydım ama bunu görünce birden her şey yerine oturdu. bende aphantasia yani zihin körlüğü vardı.

    zihin körlüğü kısaca gözünde hiç bir şeyi canlandıramamak. ben böyle bir şeyin varlığını öğrenene kadar insanların gözünde canlandır derken gerçekten bir şeyler gördüğünü bilmiyordum. benim için ciddi bir aydınlanma oldu. peki zihin körü olduğunuzu nerden anlarsınız? aslında bu çok basit. anneniz ya da çocuğunuz eşiniz gibi sık gördüğünüz birisini gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın. eğer herhangi bir görüntü canlanıyorsa zihin körü değilsiniz.

    zihin körlüğü meselesini öğrendiğimden beri çevremdeki bir çok insana sordum ve aldığım cevaplar işi oldukça ilginçleştirdi. öncelikle bu konu hakkında yeteri kadar araştırma yapılmamış ve sanırım zihin körlüğü sanıldığından daha yaygın. sadece benim çevremde 6 kişi var. ve babam da zihin körü. bu da genetik olabileceğini düşündürüyor. ayrıca zihin körlüğüne sahip olmayanlar arasında da ciddi farklılıklar var. bazıları bir nesneyi düşünür düşünmez o nesneyi görür gibi olduğunu söylese de bazıları gözünde canlandırmak için uğraşıyormuş. ya da bir kedi hayal et dediğimde bazıları kedinin rengini ve diğer ayrıntılarını düşünmeden gözünün önüne getirirken bazıları daha belirsiz bir kedi canlandırıp ayrıntıları düşünerek oluşturuyormuş.

    zihin körlüğü konusunda yapılan araştırmalarda zihin körü insanların hayal kurmadığı söyleniyor. ama bunun yanlış olduğunu fark ettim. çünkü oldukça sık hayal kuruyorum. sadece görüntü olmadığı için kelimelerle ve diyologlarla hayal kuruyorum. bu da insanların hayal kurma şekillerinin de çok farklı olduğunu düşündürdü. ve sanırım bu konuda haklıyım. konuştuğum zihin körü insanlar arasında hayal kuran kimse çıkmadı. ayrıca hayal kurmanın yaş ilerledikçe ciddi şekilde azaldığını fark ettim. zihin körü olmayanlarda ise hayal kurma yöntemleri ciddi farklılık gösteriyor. mesela bazılarının hayallerinde özne kendisiyken bazılarında kendini temsil eden bir ideal benlik ya da karakterinin farklı yönlerini temsil eden alt benlikler oluyormuş. kimi insan hiç kelime kullanmadan film izler gibi hayal kuruyorken kimisi kelime, görüntü karışık kuruyormuş. bazı insanlar birbirinden bağımsız olaylar kurgularken bazı insanların sürekliliği olan bir hayal evrenleri varmış.

    daha yeteri kadar insanla konuşamadım ama konuştuğum herkesle daha çok şaşırıyorum. konuyu kafamda daha çok oturtmak için daha fazla insanla bu konuda konuşmak istiyorum. özellikle zihin körü olan yazarların mesaj atmasını bekliyorum.konu hakkında ılgi çekici bir şeyler fark edersem editlerim.

    edit: bir kaç yazardan mesaj aldım. benim de yaşadığım ve söylemeyi unuttuğum bir noktaya değindiler. konuştuğum tüm zihin körü olan insanlar gayet renkli rüya görebiliyor ve uyumadan önceki zihnin yarı açık olduğu evrede hayal ettiği şeyi gözünün önünde canlandırabiliyor.

    ayrıca ben bakmadan resim çizemiyorum, yüzleri hatırlamakta çok zorlanıyorum, yeni tanıştığım insanları hatırlasam bile isimler ve yüzler eşleşmiyor. mesela bir yere taşındığımda komşulardan birini görünce tanıyorum ama onun yan komşu mu karşı komşu mu olduğunu çıkaramayabiliyorum. çok iyi bildiğim yolları bile birilerine tarif edemiyorum. ve zihin körü olan bir çok insan da benzer sıkıntılar yaşıyor.
  • yale'de yapılan bir kaç araştırmaya göre duşta veya banyoda uzun süre kalmak aslında bir yalnızlık belirtisiymiş. bununla ilgili 4 ayrı araştırma yapmışlar ve bulduklari nedenler epey ilginc.

    mesela ilkinde kronik yalnızlık yaşayanların sıcak suyla yıkanarak duygusal bir "sıcaklık" elde etmeye çalıştığını fark etmişler. ikincisinde fiziksel olarak üşümenin insana kendini genel olarak yalnız hissettirdiğini kanıtlamıştır (buna şaşırmadım). üçüncüde geçmişte yaşadığımız olumsuzluklar ve reddedilme deneyimlerini hatırlayınca oluşan o burukluk ve sosyalleşme isteği (bir nevi yaralarımızı sarma isteği) ısınarak bastırılabilirmiş. son araştırmada ise bunların hepsinin bilinçaltında gerçekleştiği ve insanların genel olarak duşta veya banyoda uzun süre kalanların gayet mutlu ve sosyal bireyler olduğunu düşünürmüş.

    vay anasını. aylar önce instagramda görmüştüm. aslı var mı diye bakayım dedim, gerçekmiş. hep bu yüzdenmiş duştan çıkmak istemeyişlerim! yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekteymiş! poff.
  • airbus a380 2milyon parçadan oluşuyormuş .
    nasıl bir kıyaslama yapılır şöyle efenim: bir f1 aracı 13bin parçadan oluşuyor.
    kaynak: discovery ch.
hesabın var mı? giriş yap