• aslında günümüzde alfabe (alfabeta..) dediğimiz şeyin tek bir yerden türeyip evrilmiş olması. elif, be, te; alfa, beta, teta..
    edit:bulunan ilk alfabenin kökeni ortadoğu olması ve bunun doğu akdenizde ticaretle uğraşan halklar tarafından yayılması
  • kadın frengi hastası, 8 çocuğu var. bu çocukların üçü sağır, ikisi kör, birisi de zeka engelli. kadın hamile ve doğan çocuk beethoven

    sarhoş baba, hasta anne, yatılı okullarda geçen yalnız bir çocukluk, bitmeyen depresyon ve sara hastalığıyla mücadele eden dahi; dostoyevski

    6 çocuktan ilki o, iki erkek kardeşi bebekken ölüyor, üç kızkardeşi nazi zulmünde ölüyor. babası baskıcı, geçimsiz. o ise hep yalnız; onun adı kafka

    11 yaşında babasını kaybediyor, dedesi sert kişilik. onu evden gönderiyor. yoksul aile, 11 yaşında tersanelerde çıraklığa başlıyor; gorki

    babasından sürekli kemerle dayak yiyen bir çocuk.. çogu geceler sokakta yatıyor. cildi hasta, karaciğerinden muzdarip ; bukowski

    13 yaşında annesi ölüyor, okula gidemiyor, hayatı boyunca ruhsal hastalığının tekrarlayan ataklarından muzdarip. bir kitap kurdu; virginia woolf

    babası borçları yüzünden hapishaneye düşünce çalışarak borçları ödemek, ailesine bakmak zorunda kalan, okula gidemeyen küçük bir çocuk kendini yetiştiriyor;
    charles dickens

    aci ve zorluklar, birer basari tohumuna donusebiliyor demek ki...
  • her hangi bir şey öğrenmek zaten insanın ufkunu açar, insan bilgiyi yeni şeyler öğrenmek için kullanırsa sınırsız bir loop a girmek suretiyle çok zeki olabilir
  • tarihi yarımadanın, istanbul'un kalbinin roma'dan ve bizans'tan kalan eserlerin üzerine kurulu olması. bütün o sultanahmet'ten ayasofya'ya kadar alt kısmın tamamen dehlizlerle dolu olması. sultanahmet'in hemen ön kısmından başlayıp deniz kıyılarına kadar ulaşan bir hipodrom'un bulunması.

    bu hipodrom'un bazı kısımlarının üzerinde okul vb. yapıların inşa edilmiş olması. farklı kapılardan girerek bu roma döneminden kalmış eserleri dolaşarak yarımadayı turlayabilmek. istanbul'un eserlerle dolu olduğunu biliyoruz da kaçımız bunların içini gördük? yazarlar arasında olanı yoktur herhalde. özel izin ile girilebiliyormuş sadece. işte buraları gezen adam bir yabancı. elin adamı gelmiş ve belgeselini çekip gitmiş. e bize de izlemek düşer.

    https://www.youtube.com/watch?v=fab7tnrvizs

    belgeselin orjinal ismi (bkz: cities of the underworld)

    2007 yapımı bu arada. 10 yıllık belgesel. ama benim gibi cahil çoktur. açın izleyin. türkçe dublaj zaten.

    imdb

    edit: 99-2000 döneminde lise öğrencileri içeri girip gezmiş. demek ki sonradan kilitlendi. ya da yasaklandı.
  • (bkz: ece ayhan) şiirleri
  • zaten hiçbir bilim insanı okumadı ufku genişletir
  • insanın hayatının merkezine bir şeyi koyup bütün enerjisini ona harcaması gelecek zamanlardan çalmak oluyor. hevesiniz kırılacak kadar birşeye bağlanmayın sevmeyin.iş eş nesne
  • dünyada en çok çalınan ürün peynirmiş
  • johnny depp sıradan bir müzik grubuyla çalışmaktayken, nicolas cage tarafından keşfedilerek aktörlüğe başlamış ve çok sevdiğimiz film karakterlerine can vermiştir.
  • sünni toplulukların hukuk sistemlerinde bireyin potansiyel menfaati kavramının hiç olmaması.

    işbu sebebple osmanlının geri kalma sebebi, hatta tüm sünni grubların temel geri kalma sebebi budur denebilir.

    edit: "bireyin potansiyel menfaati " bu hukukta nasıl bir terimle dile getiriliyor bilmiyorum ama bence siz anladınız onu.
    edit2: imla
hesabın var mı? giriş yap