• 24 ocak 1980 yılında alınan, ithal ikameci sanayileşme politikasının terk edilerek ihracata dönük sanayileşme politikasının benimsenmesi ve ekonominin dışa açılmasını öngören 24 ocak kararları.

    öncelikle cumhuriyetimizin ilanından 1980'e kadar geçen sürede ekonomimizin kısa tarihine bakalım.

    1923-1929 yeniden inşa dönemi

    lozan antlaşması'nın öngördüğü bir liberal politika izlendi. 1923 yılının şubat ayında toplanan izmir iktisat kongresi’nde ülkenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak ve siyasal otoritesinin zedelenmemesi koşuluyla, milliyetçi ve liberal politikaların temelleri benimsenmiştir.

    1930-1939 korumacı-devletçi sanayileşme dönemi

    1929 büyük buhran'ın etkisiyle her devlet kendi başının çaresine bakmaya başladı. türkiye de liberal politakaları terkederek devletçi politakalar izledi. 1930 yılında türkiye cumhuriyet merkez bankası kurulmuş ve türk parasını koruma kanunu tbmm’de kabul edilmiştir. 1931 yılında ise korumacılığın ilk adımı olarak ithalata kota konulması ve ihracatın denetlenmesi yasaları çıkartılmıştır. 1932 yılında da yürürlüğe giren yasalarla, ekonomik faaliyetlerde devletin denetim yetkileri arttırılmıştır. 1933 yılında ise sümerbank'ın kurulması ve mevduatı koruma yasaları ile ödünç para verme ve kredi işlemleri düzenlenmiş, devlet bu tarihte ilk defa faiz oranlarını belirlemeye başlamıştır.

    1940-1945 2. dünya savaşı dönemi

    1939'da başlayan 2. dünya savaşı'na katılmasak da savaşın olumsuz etkisini fazlaca hissettik. genç nüfusun silah altına alınması üretimi düşürmüş, kısmi kıtlık başlamış ve karaborsalar oluşmuştur. bazı temel gıda maddelerinin temini karneye bağlanmıştır. yeni vergiler uygulamaya koyulmuş.

    1945-1960 liberalleşme dönemi

    türkiye'nin siyasi ve ekonomik tarihi için en önemli dönemlerden biridir. 1946 çok partili rejime geçiş dönemidir. aynı zamanda abd, 2. dünya savaşı'nın yıkımını azaltmak, güçsüz avrupa'yı komünizm etkisinden korumak ve dünyayı kuracağı sisteme entegre etmek için bir plan hazırladı; (bkz: marshall planı) buna göre askeri ya da ekonomik yardımlardan yararlanmak isteyen bir ülke, sistemin koşullarına uymak ve alacağı yardımların içerdiği şartları yerine getirmek durumunda kalmıştır. bu sistem ise abd’nin, dış ticaretin serbestleştirilmesine yönelik kurum ve kuralları oluşturmasını içermekteydi.

    1946’daki 100 milyon dolar civarındaki ticaret fazlasına rağmen 1946-1953 yıllarında dış ticaret açığı toplam olarak 500 milyon doları bulmuş ve bu açıklar abd yardımları ve dış kredilerle kapatılmıştır. 1930 yılından itibaren (1938 hariç) sürekli olarak sağlanan dış ticaret fazlasının cumhuriyet tarihi boyunca kaydedildiği son yıl 1946’dır.

    1954-1960 dönemi liberal bir dış ticaret rejimi içinde dış dengenin sağlanamayacağının anlaşıldığı, bu nedenle dış ticaret kontrollerine gidilen, ancak ticaret açıkları yine ortadan kalkmadığı yıllardır.

    1960-1980 planlı kalkınma dönemi

    1960 yılında yeni bir anayasa hazırlanarak (bkz: 1961 anayasası), uzun vadeli bir ekonomik planın yapılması süreci başlamış ve planlı ekonomiye geçiş süreci başlamıştır. 1960 yılında devlet planlama teşkilatı kurulmuş ve 1980 yılına kadar süren bu zaman süresince ekonomi politikaları beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde ve dışa kapalı bir şekilde uygulanmıştır. bu dönemin temel özelliği ithalat yerine yerli üretim (ithal ikamesi) ile sanayileşme çabalarıdır. türkiye ekonomisi 1970’li yılların sonlarına doğru ise önemli ölçüde ödeme güçlüğü ve döviz darboğazıyla karşılaşmış ve 1970'li yıllardaki petrol krizleriyle iyice zora girmiştir.

    1980-1990 yeniden liberalleşme dönemi

    1979'un sonlarına doğru bülent ecevit istifa ederek hükümeti siyasi rakibi süleyman demirel’e devretmiş oldu. süleyman demirel de yeni bir istikrar programı hazırlama görevini başbakanlık müsteşarlığına getirdiği turgut özal'a verdi.

    baştan sona kadar "alternatifi yoktur" sloganı ile ve çok yoğun bir ideolojik kampanya ile halk kitlelerine ve kamuoyuna sunulan 24 ocak modeli ne türkiye ne de dünya bakımından orijinal bir önlemler paketidir. bu kararlar, 1970’li yıllarda imf'nin dış tıkanma koşulları altında bunalan pek çok az gelişmiş ülkeye empoze ettiği standart istikrar politikası paketi ile dünya bankası tarafından geliştirilen tipik bir yapısal uyum programının tüm bilinen unsurlarını içermektedir. programın ana hatları şu şekilde özetlenebilir;

    -para arzının kısılması ve serbest faize geçilmesi,
    -türk lirasının yüksek oranda devalüe edilmesi, (tl’nin değeri 1dolar = 47.80 tl’den 71.40 tl’ye düşürülmüştür.) 26 ocak 1980 milliyet gazetesi manşeti
    -kamu harcamalarının kısılması, bütçe açığının küçültülmesi,
    -kit ürünlerine açıklarını kapatmaları için zam yapma yetkisinin verilmesi,
    -sübvansiyonların asgariye indirilmesi ve fiyat kontrollerinin azaltılması,
    -esnek kur, günlük döviz kuru uygulamasına geçilmesi,
    -yabancı sermaye girişini hızlandıracak önlemlerin alınması,
    -ihracata dayalı sanayileşmeyi özendirirken, ihracata (vergi, ucuz kredi ve döviz kullanım kolaylıkları) sürekli destek verilmesi.

    24 ocak 1980 kararları 12 eylül 1980 darbesinden sonra kararlılıkla uygulanabilmiştir. çünkü olağan koşullarda uygulayamayacak kadar ağır koşullar içeriyordu. hatta 24 ocak kararlarının uygulanabilmesi için uygun zemin oluşturulması 12 eylül'ün alt unsurlarından sadece biridir. #70750605 ekim 1983 yılına kadar geçen askeri müdahale döneminde 24 ocak kararlarına ek yeni karalar alınmıştır. bunlar;

    -üretimde önemli aksamalar yarattığı, aynı zamanda ihracatı da olumsuz yönde etkilediği noktasından hareketle grevler yasaklanmış ve böylece üretimin devamlılığı sağlanmak istenmiştir. grevler daha sonra 1982 anayasasında belirgin ölçüde kısıtlanmıştır. @
    -bütçe açığını azaltmak ve enflasyonu önlemek üzere kamu işçi ve personel istihdamı dondurulmuştur.
    -yine, enflasyonu önlemek üzere ücretlerdeki artışlara kısıtlamalar getirilmiş ve ücret artışlarının fiyat artışları kadar olması, yani reel ücretlerin sabit kalması ilkesi benimsenmiştir.

    24 ocak kararları ile gelen finansal serbestleşme hareketleri şu şekildedir;

    -1980: faiz oranları üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmıştır.
    -1981: ithal ikameci dönem sona ermiştir.
    -1981: döviz kurunun her gün merkez bankası’nca açıklandığı günlük kur sistemine geçilmiştir.
    -1982: sermaye piyasası kurulmuştur.
    -1984: döviz alım satımı serbestleştirilmiştir.
    -1984: kambiyo rejimi değiştirilerek yurttaşların döviz taşımasına izin verilmiştir.
    -1986: imkb’de alım satım işlemlerine başlanmıştır.
    -1986: (interbank) bankalararası para piyasası açılmıştır. (böylece bankaların kısa vadeli likidite ihtiyaçlarının karşılanması ve fon fazlalarının sistem içinde değerlendirilmesi imkanı oluşmuştur.)
    -1987: açık piyasa işlemleri (api) başlamıştır.
    -1988: efektif döviz piyasası kurulmuştur.
    -1989: altın piyasası kurulmuştur.
    -1989: sermaye hareketleri üzerindeki sınırlamalar kaldırılmıştır.

    24 ocak 1980 tarihinde alınan bu kararlar ile gerçekleştirmesi hedeflenen temel amaçlar ise şu şekildedir;

    -enflasyonun kontrol altına alınarak hızlı bir şekilde aşağı çekilmesi.
    -gerçekçi kur politikası uygulaması ile döviz gelirlerinin arttırılması.
    -ihracatın çeşitli teşvik kararları ile hızla arttırılması ve ihracata yönelik sanayileşme politikası izlenerek sanayi ürünlerinin ihracatına ağırlık verilmesi.
    -kit’lere ürettikleri ürünlerin fiyatlarını serbestçe belirleme yetkisi verilmesi ve zarar eden bu kuruluşların kârlı hâle getirilerek hazine üzerinde oluşan yüklerin hafifletilmesi.
    -faiz oranlarının serbest bırakılması ve bu şekilde fertlerin yastık altındaki paralarının mali sektöre akımı sağlanarak tasarrufların arttırılması.
    -yabancı sermayeyi çeşitli teşviklerle ülkeye çekerek daha fazla yatırımın sağlanması. (buna paralel olarak istihdam da artacaktır)
    -fiyat denetim komitesinin kaldırılması suretiyle fiyatlar üzerindeki denetimlere son verilmesi ve fiyatların piyasadaki arz ve talebe göre belirlenmesi.
    -devletin ekonomik faaliyetlerdeki rolünün ve ekonomiye müdahalesinin en aza indirgenmesi.
    -istihdamı arttırıcı nitelikteki yatırımlara yönelerek işsizliğin azaltılması.
    -vergi reformu yapılarak, vergi gelirlerinin arttırılması ve vergilemede adaletin sağlanması.
    -kamu sektörü ile özel sektör arasındaki kamu sektörü lehine olan ayrıcalıkların azaltılması.

    24 ocak kararları sonucunda ihracatta önemli sıçramalar yaşanmıştır. 1980 yılında 2,9 milyar dolar olan ihracatımız 1987 yılında 10,2 milyar dolara ulaşarak yaklaşık dört kat artmıştır. 1980 yılında 7,9 milyar dolar olan ithalat 1987 yılında 14,2 milyar dolara yükselmiştir. ithalatın içerisinde en büyük payı ise hammadde ithalatı almıştır. 1987 yılında türkiye’nin ihracatı yaklaşık olarak 10 milyar dolar, ithalatı ise 14 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. yaygınlaşan ihracat teşvikleri sonucu da "hayali ihracat" skandalları yaşanmıştır.

    24 ocak kararlarının başka olumsuz sonuçlarından biri de bankerler krizidir.
    faizlerin serbest bırakılması sonucunda dönemin 8 büyük bankası aralarında centilmenlik anlaşması imzalayarak faizleri % 50'de sabitlediler. bankerler ise bu durumu fırsat bilip daha yüksek faiz vermeye başladılar. küçük tasarruf sahipleri de paralarına bankalardan daha yüksek faiz almak için bankerlere akın etti. toplanan büyük miktarda paralar, bankerlerin mantar gibi türemesine neden oldu. (bankerlik furyasının en ünlü isimlerinden kastelli'nin reklamı) devlet, bir noktada tıkanacağı belli olan bu sisteme yönelik yeterli denetleme ve düzenlemeyi yapamamıştır. 1981 yılının sonundan itibaren bankerlerden mevduat çekilişleriyle başlayan kriz sonunda, faizleri ödeyemeyen bankerler peşpeşe iflas etmeye başladılar. nisan 1982'ye kadar 258 banker battı. sayıları 200 bini bulan ve toplam 75 milyar tl alacakları olan küçük ve orta tasarruf sahipleri ortada kaldı.

    mağduriyetlerin giderilmesi için çeşitli çalışmalar yapıldı.

    -1988 yılına kadar faiz oranları tekrar merkez bankası tarafından belirlenmeye başlandı.
    -"bankerzedeler yasası" çıkarılarak, bankerzedelere 200 bin liraya kadar ödeme yapılmıştır. (kocalarından gizli gizli biriktirdikleri parayı bankerlere yatıran kadınlar, kocalarına söyleyemedikleri için uçup giden paranın peşine düşememiş, üstüne buz gibi su içmek zorunda kalmıştır.)
    -krizin siyasi sonucu olarak başbakan yardımcısı ve maliye bakanı kaya erdem 13 temmuz 1982'de, ekonomiden sorumlu devlet bakanı turgut özal ise 14 temmuz 1982'de istifa etti.

    24 ocak 1980 kararlarından 13 yıl sonra 24 ocak 1993'te uğur mumcu, 21 yıl sonra 24 ocak 2001'de de gaffar okkan suikaste uğramıştır.
  • öldürüp klozete attığım sineğin sudaki gölgesiyle iskambil destesindeki sinek serisinin sembolünün aynı olması.
  • sürekli kuzeye doğru seyehat ederseniz kuzeye varırsınız. ancak sürekli doğuya seyahat ederseniz daima doğuya gitmiş olursunuz.

    bunun sebebi dünyanın şeklinden dolayı kuzey ve güneyin belli bir nokta olarak belirlenmiş olmasıdır. ancak aynı şey doğu ve batı için geçerli olmadığından ucu açıktır.
  • renkli bir kişiliği olduğu bilinse de winston churchill’in aynı zamanda yetenekli bir ressam olması güzel bir ayrıntı bana göre...

    https://www.wikiart.org/en/winston-churchill
  • renkli bir kişiliği olduğu bilinse de adolf hitler’in aynı zamanda yetenekli bir ressam olması güzel bir ayrıntı bana göre...

    https://www.wikiart.org/en/adolf-hitler
  • friends’i baştan sona 50 defa izlemiş olmama rağmen daha önce hiç görmediğim sahnelerine denk gelmem.

    yıllardır tekrar tekrar izlemekten artık ezbere bildiğim bölümlerden bir tanesi yemek yaparken arka planda oynuyordu ki, bir baktım daha önce duymadığım bir replik.
    ‘ne oluyoruz yahu?’ diye düşünüyordum ki, yepyeni bir sahneyle karşılaştım. meğerse benim yıllardır izlediğim avrupa bölgesi dvd’leri için kesilip kırpılmış versiyonlarmış. o gün izlediğim stream de zamanında amerikan televizyonunda yayınlandığı şekli.
    bu aydınlanma ve çocuk gibi sevinme üzerine bütün sezonları (benim için) yeni sahneleriyle birlikte baştan sona tekrar seyrettim ve yıllar sonra ilk defa friends izlemenin keyfini yaşadım.

    bolca yeşilden sonra gelen edit:

    tek tek başa çıkamıyorum, herkese topluca açıklayayım: ben watchseries’de denk geldim, ama herhangi bir streaming sayfasından ulaşılabilir diye tahmin ediyorum.
    bölümlerin uzunluklarından dvd mi yoksa tv versiyonu mu anlaşılır. dvd versiyonu genelde 22 dakika civarında, tv versiyonu biraz daha uzun. örnek olarak s1e2; host olarak vidzi’yi seçtiğinizde 22.51 dk, gorillavid’i seçtiğinizde ise 24.21 dk.

    bugüne kadar zaten tv versiyonunu izlediyseniz hiçbir fark olmayacak elbette ki, ancak sadece dvd versiyonunu izlediyseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız :)
    iyi seyirler!
  • nerede susacagini bilmek. susanin da, karsisinda susulanin da ufku kat be kat artar.
  • sahte yorumlar ve haberlerin gücü.

    tripadvisor'da sahte yorumlar yazarak restoranlardan 10 pound kazanan ingiliz bir genç, the shed at dulwich diye sahte bir restoran yaratarak londra'daki restoranlar arasında 1 numaraya yükseldi. evini restoran adresi olarak gösterip sahte bir telefon alan oobah butler; sadece 1 gece açık kalan evinin bahçesindeki restoranı arkadaşlarını organize ederek londra'daki restoranlar arasında 1 numaraya çıkarmayı başardı ve onlarca habere konu oldu. durumu fark eden tripadvisor restoranı sitesinden çıkarsa da, olay internette okunulan yorumların güvenilirliğinin ciddi bir şekilde sorgulanmasına sebep oldu.

    tuvalet kokusu bloğuyla yapılan yemek fotoğrafı
    bu da arkasındaki gerçek

    domuz ve yumurta yemeği - ama aslında kullanılan kendi ayağı

    hikayesi

    kaynak
  • bm'nin 2100 senesi için yaptığı orta seviyeli nüfus tahminleridir.

    "bunun neresi bizim ufkumuzu ikiye katlayacak" diyenler için evvela bir açıklamada bulunayım. demografi gelecekteki siyasî ve iktisadî düzenin en mühim göstergesidir. bugün fakir sayılan bazı ülkelerin artan nüfus sayesinde ileride nasıl bir potansiyle sahip olduğunu gösterir. ayrıca belirtmem gerekir ki bu tahminler %100 doğruluk göstermez, yani bu rakamlar birer varsayımdır, lâkin yine de kullanışlıdır. açıklamayı yaptığıma göre artık verileri paylaşabilirim;

    2100'de en yüksek nüfusa sahip olacak ilk on ülke:

    1. hindistan: 1,659,786,000
    2. çin: 1,004,392,000
    3. nijerya: 752,247,000
    4. abd: 450,385,000
    5. dem. kongo c.: 388,733,000
    6. pakistan: 364,283,000
    7. tanzanya: 299,133,000
    8. endonezya: 242,648,000
    9. etiyopya: 242,644,000
    10. nijer: 209,334,000

    (çin'in zirveyi hindistan'a kaptırması ve afrika ülkelerinin ise listeyi domine etmesi dikkat çekiyor)

    nüfus artışıyla dikkat çeken ülkeler (güncel nüfusu ile kıyaslayama):

    1. nijer: 20m--> 209m (x10.45)
    2. zambia: 16m--> 104m (x6.5)
    3. tanzanya: 55m--> 299m (x5.43)
    4. angola: 25m--> 138m (x5.52)
    5. uganda: 41m--> 202m (x4.92)
    6. nijerya: 185m--> 752m (x4.02)
    7. kenya: 49m--> 156m (x3.18)

    (muazzam sayılar var, yani nijer nüfusunun on kat artması gerçekten müthiş)

    en sert nüfus düşüşü yaşayacak ülkeler:

    1. çin: -400,000,000
    2. japonya: -43,000,000
    3. rusya: -27,000,000
    4. ukrayna: -16,000,000
    5. bulgaristan: -4,000,000

    (ukrayna ve bulgaristan gibi ülkeler neredeyse mevcut nüfusunun %50'sini kaybedecek, çin'de ise çok uçuk bir sayı mevzu bahis. 15. asırda dünyanın nüfusu 400 milyon civarı idi, çin'deki nüfus düşüşünün ne kadar yüksek olduğunu böyle kıyaslayabilirsiniz)

    nüfuslarına göre kıtalar (yüzdeleri yuvarladım):

    1. asya: %44
    2. afrika: %40
    3. k. amerika: %4
    4. l. amerika: %6
    5. avrupa: %5
    6. okyanusya: %1

    yekûn: 11,200,000,000 (takriben)

    (1920'li yıllarda dünyadaki avrupalı nüfusu %25 civarındaydı, çok büyük bir erime mevzu bahis)

    türkiye'nin 2100 senesindeki tahminî nüfusu 87,983,000, lâkin 2050 senesinde bir zirve yaşayacağız çünkü o zaman nüfus 96,856,000 olacak.

    entry'nin hacmini biraz genişlettim lâkin son bir veri paylaşacağım, ben okurken hayret ettim doğrusu, işte 2100 senesinde en yüksek nüfusa sahip olacak üç şehir;

    1. lagos:*88 milyon
    2. kinsaşa:*83 milyon
    3. darü's selam:*73 milyon

    istanbul'un 2100'deki nüfusunu maalesef göremedim zira listede mevcut değildi, ancak merak edenler için söyleyeyim, 2050'deki nüfusu 11 milyon olacak(mış), tabiî insan 88 milyon gibi bir rakamı görünce haliyle şükrediyor. sahiden, 88 milyon nedir arkadaş?!

    hasılı, bugünden hamlelerimizi (devlet olarak) lehimize işleyecek şekilde planlamamız elzem. bu istatistikler bizim faydalı olacaktır, tabiî bu mezkur devletler yıkılmazsa, felaketler yaşanmazsa, tarihin seyrini değiştirecek hadiseler vuku bulmazsa...
  • çok sadık olduğunu sandığın eşinin dostunun arkandan iş çevirdiğini öğrenmen nirvanaya da çıkartabilir.
hesabın var mı? giriş yap