• bern üniversitesi'nden dr. sarah rudorf ve meslektaşları oluşturdukları bir beyin simülasyonu ile gerçekleştirdikleri bir araştırmada insanların otoriteye boyun eğip eğmemesinin beyinle alakalı olduğu sonucuna vardılar. bu araştırmaya göre:

    beyindeki inferial lob ile dorsolateral prefrontal korteks arasındaki bağlantı ne kadar güçlüyse siz de bir o kadar isyankâr oluyorsunuz. tabi bunu salt genle, beyinle açıklamak yetersiz kalabilir çevrenin de etkisi vardır.
  • taburcu olmak: bizde modern tıp, askeri hastahanelerle ülkeye girdiğinden; iyileşen kişi eve değil, taburuna döner. sadece türkçe'de, hastahanede şifa bulup çıkan kişi için "taburcu oldu" şeklinde bir askeri tabir vardır. batı dillerinde benzeri yoktur.
  • yalnızız kelimesinin bir oksimoron oluşu. oksimoron kelimesinin anlamını da o anda öğreniyorsan bi acayip şeyler oluyor.
  • son yayımlanan türkiye uyuşturucu raporu'dur. hem kullanılan uyuşturucular hususunda bilinçlendir hem de istatistiklerle konuya olan duyarlılığımızı arttırır.

    açıklanan son istatistiklerle ciddi anlamda korkutucu bir tabloya sürüklendiğimizi gösteren veriler var. mekanlardan sokaklara, köşebaşlarından okullara hatta sınıflara ve meskûn mahallere kadar giren uyuşturucunun ülkemizdeki kullanım yaşı 12'ye kadar düşmüştür. kullanım oranı ise son 13 yılda %1833 artmıştır. evet, doğru okudunuz!

    hâl böyle olunca konu üzre bir araştırma yapıp dikkat çeken bazı verileri burada da paylaşmaya karar verdim. bu sebeple işe öncelikle ülkemizde dikkat çeken belli başlı uyuşturucuların tespiti ve insan beyni üzerindeki tesirlerini araştırarak başladım. bunların bazılarını kayıt altına alıp müstakil entryler halinde paylaştım. daha sonra narkotik verilerinden hareketle yıl içerisinde düzenlenen operasyonda yakalanan dağıtıcı sayısı ve üzerlerinde tespit edilen uyuşturucu miktarlarını belirleyerek geçen yıla oranla gösterdiği değişime ulaştım. bu veriler yalnızca yakalanabilen satıcıların ve ele geçirilen o andaki uyuşturucu miktarlarının sayısı. daha bunların sevkıyat yapan kartelleri, patronları, zulaları ve ulaştığı binlerce kullanıcısı var. onlardan istatistiklerde bahsedilemiyor çünkü hepsini tek tek tespit edebilmek imkansız. dolayısıyla siz bu verileri, ulaşılan karınca yuvaları gibi tahayyül edin. karınca sayısının ne olduğunu size bırakıyorum...

    ocak/2017 - ocak/2018 arası veriler

    metamfetamin

    yakalanan torbacı sayısı: 5284
    yakanan uyuşturucu miktarı: 251 kg
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 85.1 artış

    ecstasy

    yakalanan torbacı sayısı: 8777
    yakanan uyuşturucu miktarı: 3.783.737 adet
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 4.9 artış

    captagon

    yakalanan torbacı sayısı: 685
    yakanan uyuşturucu miktarı: 3.783.737 adet
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 14.4 artış

    esrar

    yakalanan torbacı sayısı: 54.788
    yakanan uyuşturucu miktarı: 146.594 kg
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 11.3 artış

    eroin

    yakalanan torbacı sayısı: 12091
    yakanan uyuşturucu miktarı: 5585 kg
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 33.4 düşüş

    kokain

    yakalanan torbacı sayısı: 2201
    yakanan uyuşturucu miktarı: 845 kg
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 49.4 artış

    diğer uyuşturucular

    yakalanan torbacı sayısı: 20.670
    yakanan uyuşturucu miktarı: 626 kg
    diğer yıla oranla göstertiği değişim: % 32.8 artış

    uyuşturucu sebebiyle yaşanan ölümlerde ilk 5 ilimiz:

    1.istanbul
    2.antalya
    3.adana
    4.gaziantep
    5.ankara

    uyuşturucu kullanan bireylerin eğitim seviyeleri:

    hiç okula gitmemiş: %3.72
    ilkokul mezunu : %33.59
    ortaokul mezunu: %32.86
    lise mezunu: %24.28
    yüksekokul mezunu: %5.55

    ek- sentezlenmiş kimyasallar ve yeni nesil uyuşturucular hakkında bilgiler:

    psilocybin- sihirli mantar

    eroin

    mescaline

    esrar

    krokodil

    lsd

    ketamin

    ecstasy

    kokain

    scopolamine

    * uyuşturucu artık her yerde. sevdiklerimizi bu illetten uzak tutmaya çalışmak tek başına yeterli bir çözüm değil. aynı duyarı çevremize de göstermeliyiz. bugün "bana ne" diyerek yüz çevirdiğimiz hadiselerin ertesi gün tam da ortasında kalabiliriz.

    kaynak: www.narkotik.pol.tr
  • yaşadıklarınız hak ettiklerinizdi size yaşatılacaklar da şu an hak ettiğiniz olacak düzen böyle işliyor, dünyanın en güzel düzeni bu kimsenin ahı kimsede kalmıyor.
  • aslında hepimiz biliyoruz. bilmekten ziyade seri bir şekilde hareket ederek, bir bir gerçekleştirmiş oluyoruz. nedir peki bu? sinirbilime kafayı taktığımdan beri beyni araştırmak bana müthiş bir keyif veriyor, merakla birlikte.

    eller diyorum efenim. nasıl oluyor da hem çok kaba, ağır işleri yapabiliyor hem de son derece hassas. bir bebeğe minik dokunuşlarla usulca sokulabiliyor,zarar vermeden..

    sebebi kısmen şöyle; bunun cevabı yine merkezi sinir sisteminde. kaslarımızın her birine kasın büyüklüğüne ve yaptığı işin inceliğine bağlı olarak sinirler bağlanmıştır. ince işler yapması gereken (parmak kaslarımız gibi) kaslarda neredeyse her kas hücresine bir sinir hücresi bağlıyken daha kaba işlere adanmış (sırt veya kalça kaslarımız gibi) kaslarda ise bir sinir hücresi yüzlerce kas hücresine aynı anda bağlıdır.

    dolayısıyla bir sinir hücresi çok sayıda kası uyardığında bir anda büyük bir kasılma gücü ortaya çıkar. parmaklarda ise durum çok daha hassastır. parmakları “bekleyen” yük miktarına göre parmaklara giden sinirlerin sadece bir kısmı uyarılır; dolayısıyla parmak kaslarımızın sadece bir kısmı kasılır. kasılan kas az olduğundan üretilen güç de azdır ve parmaklar nazikçe işlerini sürdürebilirler.
  • yeni doğan bir bebeğin vücudunda yetişkin bir insandan daha fazla kemik bulunması. doğumdan itibaren bazı kemikler zamanla birbirine kaynamaya başlar. örneğin kafatasını oluşturan kraniyel sütürler ve diz kapağı (patella) gibi bazı kemikler de doğumdan sonra zamanla oluşur.

    yani teknik olarak, bir bebeğin hacmen bir yetişkinden daha fazla kemiği bulunmasa da, kemik yoğunluğu kemikler güçlenene kadar hiyalin kıkırdaktan ibaret olduğu için daha fazla parçada kemiği bulunmaktadır.

    bir bebeğin vücudunda 270 kemik bulunurken, yetişkin insanın vücudunda 206 kemik bulunur.
  • (bkz: 19 mayıs 2018 kraliyet düğünü)

    kitap gibi..
    adamlar orta çağı yaşıyorlar resmen.
    kralcılar. kraliçeciler. prensciler. premsesciler.
    daha yeni kuzen evlendi. bizde yapılan bütün rutinleri alasıyla yapıyorlar.
    - sohbetli düğün
    - ortalıkta dolaşan veletler
    - bedenin hatları ortada iken kapalı baş (yalnız bunlarda taviz yok hepsi kapalı)
    - nikahı kıyan bile türk aksanı ingilizce kullanıyor. (hani şu aksansız ingilizce olandan)
    - yok gelinlik iyiydi, yok kötüydü
    - ay sen giycen, ay ben ne giycem

    **canım ne isterse onu yaparım memleketi bu ingiltere. doğrusunu kendisi belirliyor. sen de sadece öyle izliyorsun.
  • sivrisinekler ortadan tamamen kaldırılsaydı neler olurdu? bu soruyu cevaplamadan önce sivrisineklerin kakao ağacı için, yani çikolatanın üretilmesi için önemli bir işleve sahip olduğunu söylemek mümkün. tabii ki olay bununla sınırlı değil. herhangi bir organizmanın ortadan kaldırılması ekosistemler için ciddi sonuçlar doğurabilir. bu örneklerden birisi de şu aylarda tekrar kendilerini gösteren sivrisiklerdir. eğer hepimizin çok gereksiz ve zararlı olarak gördüğü sivrisinekler, ortadan tamamen kaldırılsaydı, ne gibi sonuçlar doğurabilirdi? bunu biraz irdeleyelim.

    sıtma, her yıl dünya çapında 247 milyon insanı enfekte eder ve yaklaşık bir milyonunu öldürür. sivrisinekler, sarı humma, dang humması, chikungunya virüsü ve batı nil virüsü gibi hasatalıkları yayarak, çok büyük bir sağlık ve mali yüke neden olurlar.

    peki onlar hiç olmazsa neler olurdu? onları özleyen birileri olur muydu? doğa bu soruyu, ekolojide uzmanlaşmış bilim insanlarının önüne getirerek, bazı şaşırtıcı cevapları ortaya çıkardı.

    3.500 tane adlandırılmış sivrisinek türü vardır. hemen hemen her kıtada ve habitatta yaşarlar ve çok sayıda ekosistemde önemli işlevlere sahiptirler.

    bir böcek bilimci olan jittawadee murphy'e göre, sivrisinekler yeryüzünde 100 milyon yıldan fazla bir süredir varlar ve çok fazla türle birlikte evrim geçirdiler. bir sivrisinek türünün silinmesi, geriye avcısı olmayan bir yırtıcı hayvan ya da tozlaştırıcısı olmayan bir bitkiyi bırakabilir. yani dengeyi bozabilir.

    böcek, örümcek, semender, kertenkele ve kurbağanın birçok türü de birincil besin kaynağını kaybederdi. diğer yandan yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar, bölgeye mikrobik bir sivrisinek kontrol edici olan bir madde püskürtülerek camargue, fransa'daki bir parktaki ev kırlangıçlarını gözlemlediler. püskürtme sonrası kuşların yuva başına ortalama iki yavru ürettirken, bu sayı kontrol bölgesindeki kuşlarda 3 yavruydu.

    sivrisinek yiyen birçok kuş, sivrisineklerin ortadan kalkmasından sonra, türlerini devam ettirebilmek için diğer böceklere yönelirdi. diğer yandan böcekle beslenen bazı türler, sivrisinekleri hiç özlemeyebilir. örneğin; yarasalar çoğunlukla güve ile beslenirler ve bağırsak içeriklerinin sadece % 2'sinden biraz daha azı sivrisineklerden oluşur.çoğu böcekle beslenen canlıların, sivrisineklerin olmadığı bir dünyada aç kalmayacağını söylemek mümkün. dolayısıyla ekosistemin direkt olarak bozulacağına dair yeterli kanıt yok. diğer yandan olayın farklı boyutları da söz konusu.örneğin; sivrisineklerin yok edilmesinin, arktik tundrada ciddi sonuçlara neden olacağı düşünülmektedir. örneğin; sivrisinekler, bir ren geyiği sürüsündeki her hayvandan günde ortalama 300 mililitre kadar kan tüketir. ren geyiklerinin sivrisinek sürülerinden kaçmak için yollarında değişiklik yaptıkları bilinmektedir. yani göç yolları değişirse, binlerce ren geyiğinin göç ettiği, toprağı ezdiği, liken yediği, kurtları beslediği ve genellikle ekolojiyi değiştirdiği arktik tundrasında ciddi sonuçlar ortaya çıkabilir.

    sivrisinek larvalarının tamemen ortadan kalkması durumundaki başka bir etki de, yüzlerce balık türünün hayatta kalabilmek adına beslenmelerini değiştirmeleridir. bu basit görünse de, beslenme davranışı gibi özellikler balıklarda önemli bir yere sahiptir. örneğin; sivrisinek balığı (gambusia affinis), özel bir avcıdır ve sivrisinekleri öldürmek için pirinç tarlalarında ve yüzme havuzlarında haşere kontrolü olarak kullanılır. soyunun tükenmesi ya da diğer balıkların kaybı, besin zincirinde çok önemli etkilere sahip olabilir. larva olarak, sivrisinekler, sucul ekosistemlerde önemli biyokütle oluştururlar. yani su ekosistemleri için hayati öneme sahip olabilirler. etkiler söz konusu su kütlesine de bağlıdır. sivrisinek larvaları, kuzey amerika'nın doğu kıyısında önemli bir sayıda bulunurlar. sivrisinek türleri, orada yaşayan böcekler, bakteriler ve protozoa gibi mikroorganizmalarla birlikte bulunur. diğer böcekler suda boğulduğunda, sivrisinek larvaları atık ürünler üzerinden beslenir ve bitkiler için azot gibi bazı besinleri üretir. bu durumda, sivrisinekleri ortadan kaldırmak, bitki büyümesi için olumsuz sonuçlara neden olacaktır.

    sivrisinek olmadan, binlerce bitki türü tozlayıcılarını kaybedebilir. bunlardan en çarpıcısı, "ceratopogonidae" türünün, kakao bitkisi gibi tropikal türlerin tozlaştırıcısı olmasıdır. yani bu türün ortadan kalkması, çikolatasız bir dünya anlamına gelebilir.

    nihayetinde, sivrisinekler, diğer organizmaların yapamayacağı bazı şeylere sahip gibi görünmekle birlikte; patojenik mikropların yayılması için ideal bir yol sağlamaları ve bir bireyin kanını emme konusunda verdikleri zararlar da ortada. bu açıdan özellikle "anopheles" cinsinin ortadan kaldırılması, insanlık için önemli bir yere sahip. sonuç olarak, ekosistemin direkt olarak bozulacağına dair yeterli derecede kanıt olmasa da ve bazı bilim adamlarınca ortadan kaldırılmalarının çok çok hayati sonuçlar doğurmayacağına dair görüşler olsa da; onların önemsiz diyemeyeceğimiz bir tür olduğu, akla yatkın.

    kaynak: https://www.nature.com/…10/100721/full/466432a.html den derlenmiştir.
  • viktor hugonun sefiller adlı romanında hiç kesilmeden tam 800 kelimeden oluşan bir cümle vardır.
hesabın var mı? giriş yap