• kimyon ve havucun aynı aileden olduğu bu yüzden de yemek yaparken bir arada kullanıldıklarında birbirlerine çok yakışacakları. denemedim.
  • edebiyat dünyasının efsanevi isimleri genellikle utangaç, sıkılgan, asosyal tiplerden çok, ele avuca sığmaz asi ve kimileyin kötücül rock yıldızlarınınkini andıran hayatlar sürmüşlerdir.
    çoğu bağımlı ve şehvet düşkünüdür.
    toplum normlarının ve değerlerinin çok uzağında yaşarlar.

    william shakespeare:
    çapkınlığıyla ünlüdür.
    karısı düğünde üç aylık hamileydi.

    lord byron:
    yazarken kafatasından şarap içiyordu.
    zamanının en ünlü çapkınıdır. kadınlar ve erkeklerin yanısıra, egzotik hayvanlarla da ilişkisi oldu.
    leydi byron'un kocasından ayrılma sebebi hayvanlara karşı takındığı bu zorba tavırdır.
    tüm sevgililerinin cinsel organını örten tüylerden bir parça keserek zarflara koymuş, zarfın üstüne sevgililerinin isimlerini yazmıştır.

    honore de balzac:
    günde 50 adet koyu türk kahvesi içiyordu.
    bir oturuşta on kişilik yiyor, yemek yerken çatal, kaşık kullanmıyordu.
    kahve zehirlemesinden öldü.

    charles baudelaire:
    afyon ve alkol bağımlısıdır.
    'her zaman sarhoş olun, her şey burada. tek sorun bu. zamanın yükünü omuzlarından atmak için toprakla olan bağlarınızı koparmak için sarhoş olun. ama neyle? şarapla, şiirle ya da erdemle… nasıl isterseniz? ama sarhoş olun' en ünlü lafıdır.
    frengi'den öldü.

    edgar allan poe:
    afyon, içki ve kumar bağımlısıydı. 40 yaşında alkolden ve uyuşturucudan öldü.

    charles dickens:
    tüm mobilyaların tam istediği şekilde düzenlenmediği bir odada yazı yazmayı reddediyordu. tüm eşyaların yerini tam olarak hatirlayabilmek gibi tuhaf bir yeteneği vardı ve odayı isteğine uygun düzenleyebilmek için saatlerini harcardı.
    düzenli olma konusunda takıntılıydı. saçlarını her gün yüzlerce defa tarar, tek bir saç telinin yerinden oynadığını hissederse tekrar tarardı. uğur getirmesi için her şeye 3 defa dokunur, cuma'yı şanslı günü sayardı. en tuhafı da uyku alışkanlıklarıydı; yüzü kuzey kutbuna bakacak şekilde yatmakta ısrar eder, aksi takdirde uyuyamadığını iddia ederdi. gezegenin manyetik alanına göre hizalanmanın, yaratıcılığı beslediğine inanıyordu.
    opium bağımlısıydı.
    paris morgu'na karşı saplantısı vardı. burada boğularak ölen avarelerin ve diğer sahipsizlerin cesetlerini inceleyerek günlerini geçiriyordu.

    walt whitman:
    eşcinsel yazar başkan abraham lincoln'e deli gibi aşıktı ve onun uğruna şiirler yazıyordu. en büyük zevki banyo küvetinde yatıp lincoln'ün resmine bakarak içki içmek ve etrafa sular sıçratarak marş söylemekti.

    dostoyevski:
    gelmiş geçmiş en büyük romancılardan olan dostoyevski iflah olmaz bir kumarbazdı. parası defalarca sıfıra inmiş bu uğurda karısının parasını çalmış, yakınlarının elbiselerini ve eşyalarını satmıştır.
    tanrının ortodoks, isanın rus olduğunu iddia edecek kadar dindar ve slav milliyetçisidir.
    ergen yaştaki kızlara ilgi duyar ve bunu uluorta söylemekten çekinmezdi.

    leo tolstoy:
    gençliğinde sefahat düşkünüydü.
    34 yaşında evlendiğinde karısı sonya'yı diğer kadınlarla olan cinsel maceralarını ayrıntısıyla anlattığı günceyi okumaya zorlamıştır.
    ileriki yaşlarında eti, alkolü ve tütünü bıraktı ve yulaf, ekmek ve sebze çorbasından oluşan kısıtlı bir besinle yaşamaya başladı.
    yaşlılık yıllarında çerktov isimli bir dolandırıcya tüm servetini bırakmaya ikna olunca karısıyla kavga ettiler. gecenin bir yarısı evden çıktı ve bir tren istasyonunda soğuktan donarak öldü.
    ölürken son sözü; 'peki ama ya köylüler... köylüler nasıl ölür?' oldu.

    emily dickinson:
    tam bir münzeviydi. evine gelen misafirlerle yüzyüze görüşemez onlarla yan odadan kapı arkasından konuşurdu.
    kendinini günlerce odasına kitler doktorları bile kendisini kapı ardından muayeneye zorlardı.

    lewis carroll:
    'alice harikalar diyarında'nın yazarı aynı zamanda elektrikli tava, üç tekerlekli bisiklet ve çift tarafı yapışkanlı sabitleyicinin mucididir.
    sıtma, çıban, egzama ve migren gibi onlarca hastalığından dolayı psikoaktif uyuşturucular kullanmıştır.
    'takıntı ve saplantı bozukluğu' hastalığından muzdaripti.

    mark twain:
    hastalanınca iki gün kendini aç bırakır ve mükemmel sonuçlar aldığını iddia ederdi.
    birçok icat yapmış çoğu felaketle sonuçlanmıştır. yapışkanlı fotoğraf albümü fikri ise tutmuş ve ona yüklüce para kazandırmıştır.
    halley kuyrukluyıldızının göründüğü kasım 1835'de doğmuş, yıldız yeniden döndüğünde öleceğini tahmin etmiştir.
    'halley'le geldim, onunla gitmeliyim. aksi takdirde hayatımın en büyük hüsranını yaşarım' demiştir. nitekim halley geçtikten sonra ölmüştür.

    oscar wilde:
    çocukluğunu annesinin zorlamasıyla kız kıyafetleri giyerek geçirdi.
    naifliğinden dolayi ergenlikte arkadaşlarının tacizine uğradı.
    eşcinselliğinden dolayı suçlu bulunarak 2 yıl ağır cezaya mahkum edildi.

    arthur conan doyle:
    ateşli bir spiritüalustti ve minik perilerin gerçekten var olduğuna ve yeterince arandığı takdirde bulunabileceğine inanıyordu.
    ömrünün son yıllarında kendini tamamen spiritüaluzm inancına, ölülerle iletişime ve perilerin varlığına adadı.

    jack london:
    alkolikti. içkiye 5 yaşında başladığını iddia eder günde ortalama 1 litre viski içerdi.
    sosyalist olduğunu söylüyordu ama daha çok beyazlar için sosyalizmi savunuyordu. uzakdoğulular ve siyahlardan haz etmiyordu.
    o dönem çaresi olmayan böbrek taşı hastalığından dolayı aldığı morfinin dozunu fazla kaçırıp vefat etmiştir.

    james joyce:
    kadın gazı aromasının! ve kirli kadın donu koklamanın yüreğinde özel bir yeri vardı. sevgilisi nora'ya içi osuruk dolu poposunu koklama, tokatlanma, kamçıyla dövülme arzusundan bahsettiği mektuplar yazdı.

    franz kafka:
    sıska bedeni ve zayıf kaslarından utanan kafka hastalık hastasıydı.
    günlüklerinde sık sık dış görünümünden ne kadar nefret ettiğini yazıyordu.
    dedesi kasap olan kafka vejeteryendi ve yemek yerken her lokmasını en az 45 kere çiğnerdi.
    zamanın nudist hareketine katıldı ancak gittiği nudist kamplarda giysiyle dolaşıyordu.

    ernest hemingway:
    alkolikti.
    çocukluğunda annesi tarafından efemine büyütüldü.
    beş savaşa katıldı, dört otomobil, iki uçak kazası atlattı. büyük bir yangında yara alarak kurtuldu ama depresyon sonucu 2 temmuz 1961'de intihar etti.

    jack kerouac:
    ömrü boyunca alkolikti. favori içkisi çulsuz şarapçıların hayat kaynağı olan alkolle kuvvetlendirilmiş ucuz şarap 'thunderbird'di.
    beatnik ve hippi hareketinin kurucusu olan kerouac muhafazakar, sağcı ve katolikti. hippilerden nefret ediyordu ve vietnam savaşını destekliyordu.

    william s. burroughs:
    abd’li roman ve deneme yazarı olan burroughs, jack kerouac ve allen ginsberg ile birlikte beat akımını başlatan yazarlardan biri olarak tanınır.
    eşcinseldi. hayatı boyunca depresyon illetinden kurtulamadı. ölümüne kadar eroin dahil bilinen bütün sert uyuşturucuları kullandı.

    charles bukowski:
    2 defa ölümden dönmesine rağmen alkolü bırakmadı.
    eserlerinde genelde fahişeleri, muhabbet tellallarını, uyuşturucu satıcılarını, toplumdışı insanları ve depresyonu konu alması ve alkolizme yakın bir hayat tarzını anlatmasıyla ünlü olan yazar ‘alkol kendini öldürüp tekrar doğmaya benzer’ sözleriyle hafızalarda kalmıştır.

    aldous huxley:
    meskalin, lsd ve uyusturucu mantar bağımlısıydı. tedavi görmüştür.

    philip k. dick:
    bilinen bütün uyuşturucuları kullanmıştır.
    son yıllarında bu yüzden akıl sağlığını yitirmiştir.

    stephen king:
    abd’li ünlü yazar king, halihazırda yazdığı çoğu romanı hatırlayamıyor.
    kokain dahil birçok maddeye bağımlı olduğunu itiraf eden king sürekli kanayan burnu yüzünden daktilosuna koruma kılıfı bile yaptırmıştır.

    (robert schakenberg/büyük yazarların gizli hayatları)
  • annemin, benim şimdiki yaşıma* kadar lahmacun yememiş olması. hayretle karşıladım gerçekten. tabi bunda yıllarca köyde yaşamasının etkisi büyük ama yine de şaşırıyor insan işte.
  • babamın en çok söylediği sözün ne anlama geldiğini 30 yaşımı geçtikten sonra anladım. sosyal demokrat tertemiz mutsuz insan babam hep " ben bu dünyaya ait değilim" derdi. o zaman anlamam mümkün olmayan bu sözü 20 yılı aşkın sürede hayat öğretti. ben sizin dünyanıza ait değilim... sizin kurallarınıza göre oynayamıyorum, ayağım takılıp düşüyorum hep, kalkamıyorum...
  • ozellikle migren hastasi olanlar, tanidigi/yakinlari bu dertten muzdarip olanlar lutfen kulak verin;

    - basinizin yarisinda,
    - tek gozunuzun arkasina bicak saplanmis gibi bir agri,
    - agriyan gozunuzden yas akma,
    - ataklarin gunun belirli saatlerinde duzenli olarak gelmesi gibi durumlar varsa;

    migren degil küme baş ağrısı olma ihtimali cok yuksek. doktorlar tarafindan karistirilabiliyormus migrenle, bu sebeple uzmanligi olanlar daha detayli bilgi verebilirler.
    (bkz: küme baş ağrısı)

    migrenden daha siddetli bir agri, oyle ki, intihara surukledigi oldugundan suicide headache olarak da geciyor.
    (bkz: suicide headache)

    yillardir migren tedavisi gorup, agriyi dahi hafifletememis, bu taniyla yeni karsilasan biri olarak yaziyorum, bosu bosuna migren ilaclari kullaniyor olabilirsiniz benim gibi!

    ( küme baş ağrısı basligina yazip, sorularima uzun uzun cevap veren yazarlara tekrar tesekkur ederim)
  • ufkum ikiye katlanmadı ama, “itibariyle” diye bildiğimiz ve tdk’da geçen şekli ile,
    “sıfat (i:tiba:ri:) arapça i?tibari
    sıfat gerçekten öyle olmadığı hâlde öyle sayılan, saymaca, fiktif” anlamına gelen kelimeyi yanlış anlamda kullanıyormuşuz. aslı “itibarıyla” olması gerekiyormuş. onun da anlamı “-den sayılmak, bakımından.” demekmiş.

    bunca yıldır ben de yanlış biliyormuşum.
  • güvercinlerin iletişim aracı olarak kullanıldığı dönemlerde bir güvercin ile sadece bir haber iletilebildiği gerçeği.
  • 2. dünya savaşı ortalarında (savaşın hangi tarafın kazanacağı belli değilken) japonya nın, topyekün islam dinini benimsemesinin, halifeliğin de japonya ya verilmesinin söz konusu olması. hatta 2. dünya savaşı devam ederken tokyo nun merkezinde büyük bir camii yapılıp açılmış. maksat savaş cereyan ederken tüm islam dünyasını cihad a çağırmak. ben bu bilgiye (bkz: gündüz vassaf) ın (bkz: cennetin dibi) adlı kitabında rastladım. çok şaşırmıştım. ufkum 4 katına çıkmıştı.
  • akbank açılımının ankarada ki konyalılar olması

    edit:yanlışmış adana ve kayserinin bas harfleriymis
  • einstein'ın genel görelilik teorisinin, güneş sistemimiz dışındaki galaktik ölçeklerde de geçerliliğin kanıtlanması. ayrıntılar aşağıda mevcut.

    bir astronom ekibi, güneş sistemimizin dışında en hassas yerçekimi testini gerçekleştirdi.

    nasa'nın hubble uzay teleskobu ve avrupa güney rasathanesi'nin büyük bir teleskopu ile elde edilen veriler bir araya getirerek, araştırmacılar bu galaksideki yer çekiminin albert einstein'ın genel görelilik teorisinin öngördüğü şekilde davrandığını ve teorinin galaktik ölçekler üzerindeki geçerliliğini doğruladığını gösteriyor.

    1915'te albert einstein, yerçekiminin nasıl işlediğini açıklamak için genel görelilik teorisini (gr) ortaya koydu. o zamandan beri gr, güneş sistemindeki bir dizi yüksek hassasiyet testinden geçti, ancak büyük astronomik ölçeklerde gr'nin kesin testleri yapılmadı.

    1929'dan beri evrenin genişlediği bilinmektedir, ancak 1998'de iki astronom ekibi, evrenin geçmişte olduğundan daha hızlı genişlediğini gösterdi. 2011 yılında nobel ödülü kazanan bu şaşırtıcı keşif, evrenin çoğunlukla karanlık enerji denen garip bir bileşenden oluştuğu varsayılmadığı sürece açıklanamaz. ancak, bu yorum, gr'nin kozmolojik ölçeklerde doğru bir yerçekimi teorisi olmasına dayanır. yerçekiminin uzun mesafelerde (ölçeklerde) özelliklerini test etmek, kozmolojik modelimizi doğrulamak için önem arz eder.

    portsmouth üniversitesi'nden dr. thomas collett tarafından yönetilen bir astronom ekibi, astronomik uzunluk ölçeklerinde kesin bir yerçekimi testi yapmak için yerçekimsel merceklenme- kırılma (büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılmış ve bozulmuş gibi görünmesi) olarak yakın bir galaksi kullandı.

    dr collett'e göre: "genel görelilik (gr), devasa nesnelerin uzay-zamanı deforme ettiğini öngörür, bu da ışığın bir başka galaksinin yanından geçerken yolunun saptırıldığı anlamına gelir. eğer iki galaksi bizim görüş alanımız boyunca hizalanırsa, bu güçlü kütleçekimsel merceklenme (uzaktaki bir kaynak ile gözlemci arasındaki madde dağılımını ifade eder. bu kaynaktan gelen ışığın, gözlemciye doğru yolculuk ederken, kütleçekimsel merceklenme olayı sayesinde bükülmesi yeteneğidir) denilen bir fenomene neden olur, böylece arkaplandaki galaksinin çoklu görüntülerini görebiliriz. ön plandaki galaksinin kütlesini biliyorsak, çoklu görüntüler arasındaki ayrılma miktarı, genel görelilik'in galaktik ölçeklerde doğru yer çekimi teorisi olup olmadığını bize gösterir. "

    yüzlerce güçlü kütleçekimsel merceklenme-kırılma bilinmektedir; ancak bunların çoğu, kütlelerini tam olarak ölçemeyecek kadar uzaktır, bu yüzden gr'yi doğru bir şekilde test etmek için kullanılamazlar. bununla birlikte, eso325-g004 galaksisi, dünya'dan 500 milyon ışık-yılı uzaklıkta en yakın merceklenmelerden biridir.

    dr. collett: “ yıldızların e325'te ne kadar hızlı hareket ettiklerini ölçmek için şili'deki büyük bir teleskop'tan gelen veri kullandık. bu yıldızları yörüngede tutmak için e325'te ne kadar kütle olması gerektiğini bize verdi. hubble uzay teleskobu ile gözlemlediğimiz güçlü merceklenme görüntüsü arasındaki ayrımlar ile bu kütleyi kıyasladık. bu, genel göreliliğin (gr) yüzde 9 hassasiyetle öngördüğü sonuçtu. yani bu, gr'nin bugüne kadarki güneş sistemi dışındaki en hassas testi oldu.

    profesör nichol, “einstein’a meydan okumak için dünyanın en iyi teleskoplarını kullanmak, çok tatmin edici" diye ekliyor.

    bu araştırma, 22 haziranda science dergisinde yayınlandı.

    https://www.sciencedaily.com/…1141043_1_900x600.jpg (hubble uzay teleskobu geniş alan kamerası ile çekilen lrg 3-757 galaksisinden kütleçekimsel merceklenme)

    kaynaklar: https://www.sciencedaily.com/…8/06/180621141043.htm (21 haziran 2018)

    https://g.co/kgs/f7yay2

    ana kaynak: thomas e. collett, lindsay j. oldham, russell j. smith, matthew w. auger, kyle b. westfall, david bacon, robert c. nichol, karen l. masters, kazuya koyama, remco van den bosch. a precise extragalactic test of general relativity. science, 2018; 360 (6395): 1342-1346 doı: 10.1126/science.aao2469

    kütleçekimsel merceklenme hakkında ayıntılı okuma için: http://www.zamandayolculuk.com/…vitational_lens.htm
hesabın var mı? giriş yap