• açılmış ufuk itinayla geri katlanır:

    "bir kum tanesinde tüm yıldızlardan daha fazla atom vardır":

    bir kum tanesindeki atom sayısı: 10^19-10^20 arası
    kainattaki tahmini yıldız sayısı: 10^29

    yani kainatta bir kum tanesindeki atomların milyar katı yıldız var. ne bilgi görseniz atlıyonuz ya. gerçek ufuk bu deyıl.

    edit: kainattaki galaksi sayısı 10 katına çıkmış. yıldız da aynı oranda arttı desen fark oldu mu sana 10 milyar kat?
  • captain literally ile muhabbetimizde bu konuya değinmiştik. ufkunuz literally daralacak:

    uzaya baktığınızda (oturduğunuz yerden değil de, hubbledan) ufkumuz gözlemlenebilir evrendir. yani ışığı bize ulaşmış veya milyarlarca yıl beklersek eninde sonunda bize ulaşacak galaksilerin tamamı. bu evrenin yarıçapı 46 milyar ışık yılı.

    evren sadece 13.8 milyar yıl yaşında ve ışık neredeyse en başından itibaren yayılıyordu ("neredeyse en başı" = big bangden 380 bin yıl sonra), öyleyse bize en uzaktaki kısmın ışığının bize ulaşması nasıl 46 milyar yıl sürebiliyor? çünkü evren genişliyor ve daha uzaktaki galaksilerin uzaklaşma hızı daha fazla. mesela bize gelen en eski fotonlar (46 milyar ışık yılı mesafedeki objelerden gelenler), ilk yola çıktıklarında sadece 42 milyon ışık yılı mesafedelerdi, 1000 kat daha yakın yani.

    işte tam da bu prensip yüzünden bir de ufkumuzun tamamen dışında kalan ve sonsuza kadar da kalmaya devam edecek başka alanlar var. uzayın bu kısmı o kadar uzak ve o kadar hızla uzaklaşıyor ki, onlardan yayılan fotonlar hiç bir zaman bize ulaşamayacak. (edit: burada biraz semantik bir detay var, anladığım kadarıyla fotonlar teoride ulaşabilirler ama dalgaboyları sonsuza yakınsayacak genişleyen uzayın etkisiyle, dolayısıyla biz bunları algılayamayacağız.)

    uzaya baktığımızda, ufkumuzun sadece teknoloji ve sabır gibi pratik engellere bağlı olduğunu sanıyoruz. halbuki astrofizik bize teorik bir limit de koyuyor: kıçını da yırtsan şu an 46 milyar ışık yılı yarıçapındaki bir küre dışında kalan uzayı göremeyeceksin, senin ufkun bu kadar.

    (dahicocuk söyledi, maksimum teorik ufkumuz -yani sonsuza kadar beklersek göreceğimiz- 62 milyar ışık yılı, bu da şu anda gözlemleyebileceğimiz galaksi sayısının 2.36 katına denk geliyor. http://iopscience.iop.org/…/0004-637x_624_2_463.pdf ).

    peki şu anda, bu gözlemlenebilir uzayın dışında kalan kısım ne kadar? tahminler, gözlemlenebilir evrenin 250 katı ile 3x10 üzeri 23 katı arasında değişiyor. üstelik bu tek bir evren modeli için geçerli, multiverse apayrı bir konu.

    artık ufkunuz bir kaç dakika önceki halinin 300.000 milyar milyarda birine indi, ömür boyu mutluluklar dilerim.

    edit: konuyla çoook uzaktan alakalı olarak: (bkz: #53912610)
  • geçenlerde bir düğün için otelin birine gittiğimde, otelin içerisinde libyalı olduğunu tahmin ettiğim bir grup, maç izliyordu. ben de "ne oluyor lan orada" diyerek merakla oraya yöneldim. tam oraya vardığım anda sol taraftan yapıldan orta, rakibin taşaklarından döndü. maçı izleyen bir arabın bu pozisyona tepkisi ise boşlukları dolduramasam da "allah... taşak...allah..." şeklinde oldu.

    ben de o tepkiden sonra fark ettim ki, taşak sanırım arapça'dan türkçe'ye geçen bir kelimeymiş. batıdan ilim ve sanat yerine, ahlaksızlığı alırken; araplardan da taşakları almışız.
  • günde ortalama 4 saat çalışarak "ayda net 4.000 tl'nin altına düşersem bu işi yapmam asla" diyen simitçiyle tanışmaktır.
    hayır ben bu şoku yaşarken ve hayatı sorgularken torbaya krem peyniri olsun zeytin ezmesi olsun sıkıştırmış çaktırmadan pezeveng...
  • atari kutularının ya da oyun kasetlerinin üstünde gerçek futbolcu resimlerini görüp süpermiş deyip aldıktan sonra oyunun karşısına geçince adamların 10 pikselden oluştuğunu görmek.

    (bkz: çocukluk işte)
    (bkz: liseliler bilmez)
  • insanın aynadaki yansımasını olduğundan daha güzel görme eğilimi varmış. bunu öğrendiğimde ruhen yıldım, gençliğim soldu. hayır, kendimizi olduğumuzdan daha güzel gördüğümüz halimiz buysa bizim işler yaş hep. neyse, sağlık olsun.
  • dişlerimi fırçalamak için uzandığım diş macununun bittiğini farkettiğim bir gün öğrendim.

    " şampuanın tadı çok kötü. ve kahvaltı yaparken köpürmeye devam ediyor."
  • bir blues grubu var. grup üyeleri türk ve angry blues yapıyorlar. dinlediğimde beğenmiştim fena değildi. sordum:

    - fena değil. kim bunlar? adı ne grubun?

    + fehmi.
  • enka'nın açılımının enişte-kayınbirader olması!
    öğrendiğim zamanki şaşkınlığım sanırım ufkun yarıya inmesinden de ileri bir durum.
  • tayyipin arapça kökenli bir kelime olması ve kelime anlamının iyi, hoş, çok temiz olması.

    ya araplar çok şakacı ya bizimle dalga geçiyorlar ya da arap kökenli kelimelerin anlamını da biz biliriz.
hesabın var mı? giriş yap