• burada uzun uzun bahsetmeyi çok istediğim diyaloglardır. ancak yine de öğrenci pezevenkler merak etsin amk, öğrenci olmadığına dair belge gönderebilecek olanlar yeşili yaksınlar, onlara anlatayım.

    (bkz: üff oğlum bende ne muhabbetler var)
  • şu kapıyı bi kapatın amk

    -bir öğretmenin iç sesi
  • kısaca açıklayacak olursam sonucunda %50 öğrencilerin, %30 devletin, %20 ise velilerin suçlu bulunduğu diyaloglardır.
  • hocam diye hitap edilmesinden daha beteri de vardır, zümrem! bu nedir arkadaşım, senin de adın var benim de, benden küçüksen ya da yaşımız yakınsa adınla hitap ederim sana, senin de beni adımla çağırmanda sıkıntı yok. benden büyük de olabilirsin o zaman da belli ederim sana olan saygımı, hürmetimi. sen de büyüğüm olarak nasıl davranman gerektiğini bilirsin. velhasılkelam hiç hocamlı, zümremli vbli cümleler içermemesi gereken diyaloglardır. neyiz oğlum biz? nedir bu ortaokula geçmiş öğrenciler gibi hocam deme merakı?
  • bi öğretmen kızmış ogrencilere burnundan soiuyor.
    -bu gerizekalilardan bıktım. dersten de alamıyorum. keşke bu aptalları topladıkları bi sınıf olsa.
    ben içimden söylediğimi zannettigim ünlü bir repligi dıştan söylemiştim.
    -ogrenciler olmasa okulları ne güzel idare ederiz.
    bir başka hoca yaptığım espriyi anlamadı.
    -yok be öyle deme öğrenci olmayınca okul güzel olmuyor.garip sessiz bir yer
  • eger genc ve yeni atanan ogretmenlerin bulundugu bir odaysa konular daha cok evlilik, nisan, futbol, hali saha; ,yeni cikan telefon, bilgisayar ya da araba modelleridir. genc ogretmenler odasindaki diyaloglar daha samimidir, kimse kolay kolay birbirini kirmamaya, uzmemeye calisir. bir sorun varsa diyaloglar daha cok empatik cumleler içerir. orta yetiskin ve yaslilarin bulundugu ogretmenler odasinda diyaloglarin konulari daha cok siyaset, gecim derdi, kredi faizleri, coluk cocuk dertleridir. bu odalarda ise herkes ben daha bilgiliyim, daha ustunum sizden havasindadir.

    ogretmenler odasinda eger sadece sinif ogretmenleri varsa sadece -ki bu okul ilkokuldur- ortam daha samimidir, herkes birbirine yardimci olmaya calisir. cunku hepsinin bransi ve uzmanliklari hatta aldiklari maaslar bile aynidir.

    ortaokulda veya lisedeki bir ogretmenler odasindaki diyaloglarin cogu dedikodulardir maalesef. cunku 12/18 yas grubundaki ogrencilerin -ergen diyebiliriz- ozel meseleleri konusulur. asklari, delilikleri, kopya girisimleri, bayan hocalara asilmalari gibi konular yer alir diyaloglarda. branscilarda kendileri ovme, baskasini yerme diyaloglarsa sikca kullanilir.
  • toplantılar dışında ilgi çekici hiçbir şeyin olmadığı diyaloglardır. herkes kendi derdinde. sıkıntısı olanlar paylaşır, bazıları ise sessiz durur. zaten gruplaşmalar oldu mu hiç çekilmez o oda. her yerde olduğu gibi siyasi görüşler de bu gruplaşmayı tetikleyen bir unsurdur. aynı zümre içinde geçinemeyen, birbirinin arkasından laf söyleyenleri de bulabilirsiniz. aslında türkiye'yi yansıtan küçük bir topluluktur.

    kadınlar ev eşyaları, çocuk bakımı, kuaför vs. gibi konularda prof. derecesinde olduklarını kanıtlarlar. erkekler televizyon başında o günkü gündemi (genelde futbol maçları ) tartışırlar. bir de sigara içen topluluk vardır. mecburen okulun dışına veya okulun arka bahçesinde ,müdürünüz izin verirse tabii,oraya giderler. öğretmenler odasını oraya taşırlar. genelde öğrencilere kötü örnek olmak istemezler ama hele ki lisede çalişiyorsanız, o stresle pek sallamiyorsunuz kim görmüş, ne demiş.

    sivrilen, konuşmayı çok seven, her salataya marul olabilecek nitelikte, her şeyi ben bilirim, her konuda benim söylediğim doğrudur diyen öğretmen genelde çokca mevcuttur. öğretmenler odasını çekilmez hale getirebiliyorlar bazen.

    her telden çalan mevcut olabiliyor. işin merak edilen kısmı öğrencilerin kendileri hakkında karar verildiği kısımdır. yararlı şeyler yok mu, var. hele ki yeni bir öğretmenin tecrübe kazanmasında büyük rol oynayan muhabbetler de geçer. ama bu yeni öğretmen azimli, istekli olur ve her yakaladığına sorular sorarsa anca. mesleğine yeni başlayıp da azimli olmayan da pek yoktur zaten.
  • genelde samimiyetsiz diyaloglardır. samimiyetin yaşandığı tek an iki kadın hocanın odada yalnız kalıp dedikoduya başladıkları andır. onun dışında hocam-hocam iticiliği işte.
  • öğrenci dedikodusunun yanında öğretmen idareci ve veli dedikodusunun da bolca yapıldığı yerdir. sürekli bir eleştiri ortamı vardır. devlet kurtarılır kurum kurtarılır, kurtarılır da kurtarılır, ancak bilim dersler sorular kurtarılmaz. bunları konuşan 50 kişinin içinde 3-4 kişidir en fazla.

    (bkz: yaşayarak öğrenmek)

    edit: zamanın ötesine gitmiş, ya bazıları gerçekleri görmek istemiyor ya da bazıları çok hayalperest, gerçekleri görmeden, onları saklayarak hiçbir şeye çözüm bulamayız. ben sakladım o sakladı nasıl çıkacak karanlıklar aydınlığa!
  • meraklanmayın yok bir numarası. öyle çocukluğumuzda hayal ettiğimiz gibi öğretmenler odasında her şey yok. sürekli kültürlü konuşmalar hiç yok. kadın hocalar avon malzemelerini ve çocuklarını konuşurken erkek hocalar da futbol ve sendikaları konuşuyolar. yani normal kadın ve erkek nasılsa öğretmen odasındakiler de öyle. o kadar okumuş insan içinde dedikodu yok diyip de güldürmeyin beni * ha bekar hocaları başka hocalara ayarlama çabalarını söylemeye gerek bile duymuyorum.
hesabın var mı? giriş yap