• öğretmen sınıf başkanı gibi öğrenciler arasından seçilmeli.
  • anadolu liselerinin anadolu lisesi olduğu dönemlerde bu okullara sınav ile alınıyordu. gayet güzel bir sistemdi aslında, kalkmasından da öğretmenler çok memnun değil. açıkçası en azından kendi arına memnun değilim.

    1) sınavda yüksek puan öncelikli tercihine yerleşirdi.
    2) hizmet puanı yüksek olan atanmaya başladı.
    3) şu an proje okulu ismiyle nitelikli okullara ilgili okulun müdürü çalışmak istediği öğretmeni seçiyor, bakanlık da onaylıyor.

    eskiden sınav vardı, en azından iyi bir okulda çalışma şansım vardı. sınavdan yüksek puan alırsam iyi bir okulda çalışabilir, düşük puan alırsam suç tamamen benim olurdu. şu an ise iyi bir okulda çalışma şansım sıfır.

    sınav dediğiniz şey bu ise olur biz öğretmenlere uyar.

    ha diyorsanız eğer tüm öğretmenler girecek, saçma bir durum olur. 30 yıl boyunca meslek lisesinde çalışmış bir öğretmene integral falan sorarsanız yapamaz tabi. 30 yılı geçtim 5-10 yıl bile yeterli. bugün dünyanın en iyi sporcusu (artık her kimse) bir yıl antrenman yapmazsa biter, onun gibi işte. zira meslek liselerinde yapılan şey öğretmenlik bile değil zaten.
  • yanlış düşünceler içeren başlıktır.

    şu mantıkla ilerleyelim, sınavdan yüksek alan öğretmen iyi bir öğretmen midir? sınavdan yüksek puan almak ile bildiklerini doğru ve iyi aktarmak arasında bir ilişki var mıdır?

    bu mantıkla bakan birisi şunu destekliyordur aynı zamanda; iyi olan her futbolcu aynı zamanda iyi bir teknik direktördür! ki bunun yanlış olduğunu çoğumuz biliyoruz.

    bir öğretmen olarak katıldığım noktalar var, öğretmenlerin kendini geliştirmediğine katılıyorum, öyle ki benim okulumda 34-35 yaşlarında olup, bilgisayar kullanmayı beceremeyen insan da var, 60 yaşında olup kendini geliştirmiş, teknoloji bilen, finansal okur yazarlığı vb. durumları kendine katmış öğretmen de var. bu durum bireysel bir sorun öncelikle, fakat dışarıdan birisinin bu kadar basit yorumlarla bir sonuca varacağını düşünmüyorum.

    ben öğrettiğim konulara bakınca "lisedeki bilgilerimle bu konuları anlatabilirdim" diyorum. ders kitapları, eğitimin içerikleri, öğrencinin ve sistemin beklentileri, eğitimin artık bir sektöre dönüşmesi gibi bir çok olay, eğitimin kalitesi etkilemektedir. haklısınız, öğretmenlerin değişmesi, öğretmenlik anlayışının değişmesi lazım, 5. yılımı doldurdum ve gördüğüm saçmalıklara artık katlanamıyorum. ama bu sorunlar öncelikle öğretmenin problemi değil arkadaşlar, öğretmen eğitimin sağlanması için bir araçtır öncelikle. siz bu araca kaliteli bağlar sağlamazsanız sonuç ne yazık ki olumsuz olacaktır.

    peki öğretmenin branşı dışında kendini geliştirmiş olması gerekli midir? evet dersek şunu diyebiliriz, ne kadar çok kendini geliştirse, öğrencisi ile o kadar çok ortak nokta üretir ve kendini dinletebilir, daha iyi örnekler verebilir, derse katılımı artırır, dikkat ve ilgi çekici olur vb. vb. bu liste uzar gider. tabii bu yazdıklarımı eğitim öğretim-öğretim olarak yazıyorum. hayır diyenler de olabilir, onlar da diyebilir ki, kardeşim bana branşını anlatsın yeter. pragmatist davranmak zorundayız, işimizi görelim gerisine karışmasın vb.

    iki görüş de kendi içinde haklı. öğretmenlere çok kızıyorum evet ama öğretmenden önce değişmesi gereken tonlarca nokta var arkadaşlar. eğitim öğretimin içeriğini bilmediğiniz için sadece uzaktan gördüğünüz öğretmen kesimine laf ediyorsunuz ama şunu da bilin ki harika işler başaran öğretmenlerin sayısı çok daha fazla!

    anadolu liselerinde günlük ders saatinin 8, meslek liselerinde 10 saate kadar çıktığını biliyor musunuz? resmen bir işçi gibi okula gidiyor çocuklar, normal öğretimde bile akşam 5-6 gibi anca evde oluyorlar. ne zaman yemek yenir, ne zaman dışarı çıkılır, ne zaman film izlenir, ne zaman sosyal aktiviteye katılınır, ne zaman ders çalışılır?

    okula gittikleri otobüslerde sıkış tıkış, kafaları içeride, ayakları dışarıda yolculuk yapıyorlar. okula gidip aptalca bir poğaça + meyve suyu ile günü bekliyorlar..

    örneğin açın bir biyoloji dersi kitabını, okuyarak bir şey anlarsanız ayakta alkışlarım sizi, açın bir ingilizce ders kitabını, iki kelime öğrenebilirseniz alkışlarım. geniş zamanın öğretildiği bir ünitede bir paragraf okurken bir anda geçmiş zaman cümleleri, perfect passive konularını görebilirsiniz örneğin, bu kadar vasat durum. kitapların içi boş, derslerin içi boş. eğer eğitimin iyi olmasını istiyorsanız öğretmenlerden önce laf etmeniz gereken tonlarca şey var..

    herkes kendi mesleğinin boktan taraflarını daha iyi görür arkadaşlar, şuraya iki başlık açınca o aklınızdaki olaylar değer kazanmıyor. madem var düşüncelerin, ekşi'ye değil cimere falan yaz. fikrin varsa, fikrine değer verilecek ve bir sonuç getirmesi muhtemel olan makamlara yaz. burada anca kavga eder tartışırsınız. ben de doktorlar için çok şey düşünüyorum mesela, polisler için, keza öğretmenler için ama ülkede herkes memur kafasında çalışıyor ve yaşıyor. herkes işine geldiği kadar var. herkes kendisini geliştirdiği kadar var, bir iki öğretmenin yaptığı ettiği şeylerle yargılamayın lütfen. değerli olan öğretmen sayısı, atm memurlarından çok daha fazla.

    sınav konusuna gelirsek de, öyle öğretmenler var ki bilgi birikimine secde edersin. senin ne işin var öğretmenlikte dersin. sanmayın ki öğretmenler aciz, sadece kalitelerini konuşturacakları bir sistem yok. üniversitede ispatlar yapan matematik öğretmenleri, 11. sınıf öğrencilerine çarpım tablosu öğretmeye çalışıyor, tekrar ediyorum 11. sınıf öğrencisi. konu uzar gider, umarım herkes işinin ehli insanlarla karşılaşır.
  • öğretmenlerin 20 yıldır sınavla alındığını da bilmemek . ne bileyim. bunlar yazar oluyor biz çaylak. he emekliliği gelmişler için tabi ki yeter artık. ama şöyle diğerlerini sınavla korkutmazsın canım.
  • bir öğretmen çocuğu olarak desteklediğim öneridir. sadece para için öğretmenlik vasıflarını yitirmiş insanlar öğretmenler odasına gidip geyik yapıyor başka bir şey değil. geçenlerde babam öğrenciler için hazırladığı 10 sorunun cevaplarını bulmam içindi beni aradı diyeceklerim bu kadar.
  • tüm mesleklere ve alanlara da gelecekse neden olmasın ;) biz öğrencilere konuları anlatırken sürekli tazeliyoruz bilgileri de sen ne yapacaksın patrona yalakalık, milletin kuyusunu kazmaya çalışma, yalancılık derken bence aldığın eğitimden birşey kalmamıştır. ki kalmamış aileden aldığın ahlaki eğitim de dahil.

    edit: ulan hangi öğretmen düşmanına giydirsem dayanamayıp onca entry arasından beni bulup mesaj atıyor. bu da branşımı sormuş alacak beni galiba ahahhahahhahha
  • öğretmeni sınav ile korkutacağını düşünenlere hayret ediyorum. öğretmenlerin çoğu o sınavın içinden geçer merak etmeyin. öğretmenler işlerine geldiğinde öyle hırslı ve disiplinli çalışırlar ki aklınız çıkar. öğretmenlerin en az %90'ı mesleki yeterliliğe sahiptir. sorun tamamen sistemsel. sınıf geçme yönetmeliği, disiplin yönetmeliği ve öğretmen maaşı/imkanları değişmeden bu iş olmaz.

    çocuklar sürekli sınavlara giriyor ve soru/sınav sistemi sürekli değişiyor. öğrenci öğretmene soru sorduğunda öğretmen eğer çözemez ise öğretmenin düşeceği durumu düşünebiliyor musunuz? çevremdeki birçok öğretmen, sınava hazırlanan öğrenci gibi soru çözüyor. öğretmenlerin çoğu sürekli olarak kendini yeniliyor. (ne yazık ki hepsi demiyorum ama oran kesinlikle en az %90)

    benim matematiğim iyidir diyen açsın baksın bakalım yeni nesil matematik sorularını. eski sorular ile alakası var mı? aklınız çıkar. birçok soruya kalem oynatamazsınız. lise son seviyesi demiyorum daha ortaokul yani lgs seviyesi.

    öğretmen kendini paralasa bile alacağı maaş aynı. tüm öğrencileri türkiye 1'incisi olsa da aynı maaş hiçbiri üniversite kazanamasa da aynı maaş. üstelik öğretmenin geçim derdi var. birçok öğretmen 4.000 tl alıyor. herkesin ek dersi yok. istanbulda onun yarısı zaten sadece kira. çocuğu da varsa ne yapsın bu öğretmen. bir yerden sonra başlarım başarısına oluyor.

    okulda olmaması gereken birsürü çocuk var. çocuk 8. sınıf okuma yazma bilmiyor. fen öğretmeni bu çocuğa dna ve rna nın yapısını anlatıyor. çocuk anlamıyor, sıkılıyor başlıyor sınıfın huzurunu bozmaya. zorunlu 4+4+4 yıl eğitim ciddi sıkıntı. hadi liseyi açıktan okudu. 8 sene sınıfta bu cocuk. bu tarz çocukların genç yaşta ortaokula geçmeden mesleğe yönlendirilmesi gerek. sadece başarılı olanlar üst sınıflara geçmeli.

    1 gün okula gelmeyen çocuk sınıf geçiyor. öğretmen peşinde koşturuyor okula gelsin de sınav yapayım. aileye minnet rica.

    8. sınıf öğrencisinin başka okula gönderilmesi için okula molotof atması gerek. çocuk her gün 3 kişiyi sağlam dövüyor. haraç, küfür, tefecilik var. disiplin kurulu çocuk hakkında toplanmışken haber geliyor çocuk başkasını okulun demirine yaslamış iki arkadaşı da ellerini tutuyor, bu çocuk da karnına vuruyor. belgeleri hazırlıyorsun gönderiyorsun okuldan atmak için. yanıt geliyor ilçeden deniyor ki çocuğun gelişimi olumsuz etkilenir. 8. sınıf sonuçta. ceza kınama olsun. atamazsınız. o saatten sonra öğretmenin de umrunda olmaz. o disiplin kurulunu topladığına değmez.

    daha uzun uzun çok yazılır ama gerek yok. sınıf geçme yönetmeliği, disiplin yönetmeliği ve öğretmen maaşı/imkanları değişmeden bu iş olmaz.
  • sınava değil de psikolojik teste tabi tutulmalı mutlaka.
    bu yalnız öğretmenler için değil hammaddesi insan olan polis ve doktorlara da uygulanmalı.

    güncel bilgilerle alakalı eksiği olan öğretmen de çok fakat bu da müfredatla ilgili. müfredat çok eksik...

    ayrıca hizmet puanı üstünlüğüne dayalı basit bir yer değiştirme * için bile milyonlarca hile hurda dönüyorken bu derece ciddi bir ölçmeyi hangi kurum yapacak? sarı sendika mı?
  • özel okullar, uzun süre o çok "yaşlı" öğretmenleri ellerinde tutabilmek adına ne gerekiyorsa yaptılar ama ne yazık ki artık o öğretmenlerin yaşları el vermiyor.

    bunu bile analiz edemeyecek kadar duruma vakıf değilsen, bence hiç yorum yapmamak en iyisi.

    her ikisinin de dışında bir insan olarak benim dışarıdan gördüğüm şu ki eğitime bok atmadan önce aile hayatlarınızı düzeltin.

    egolarını kundakta şişirmeye başladığınız bebelerinizden ne size bir fayda gelir, ne de bu topluma...
  • başlığın sahibi bence çok güzel bir noktaya değinmiş tane tane fikirlerini yazmış okullarda fosilleşen ve öğrencilerle oluşan kuşak farkının iletişim kopukluğuna neden olduğunu sıranın genç,dinamik ve atama bekleyen öğretmen adaylarına verilmesi gerektiğini söylemiş.bizim tam donanımlı aşırı zeki ve bilgi küpü öğretmen adaylarımız da girdikleri sınavları,mülakatları falan yazmışlar işte çok mağduruz falan filan.yani galiba okuduklarını anlamakla zorlanıyorlar aklıma başka bir şey gelmedi doğrusu.öğretmenlik mesleği üniversite sınavında çuvallayan genç beyinlerin kaçış yoludur bu iki kere ikinin dört olması kadar net.ben hiç görmedim mesela tıp,diş hekimliği,eczacılık,mühendislik,hukuğa yerlesecek kadar yüksek bir puanla öğretmenliği tercih edeni.işe bu noktadan biraz da bakabilirsek geleceğimiz dediğimiz(gülüyorum nedense bu noktada) çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin aslında eğitim alanında kendilerini yetiştirememiş gerçeği yüzümüze çarpıyor.kendileri benden tamamen farklı düşünme hakkına tabii ki sahiptir.
hesabın var mı? giriş yap