• turkiyede kimsenin inkar edemeyecegi gerceklerden biridir. ogretmenlere iliskin, atama, maas, emeklilik, calisma saatleri vs. problemleri kimse takmiyor.

    ogretmenler ve taksiciler neredeyse esit derece antipatik bulunuyor.

    burada sorun %100 ogretmenlerindir. 80'li yillarda dogup ogretmeninden dayak yememis bir turk genci yok denecek kadar azdir. bizden once durum daha da betermis. sen maas alarak calistigin yerde, sana emanet edilmis cocugu dovme hakkini nereden buluyorsun diye kimse sormadi bunlara.

    bir nesil ogretmenler, cocuk saci yolarak evini gecindirip emekli oldu. su an devlet onlara meslek hayati boyunca cok guzel cocuk dovdugu icin emekli maasi veriyor.

    eh ogretmenlerin doverek yetistirdigi cocuklar da ogretmenlere zerre saygisi olmayan baska cocuklar yetistirdiler.

    covid19 sayesinde bu meslegi yavas yavas noktaliyoruz. su an ogretmenlik okuyan falan varsa hayatini yakmadan donsun, baska bir meslek edinsin. goruldugu gibi yakin gelecekte okula gitme vs. olmadan internet uzerinden egitim verilecek.
  • toplumun eğitime ve egitmene verdiği değer sonunu getirecek.
    bundan dönmek zorundasınız.
    cehalet ve cahillerin cesaretle ortada gezmeleri toplumu yok eder.tek yolu okullardir.evden bilgi alınır sadece.
  • bunun nedeni mesai saatleri ve uzun tatillerdir. ülke çalışanlarının büyük bir çoğunluğu günün önemli bir kısmını mesaide geçiriyor, nöbet tutuyor ve hafta sonları bile çalışıyor.

    öğretmenler, her zaman kamunun prens ve prensesleri olarak görülecek. bunun nedenine gelecek olursak; covid nöbeti tutan bir hemşire, meslek hayatının çoğunu doğuda geçiren jandarma, yeterlilik sınavını geçmeye çalışan vergi müfettişi ( yeterlilik çalışırken kalp krizi geçirip ölen var), vergi dairesi vb. halkla birebir muhatap olan memur, yağmurun altında trafiği düzenlemeye çalışan trafik polisi gülüp geçecektir.

    edit: öğretmenlerin sorunları ile eğitim sistemi arasında nasıl bir bağlantı var anlayamıyorum. yani ekonominin düzelmesi için hazine ve maliye bakanlığı çalışanlarının sorunları mı dinlenmeli?
  • sözü fazla uzatmadan entrymizi özlü bir söz ile bitirelim.

    toplumların uygarlık düzeyi öğretmene verdiği önem ile ölçülür.
    mustafa kemal atatürk
  • bu ülkede eğitimi kimse umursamadığı için olabilir.

    problemlere ekleme: devlet büyükleri evlenin çocuk yapın demesine rağmen, yeni atanan öğretmenler 4 yıl boyunca eş durumu mazereti ile il dışı tayin yapamamaktadır. babasını tanımayan çocuklar var maalesef.

    edit: gelen mesajlar sonrasında ekleme. sadece eş durumu değil sağlık mazereti de 3 yıl + 1 yıl görevden sonra oluyor. o yüzden ilk atanan öğretmenler ilk 4 sene boyunca mazeretli ya da mazeretsiz çakılı kalıyorlar. öncesinde evlilerse ya da sağlık sorunları varsa 4 sene sabredecekler. boşanmazlarsa ya da ölmezlerse 4. sene sonunda devam.
  • (bkz: kedi ulaşamadığı ciğere mundar der) bu ülke için başka açıklaması olmayan durum.
    eleştirenler çok yüksek puanlarla tıp mühendislik kazanmış olanlar değil, ya yüksek puanla öğretmenlik seçmeyip özel sektörde dürtülenler ya da kıçını yirtmasina rağmen öğretmen olamayıp başka sektörde ezilenler.

    gerçekten türkiye'nin eğitim sisteminin geri kalmasına rezil olmasına eleştiri getirip öğretmeni bu sistemin bir parçası olmasından dolayı eleştiren aklı başında azınlık kalan bir grup da var. onlar da her hıyara koşmuyor yerinde ve zamanında konuşuyor zaten.
  • ülke şartlarında olağan karşılanacak durumdur. her şey boka batmışken "kimse bizi umursamıyor" diye ortaya çıkmanın alemi yok. esnaf batmış, çiftçi aç kalmışken, işsizlik oranları dudak uçuklatırken, gece gündüz ağır işlerde çalışıp da kuş yemi kadar olan asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan onca insan varken, tıkır tıkır maaşını alıp sıcacık evinden online ders veren insan da bir zahmet şikayet etmesin arkadaş.
  • sürekli dile getirildiğinden dolayı insanların duyarsızlaşmaları gerçeği.

    öncelikle sözü edilen problemlerin öğretmenlere özgü olmadığını belirtelim. hatta bazı meslek gruplarında (örn; akademisyenler, askerler) tatlış öğretmenlerimizin aklına hayaline bile gelmeyen farklı sıkıntılar mevcuttur. ne yazık ki yerli yersiz çok ses çıkardıkları için çoğu zaman haklıyken bile haksız konuma düşen tek grup öğretmenlerdir.

    kendilerine biraz daha sakin davranmalarını, mantıklı hareket etmelerini, ayrıca mesleklerinin de gereği olarak insan psikolojisi üzerine bilgilenmelerini öneririm.
  • bu kadar zaman, emek ve para harcayıp da umursanmayan başka bir meslek grubu yoktur.

    pandemi öncesinde bile öğretmenler 12 saatten daha fazla meslekleriyle ilgili kişi, kurum ya da süreçlere maruz kalıyorlar. okul aile birliği güçlü olmayan okullarda mali destekçi yine öğretmenler oluyor.

    ne sebep oldu buna? değişim.

    artık eğitimli insana değer verilmiyor, en yeni kuşaktan boomerlara kadar böyle. öte yndan öğretmenler yeterince eğitimli de değil. bu eğitimi lisans süresince alınan eğitimle karıştırmamak gerekir. kendini geliştirmesi gerekli olup da geliştirmeyen mesleğe sahip kişilerdir türkiye'de öğretmenler.

    yazarlardan birisi demiş mesela açık ara farkla öğretmeni silikleştiren sendikaya üye öğretmenler. bilmeyenler için diğer tüm sendikalı öğretmenler toplansa yine eğitim bir sen adlı gerici eğitim sendikasının üye sayısına yaklaşamıyor.

    geçici okul müdürü olan bir arkadaşım yakın zamanda bu görevinden ayrıldı ve sebebini sorduğumda "bütün öğretmenler yatacak ben mi çalışacağım" şeklinde konuştu. şimdi memnun mu hayır. öğretmenlerin çoğu ne istediğini kendi de bilmiyor.

    sistem eleştirisi yapmak için belirli düzeyde bilimsel eğitim yapmak gerekiyor. geçen gün okulda yerel bir proje için müdür yardımcısı odasında toplandık. proje hakkında 10 dakika konuşuldu. 15 dakika boyunca pandeminin dünya nüfusunu düşürme projesi olduğu, dünyayı yahudilerin yönettiği, ekonominin birkaç ailenin elinde olduğu, türkiye düşmanlarının cirit attığı meseleler üzerine konuşuldu. bunlar midemi bulandıran şeyler.

    meslek hayatımda özlük mücadelesi yapma konusunda önderlik eden sadece 4 (dört) öğretmen tanıdım. toplam tanıştığım, çalıştığım öğretmen sayısı beş yüzü geçti.

    hangi sendikaya üye olduğunu bilmeyen, sendikadan istifa edip ayrıldığını zanneden hala maaşından sendika kesintisi olduğunu fark etmeyen öğretmenler var. bir diğer faktör de memur - öğretmen skalasında öğretmenlerin memurluğa daha yakın olmasıdır. öğretmenlerin en az %50'si görev almadan kaçma ve alınmış görevden kaytarma eğilimi gösteriyor.

    yozlamış öğretmenlerin bir hedefi de yeni atanmış öğretmenleri de kendilerine benzetmek oluyor. beri yandan yeni atanmış öğretmenleri hafif bir tehditle eğitim bir sen üyesi yapmak hiç de zor değil ve bu durum onların sözleşmeli olmasıyla ilgili değil maalesef, aday öğretmen olmalarıyla ilgili.

    tanım: kendini umursamayanı, kimse umursamaz adlı çalışma
  • meb'deki öğretmenlerin sorunlari birçoğuna göre sorun olmamakla beraber özel sektörde çalışan öğretmenler ciddi manada mağdurdur. hatta ilgili konuda bir dernek kuruldu. özel sektör öğretmenlerinin çalışma yönetmeliği, yasal hakları vs.

    ilgilenenler araştırabilir.

    (bkz: özel sektör öğretmenleri birliği)
hesabın var mı? giriş yap