• çocuğumun öğretmeni sınıfı boyamış, sınıfı taşımak için de birkaç erkek veli istedi. eşim de öğretmen üstte yazan arkadaşın dediği gibi 1400 lira yetmeyeceği için daha önceki yıllarda olduğu gibi kendi cebinden de iki üç bin harcayacak. o da yetmiyor tabi, çok fakir öğrenciler var, sizin gibi yavsakların derdi değil tabi, siz anca öğretmen maaşıyla uğraşın. benim bildiğim kadarıyla neredeyse tüm öğretmenler ellerinden geldiği kadarıyla zor durumda olan öğrencilerine destek olmaya çalışıyorlar. zor durumda derken okula aç gelip aç giden öğrenciler demek istiyorum. yani siz ne biçim yaratiksiniz anlamıyorum ama bu ülkede en son sorun öğretmen maaşı olmalı. burada trolluk yaparken bile biraz utanmaniz lazım ama öğretmenler de bir yere kadar yetiştirebilir sizi. sonuçta terbiye dediğin şeyi aile verir. bir gün ben neden böyle oldum diye merak ederseniz onu da ogretmenlerinize değil gidin ananiza babanıza sorun.
  • lan nolacak soyunuyoruz, müdür yardımcısı krema getiriyor, her yere sıkıyoruz ve seminer bitene kadar..

    her kuşu zktiniz bir öğretmenler kaldı.
  • sene başı seminer dönemi fevkalade önemli. geçen yılın muhasebesi yapılıyor, yeni dönemde nelerin yapılması gerektiği tartışılıyor. sınıflar oluşturuluyor, kimlerin hangi sınıflara derse gireceği belirleniyor. sınıfların fiziksel eksiklikleri gideriliyor, sınıf temizleniyor. yıllık planlar oluşturuluyor, sene içinde belirli gün ve haftalarda kimlerin görev alacağı belirleniyor... yazılamayacak kadar çok...

    sorunsal olmayan bir durum. (özellikle büyük okullar için.)
  • bir kısmı e müfredat adı verilen sisteme giriş yapma çabasıyla geçti. birkaç toplantıya katılıp kimsenin bir tarafında olmayan kararlar aldık. yaşadığımız sorunları değerlendirdik ama kimse sallamadı. sonra bütün bunları, çalışmayan bir sisteme kaydetmeye çalıştık. sırf bu yüzden saatlerce mesai yaptık. ama sayfalar o kadar geç açılıyordu ki başarılı olamadık. evde saat gece üç sularında söz konusu girişleri yapmak için kıvrandık.yıl sonunda bizden istenen evrakı düzenledik. arada çay kahve filan içtik.

    ee sen ne yaptın birader?
  • herkes kendi kremasını getiriyor.

    sonra birbirimizin üzerine krema sürüp bitirene kadar yalıyoruz.

    artık yaşlı, genç, güzel, yakışıklı ne geldiyse senin bahtına.
  • 1. gün
    öğretmenler odasına girdim. herkese selam verdim. yeni insanlara hoş geldiniz dedim. çay içtim. bakanı dinledim. sınıfa çıktım. okul yeni boyandığı için pencereleri açtım. sınıfımdaki gereksiz malzemeleri ayıkladım. çay içtim. okula yeni başlayan mini mini birleri selamladım. oturdum. devletin gönderdiği kitapları sınıfa taşıdım. bu sene kullanacağımız kitapların pdf'lerini akıllı tahtaya attım. akıllı tahtadaki eskimiş, gereksiz dosyaları sildim. tahtayı ve pencereleri kapattım. öğlen olunca eve döndüm.

    2. gün
    sınıfıma çıktım. pencereleri açtım. öğretmenler kurulu toplantısı için öğretmenler odasına gittim. müdür, yazman seçimi yapacağız, gönüllü var mı dedi. o büyük sessizlik gelmeden "ben yazarım" dedim. toplantı başladı. konuşuldu, ben yazdım. bugünlük yeter, yarın devam ederiz dedi müdür. sınıfa çıktım. perdeleri ve masaörtüsünü katladım. yıkanmalı diye aklımdan geçirdim. sıraları düzelttim. kullanılmayacak kitapları geri dönüşüm deposuna götürdüm. akıllı tahtayı açıp ömer karaoğlu dinledim. tahtayı ve pencereleri kapattım. eve döndüm.

    3. gün
    bugün rehber öğretmeni olmayan okullar için merkezde toplantı varmış. köye gitmedik yani. toplantıya gittim. oturdum. adam anlattı, sorular sordu. dinledim. gülmem gereken yerlerde güldüm. toplantı bitti. eve döndüm.

    4. ve 5. gün de bu minvalde şeyler olacaktır. bazen kahvaltı falan yaptığımız, masa sıra taşıdığımız oluyor. öğretmenler odasında espri yapılıyor, çay içiliyor. 1. sınıf okutacaklara allah'tan kolaylık dileniyor falan.

    not: eylül seminer dönemi.
  • oha siz bizden iyi biliyormuşsunuz, öğretmenler odasına da pek girmediğinizi düşünürsek baya iyisiniz bu konuda. :)
  • iyi okullarda neler yapılıyor bilemiyorum ama orta-alt düzey özel ve devlet okullarında emaille gönderilse ya da online olarak sunulsa kaynaktan ve zamandan tasarruf edilecek powerpoint sunumları izlemeceler, bolca çay, sigara molası, boş zaman bolluğundan kaynaklı bol bol dedikodu, alt düzey muhabbetler, geçmeyen zaman ve sürekli güncellenen günlük ve haftalık programlar, internetten indirilen şablonlar üzerine kopyala yapıştır desturuyla hazırlanan yıllık planlar, azıcık vizyoner okullardaki online seminerler ve totalde hiçbir şey yapmamış olmanın verdiği vicdan azabı ve yorgunluk.
  • müdürler götlerini kurtarmak ve makamlarına zeval gelmesin diye toplantılarda yönlendire yönlendire kararlar aldırırlar. bazı kararları da, sonuca bağlanmadıkları halde sonradan ustaca tutanaklara sıkıştırıp, öğretmenlere ayak üstü imzalatırlar. misal, meb yöneticilere okulda uygulanan projelere vs. puan verir, yöneticilikleri uzatılırken bu puanlar dikkate alınır. durum böyle olunca da zorla, saçma sapan, gerçeklerle alakası olmayan projeler yaptırılar. mesela kenar mahalle okulları, endüstri meslek lisesi gibi öğrenci seviyesinin yerlerde olduğu okullarda bile tübitak, uzay, teknofest projeleri havalarda uçuşur. öğretmenler söve söve, öğrenci katkısı olmadan, aylarca kağıt üzerinde projeler üretirler, dünyadan haberi olmayan öğrencilerle fotoğraflar çekilir, raporlar idareye teslim edilir. müdürler de odalarında çekirdek çitleyip, alacakları puanları hesaplarlar.
    yıl içinde yöneticiler öğrenci ve velilerle yüz göz olmamak, olası soruşturmalarda götü kurtarmak için sinsice kararlar sokuşturuverirler demiştik, işte bazıları:

    - kılık kıyafeti uygun olmayan öğrencileri öğretmenler uyaracaklar ve gereken tedbirleri alacaklar. yani bu konuyla ilgili bir sorun çıkarsa müdür “ben değil öğretmenler sorumlu”deyip karar maddesini gösterecek. kıyafet yüzünden öğrenci, öğretmen, veli birbirine girse bile, kenardan izleyecekler.

    - cep telefonu yasağı. top yine öğretmende. öğretmen gerekli tedbirleri alacaktır, telefon getiren, telefonla suç işleyen öğrencilerin velileriyle öğretmen iletişim kuracaktır denilir. derste telefonla oynayan, ağır hakaretlerle resim falan çeken öğrencilerin telefonları alınıp idareye götürüldüğünde, hac görmüş vampir gibi davranıp, telefonu teslim almazlar, aman hocam geri ver telefonu, velisini ara denilir. müdür oradan da yırtar.

    - kazalara karşı nöbetçi öğretmen gerekli tedbirleri alır. okulda yaralanmaya sebep olabilecek tonlarca eksik vardır, sivri köşeli abuk subuk nesneler vs. ama öğrenci yaralanıp soruşturma konusu olunca bizim çakal müdür yine parmağıyla ilgili karar maddesini gösterir, öğretmeni bir güzel satar.

    - taşımalı öğrencilerden sorumlu müdür yardımcısına kıyak geçmek için de bir madde eklenir. normalde servis geliş gidişlerini takip etmek, araç plaklarını, şoförleri kontrol etmek onun görevidir. ancak “taşımalı öğrencilerin inip, binmelerinden, servis araçlarının denetlemesinden nöbetçi öğretmenler sorumludur” maddesi de eklenir, müdür yardımcısı da keyfine bakar. mesela servisi izin verilen şoför değil de kahvedeki arkadaşı kullanmıştır, öğrenciyi taciz etmiştir, kaza yapmıştır vs. ilgili madde gösterilerek o beladan da sıyrılır.

    öff, yeter, yazarken içim şişti. merak eden varsa seminerlerde ne yapılıyor diye işte bunlar yapılıyor. müdür götü sağlama alacak kararları imzalattırdıktan sonra öğretmenlerin neler yaptıkları ziklerinde olmaz, çay kahve oturulur gidilir.

    (bkz: seminerlerin game of thrones tadında geçmesi)
  • okuldaki sorunları konuştuk. eğitim adına daha iyi ne yapabiliriz diye kafa yorduk.

    sen ne yaptın allahın işsizi?
hesabın var mı? giriş yap