ok
-
live'in v adlı albümünden bir parça.
i am not ok with this tv in my face
and liar after liar with nothin' bout nothin' higher
i am on the outside peerin' in to your world
and all the boys and girls are singin' save me,
save me from the one who only rapes me
take away my tv don't want your fuckin' recipe it's all decay
decay decay not today
today today take away my tv
don't want your fuckin' therapy it's all decay
decay decay not today, not today
it's our world and i'm on fire with anger and desire
not the kind that they feed to me with their emptiness and greed greed greed
i don't give a fuck what you say about me everything you are
is just a tool to me so just set up the mic
and let me do my thing in the consciousness of each
and every sentient being rainin' down like a thunderstorm into your mind
maybe not the first, the second, or even the third time but eventually,
you won't be able to put me down you'll be havin' me with breakfast
in your coffee grounds -
yahya kemal beyatlı'nın bir şiiri.
lakin bir mısra vardır içinde yanlış anlaşılmaya pek musaittir. ortaokul/lise zamanlarında türkçe/edebiyat kitaplarındaki mevcudiyeti bir çok dersin kaynamasına vesile olmuştur.
yavuz sultan selim han'ın önünde
ok atan ihtiyar bektaş subaşı,
bu yüksek tepeye dikti bu taşı
o gazi hünkarın mutlu gününde..
vezir, molla, ağa, bey, takım takım
güneşli bir nisan günü ok attı.
kimi yayı öptü, kimi fırlattı,
en er kemankese yetti uç atım.
en son bektaş ağa çöktü diz üstü.
titrek elleriyle gererken yayı,
her yandan bir merak sardı alayı.
ok uçtu hedefin kalbine düştü.
hünkar dedi "koca, pek yaman saldın",
eğerci bellisin benim katımda,
bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
bu sihirli oku nereden aldın? '
ihtiyar elini bağrına soktu,
dedi istanbul muhasarası,
başlarken aldığım gaza yarası,
içinden çektiğim bu altın oktur.. -
"ok" harfleri günümüzde, sarf edenin dilinden, dininden, ırkından ve dahi cinsiyetinden bağımsız olarak, bir anlaşma belirten ve güzel türkçemize "tamam" olarak çevirilebilecek bir kavramı tanımlar.
yani bir konuda "ok" lenen taraf, karşı tarafın taahhüdünü yerine getirmesini bekler. bu bekleyiş makul süre sınırlarının üstüne çıktığında bekleyen taraf, karşı tarafa taahhüdünü hatırlatma serbestisine sahiptir.
sözel iletişim teorileri / mengus -
ondokuzuncu yüzyılda amerikan başkanı old kinderhook(yaşlı kinderhook) sözcüklerinin baş harflerinden geldiği söylenir.
-
ilk kez 1830 yillarinda boston'da kullanildigi tahmin edilen onay sözcügü. o dönemde gazeteler çarpici olmasi acisindan ve çogunlukla da satirik amaclarla kisaltmalar kullanmaya baslamislar ve bu kullanim sekli hizla new york ve new orleans'ta da yayilmis. bu tür kisaltmalar daha çok yanlis ortografik temellere dayaniyormus ve yazi dili yerine konusma dilini temel aliyormus. tipki ok için oldugu gibi. ok da "oll korrekt" (all correct) kisaltmasiymis aslinda. bu kullanim o kadar ragbet görmüs ki 1840 yilindaki secimlerden sonra martin van buren, bir nevi politika ismi gibi olan old kinderhookismiyle de anilmaya baslanmis.
-
elena paparizounun 2005 yılında çıkardığı my number one euro edition ın hit parçalarındanır.
sözleri :
tis nixtes den se skeftome
krato st' asteria sintrofia
girnao arga, pernao kala
ke min peis de me niazei
ma eine psema
eine psema
ok, ok
san treli s' agapao
ok, ok
sta filia sou methao
ok, ok
prospioume thimono
ok, ok
zo gia senane mono
den skeftome
den niazome
me tis parees psaxnome
zoi mou pou adiaforei
pou zo xoris esena
ma eine psema
eine psema
ok, ok
san treli s' agapao
ok, ok
sta filia sou methao
ok, ok
prospioume thimono
ok, ok
zo gia senane mono -
(bkz: strela)
-
2005-2006 kı$ dönemi (üreme sezonu) reklamlarında erdil ya$aroğlu'nun karükatürlerini kullanmaktadırlar.
-
daha da kısaltmışlar k. şeklinde.
-
bir meşguliyet anında soru sorulan kişinin, karşı tarafı sakinleştirmek, zaman kazanmak, durumu kısa zamanlı olarak kurtarmak, sonradan bakmak üzere paketleyip rafa koymak anlamında da kullanabileceği bir nevi acil durum butonu, bir kurtarıcı harf öbeği, bir nevi nokta.