• bir kuşağa okumayı sevdirmiş ökkeş serisinin saf kahramanı. o kuşağın şimdi çoktan yetişkin olmuş çocukları, bugün "bayramda taksim'i ayıların basması" gibisinden başlıklar açmıyor, kapıcılarını efendi diye çağırıp kapıcı çocuklarını ayrı bir ırkın insanları gibi değerlendirmiyorlarsa bu biraz da ökkeş sayesinde edindikleri görgüdendir. ökkeş'in bitmek bilmez merakı, anlama çabası, küçücük şeylerle mutlu olması (mesela nenesinin reyhanlı bulgur pilavı yapması), yoksulluğu ve bilumum orjinallikleri. (gazozla tanışması, maça gitmesi...) bugünku çocuklara sunulan modeller, hep çok çalışıp çok tüketmek, sınıf atlamak üstüne, ama ökkeş bize elindekiyle mutlu olmayı öğretti. sonradan nice nobel ödüllü yazar, nice bestseller kitap, nice has edebiyat örneğiyle tanıştık, hiçbiri ökkeş'in verdiği zevki vermedi. bugün kimilerimiz hayatını şu yan yana dizdiği sözcüklerden kazanıyor, lakin yazmanın temelinde yatan okuma eylemini ökkeş'le sevdi. ökkeş bir tevazu eğitimiydi, yarım kaldı.
  • zamanında birçok çocuğun en yakın arkadaşıdır ancak zamanla birlikte değişime uğramıştır.

    ökkeş kitaplarda, esmer, kirpi gibi diken diken kısa saçları olan, işlik kıyafetleri (köylü kıyafeti) ve ayağında yemeni ile dolaşan bir anadolu çocuğudur. çocukluğumun ökkeş kitap kapağı, ökkeş'in saçları hariç buna en yakın resimdir.

    https://eksiup.com/p/a627178u4hao

    ancak bu haliyle sanıyorum zamane çocuklarına pek de çekici gelmedi. çekici hale getirilen yeni ökkeş ise şu şekilde

    https://eksiup.com/p/v427182b59xa

    sorarım size, bu nasıl ökkeş? ökkeş orası burası çizgili, renkli kıyafetler ve spor ayakkabı giyen sarışın, mavi gözlü bir şehir çocuğu değildir ki. ökkeş'i çok özlediğimden ve bazı kitapları kayıp olduğundan tüm seti yeniden almak istedim ama benim ökkeşim bu küçük hans değil.
  • muzaffer izgunun yazdığı, çocukken yarıla yarıla okuduğum serinin kahramanı. niçin çizgi filmi yoktur, sinemaya niçin aktarılmamıştır üzerinde durulması gerekir. "ökkeş kapıcı" en sevdiğim bölümüdür.
  • cocukken anneden israrla reyhanli bulgur pilavi istememize neden olmustur. fakirin evinde bulgur vardir hep, dagda bayirda bedava reyhan. devran donup anne olunca supermarketten aldigimiz mccormick marka kuru feslegeni ekleriz bulgur pilavina, okkes'in hatrina.
  • serisi vardı bende...

    her zaman alamazdık kitap. o yüzden annem ayda bir kitabını alma sözü vermişti bana. ben de heyecanla beklerdim bir sonraki ayı.. tekrar tekrar okurdum öncekileri.

    sonunda hepsini toplamıştım. benim ökkeşe olan sevgimi görünce annem de ablam da okumuştu bütün seriyi.

    bir gün komşumuz geldi ve hasta olan yeğeni için benden kitap istedi. ben de elimde olan bazı gereksiz sayılabilecek kitapları çıkardım gösterdim. annem ise işgüzerlık yapıp " aaa oğlum ökkeşleri versene" dedi. anne sözünden çıkamazdım. verdim..

    bir daha hiç geri alamadım o ökkeşleri. sonra komşumuz taşındı. iyice izini kaybettim kitaplarımın... 10 ay içinde biriktirmiştim ben onları.

    hala ezberimde durur ökkeş'in "bubaa" diye bağırışı, nenesinden reyhanlı bulgur pilavı isteyişi, babasıyla balık tutmaya gidip adaya düşüşleri, hasan'la maça gitmeleri, minibüste muavinlik yaparken, bozulan minibüsü tamire götürdükleri yerde ali'yle zeytin ekmek yiyip, tuzlu zeytin susatınca çeşmeden su içişleri....hepsi aklımın en derin köşesine kazınmış halde.

    eğer bu entry'i okuyorsan zehra teyzenin yeğeni sana sesleniyorum. gönder kitaplarımı orospu çocuğu!!!....
  • bir de "ökkeş kapıcı" macerasında ilk kez asansörü çağırması söylendiğinde "asansör emmiiiiiii" diye bağırdığında altıma edecektim gülmekten.. ve tarla açmak için günlerce kök söktükleri bölümünde ağlamaktan gözlerim şişmişti... muzaffer izgü hem güldürüp hem ağlatmış hem de düşündürtmüştür ökkeş serisinde..
  • herkese okumayı sevdirirken beni okumaktan uzaklaştıran kitap serisi. ökkeş serisini okumam ilkokul sıralarına denk gelir. her okuduğumda kahkaha ata ata okurdum ve çok büyük zevk alırdım. ortaokula geçince muzaffer izgü'nün diğer kitaplarını, aziz nesin'i okumaya başladım, yine ökkeş'i özledim ve tekrar tekrar okudum. lise döneminde biraz daha çizgiyi yükseltip klasikleri okumaya başladım, ökkeş'ten aldığım tadı alamadığım için her okuduğum kitaptan sonra dengelesin diye bir ökkeş kitabı okuma ödülü verdim kendime. işe yaradı mı bilmiyorum. bir yandan kitapları hızlı okudum, diğer yandan da çabuk bitsin diye üstünde düşünmeden geçtim. üniversitede de durum buna benzerdi. şimdi bile bir 1984 bir ökkeş lunaparkta, bir yanılsamalar kitabı bir ökkeş kurt avında, bir zemberekkuşunun güncesi bir ökkeş dolmuşçu olarak hayatıma devam etmeye çalışıyorum. kendimi hababam sınıfı'ndan sonra shawshank redemption izleyemeyen biri gibi hissediyorum ve diyorum ki "okuma hayatımı yidin, bitirdin ökkeş"
  • kafanın pekmezini akıtmak deyimini ilk bu roman kahramanı tanıtmıştır bir dönem çocuklarına ha bi de reyhanlı pilav olayı vardı hala merak ederim nasıl bişidir diye
  • muzaffer izgünün yazdigi, yanilmiyorsam 10 kitaplik serinin bas kahramani. serinin ilk kitaplarinda okkes koyde babasi ve ninesiyle yasamaktadir, dayisi ise istanbulda kapicilik yapmaktadir. sonra bunlar ailecek koylerinden istanbula gocerler, okkes dolmus muavinligi ve araba yikayiciligi yapar. az safca bir cocuktu, yine de cok severdik. "okkes otoparkta" gibi bi isimli kitabinin sonunda aglamistim, azicik da duygu somurusu icerirdi cunku.
  • etimolojisi hakkında şahane argümanlar sunulmaktadır habertürk'teki tanımadığım bir şahıs tarafından.

    ök+keş

    ök neymiş? köktürk'te de geçen "kök" sözcüğünün kökeni imiş. (bkz: baştan eklemeli diller) (bkz: k ön eki) anlamı ise "tanrı" imiş... (bkz: tengri öldü nietzsche nietzsche öldü tengri)

    "-keş" neymiş? esrarkeş örneğinde gördüğümüz gibi bir ek imiş.

    ökkeş neymiş? "tanrı bağımlısı" imiş ve türkçe imiş.

    netice: var olmayan türkçe kök + var olan farsça ek = var olmayan türkçe sözcük.

    denklemimizi öğrendiysek dağılalım arkadaşlar.

    ek: oktan keleş imiş beyefendinin ismi.
hesabın var mı? giriş yap