• ilginç bir macera sırasında şüpheli şahıs kontenjanıyla bir karakolda alıkonulmuştum. öyle pinekliyorduk ve polis amcalar oldukça sert davranıyorlardı. sonra bağırış çağırış gol falan.. hayırdır abi kaç kaç diye muhabbete girmiştik de, gelin len buraya zibidiler deyip bu golün tekrarını izletmişlerdi tvden. coşku galeyan falan aramız yumuşamıştı. maçtan sonra da hadi siktir olun gidin deyip saldılardı bizi. ekşi sözlük aracılığıyla oktaya teşekkürlerimi sunuyorum.
  • oktay derelioğlu'nun eşi intihar etmeseydi ne kadar farklı bir konumda olacağının kanıtıdır. bu golden 1 yıl sonra yani 97 yılında eşi intihar ettiğinde henüz 22 bilemedin 23 yaşındaydı. çok ama çok daha fazlası olabilirdi 2000'li yıllarda türkiye'de futbolun ivmesi düşünüldüğünde bu yetenek. çok farklı yerlere taşıyabilirdi kendini, türkiye futbolunu. olmadı..

    çocuktum ozamanlar, şuan yaptığım gibi sadece spor olarak futbol'u sevdiğim bir fanatizm vs. gütmediğim için, yine sadece avrupa veya derbi maçlarını izlerdim. o unutulmaz golü (skoru lehimize çeviremese de) atışını hatırlıyorum. yine hatırlıyorum 1 sene sonra haberleri izlerken "anne oktay'ın karısı ölmüş" dediğim günü. gerçekten üzülmüştüm. desteklediğim takımda bile değildi, ancak türktü, ve ben türk futbolunu hep kemik olarak türk futbolcularla, destek için 1-2 kilit yabancıyla kurulu takımlar şeklinde hayal ederdim. galatasaray'ın uefa kupasını aldığında olduğu gibi, hakan şükür'lü, fatih akyel'li, bülent korkmaz'lı, arif erdem'li, hasan şaş'lı, ümit'li okan'lı emre'li.. hagi gibi takım için koşturan gol olduğunda bizden biri gibi içten sevinen, taffarel gibi hep sırıtan her maçtan sonra "çuok güzeğl" diyen 1-2 yabancı ile kurulu takımlar. bir yola beraber baş koymuş, türk olmuş en önemlisi takım olmuş takımlar..

    yıl 2011, bir de şu anki hale bakın. yabancılar üzerine kurulu takımlar, avrupada hem milli, hem klüp bazında hezimetler, mağlubiyetler.. bana bu ülkede adam gibi bir türk futbolcu gösterin aldığı paranın hakkını veren, türk milli takımında olduğu için gurur duyan canla başla mücadele eden, takım olmanın bilincine varmış piçlikle işi olmayan, türk olmanın gururunda. arda mı, volkan mı, emre mi.. bir tek gökhan gönül belki, o da piç olamayacağı için belkide.

    işte sol frame'de duran oktay derelioğlu ile ilgili bu başlık bana bunları hatırlattı. beşiktaş'ın avrupa'da en çok gol atan futbolcusuymuş, bi de bu videosu var işte. çok daha fazlası olabilirdi bugün, olamadı.

    türk futbolu ile ilgili tek dileğim genç oktaylar, rüştüler, hakanlar ile kurulu bir lig. bunların toplanıp tek yürek olduğu bir milli takım. sonra zaten şüphesiz yaşayacağınız şey, "gurur" olacaktır, ben buna eminim..
  • hayatimin en buyuk rezilligini yasadigim pozisyon sonrasinda gelen inanilmaz gol.

    tribunde asabi bir sekilde maci izlerken oktay topla bulusmustu. ilk belcikali'yi gectiginde "allah belani versin, nereye gideceksin daha, adam bombos" gibi laflar savurmaya baslayan bendeniz, calimlanan adam sayisi arttikca bu tepkimi birkac kufurle harmanlamis, neticesinde "goooooooool" diye bagirdiktan sonra durup birkac dakika dusunmus ve macin sonuna kadar tek kelime etmemistim.*
  • tek eksigi* benzer golleri atan diego armando maradona ve lionel messi gibi kaleciye calim atilmadan plase ile ko$eye gonderilmesi olan gol. yoksa calimlar ayni kalitede, topla ilk bulu$uldugunda kaleye olan uzaklik ayni, ustelik atilan calim sayisi daha fazla...
  • yilin golu secilebilirdi ancak birinciligi romario'nun degil roberto carlos'un fransa'ya (sanirim) attigi o auta giderken donup giren hayvani falsolu gole kaptirmi$tir. oktay'in golune vay be derken roberto'nun golune oha denir, kaybedi$in sirri da burda gizlidir.
  • harika bir gol olmasına rağmen, işbu maçta belçikaya 3-1 lik skorla yenildiğimiz gerçeği de hala dimağımın tozlu sayfaları arasında kurutulmuş bir mayıs gülü gibi kokar.
  • olm orta sahanın o köşesinde kesin bi şey, bi güç var. çünkü, oradan alınıp da bi ton adam çalımlayarak atılan 3 tane muazzam gol var önümüzde. bence bu araştırılmalı.

    bu golün tadına tam olarak varılamamasının sebebi, mağlubiyetten ziyade, herkesin "pas ver, pas ver" diye stres yapmasıdır. oktay çalımları dizdikçe millet zevke geleceğine, sinir harbi yaşamıştır. bu nedenle golün güzelliğine hâlâ inanmayıp, faturayı belçika defansına kesenler var. bense "nasılsa kaptırır" şeklinde düşünüp fazla üstelemeyenlerdendim. zaten o oliveira puştu da golün tüm sevincini alıp götürmüştü.

    kısacası, her açıdan bahtsız bi goldür. o sene atılan en güzel olabilecekken, roberto carlos'un paranormal falsosu da bu bahtsızlığa tüy dikmiştir zaten.
  • görüntülerini kazaa'dan aratarak bulabildiğim tek türk golü.
    (bkz: oktay derelioğlu)
  • o zamanki spikerin gol sonrası " taksim parkında gezer gibi adam gecip gol attı" dediğini hatırladığım gol.

    (bkz: spor spikerlerinin türkceye kazandırdıkları)
hesabın var mı? giriş yap