• selda bağcan'dan dinlediğim inanılmaz güzel azeri halk şarkısı. nefis bir şarkı nefis bir yorum peş peşe kaç defa dinlediğimi hatırlamıyorum.
    buyrun efendim kulaklarınızın pası silinsin :)
    https://youtu.be/g50g7dnz5wc
  • mikayil müşfik'in şiiridir. yazdığı bu şiir yüzünden sovyet rusyası tarafından 1938 yılında kurşunlanarak öldürülmüştür.

    bu tarihlerde sovyetler devleti, farklı etnik grupları yozlaştırmak için çalışmıştır. azerbaycan'ın işgalinden sonra da milli edebiyatçılarını ya anında öldürmüşlerdir ya da çalışma kamplarına sürgün etmişlerdir. bu yıllarda edebiyatın çok güçlü olduğunu da unutmamak gerekir. özellikle azerbaycanlılar gibi okuyup, yazan bir millet için daha da önemlidir.

    azerbaycan'ın işgalinden sonra, azerbaycan cumhuriyeti'nin kurucusu mehmet emin resulzade'yi yakalayıp, stalin'in emriyle trenle moskova'ya göndermişlerdir. burada kendisine itibarsızlaştırma uygulanmıştır. halkın umudunu kırmak adına öldürülmemiş, halkını sattığını düşünülmesi istenmiştir. bu dönemde evinden dışarı çıkmasına, kağıt kullanmasına, birileriyle konuşmasına bile müsade edilmemiştir. fakat mehmet emin resulzade, rusya'nın batısından finlandiya'ya bin bir zorlukla geçip; finlandiya üzerinden istanbul'a gelmiştir. burada ise gazetelerde yazılar yazarak sesini duyurmaya çalışmışsa da yeterli etkiyi sağlayamamıştır.

    mikayil müşfik ise işte böyle çetin bir dönemde halka yapılan yasaklara karşı direnmiştir. ruslar, her alanda olduğu gibi "kızıl" rengini her yerde kullanmışlardır. azerbaycan'da da yazarları ve şairleri kendi saflarına çekmek, kendi propagandalarına alet etmek için "kızıl kalemler" cemiyetini kurmuşlardır. bu cemiyete bilinen isimlerden süleyman rüstem katılmış, geri kalanı aklı çelinmiş genç şairlerden oluşmuştur.

    sovyetler, kültürel ögeleri barındırdığı için bir dönem milli çalgıları yasaklamıştır. süleyman rüstem'den ise azerbaycan'ın milli çalgısı olan "tar"a karşılık şiir yazılması istenmiştir. süleyman rüstem'de "okuma tar" adında şiir yazmıştır. (okuma tar okuma, seni sevmir proletar)

    mikayil müşfik ise 27 yaşındayken, süleyman rüstem'in bu şiirine karşılık "oku tar" şiirini yazmıştır. bu şiir ve yazdığı yazılar neticesinde idam edilmiştir. 30 yaşındayken ölmeden hemen önce ise "yine o bağ olaydı" şiirini yazmıştır:

    yene o bağ olaydı, yene yığışaraq siz
    o bağa köçeydiniz.
    biz de muradımızca felekden kam alaydıq,
    size qonşu olaydıq.
    yene o bağ olaydı, seni tez-tez göreydim,
    qeleme söz vereydim.
    her gün bir yeni neğme, her gün bir yeni ilham,
    yazaydım seher axşam.
    arzuya bax sevgilim, tellerinden incemi ?
    söyle üreyincemi ?

    yene o bağ olaydı, yene size geleydik,
    danışaydıq, güleydik.
    ürkek baxışlarınla, ruhumu dindireydin,
    meni sevindireydin.
    gizli söhbet açaydıq, ruhun ehtiyacından,
    qardaşından, bacından.
    çekinerek çox zaman söhbeti deyişeydin,
    menimle eyişeydin.
    yene bir vuraydı, qelbimiz gizli-gizli,
    sen ey esmer benizli.

    bu yaz bir başqa yazdır, bu yaz daha da xoşdur,
    vay o qelbe ki, boşdur!
    her üfüqde bir heves, her bucaqda bir umud,
    insanlar daha me’sud.
    duyğular daha ince, fikirler daha derin,
    ürekler daha serin.
    insanların vüqarı, telebi daha yüksek,
    yolumuzdan daş, kesek,
    temizlenmiş bir az da. ellerin keyfi sazdır,
    bu yaz, bir başqa yazdır!

    yene o bağ olaydı, yene o qumlu sahil,
    sular öteydi dil-dil.
    saçın kimi qıvrılan, dalğalara dalaydım,
    dalıb ilham alaydım.
    endamını hevesle, qucaqlarken dalğalar,
    qelbimde qasırğalar,
    fırtınalar coşaydı, qısqanclıqlar doğaydı,
    meni hirsim boğaydı.
    cumub alaydım seni dalğaların elindeni,
    yapışaydım belinden.
    xeyalımız üzeydi, sevda denizlerinde,
    lepeler üzerinde,
    ilhamımın yelkeni, zerrin saçın olaydı,
    sular xırçın olaydı.

    bu ne gözel şeirdir, bu ne gözel menzere,
    gelin baxın xezere.
    çıxalım buzovnada kiçik qayalıqlara,
    seyre dalım bir ara...
    geceler sayrışarken, ulduzlar lale kimi,
    işıqlar jale kimi.
    çilenib dağılarken etrafa damla-damla,
    en yaxın bir adamla.
    ne gözeldir dinlemek suların neğmesini,
    tebietin sesini!
    ne gözeldir dolaşmaq, isti yay fesilleri,
    bu serin sahilleri!

    ne gözeldir seherler bizim böyük ruhumuz,
    aşıb-daşan duyğumuz.
    şeklindeki sulara, baxaraq lezzet almaq,
    bu mavi şe’re dalmaq.
    dalğalar kimi qalxmaq, dalğalar kimi enmek,
    be’zen hürküb çekinmek.
    her dalğa bir kişneyen beyaz yallı at kimi,
    bizim bu heyat kimi!

    yene o bağ olaydı sevdalar ölkesinde,
    o söyüd kölgesinde.
    inci qumlar üstünde yene verib baş-başa,
    yayı vuraydıq başa.
    günlerimiz keçeydi qızğın ferehler kimi,
    dolu qedehler kimi.
    yarpaqlar arasından uzadaraq elini,
    oxşayaraq telini.

    geceler darayaydı saçlarını ay gözel!
    sen gözelsen, ay gözel?
    ellerinde ellerim, gözlerinde gözlerim...
    asılaydı sözlerim.
    könlünün qulağından bir qızıl tana kimi,
    güneş doğana kimi.
    bu yaz dostlarım bir az bextever olacaqlar,
    can-ciyer olacaqlar.
    bir az da uzaqlara açacaqlar yelkeni,
    ruh yeni, höyat yeni...
    çıxacaqlar göyleri aşaraq döne-döne,
    buludların fövqüne.
    uçacaqlar sabaha, uçacaqlar yarına,
    efir boşluqlarına.
    vaxtile bir kölge tek hür yaşamaq isteyen,
    bu insan oğlu bilsen.
    azadlıq ölkesinde daha şad olacaqdır,
    dünya dad alacaqdır.

    yene o bağ olaydı, yene yığışaraq siz,
    o bağa köçeydiniz.
    biz de muradımızca felekden kam alaydıq,
    size qonşu olaydıq.
    yene o bağ olaydı, seni tez-tez göreydim.
    qeleme söz vereydim.
    her gün bir yeni neğme, her gün bir yeni ilham,
    yazaydım seher-axşam.
    arzuya bax, sevgilim, tellerinden incemi?
    söyle, üreyincemi?

    (fonttan dolayı açık e harfi, kapalı e harfiyle değiştirilmiştir.)
hesabın var mı? giriş yap