• kitap okuma aliskanliginin kazanilmasini engelleyen, insanlari kitaplardan , okumaktan sogutan olay. genelde konsantrasyon eksikliginden, okuma aliskanligi olmayisindan , cumlelerin kitaplarda uzun ve karisik yazilmasindan kaynaklanan bir sonuctur. anlanmayan her cumle , her kelime tekrar tekrar bastan okunur ve anlandiginda gecilir , bu yuzden iki gunde bitebilecek bir kitabi okumasi , okuma hizina da bagli olarak , aylar alir. insanin kendini embesil hissetmesine sebebiyet verir , insanlar size zekisin desede inanmak istemezsiniz. cogunlukla detaycilik , mukemmeliyetcilikten de kaynaklanabilir. gecmis olsun.
  • kalabalık mekanlarda, metroda, otobüste her daim başa gelebilecek durum. bir gazete, bir dergi belki okunabilir lakin bir kitabı anlayarak, içeriğinden kopmadan okumak gerçekten mümkün değildir diye düşünüyorum.. bunu başaran varsa takdiri gerçekten hak ediyor.
  • türkiye'deki eğitim sisteminin en iyi geliştirdiği beceri. daha iyi öğrettikleri bir şey olduğunu sanmıyorum hatta.
  • yazarın, 'lan öyle bi döşiyeyimki kimse bi bok anlamasın, didinip dursun pezevenkler.' uslubuylada alakalı olabilir.
  • yabancı dilden türkçe'ye çevrilmiş makaleleri okurken yaşadığım şey...yani bildiğin türkçe'sini okurken ne anlatılmak istendiğini anlamıyorum bazen...terimleri çevirirken doğru karşılıklarını mı bulamıyorlar, türkçe bu anlamda yetersiz mi kalıyor* bilmiyorum ama ortaya saçma sapan, manasız cümleler çıkıyor...

    mesela ''koşulsal değişkenler insan kaynakları uygulamaları ile performans arasındaki ilişkide moderatör değişken rolü oynayarak daha yüksek performansı sağlayacak “en iyi” uygulamaların varlığını reddetmektedir'' şeklinde çevrilmiş olan bu cümlede ne anlatılmış, ne vurgulanmış valla anlamadım...ya da ''yapılandırıcı modeller koşulsallık yaklaşımlarının önemini vurgulamakla beraber eşsonluluk ilkesi bağlamında tanımlanmaktadır. bu ilkeye göre çeşitli, özgün konfigürasyonlar maksimum performansa ulaşmayı sağlayabilecektir'' cümlelerinden...yani konfigürasyon nedir allasen? hiç çevirmeseydiniz daha iyiymiş...hani bu makalenin konusuna da hakimim, stratejik insan kaynakları ile ilgili bir dünya şey okudum ama böylesine saçma olanını ilk kez gördüm...herhalde süper olmayan ingilizcem ile orjinal metni okusaydım daha çok şey anlardım...

    özetle okuduğunu anlamamak noktasında sıkıntı yaşıyorsunuz sorun her zaman sizde olmayabilir...kötü çeviriler, uzun manasız cümleler, sırf şekil olsun diye kullanılmış demode kelimeler, kafanızın başka yerde olma ihtimalinden daha ağır basabilir pek tabii asdfg...
  • türkiyedeki sebebinin herhangi bir argümanı çözümleme yetisini geliştirecek herhangi bir eğitim bulunmaması olduğunu düşündüğüm şeydir.

    doğum tarihin ne sorusunun cevabının muş olması artık beni şaşırtmıyor. yazdığım şeylerden anlamak istediğini anlayıp, konuyla neredeyse hiçbir alakası olmayan ancak paragrafta bir kez geçen kelime üzerine kendince bir argüman oluşturarak cevap veren insanlar türemiş durumda.

    arkadaşlar lütfen çocuklarınıza bulmaca, bilmece, zeka ve mantık soruları çözdürün. bir argümanın varsayımlarının işleyişinin ve sonucunun nasıl bulunacağını öğretin. safsatanın ne olduğunu nasıl kaçınılması gerektiğini öğretin. yazılı bir kaynakta anlamak bazen zor olsa bile, ironinin nasıl anlaşılacağını öğretin.

    herkese hürmetler
  • ekşi sözlükte nirvana yapmış olan durumdur. bazıları entry'lerimdeki söz öbeklerinin veya kelimelerin anlamını bilmeden bir şeyler yazıyor, gerekli açıklamayı yapıyorum o sözün anlamı o değil diyorum yine de ikna olmuyorlar. en son ikna edemediğimi anlayınca tamam diyip konuyu kapatmaya çalışıyorum hala yazıyor ısrarla. 8-9 yıldır şu sözlükteyim belki bin kişiyi engellemişimdir ama yok abi hala steril bir ortam elde edemedim.

    embesile embesil muamelesi yapmazsan böyle oluyor işte, hata bende.
  • yerli ve milli bir kültür öğesi.
  • kitap okumamanın sonucudur ve bu sizi öyle bir noktaya sürüklerki, içinizde öfke biriktiği bir döneminizde sizinle aynı fikirde olan biri dahi fikrini beyan ettiğinde okuduğunuzu anlayamadığınız için anlatılanı direkt olarak kendi düşüncelerinize göre yoracak ve kendinizi saçma tartışmalar içinde bulacaksınız. lütfen okuyun.

    konu ile bağlantılı olarak, (bkz: önyargı) (bkz: sabır)
  • sosyal bilimler metinlerini türkçe olarak okumak isteyen her insanın bizzat yaşayabileceği durum. bu konudaki sorun birkaç nedenden kaynaklanıyor. birincisi bazı terimlerin türkçede üstünde uzlaşılmış bir karşılığı olmuyor. farklı yazarlar aynı terime farklı kelimelerla referansta bulunuyor. bir diğer sorun olarak üstünde uzlaşılmış karşılık onu öğrendiğiniz ilk dildeki (ki benim için bu ingilizceydi) anlamı tam karşılamayabiliyor. ikinci temel bir sorun olarak türkçede fiilimsi ve noktalama işaretleri kullanımı ile çok uzun ve bitmek bilmeyen cümlelerin kurulabiliyor olması ve sosyal bilimcilerin bu tarz cümleler kullanmaya bayılmaları. bu durumu kişisel olarak "anlaşılması zor olan daha derin, daha akademik olur" gibi bir anlayış olmasına da bağlıyorum. sanki metinler okuyucuya bir şey vermekten çok, okuyucuyu "bu konuyu senden ve anlama eşiğinden çok daha iyi biliyorum" diyerek ezmek içim yazılmış gibi. ukalalık gibi algılanmasını hiç istemem ama dostça bir tavsiye olarak, eğer ingilizceniz okuma düzeyinde iyiyse sosyal bilimler metinleri için türkçeyi direk es geçip ingilizce olanını okumanızı öneririm eğer böyle bir şey mümkünse.
hesabın var mı? giriş yap