• (bkz: rakım çalapala) ilkokul türkçe kitabından bir şair. ilkokul kitabında, rakılı bir adamın ne işi var diye düşünürdüm. şiiri bana pis kokardı. rakıyı çalkala, diye anlardım adamın adını. rakım diye bir şeyi henüz öğrenmemiştim.
  • ilkokuldayken sınıf öğretmenimin, ders esnasında konuşanları uyarırken kullandığı "mütemadiyen konuşuyorsun" cümlesi.
    (bkz: mütemadiyen)
    bu kelimeyi ilk kez duyunca şaşıranlara şahit oluyorum bazen, ama benim 8 yaşımdan beri bildiğim bir kelimedir.
  • (bkz: ne acele?)
    (bkz: nacl)
  • ezberin kuvvetliyse sistem icin ise yarayan bir robot olabilirsin, bu yuzden de is bulman da kolay olur "yukselme"n de.
  • zenci jale, ağır fehmi.

    siz anlamadınız şimdi tabii. hiçbir türkçe kelime bu sessiz harflerden biriyle başlamaz. aslında bunun başka bir formülü vardı ama lise 1 edebiyat hocası yeni formül bulana çikolata alacaktı ve ben de bunu uydurmuştum. aman aman ne hırs(!). bak ezberci eğitim olsa unuturdum. kendim yapınca unutmadım. bunu alın kullanın siz buradan, çocuklara öğretin. bir fıstıkçı şahap neden olmasın.

    edit: kelimeler diye genellemek belki yanlış olur, araştırılması gerekir. kesin bilgi değil arkadaşlar yaymayalım.
    edit 2: gaza geldim, sizin için araştırdım. doğru işte. acil rt.
    bakınız
  • ustu bir fazlalastir, fazlalastirdigin sayiya böl
  • istanbul'un konya'dan büyük olduğu gerçeği.

    hikaye şöyle; 1.sınıfta sınıf öğretmenimiz, boğaçhan isimli gümbelek arkadaşımızı kaldırır. türkiye'nin en büyük ili hangisidir, diye sorar. boğaçhan gariban değildir çakallık vardır hamurunda. duvardaki haritaya bakar ve kendine güvenen bir sesle konya der. hoca der ki "hayır, istanbul daha büyük." tabi haylazlar kapar bu konuyu.

    neyse zaman geçer. 5.sınıfın güzel güneşli günlerinden biridir. beden eğitimi hocası bizi her ne hikmetse sınıfa toplar. muhabbet filan ederken sorar "türkiye'nin en büyük ili hangisi?"

    ee geçmiş yılların tecrübeli boğaçhan'ı atik bir şekilde parmak kaldırır. cevap yine yükselir özgüvenle; "istanbul"
    beden eğitimi hocası hafif bağırtı hafif şaka karışımı der ki "lan dangalak, haritaya bakmıyor musun, konya'yı görmüyor musun der."

    konu muallakta kalır. hala o dönemin öğrencileri istanbul ve konya'nın büyüklüğü sorunsalının üstesinden gelememişlerdir. bu da böyle bir hikayeder. biz çıkalım kerevetine.
hesabın var mı? giriş yap