• disiplin kaydiniz ne kadar kabarık olursa olsun tasdikname almadığınız surece sene sonu toplanan disiplin kurulu sicilinizi temizler. daha güzel bir bilgi olmadı benim açımdan
  • (bkz: 1040)
    (bkz: dandanakan savaşı)
    zamanla savaşın sonucunu unutsam da tarih hep aklımda.
  • 7-12-5-5-4

    ilkokul 5, anadolu liseleri'ne hazırlık dersanesinde ezberletilen; omurga bölgelerindeki omur sayıları. boyun, sırt, bel, sağrı, kuyruk sokumu.
  • uzerine oturamadigimiz sekillerin hacmini hesaplarken uce boleriz.
  • "yağ yağmur yağ, dağa bağa yağ."

    harflerin telaffuzu daha yeni yeni öğrenilirken, ğ için öğretmenimin kullandığı örnek cümledir. koca sınıf haftalarca bu cümleyle eğlendik.
  • lise coğrafya dersi.
    bilgi : paslanmaz çelik üretirseniz çelik paslanmaz.
  • x1=(-b+(b^2-4*a*c)^1/2)/2*a
    x2=(-b-(b^2-4*a*c)^1/2)/2*a
    unutamıyorum.
  • ilkokul üçüncü sınıf falanım, ya hayat bilgisi ya sağlık bilgisi öyle zamazingo bir derste hoca ilk dönem biterken 15 tatil ödevi olarak 40 tane soru yazdırmıştı.
    o sorulardan bir tanesi de "bcg'yi açınız?" idi.

    39 tanesinin cevabını kitaptan buldum, bir bunu bulamadım. ara allah ara.. gittim abime sordum, komitesi var heyheyleri tepesinde, verem aşısı dedi savuşturdu başından. eyvallah verem aşısı ama bana açılımı lazım. tabi o zaman evde internet olsa, 3-4 saniyelik gugıllama mesafesinde cevap ama canına yandığımın 2003ünde yok öyle şeyler. neyse ben bunu bulurum dedim, kitaplıkta yeşil ciltli sağlık ansiklopedileri vardı 5-6 tane, artık annem hangi gazetenin kuponundan biriktirdiyse.. açtım bunları önüme bcg arıyorum. deri hastalığı mı dersin, enfeksiyon kapmış yaralar mı, şişmiş morarmış uzuvlar mı.. sene 2015 patoloji derslerinde, hoca dünyanın en iğrenç ve trajik hastalıklarını anlatırken sergilediğim dik duruşu ben o gün yaşadığım travmaya borçluyum. ben o fotoğraflardan daha kötülerini görmedim çünkü, net. neyse, bir müddet dehşet anları yaşadıktan sonra verem başlığını buldum. ne zaman ortaya çıktı, nerde ortaya çıktığı, teşhisi, tedavisi rerererörörö derken ahanda bcg'yi buldum.
    abartmıyorum, bir aşı hakkında ne kadar saçma salak bilgi verilebilirse vermiş, na böyle yarım paragraf tanım var, açılım yok.
    pes ettim mi? hayır. çünkü bugün olduğu gibi o günler de tam bir işsizdim.

    abimin odasına girip tıp kitaplarında arayacaktım bcg'nin açılımını.
    bu çok zordu, çünkü ben o yaştayken abim asla kitaplarına elletmezdi (bunda vakti zamanında bir kaç anatomi atlasına keçeli kalemle güneş, gökkuşağı, nehir gibi naturalist eserlerimi bırakmış olmam etkili olabilir)
    imkansız, mümkünsüz, gollum'dan yüzüğü istemek gibi bir şeydi.
    bende odadan çıkmasını beklemeye başladım.
    bekledim, bekledim, bekledim.. ne kadar bekledim bilmiyorum ama sıradan bir insanın o beklediğim süre içinde masayla simbiyotik bir yaşam oluşturması ve bütünleşmesi gerekirdi, öyle hunharca çalıştı.
    sonunda açtı kapıyı, o mutfağa daldı ben ya allaaah nidalarıyla onun odasına.
    güneş tıp kıtabevinin bir tıp sözlüğü vardı, onu bir de bir kaç aklıma esen kitabı daha aldım içeri odaya kaçırdım. müthiş atraksiyon. kapıyı da arkamdan kitledim, yumuldum kitaplara. bir de sanki abim odaya girdiği an 48583 tane kitap içinde eksiği fark edecek, kapıma dayanacak diye anlamsız bir telaş.

    işte o telaşın arasında gördüm o 3 sihirli sözcüğü..

    okumaya çalıştım, başta zorlandım, ulan bu değilmi ki diye düşündüm, sonra baş harfleri birleştirdim, vallaha bcg billaha bcg. zaten ben hiçbir zaman kısaltmalarla arası iyi olan bir insan değildim, 12 yaşımda iken bjk'nin j'si benim için hala bir muammaydı mesela. neyse. ne diyorduk, ben pek bir mana çıkaramasam da yazdım bir kenara açılımı (tabi insan o kadar uğraştığı şeyde daha büyük bir aydınlanma yaşamayı bekliyor) abimin kitaplarını götürdüm yerine koydum. aldım ödevimi önüme, o boş olan son sorunun da cevabını yazdım. huzura erdim.

    okullar açıldı, ilk hafta, ödevler kontrol ediliyor, o gün herkes derste o 40 sorunun bir tanesini cevaplayacak. benimki belli, o soruya ne yapıp edip ben cevap vermeliyim. hoca o soruyu sorduğunda söz almamı engelleyecek parmağı babam kaldırsa tanımam ezer geçerim. bu motivasyonla derse girdim ben, benim soru da 24-25. sırada falan. hani öğretmen sen başka soruya kalktın bir daha cevaplama demesin diye de hiçbir soruya parmak kaldırmıyorum. ilkokuldaki ezeli rakibim berna (kız şimdi cern'de mühendis abv), her zamanki gibi her soruda öörtmenin ööörtmenim diye parmağını sallıyor, arada da yandan tip tip bana bakıyor "bak nasıl biliyorum, hıh" der gibi. bende tüm bunları sineye çekiyor ve süksemi bcg'yi cevaplandırdığım ana saklıyorum. bir müddet daha ezik büzük takıldıktan sonra, beklenen an geldi. hoca soruyu soruyor.. sınıfı falan aşmışım ben, başka alemdeyim.
    bacillus calmette guerin diye atladım ben.
    hoca bir durdu, sınıfta sessizlik.
    böyle bir müddet sürdü sessizlik sonra örtmenin yanlış.. örtmenim yanlış.. örtmenim ben söyleyeyim mii diye bağırışmalar havada uçuşmaya başladı.
    ben şoktayım, ulan nasıl yanlış olabilir.
    bir baktım hoca berna'ya söz vermiş.
    "öğretmeniiiiğm bcg verem aşısıdır." dedi, diğer tüm parmaklar birden aşağı indi.
    içimden şrfsz biz de biliyoruz bcg verem aşısı diye geçiriyorum, hatta söyledim "ya evet, verem aşısı evet, ben açılımını söyledim ben de biliyorum :(" dedimse de öğretmenden ve sınıf ahalisinden bana resmen koca bir "yav he he, evet biliyodun" tepkisi geldi. ağlasam ortalık inler, kendimi zor tutuyorum öyle bir hırs. artık dışardan nasıl bir ilgi çekici vaziyetim varsa tenefüs oldu, görenler başıma toplandılar. ben kendimi savunuyorum "omo açolomo o doğol" diye. zaten açılımını sormadı ki öğretmenimiiiiz dedi 3-4 kişi aynı anda. benim gözler pörtledi.. sonradan anlaşıldı ki, tahtadaki "bcgyi açıklanıyınız" sorusunu "açınız" olarak deftere geçmem ile başlamış her şey.

    o gün bugünden beri bir an olsun aklımdan çıkmadı.
    inanıyorum, bir gün acayip kritik bir yerde işime yarayacak.
    adımı unuturum, seni unutmam : bcg değil (bkz: bacillus calmette guerin)
  • kirazın birleşik bir sözcük olmadığı. halbuki ne de sevinmiştim güzel bi örnek buldum diye :(
  • -good morning class
    -good morning teacher
    -how are you today?
    -fine thanks and you?
    -fine thanks sit down please
    -thank you

    bir de (bkz: yunanlılar denize döküldü)

    hala kordondan geçerken 'tam nerden döküldü lan acaba' diye salak salak düşünürüm.

    (bkz: izmir)
    (bkz: kordon)
hesabın var mı? giriş yap