• anadolu çomarının bir model üstü.

    bu kadar cehalet ancak tahsil ile mümkün olur sözünü gerçekleyen, somutlayan yaşam formu.

    birçoğu akp düşmanı olmakla birlikte akp'li olanları da vardır. anadolu çomarından en büyük farkı ise basmakalıp dogmaları ezberleyip sağda solda bunları satıyor olmasıdır. sıradan bir anadolu çomarı bu kadarına dahi muvaffak olamıyor zira.

    küba devrimi'nin büyük önderi fidel castro'nun yaşamını yitirmesinden sonra fidel'e ateş püskürerek kendilerini yine ayan beyan belli etmektedirler bu okumuş çomarlar.

    bu siyaset ve iktisat bilgisi yoksunlarının yegane bilgi kaynağı, milli eğitim müfredatının kendilerine sunduğu, çarpıtma ve eksiklerle dolu eğitimden başka birşey değildir. cahil cühela hallerine bakmadan, fidel castro'yu diktatör olmakla, küba özelinde sosyalist düzeni de gayrı demokratik olmakla itham ederler.

    bugün içinde yaşadıkları -bankalara on binlerce lira borçlu, kendisi için zaman ayıramadığı bir hayat süren, kazandığının on katını kazandırdığı patronunun dombili oğlu her gün ayrı bir kursta kendisini geliştirip bir yandan göt büyütürken kendi çocuğuna bir boya kalemi takımı dahi alırken iki kere düşündüğü haline bakmayarak- sistemi teşkil eden ve ayakta tutan burjuva demokrasisini çok matah birşey sanarlar. özgürlükten tek anladıkları, iktidarı ele geçirip kamu harcamalarının bir kısmını kendi yakınlarına aktarırken bir yandan da sadece kendi tabanını memnun edecek düzenlemeler yapmayı amaçlayan siyasi partilerden birisini 4 yılda bir 'özgürce' seçmek olan bu davarlara laf anlatmaya çalışmak esasında ne kadar mantıklıdır bilmesem de yine de deneyeceğim.

    bu davarların problemi esasında çok temelden vuku bulmakta. kendilerine sorulacak bir 'ne için yaşıyorsun?' sorusu, problemin tespiti noktasında yeterli olacaktır. tek bir kere yaşayacakları dünyada, doğanın güzelliklerini keşfetmek, kendini farklı sanat ve teknik alanlarında geliştirmek ve bununla mutlu olmak varken, üstelik tüm bunları yapmak için paraya ihtiyaç duyulmayacak bir yöntem, bir toplumsal sistem geliştirilmişken, bu davarlar hiç bir boku sorgulamadan kabul ettikleri için bunun bilincine muhtemelen ömür boyu varamayacaklar, kendilerinin kafasına biz vura vura sokmadığımız müddetçe.

    ömrünün tamamını, bir tane 2+1 ev satın alma peşinde geçirirken tek bir müzik aletinin tek bir notasını dahi sesleyemeyecek olmalarının acısının henüz farkına varamamış olsalar da, onları bekleyen son bundan başka birşey değildir. insanın en temel ihtiyaçlarından olan barınma ihtiyacının, barınmayı sağlayacak olan konutu yapısal olarak meydana çıkaracak her türlü maddesel kaynağın birileri tarafından zaptedilmesi nedeniyle, gasp edilmesi nedeniyle bu davar ömür boyunca çalışmayı normal görür. ama bir gün demez, "ya kardeşim bu ev dediğin çimento; çimento dediğin taş, kum, kireç; taş, kum, kireç dediğin doğa! peki ben doğaya ait olan birşey için neden ömrümü heba ediyorum?" çünkü davardır. oturur 50 yıl çalışır ev almak için. bunu eleştireni de eleştirir. çünkü davardır.

    neyse.

    küba, fidel, sosyalizm demişken oraya bağlayalım.

    sosyalist demokrasi sizin bildiğiniz gibi 4 yılda bir kim olduğunu bilmediğin insanların yazılı olduğu bir listenin altına evet mührü basarak 'görevini yerine getirmek' değildir. sosyalist düzende, sizin bildiğiniz gibi zoturru bilmem ne partisi, dittiri bilmem ne partisi gibi şeyler de yoktur. sosyalist düzende, tüm halkı temsil eden, onları din-dil-cinsiyet olarak ayırmadan bir bütün olarak gören, onları bir bütünleşik halk olarak gören tek bir parti olur. keza halkın çıkarı da tek ve ortaktır: özgürce yaşamak! tüm halkın partisinin en büyük görevi ise sosyalist düzeni korumak ve daha ileriye götürmektir.

    burada bir parantez açalım, özgürlük konusunda. kapitalist düzende para demek herşey demek olduğundan, kişilerin özgürlükleri, kaynaklara ulaşmalarını sağlayacak maddi güçleriyle doğru orantılıdır. kapitalist sistemde, maaşlı çalışanların özgürlüğü, kendilerine emekleri karşılığından ödeme yapan işverenlerin elindedir. dolayısıyla kapitalist sistem içinde bir özgürlükten bahsedilemez. işveren istediği zaman emek sahibinin zaten kısıtlı olan özgürlüğünü elinden alır. bunu engelleyen yasalar var derseniz, bu yasalar da bu adaletsiz düzen hepten boka sarıp da yıkılmasın, kör topal iktidarı götürelim mantığının ürünüdür.

    dönelim. sosyalist düzenin muhafazası ve ilerlemesi için, sosyalizm düşmanlarıyla mücadele halkın partisinin yine asli görevlerindendir. çünkü sosyalizm, demin de dediğimiz gibi tüm halkın çıkarını ortak gözetir. tüm halkın ortak çıkarına karşı olan, yani sosyalizme karşı olan her türlü girişim cezalandırılır. halkın partisi, belirli bir azınlığın elinde değil, kendisini devrime adamış tüm insanların elindedir. parti doğal olarak genellikle geniş yetkilere sahiptir fakat bu, karar verme yetkisi olanların yargılanamayacağı anlamına gelmez. sosyalist düzende her birey, adalet önünde eşittir. parti genel sekreteri de olsa, devlet başkanı da olsa işlediği suç karşılığında cezalandırılır. ki zaten partinin geniş yetkilerinin aksine, genel sekreterin ya da devlet başkanının yetkileri fazla değildir. ülkeyi kişiler değil, parti yönetir. tekrar edelim, parti halkındır.

    fidel ve raul castro kardeşler üzerinden dönen bir 'iktidarı kardeşine verdi, diktatör!' andavallığı var. bu cahiller bilmez ki, raul castro küba devrimi'nin önderlerindendir ve yıllarca abisi gibi devrim için mücadele etmiştir. ama bizim okumuş çomarların kaynaklarının hinterlandı milli eğitim bakanlığı tarafından sınırlandırıldığından bunu da araştırma ihtiyacı duymazlar.

    velhasılı kelam, anadolu çomarı da, okumuş çomar da ayrı bela. birisi bilmediğinden cahil, diğeri az bildiğinden.
hesabın var mı? giriş yap