• şehirlerarsı yolculuklarda mp3 playerden dinlendiğinde fena koyan bir şarkıdır.yol boyu devam eden beyaz çizgiler insanın böğründe hançer olur, birer birer batar.
  • ilhan irem askerden dönünce nişanlısını en iyi arkadaşıyla evli bulunca yaptığı şarkı. (bkz: acı koymak)
  • yamulmuyorsam en az üç farklı versiyonu olan ilhan irem şarkısı. 81 tarihli bezgin albümündeki 8 dakikalık versiyonu tek kelimeyle kusursuzdur. bu haliyle en iyi türkçe 10 şarkı içine rahatlıkla girer. sonra yaptığı onca saçmalığa rağmen ilhan irem'e sonsuz kredimiz varsa, bu şarkı sebebiyledir. senin kredin çok da sikindeydi ilhan irem'in derseniz, sazlıklardan havalanan bir ördek gibi mahzunlaşabilirim.
  • ilhan iremin insani kahreden klasiklerinden biridir. (kanimca da dinlenesi tek sarkisidir) girisindeki ud taksimi, insani derinden yaralar.

    giderken biraktigim asmalar uzum olmus
    yerlerde butun kollar,
    butun baglar bozulmus.
    ben mi gec kaldim yoksa mevsimler mi sogumus?
    gormeyeli buralara olanlar olmus
    olanlar olmus

    giderken biraktigim gokyuzu toprak olmus
    yildizlar cakiltasi, gunes bir yaprak olmus
    ben mi yaslandim yoksa dunya mi altust olmus?
    ben gideli buralara olanlar olmus
    olanlar olmus

    kalsaydin yoklugunla yok olmazdi bu sehir
    kacmakla mutluluklar bulunmuyor, bunu bil
    yaprak kipirdamiyor, yuregim oyle susmus
    sana, bana, sevgimize olanlar olmus

    giderken biraktigim gulusler bakis olmus
    kahkahalar buralarda ozlenen yakis olmus
    ben mi gulmuyorum tanrim
    insanlar mi somurmus
    gormeyeli buralara olanlar olmus
  • anlasana nin bir nevi kardesidir. anlayamamistir soylenen kisi. olanlar olmustur maalesef.
  • yıllar evvel, zemheri bir kış günü, ölüm meleklerinden başka kimse yok istanbul sokaklarında, serçelerin sıcak bir yer bulmuş olması umuduyla, çöpü karıştıran kedilerin ufak bir ekmek parçası bulduğu sevinciyle, evin kapısını açtım, evde cenaze sessizliği, eve ölü adam kokusu sinmiş. bir kaç gün önce " artık yapamıyoruz, boşanmak istiyorum " diyen eşim, evi terk etmiş. o eşyalarını alıp evi terk ettikten sonra ağzını bıçak açmamış ve hiçbir duygusunu hissetmeyen ben, kimseye bir şey anlatmadan günlerini geçiren ben.

    evin ışıklarını açmadan salona geçtim, bilgisayarı açtım ve playlist'e sadece olanlar olmuş'u alıp, replay tuşuna bastım. o gece ilhan irem iki saat boyunca aynı şarkıyı durmadan söyledi ve ben hiç bir duygumu hissetmeden, pencereden karın yağışını seyrettim, bir kaç köpek geçti, hiç araba girmedi sokağa, kar yavaş yavaş tipiye vurdu ve neon lambalarının ışıklarını sarmaya başladı.

    şarkının girişinde çalan ud, sanki uzun yıllardan beri bende başlamış olan hissizliği kırmak istercesine vuruyordu şakaklarıma, her bir notada eski bir aşk, eski bir baba, eski bir anne, eski bir çocuk karışıyordu odanın karanlık köşelerine, hiçbirini yakalayamıyordum, gözlerimi fal taşı gibi açmış, dışarı yağan karı ve odaya yağan anıları hesaplamaya çalışıyordum, hızlanmaya başlayan tipi camı titretiyor, kafamda hızlanmaya başlayan anılar gözlerimi titretiyordu ama ağlamıyordum, gözyaşı denizimi çoktan kurutmuştum. ve ben hiç bir şey hissetmeden ilhan irem'in giderken bıraktığım demesini bekliyordum.

    ud solo bittikten sonra, ilhan irem'in giderken dediği bölümde bir eko vardır ve giderken kelimesi şöyle bir hal alır;

    giderken erken ken en...

    ve anlıyordum, ben hiç gitmemiştim, kimseden gidememiştim, kendimden gidememiştim, hep erkendim...

    kalan hep bendim, hep kaldım bir yerlerde, bir anıda, bir anda, bir dokunuşta, bir bakışta kaldım.

    el salladım hep, git dedim, kal demedim, dur demedim.

    o gece, o zemheri kış gecesi, şarkıyı kapattım, arabaya bindim, cd'de olanlar olmuş replay tuşuna bastım ve memlekete doğru yola çıktım, her kilometrede kendime yaklaşmaya çalıştım, ve her kilometrede ilhan irem giderken erken ken en.. diyordu, hiç bir şey hissetmeden aslında kalarak gidiyordum, karayollarının yolları tuzlayan emekçilerinin yolları açtığını görüyordum, ama benim yollarımı açacak tuz yoktu, gözyaşı denizimin tuzunu çoktan gömmüştüm. bir yol üstü kamyoncu lokantasında, çorba içtim, dışarı çıktım bir sigara yaktım, sabaha karşı bütün kamyoncular, kamyonlarının arkasında uyurken, biryelere bir şeyler taşımak için dinlenirken, ben kendimi taşıyamıyordum, ölmüş hislerimin cenazesini memleketime taşıyamıyordum, kimi götürüyordum? eski bir aşkı, eski bir babayı, eski bir anneyi, eski bir çocuğu taşıyordum...

    sabaha karşı memleketimin dağları göründü ve ilhan irem belki de bininci kez tekrar başlıyordu;

    giderken bıraktığım
    asmalar üzüm olmuş
    yerlerde bütün kollar
    bütün bağlar bozulmuş
    ben mi geç kaldım?
    yoksa mevsimler mi soğumuş?
    görmeyeli buralara
    olanlar olmuş...

    giderken bıraktığım
    gökyüzü toprak olmuş
    yıldızlar çakıl taşı
    güneş bir yaprak olmuş
    ben mi yaşlandım?
    yoksa dünya mı alt-üst olmuş?
    görmeyeli buralara
    olanlar olmuş...

    kalsaydın
    yokluğunla yok olmazdı
    bu şehir
    kaçmakla mutluluklar
    bulunmuyor bunu bil.
    yaprak kıpırdamıyor
    yüreğim öyle susmuş
    sana bana sevgimize
    olanlar olmuş...

    giderken bıraktığım
    gülüşler bakış olmuş
    kahkahalar buralarda
    özlenen yakış olmuş
    ben mi gülmüyorum tanrım?
    insanlar mı somurtmuş
    görmeyeli buralara
    olanlar olmuş...

    sabah ezanı okunurken şehre girdim, gri bir fırtına esip yalıyordu sokakları, serçeler ekmek bulmuştur, köpekler sıcak bir yerde uyuyordur umuduyla, evin kapısını tıklattım, içeriden sabah namazını yeni kılmış annemin sesini duydum;

    - kim o?

    - ben.

    annem şaşırmış bir vaziyette bana sarıldı, soğuk salona geçtik, ve hiç duraksamadan sordu;

    - ne oldu oğlum?

    - olanlar olmuş anne , olanlar olmuş...

    annem çok ağladı, ben hiç ağlamadım. eski bir aşkla, eski bir babayla, eski bir anneyle, eski bir çocukla hiçbir şey hissetmeden, orada kaldım.

    olan olur.
  • ilhan irem'in adama ne yaptığını bile tanımlamanın zor olduğu şarkısı...öyle adamın amına falan koyan değil bu, hayatini falan sikip atıyor...extended versiyonun bir dinleyin hele...
  • "kalsaydin yoklugunla yok olmazdi bu sehir
    kacmakla mutluluklar bulunmuyor, bunu bil
    yaprak kipirdamiyor, yuregim oyle susmus
    sana, bana, sevgimize olanlar olmus"

    kısmıyla özellikle, eskileri anarken fon müziği yapılası şarkıdır.. döneminin en sağlamlarındandır..
  • kanımca bu şarkının bezgin albümündeki versiyonu bu ülkede, bu topraklarda yapılmış bilinen en muazzam, en psychedelic parçalardan bir tanesi.

    girişiyle, olağanüstü ud taksimiyle, o kapkaranlık havasıyla, sözleriyle, ilhan irem'in yumuşacık vokaliyle ve o vokalin inceden irite eden, inceden uçuran yankılanışlarıyla insanı 8 küsür dakika süresince bedenen olduğu yere mıhlayan, ruhense alıp bambaşka yerlere götüren underrated ötesi bir şaheser.

    aynı anda hem terapi ediyor, hem de delirtiyor sanki... değişik.
  • türk müziğinin "famous blue raincoat"udur.
hesabın var mı? giriş yap