• çalıştığım binanın resepsiyonunda çalışan kız bu konuda hayatımda yeni bir çığır açtı.
    resepsiyonist: thor bey kaç yaşındasınız?
    thor: bu geyiği hiç sevmem ama sizce kaç gösteriyorum? (içses: lütfen tuttursun, egom tatmin olsun, yüzümde güller açsın vs)
    resepsiyonist: 35-36
    thor: (içses: ebenin...) 31 (zaten yaşı söylemek de ayrı bir sıkıntı.)
    resepsiyonist: saçınız dökülmüş ya ondan öyle şeyettim. (dik tüyü dik.) sizce ben kaç gösteriyorum?
    thor: (kesin 29-30'dur ama insanlık ben de kalsın.) 25 falansınız sanırım. (insanların yüzlerindeki gülümsemeyi görmek paha biçilemez.)
    resepsiyonist: eheheh 30 yaşındayım ben. 8 yaşında oğlum var.
    thor: allah bağışlasın. ne güzel genç gösteriyorsunuz.

    edit:imla
  • ben bu sınıfa dahil olduğumu 13 yaşında fark ettim.

    ortaokul 3'teyim. sık sık atari salonuna gidiyorum. birgün polis bastı burayı. her taraf çoluk çocuk tabii. polis, küçük gördüğüne tokadı yapıştırıp siktir ediyor mekandan. biz de 4-5 arkadaş kaptırmışız street fighter oynuyoruz. arkadaş dediysem, benden en az 3-4 yaş büyük abiler. polis bizim grubun yanına geldi. "arkadaşlara" girişmeye başladı. hepsini teker teker dışarı attı. sıra bana geldi. yüzüme şöyle bi baktı. reşit olabileceğimi düşündüğünden olacak, hiçbir şey demedi.

    o yaşlardaki toramanlığımın da bunda payı vardı illaki. olduğumdan büyük gösteriyordum ve bu yüzden çok şanslıydım. (o gün harbiden böyle düşünmüştüm)

    geldik üniversite çağına. çağına dediysem, atari olayından 3 sene sonra. ilkokula erken başlayıp, lisede hazırlık okumayıp, ilk senede de öys'yi kazanınca 16 yaşında üniversiteye girmiş oluyorsun ve o sene üniversiteye başlayanların -yani potansiyel arkadaşlarının- %90'ı da senden 1 yaş büyük oluyor. girdiğim ortamların çoğunda aynı durum vardı: grubun yaşça en küçük olanı bendim ama tip olarak da en büyüğü bendim. "aaa sen 82'li misin?" tepkisinden bıkmıştım artık.

    geldim 17 yaşına. haber aldık, dayımın gelini doğum yapacakmış. hastaneye gittik. 10'a yakın kişi bekliyoruz hastanede. içeriden bir hemşire çıktı. grubu şöyle bir süzdükten sonra bana yöneldi ve "içerideki hanımın kocası siz misiniz?" dedi. yuh dedim lan, daha 17 17 17 allahsız. dayımın oğlu da benden 7 yaş büyük ha, hemşirenin densizliğine bak!

    25 yaş civarıydı, olduğundan büyük göstermekten hafiften rahatsız olmaya başladıysam da pek sorun etmedim. bir yıl falan sonra da hiç tınlamaz oldum. geçen seneydi sanırım, karşımdaki adam birinden bahsediyor. "siz yaşlarında falan işte" dedi. anladım yüksek bir tahmin olacağını, "kaç yaş mesela" dedim. "34 falan" dedi. güldüm geçtim.

    şu da çok oluyor: mesela adam bana ısrarla "abi" diyor (lafın gelişi olan "abi" değil, "hacı abi"nin "abi"si), bir şekilde yaşımı belli ediyorum ki abi demesin. abi dedikleri adamın kendilerinden bayağı küçük olduğunu çok sonradan anladıklarında kendilerini kötü hissediyorlar, nedendir bilinmez.

    olduğundan büyük göstermenin bünyeyle, yaşadıklarınla, stresle vs. bağlantısı illaki var ama 13 yıldır sigara içen biri olarak söyleyebilirim ki sigara, olduğun yaşla göründüğün yaş arasındaki farkı bariz şekilde artırıyor. (bkz: malumu ilam)

    o değil de, 16 sene önce polis beni atari salonundan atmadı, oyunum da bölünmedi ya gerisini siktir et. nasıl olsa hala 82'liyim ve yirmili yaşlardayım.*
  • 17'ydim "aa en az 22, 23 gosteriyosun" dediler; simdi 22 oldum geçen gün "27, 28 gösteriyosun" dediler. hayır, her zaman mı 5 yaş yaşlı gösteriyorum olduğumdan; yoksa babamlar mı beni 5 yıl geç yazdırdı nüfusa onu sorgulamaya başladım.

    zaten benim sakallarım da erken çıkmıştı.
  • ilkokulun sonuna kadar normal bir çocuktum ben. sonra ne olduysa önünü alamadık bu işin. ortaokula geçtiğim yaz çenemdeki ilk kıl çıkmıştı.

    orta ikide aynı dönemde olmamıza rağmen bana abi diyen bir çocuk vardı. okula geç başladığımı ve üstüne sınıfta kaldığımı düşünüyormuş.

    orta üçteyken okul çıkışı liseli arkadaşlarımla kahveye oyun oynamaya giderdim. bir gün polis geldi. ben hariç herkesi dışarı çıkardı. bana da "koskoca adamsın. sen ne arıyorsun bu çocukların içinde?" diye kızdı.

    liseye başladığım andan itibaren bar-meyhane gibi ortamlara sorunsuzca girdim.

    lise sondaydım. yeni tanıştığım biri işimi sordu. "x lisesindeyim." diye cevap verince hangi branşın öğretmeni olduğumu sordu.

    üniversiteye ilk başladığımda bir dersi ilk defa alıyor olmama rağmen defalarca acıyan bakışlara ve "bu dersi kaçıncıya alıyorsun?" sorularına maruz kaldım.

    19-20 yaşlarındayken memlekette bulunduğum bir vakit çeşmeden bidona su dolduruyordum. veledin biri koşa koşa çeşmeye geldi. "amca ben bi su içeyim mi?" dedi.

    23 yaşındayken bir keresinde yaşım 35 olarak tahmin edildi. o vakitten sonra kimseye yaş tahmini yaptırmadım. şu an 26 yaşındayım. artık soran olursa herkese farklı yaşlar ve meslekler uyduruyorum. böylesi daha eğlenceli. 80 yaşında gösterip aslında 50 yaşındayken falan ölürüm diye tahmin ediyorum.
  • yeni neslin istemsizce yaşadığı durum. o 92liler 93lüler nasıl çocuklar,aynı sudan içtik aynı yemekten yedik. enteresan..
  • 30 yaşından sonra hiç de hoş bir şey değildir.
  • hoşlanmadığım durumdur. "x yaşımda y gösteriyorsam y yaşımda kaç göstereceğim" sorusunu sorup durmama neden olmaktadır. annemin örneği ise, onun da eskiden böyle olduğu, kimsenin yaşının o kadar küçük olduğuna inanmadığı, seneler geçtikçe de olduğundan küçük göstermeye başladığı ve kimsenin o kadar büyük olduğuna inanmamasıdır. tesellim bu yönde, genetiğime güveniyorum. bakalım.
  • lisede veli toplantısına gelen anne ve babaların bir öğrenciyi* okulun hademelerinden birisi sanmasına yol açabilen durum.*
  • bıyık durumuma göre ±5 yaş oynadığından dolayı, bıyık bıraktığımda içinde bulunduğum durum.

    bıyığımı kesinde tam bir üniversiteli oluyorum. bıyık bırakınca tam bir aile babası. negzel.
hesabın var mı? giriş yap