• (bkz: kol saati)dir.

    babamın bir kol saati vardı. casio; klasik. o mavi olandan hani. hep kolundan alır; takardım; ışığıyla oynardım. kronometreyi her 10 saniyede bir durdurmaya çalışır; çok eğlenirdim.

    bir gün kalktım. kahvaltı falan yapıyorum. anaa bir baktım kolumda babamın kolundakinden daha güzel bir saat.

    sonra babam öldü.

    babamın saati bana kaldı.

    takamadım. atamadım da. bakamadım. ne bilim. olmuyor.
  • ona ait olan her şey.

    koltuğunun üzerine bırakıp gittiği içerisine el yazısıyla romantik notlar yazdığı kitap. kollarını katlı şekildi bıraktığı gömlekleri. her geçen gün üzerine sinmiş kokusunun azaldığı tişörtleri. bağcıklarını çözmeden giydiği ayakkabıları. beraber sipariş ettiğimiz deri bilekliği. bir türlü paylaşamadığımız o meşhur atkısı. geçenlerde evde tesadüfen bulduğum iş yeri yaka kartı. ah.. hangisi daha hüzünlü bilemiyorum.
  • kalorifer peteği arkasında kalan mor boya izleri.

    on yıl önce tanıdığım ve altı yıl birlikte çalıştığım arkadaşım geçen gün hayatını kaybetti. onun şaşkınlığını ve üzüntüsünü üzerimden atamamışken bir yandan da hayatın rutinine devam ediyordum.

    kiracımın boşalttığı ev ne durumda diye kontrol etmeye gittim. bir zamanlar benim de oturduğum evde bir gün rahmetli arkadaşımla otururken bu odanın bir duvarını farklı bir renk boyatmak istiyorum demiştim. o da sağolsun bir duvar mor olsun diyerek benim aklıma girmiş ve boyayı da kendi alıp bu da sana ev hediyem olsun diyerek bizzat kendi boyamıştı. daha sonra kiraya verirken evi badana yaptırınca o duvar da diğer duvarlarla aynı renk olmuştu.

    boş eve girince bu olay aklıma geldi ve o odaya girdim. odada sırtımı o duvarın yanındaki duvara dayadım ve boş boş bakmaya başladım.

    birden peteğin yanlarında hafif bir renk farkı gördüm. bu nedir diye ayağa kalkıp incelemeye başlayınca peteğin arkasında daha önce görmediğim tane tane mor boya damlalarını gördüm ve o günlere gittim.

    hayat gerçekten kısa ama asıl üzücü olan bazılarına daha kısa olması..
  • kokusunu bıraktığı herhangi bir nesne hüzün verir. tecrübe ile sabittir.
  • deli gibi sevdiği incili kol saati ve bana para vermek için bozukluklarını koyduğu cüzdanıdır.
  • "yarım kalmış traş köpüğü." kullanamazsın, atamazsın.
  • onun diktiği ağaç
  • kül tablası
  • evinin önünde oturduğu iskemlesi. onun üzerinde gelişimizi beklerdi.. şimdi bizi kapıda karşılayan, hasretle kucaklayan yok.. ben de gitmez oldum memlekete. sanki memleketi memleket yapan babaannemin mevcudiyetiymiş gibi..
hesabın var mı? giriş yap