• aslında "ölene kadar çalışma fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşu" şeklinde açmak isterdim ancak sebebi malum.

    şöyle bir gerçek varken (bkz: ölüm fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşu) bir de üzerine böyle bir gerçeğe neden karşı çıkamıyoruz sözlük? neden sorgusuz sualsiz 1500, 3000, 5000 gibi komik paralara hayatımızın 10da 9unu feda ediyoruz?

    standart bir hayat için haftada 5,6 gün günde 10 saat çalışıyoruz. git gel yollarda geçen zaman da cabası. sadece cumartesi akşamları eğlenebilmek için mi her şey. emekli olunca rahat edebilmek için mi?

    inanın zor gelen çalışmak değil, zor olan sadece bu döngünün ömür boyu sürecek olması. olay sadece birilerinin altında çalışmak değil, olay hayatımızı çalışmaya adamamız. bir yere bağlanıp kalmamız. istemediğinde işe gidemememiz.

    şimdilik bu kadar yazacaklarım. mesai başlıyor. freelance çalışanlara sonra değineceğim.
  • ölüm fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşu başlığına yazacaktım, burası daha tenha ve daha isabetli. evet çalışmak zorundayız. zengin adam bile çalışmak zorunda, servetini koruyabilmek için en azından. orta sınıf da biz fakirler de, baba parası yemeyen herkes çalışmalı özetle. yani ortada mecburiyetle yoğrulmuş bir rutin var.

    rutin öldürür *, yavaş yavaş öldürür. çürürsün fark edemezsin. peki zenginin veya orta üst kesimin rutini ile bizimki arasındaki temel farklar neler? o kendine zaman ayırabilir, hayat standartları nispeten yüksektir, biz ise bankalara kredi devlete fatura hastaneye eczaneye hizmet ilaç parası ödemek için bu rutine, yani yavaş ölüm trenine bineriz her gün. sonuç? bok gibi yıllar, sürekli aynı şeyi yapan ve doğru düzgün kendine zaman ayıramayan insanlar onlarca yıl sonunda ölüp giderler. bok gibi yaşa, hiç var olmamış gibi öl. bir de emekli yaşı meselesi var ki ayrı derya. bunları düşündükçe ben çıldırıyorum mesela. çıldırmayanlara ise şaşırıyorum. aralarda yapılan kaçamaklar (haftasonu kahvaltı, arada iç gez, senede bir haftalık tatil, internet vb)kurtarıyor mu sizleri? beni kurtarmıyor. gram tat vermiyor artık, genelde yapmıyorum da zaten.

    tabii bunları her şey "yolunda" gider de işsiz kalmazsak kabulü ile yazıyorum. işin bir de o kısmı var. bir tek ben mi bunları düşünüp boğuluyorum? ben mi takıntılıyım yoksa başkaları mı çok rahat bilemiyorum.
  • emeklilik sistemini avrupa’dan, layık gördüğü maaşı venezuela’dan kopyalayan devletimiz sayesinde içinde bulunduğumuz durum.
    +dedelerimiz babalarımız gibi 40 45 50 yaşlarında emekli olma durumu kalmadı. şuan emeklilik yaşı 65 ve artmaya devam ediyor. avrupa’da 67 68 e geldi bile, bir kaç yıla 70 olacağı konuşuluyor.
    2000 yılı öncesinde emeklilik bağlanma oranı %70 idi. şimdiyse %30. yani yatırılan primin %30 u kadar maaş bağlanabilir durumda. toplumun %42 sinin asgari ücretle geçindiği yerde bu oranın ne kadar az olduğunu farkedebilmek lazım. 65 yaşında gelecek aylık 1000 tl faturalara bile yetmeyecek günü geldiğinde.

    ki zaten konu para da değil allah aşkına 65-70 yaşına kadar bu millet nasıl çalışacak? hangi şirket 65 yaşına kadar tutabilir? kendinizi 65 yaşında çalışırken düşünebiliyor musunuz? insan gücüne ihtiyacın her geçen gün azaldığı günümüzde hepimizi kapkara günler bekliyor maalesef.
  • ulan herif ne güzel yazmış diyordum bir baktım ben açmışım başlığı. yıl olmuş 2021 ve ben hala cumartesileri de çalışıyorum.

    henüz çıldırmış değilim.
  • çalışmak kötü değil. kötü olan sevmediğin işte bir ömür boyu çalışmak.
  • (bkz: ölüm fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşu)

    çalışmayı bir yana bırak tüm bu varoluş zımbırtıları, bu sonsuzluk gibi görünen ama nereye gittiği bilinmeyen yolculuk.. insanoğlu işte.. neye alışmıyor ki. en nihayetinde kendisi de yok olup gidecek ama sanki sonsuza kadar yaşayacakmış gibi bi hal ve hareketler var herkeste..
    hepimizde.
  • o levele gelene kadar aşağıdaki basic sorular sorulabilir.

    - ben kimim?
    - ne işim var burada? niye geldim?
    - neden ben? 7 milyar insanın içinde benim de olmam gerekli miydi?
    - hangi amaca hizmet ediyor hayatım?
    - yaşadığımız herşeyin bir anlamı var mı?
  • o zaman uzun ömürlü meslek seçimi yapmak lazım okumak için okumamak lazım avrupa da doğan bir çocuğun beklenen ömrü 90-100 yıl olduğu dünyada 65'inde oturamazsın hedef 75'e kadar çalışmak olmalı buna göre meslek seçimi yapılmalı
  • referandumda bas bas bağırdılar ekranlarda. emeklilik hayal olur, 3 kuruşa tamah edersiniz diye. şimdi elde hiç bir şey kalmadı tazminatlarda gitti. insanlar hiç değilse tazminatımı alırım aile bütçesini destekler yaşım gelene kadar idare eder diyordu.

    ooo cehape sesegayı batırdı diye avanak avanak gezdi vatandaş.

    65 yaşına kadar çalışacak iş bul da, emeklilik kalsın.
hesabın var mı? giriş yap