• harcanmış dehaların üzerinde de bulunur. çiçek yetişmez. deha ölmeden havasızlıktan, silkinmek gereklidir, ki tek başına yapamaz bunu çoğu insan.
  • ölüm,intihar,cinayet gibi entrylerin hızla girildiği bir gün ekşi sözlük üzerine rakip sözlükçülerce ` : veya bruker ın hayaleti ` döküldüğünden şüphelenilen toprak.
  • birgün, tek başına; orhan pamuk romanlarındaki gibi herşeyi çok okudum ama bişey olamadım yastığı.
    (bkz: the exorcism of emily rose)
  • 12 mart 2014'te tüm türkiye'nin bir şekilde bu toprağa eli bulaşmıştır.

    kimi bu toprağı birilerinin üstüne dökmüştür; kimininse üstüne dökülmüştür.

    (bkz: berkin elvan)
  • türkiye'ye yağan yağmurun adı.
  • kendisi hafif ancak etkisi ağır örtü.

    hafif, çünkü tıpkı yeryüzünü örten toprak gibi aradan gökyüzünü görmenize izin verir ve fakat göğe değmenize izin vermediği için ağırdır.

    hayaller, hedefler, istekler karşınızdadır olanca gerçekliği ve ulaşılabilirliği ile ama kolunuzu toprağın altından çıkaramadığınız gibi harekete geçemezsiniz onlara doğru.

    toprağın kenarındaki yoldan birilerinin geçip gittiği gibi hayat da sizin yanınızdan geçip gider üzerinizde ölü toprağı varsa.

    şanslıysanız kuvvetli fırtınalar bazen toprağı alır götürür, özgürlüğünüze kavuşursunuz.

    aynı fırtınalar bazen de tam kalkmak üzereyken yenisini getirir ve yine o alacakaranlıkla baş başa kalırsınız.

    nasıl ki toprağın altından sesinizi duyurmak için durmadan seslenmeniz gerekiyorsa, üzerinizdeki ölü toprağını atmak için de birilerine "seslenmek" gerekir.

    sesiniz gür çıksın!
  • insanlığın en büyük düşmanı. ben bu ölü toprağını bilinci olan bir varlık olarak görüyorum. insanların ruhlarına çöken ve onunla beslenen bu orospu çocuğuna eski insanlar bu ismi vermiş. çok da doğru bir isim vermişler zira bu şerefsiz insanı öldürmekten beter eder. eğer bir insana dünyanın en ağır işkencesini yapmak isterseniz ve bir şekilde becerebilirseniz ölü toprağı atın üstüne.

    canı nefes bile almak istemesin. hayatı ertelesin. planlarının hiç birini gerçekleştiremesin. çoğu zaman plan yapmaya bile üşensin. evet. bu lanet şey insanın zihninden bir şeyler geçirmesine bile mani olur yeri geldiğinde.

    üstünden bu toprağı yeni atmış bir adam olarak bu dertten muzdarip kardeşlere tavsiyem. sıçrayın, silkelenin ve savaşın! başka dünya yok. bedeninize değecek tek ölü toprağı gerçekten can verdikten sonra olsun.
  • ölen, ölmüş sevilen seni eskisi gibi seviyorsa o canlıdır. annenin orada olduğunu bilen çocuk rahatlığı sağlar, istediğin gibi oynamaya dönebilirsin. ölen sevdiğin, seni eskisi gibi sevmiyorsa, daha sağlığında ölü, yaşamayan bir tarafı varmış. gelelim sana... sen ölenini eskisi gibi seviyorsan, her gün yanında gibi, o ölmemiş gibi; bu bir noktadan sonra senin can kaybın, yaşam eksiğin anlamına gelir. sen kaybettiğini günü gelip unutabilmeli, gündemden düşürebilmeli, seyreltebilmelisin. akış ilkesi. akamıyorsan cansız ve tutuklusun. artık onu düşünmediğini farkedip suçlu hissetmek, hayırlı bir geçiş evresi. her an onunla doluysan ölü toprağıyla da dolusun. giden ile kalanın durumlarının karşılaştırmalı toplamı sabit olma eğiliminde, veya ilişkilerinin niteliğini ele vermekte. (bkz: ölen ile ölünmez/@ibisile)

    (bkz: mezar toprağı/@ibisile)
  • odaların kapılarına takılan buzlu camlar gibi.
    bu buzlu camlar yumurta katmanları halinde etrafımıza sarılmış. ruhumuzu dibe çeken toksik etkenlere her hayır deyişimizle ve her frekansımızı yükseltmemizle bu katmanlardan birine yumruk vurup kırmış gibi oluyoruz. her parçalanmada dışarıdaki dünyanın netliği artıyor, görüş açımız genişliyor, ufkumuz genişliyor. katmanları kıra kıra görüyoruz ki aslında o buzlu camların bizi hapsettiği daracık hücrenin de ötesinde çok başka boyutlar ve ruhlar var. evrenin devasa bir sistemi var.
    böylelikle herşey anlam ve derinlik kazanıyor. hapsolduğumuz hücreden çıkıp özgürlüğümüzü geri kazanıyoruz.
  • türkiye geneli etkisini insanlar üzerinde yoğun biçimde hissettiren toprak.
hesabın var mı? giriş yap