• kendi içinde iki alt familyaya ayrılan, sevimsiz yaşam formları.

    bunların bir kısmı esnaf kimliği altında yaşamlarını sürdürürler. eğer bir işletmenin kapısında, "ikinci el x'leriniz alınır/satılır" türünde bir ilan varsa, içerde bir ölücü ile karşılacağınızdan emin olabilirsiniz. türkiye'de ölücülük sektörü, esnaf kanadında cep telefonu satıcıları tarafından yürütülür. piyasa fiyatı 500 lirayı geçen, temiz durumdaki telefonunuzu ellerine alıp inceler ve gözünüzün içine baka baka 75 lira vereceklerini söylerler. "ulan hoşaf satıcısı," diye söze girersiniz; sen bana şu telefonun ikinci elini kaça satıyorsun, söylesene." eğer sattığınız telefon modeli ellerinde varsa, bu adamlar afallar ve ıh mıh veya yerine göre kem küm ederler. sizden 75 liraya aldığı telefonu 350 liraya sattığını dile getirmekte gönülsüz davranırlar. cep telefonu satan pasaj dükkanları kadar popüler olmasa da, ikinci el ürün alımı yapan bilgisayarcıların ve eşya-mobilya satıcılarının da oldukça ölücü oldukları şahsımca tespit edilmiştir. her türk genci bu insanlardan uzak durmalı ve sevdiklerini tehlikenin varlığına karşı uyarmalıdır.

    ölücülerin ikinci grubu ise, forum akbabaları olarak nitelendirdiğim, yüzsüzlüğü girişkenliğine ekmek etmiş tiplerdir. ilk gruptakilerden daha rezil bir familyanın mümessilleri olur bunlar: sonuçta siz adama gidip telefonunuzu satmak istiyorsunuz. karşısına dikilip "bunu satayım sana" diyorsunuz. o da ölücülük yapacak yüzü buluyor kendinde. bu adamlar ise; kamuya açık bir ürüne saçma sapan teklifler veriyorlar. buradan isim vermeyelim, efendim bazı ikinci el forumlarında bu herifler oldukça organize çalışıyorlar. abuk subuk tekliflerle düşük fiyatlara ürün alıp, çok daha yüksek fiyatlara satıyorlar. ürününüzün hakkı olan fiyatı istediğinizde, "fiyat çok yüksek, alınır mı bu, geçen yarı fiyatına sıfırını aldım" (bkz: oha) gibi mesajlarla piyasayı düşürmeye çalışıyorlar. netin ücra köşelerinden bir ilan bulup (bu ilanları da kendileri veriyor muhtemelen)size referans olarak göstermeye çalışıyorlar. bir saat boyunca enine boyuna araştırma yapıp makul bir fiyat belirlediğiniz ürünün neredeyse yarısı kadar ettiğini iddia ediyorlar sonra da.

    eğer karşınızdakinin bir ölücü olduğunu anladıysanız, kendisinden mümkün olan her koşulda uzak durun, mesajlarına yanıt vermeyin. pazarlığa sıcak bakmadığınızı ilanınızda açıkça belirtin. "sana 5 lira vereyim, bir daha bana mesaj atma" deyin. "2 lira ver, atmam" diye yanıt verecektir.
  • ikinci el forumlarında piyasa fiyatı 100$ + kdv olan şeyleri 60$'a satmaya çalışan insanlara kalkıp da "abi 15$ vereyim hemen" diye mesaj atan insan örnegi.
  • bi kere bunlardan birine ekran kartımı satmıştım. ama acil para lazımdı verdim yani. kart geforce4 mx440'tı. tozlu, 5 senelik parçaların vitrinde kaldığı küçük bir bilgisayar dükkanındaydım.

    adam ağzında sigarayla "önce kartı denemem lazım" dedi, tamam dedim. hemen kendi pc'sini kapattı, kartı benim kartla değiştirdi. dxdiag açtı 2-3 test yaptı. kapattı pc'yi. çıkardı kartı masaya koydu. eliyle kartın fan pervanesini çevirirken "kaç para istiyorsun buna?" dedi. o zaman sıfırı 70-80 liraydı galiba. uygun bi fiyat olduğunu düşünerek "45 lira" dedim. "çok istiyorsun" dedi. "40 olsun" dedim. "bu 40 lira etmez" dedi. "ne kadar olur" dedim. "20 lira veririm" dedi. içimden "hay amk" dedim. 2 saniye düşündüm. kart evde hiç bir işe yaramıyordu ve başka da kimse almıyordu. tamam dedim. "21 lira olsun" dedim. belli belirsiz sırıttı, tamam dedi. cüzdanını çıkardı. hepsini 1 milyon kağıt para olacak şekilde 21 lira verdi. bazıları bantlıydı mavi ve morun tonları birbirine girmişti. bazıları ise bankadan yeni çekilmiş emekli maaşı gibi pırıl pırıldı.

    mecburiyetten yediğim kazığın ve elimde kartla gelip yüksüz dönmenin hafifliği içerisinde akşam rüzgarı yüzüme vuruyordu.
  • herhangi bir ihtiyacı karşılamaya yönelik olan harcamalarda; gelir düzeyinden kayıtsız; olarak asgari fiyatı bulmayı hedefleyen ve ürün veya hizmet kalitesinin belirleyiciliğinin az olduğu, mal veya hizmet edinim yöntemine muhatap insan formudur. daha ileri düzeylerde bu konsepti yaşayan formlara da mezarcı denilmektedir
  • 70 bin dolarlık fiyat teklifine 35 bin dolar verirsen pazarlık için masaya oturrum diyen müşteri
  • ölücübaşı "bugün aşağı mahalleden hüseyin'in babası ölmüş" dedi daha masaya birkaç adım kala, heyecanla. "benim saydığım, beş tane altın dişi vardı". kişi başı bir diş: temiz iş. bir çay söyledi, yanlarına ilişti. kağıt atma sırası kendinde olan, cenazenin ne zaman kalkacağını sordu, yerdeki kağıtları önüne toplarken. batak oynuyorlardı: içinde bulundukları duruma en uygun düşen oyun.

    ertesi gece, her zamanki yerde buluşuldu. kazma-kürek-pense üçlüsü, iş görmeye yeterdi. artardı bile. başka 'iş'lerde kullanılabilirdi yani. bekçi kulübesine yakın mezarlıkların dolmuş olmasına sevinen yalnızca onlardı. müjdeli haber veren, aralarında en korkak olanı olduğundan gözcülük görevi kendisine verilmişti. memduh'un validesinin mezarının açıldığı öğrenildi öğrenileli, eskiden bekçi kulübesinin birkaç metre ötesine hiç geçmemiş mezarlık bekçisi, fenerle ortalığı kolaçan eder olmuştu. ama memduh'un evinde kırkıncı gün ayini yapılalı, helva dağıtılıp mırıltı halinde ve baş sallana sallana dualar okunalı kırk hafta olmuş, olay soğumuştu. hava da soğumuştu. bekçi yalnızlıktan üşüdüğünü düşünedursun, köye ilk kar tanesi düşeli, çok olmuştu.

    ve en nefret ettiği neydi penseyi kullanan diplomasız dişçinin? taze ölünün nefes kokusu. "o kadar para kazanıyorsun ama onca insanın ağız kokusunu çekiyorsun." bir yeşilçam filminde böyle diyordu cüneyt arkın. şoförlüğün zorluğundan dem vururken. gülüyorlardı. yerde kar vardı. hüseyin'in babasının beş dişetinde kan vardı. biri bir şaka daha patlattı. öteki bir küfür daha etti. hep birlikte göğe doğru güldüler. bekçi bedenen de ruhen de uzaklarındaydı (uyuyordu), duyamazdı. güldükçe insanlıklarından soyunuyor, ölüyü soyuyorlardı. ve bulutsuz bu kış gecesi, dolunay'ın altında, üstlerindeki ağaca tünemiş karganın perspektifinde, hepsinin tamamı altınlaşmış dişleri ışıyordu...
  • çok çirkin veya herkesin bir şekilde uzak durduğu başka tür kusurları olanlara bile meyleden ekmek kovalayan.
  • (bkz: nekrofili)
  • bir malı, "ölü fiyatına vermek" gibi saçma bir söyleyişten türediğine inandığım, malı değerinden çok daha ucuza almaya çalışan kişi anlamında kullanmaya başlanmış saçma kelime...

    1000 tl ederi olan ürünü, o fiyattan veya 900'den satmaya çalışırsınız, biri gelip "250 veririm kardeş uyarsa?" der, işte bu kişi ölücüdür.
  • (bkz: ölü sikici)
hesabın var mı? giriş yap