ölüm ışığa uzanmış
-
leonard cohen mi soylemis teoman mi anlayamadim
-
gazatede deniz durukan'ın bir röportajında okumuştum. teoman bu şiiri çok beğenmiş ve istemiş. sonrasında bestelerken herhalde sorun yaşamış ve bazı kısımlarında değişiklik yapmış ve durukan'a tekrar göstermiş. durukan ise "bana son gönderdiği hali beni daha çok etkiledi. bu çocuğun edebi tarafına bayılıyorum" tarzında bir şeyler demiştir. velhasıl teoman şiirin düzenlenmiş halini daha kolay bir şekilde bestelemiş ve ortaya güzel bir şaheser çıkarmıştır.
-
albümde yazdığına göre, "deniz durukan'ın rugan adlı şiir kitabından seçilen dizelerle teoman tarafından derlenmiştir." bir de sanırım teoman grip olmalı bunu söylerken.
-
kırılganlığın zarafeti üzerine ıslık ıslık bir ağıt. çürüyen kabuklarını soyunan bir masumiyetin kıyıya vuran şaşkınlığı. dünyaya fırlatılıp atılan bilinmezliğin korku, kaygı, melankoli dolu arayışı. ince bir yüzün içinde beliren inceliklerin, kırılganlıkların kuşattığı yenilginin sonsuz mutluluğu. papatya taçlarına tutunan güzelliğin, koparıldığı yeri anımsadığı ana duyduğu özlemin itirafı. dişi sessizliğiyle içine alıp büyüttüğü her şeyi uğurlayan ve incelikler yüzünden giderek daha çok körelen paslı yüreğin vedası. tüm yükseliklerin yerini yadırgadığı bir yolculuğun son bakışına dönüşen masumiyet yitimine el sallayan çaresizliğin vesikası.
evet dünya sürecek ve biz kendi tarihimizden silinip giderken bu şarkı türk müziğinin (ve elbet teoman'ın) en güzel şarkılarından biri olarak kalacak hep. -
"kaburgaların arasında titrermiş camları
son kez dua etmiş, "seç beni hayat" demiş
uzaklarda bir yerde, her dar sokakta
ölüm ışığa uzanmış, kadınsa ona"
müziği bi filmden tanıdık, sözleri yine bi şeyler anlatıyor, ölüm kokuyor satırları.. güzel şarkıdır dinleyin, dinletin..
http://www.youtube.com/watch?v=uvpdonbodwo -
aşk ve gurur albümünün 8. parçası.
ince yüzlü genç bir kadın göle girmişse
papatyaları düşmüşse, zamansız ölmüşse
gece saat tam 12'yi vurduğunda
o, geceyi devirmiş üç beş şarapla
gölde sıyırmış eteğini çırılçıplak kalmış
koparılmış çiçeklerden hiç taç yapmamış
bilmiş ki hep kendinde bir tuhaflık varmış
işte o yüzden hırpalanmış
kaburgaların arasında titrermiş camları
son kez dua etmiş, "seç beni hayat" demiş
uzaklarda bir yerde, her dar sokakta
ölüm ışığa uzanmış, kadınsa ona
aşka dayamıştı kendini,
artık sevmediği
şehirleri, insanları, kuru gülleri
tutmuş içine çekmiş, sonra tutmuş fırlatmış
uyandığında her şey bitsin diye
cesur da değilmiş ki, hem aksanı bozuk
on sekizine bir gün kala üçüncü mevkide
yıkıntıların üzerinde, bu dipsiz gölde
konuşmuş suya, "konuk et beni, koynuna al" diye
ince yüzlü genç bir kadın göle girmişse
papatyaları düşmüşse, zamansız ölmüşse
uzaklarda kendini suya bırakmış
ölüm ışığa uzanmış, kadınsa ona -
dinledikten sonra; acaba teoman içkiye sigaraya biraz daha abanırsa 3-5 seneye tom waits'in karizma sesine ulaşabilir mi diye düşündüm.böyle boğuk, puslu.
bir de içinde ıslık geçen şarkılar güzeldir, hani ıslık çalma isteği uyandırırlar ya*. işte öyle bir şarkıdır kendileri. -
acıyı güzel bir ritime yedirip önümüze şarkı diye konmuş teoman eseri. fazla keskin.
-
ophelia tablosu gibi şarkı. teomanın sözlerini bu resme bakarak yazdığını düşünürüm.
ince yüzlü genç bir kadın göle girmişse
papatyaları düşmüşse, zamansız ölmüşse
uzaklarda kendini suya bırakmış
ölüm ışığa uzanmış, kadınsa ona... -
insanda defalarca dinleme isteği uyandıran enfes şarkı. ıslıklı bölüm beni benden aldı. şarkı sözlerine pek dikkat etmeyen birisi olarak söylemeliyim ki; şarkının sözleri de öyle güzel ki. ama nakarat baabında bir bölüm olmadığı için * bu şarkıyı sözleriyle birlikte asla söyleyemeyeceğim. bu yüzden ıslık çalabildiğime şükrediyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap