• kurgusuna karakterlerine haplosuna kurban olduğun seridir . özledim
  • ana olayın iki güçlü ırkın çevresinde gerçekleştiği,türkçeye niran elçi tarafından çevrilen 7 ciltlik fantastik seri. margaret weis ve tracy hickman tarafından yazılan seri; cüceler, elfler, insanlar, patrynler ve sartanlar olarak 5 ana ırkı barındırmakta. kitaba özgü iki ırk olan partynler ve satranların kültürlerini, savaşlarını görüyoruz. kendine özgü rün büyü sistemi bulunan dünyada(vücudunda rünler oluyor falan dövme gibi)
    bunu en güzel sekilde emperyalizme karşı kullandığından dolayı haplo'yu tebrik ediyoruz.(bkz: swh)
  • underrated margaret weis ve tracy hickman fantastik serisi.

    güçlü ifadeler ve hatasız bir aktarım tarzıyla ikili cidden tecrübelerini göstermişler bu seride. okurken sizi rahatsız eden ifade biçimleri ve ya canını sıkan bir gramer söz konusu değil. yani kalite var.

    öykü bence çok güçlü. buradan sonra spoilerlı anlatacağım için bu noktada okumayı bırakabilirsiniz. patrynler ve sartanlar etrafında dönen bir sistemden söz ediyoruz. elfler cüceler ve insanlar var ama ikinci plandalar. muhtemelen geçmişte tek bir ırk olan patrynler ve sartanlar biz insanlar gibi farklı ideolojiler nedeniyle yollarını ayırmışlar. aslında klasik bir "for the greater good" kavramı sorgulanıyor seri boyunca. farklı açılardan bu sorunun cevabına bakılıyor. zira bu iki ırk rün efsunu-büyüsü denilen bir gelişmişlik seviyesindeler ve okurken de farkediyorsunuz ki bu onlara tartışmasız bir üstünlük veriyor ve ayrılık burada başlıyor. patrynler bu gücün onlara üstün bir ırk olarak domine etme hakkı verdiğini ve diğer tüm canlıların hayrına olanın da bu olduğunu düşünüyor. zira daha akıllı ve güçlü olanlar onlar. ancak sartanlar böyle düşünmüyorlar, onlara göre halklar kaderlerine bırakılmalı ve mümkün mertebe işlerine karışılmamalı. yollar ayrılıyor ve belki de yüzlerce yıl patrynler ve sartanlar farklı yollarda ilerliyor ki benim tahminim sahip oldukları bu gücü temelde aynı olsa da ifade biçimleri değişiyor.

    bu anlatılmayan geçmiş. sonra kitabın başında karşımıza haplo çıkıyor bir patryn, diğer tarafta ise ne idüğü belirsiz sartan, alfred. haplo ve halkı patrynler binyıllardır labirent adı verilen bir yapay dünyaya hapsedilmişler. sartanlar tarafından. labirentte nüfuslarının kısmi küllisini de kaybetmişler çünkü labirent türlü büyülü ve güçlü akıl almaz tehlikeli yaratığın cirit attığı bir yer ve rünleriyle bile patrynler onlarla başedememiş. o kadar zaman orada kalmışlar ki artık tek hatırladıkları onları oraya atan sartanlardan intikam almak. haplo binlerce yıllık tutsaklıktan kurtulan tek patryn, dışarıya çıkabilen bir tek o var. alfred ise bir prensin dadısı, yaşlı, tırsak ve tehlike anında bayılmak gibi bir özelliği olan nevi şansına münhasır bir sartan.

    ancak ortada bir sorun var çünkü haplo dışarı çıktığında ne kadar arasa da bir tek sartan bile bulamıyor göremiyor. kimse de varlıklarından bile haberdar değil. sanki tüm evrenden bir anda silinmişler gibi anılarıyla birlikte yok olmuşlar. bir tek alfred var ve o tam bir muamma. geride ise yarım kalmış sayısız sartan projesi, binlerce yıldır çürümüş ve amacının ne olduğu bile bilinmeyen sayısız eksik çalışma.

    sartanlar, iyilik dolu kalpleriyle neden tüm bir ırkı nasıl oldu da labirent gibi bir yere kalpsizce ve merhametsizce atabilmişti ? patrynler labirentte ölmüş ve ölüyordu ama sartanlar neredeydi ? neden yapmak istedikleri her şey binlerce yıldır ölü ve yarım bir şekilde yatıyordu ?

    seri haplo gibi sartanlardan nefret eden bir patryn ve tırsak sartan alfred'in kaderin ittirmesiyle bu sorulara cevap aramasını konu ediniyor. aslında bu soruların cevaplarını aramak gibi bir amaçları yok ama bu noktaya ikisi de sürükleniyor.

    benim en beğendiğim serilerdendi ve ejderha mızrağından da diğer bir çok kitaplarından da güzel bir seriydi. türü beğenenlerin en azından bir kere şans vermesi gerektiğini düşünüyorum.
  • weis ve hickman'ın ejderha mızrağı ile birlikte en beğenilen fantastik kurgu serisidir.
hesabın var mı? giriş yap