• onca söz, onca düşünce, onca "bilgi", onca "bilgi kaynağı", onca "o öyle dedi, o şurdan geldi, o şudur, yok aslında şudur, böyle demiştir ama, aslında böyle demek istemiştir.." şeklinde fikir akıştırmaları...
    nasıl bu kadar bilip bu kadar da fikir yarıştırabiliyorsunuz..cahit koytak bey'in dizesiyle : kitabelerden, mezar taşlarından çok "
    oysa bir kulunu ( o kul kendisini ne addetmiş olursa olsun ) almış allah..kalanlara düşen nedir ki rahmet dilemek ve gerisini rabb'imize havale etmek dışında . haşa allan'ın havale etmeye de ihtiyacı yok ama bizim bizim biraz susmaya ihtiyacımız çok , hele ki bir mevtanın ardından susmaya
    ***
    yukarıdaki düşünceye karşıt görüş

    "ölünün arkasından konuşulmaz" olduğu müddetçe bizlerin ilerlemesi mümkün değildir. hala arşivlerinde sansür olan bir milletiz. bazı şeyleri elli yıl sonra duysanız ne manası kalıyor ki. ingilizler bütün dünyayı neden sömürdüklerini hiç düşündünüz mü kendilerine dürüstlerde ondan. arşivleri arar serbest bıraktıkları zamanları var. (açmadıkları da var tabi alan turing'in 2013 açılması gibi)
    biz ise ölmüş konuşma, bırak bir söz söyleme, olan olmuş dün dün, bugün bugün.
    bu millet gerçekleri ile yaşamaya alışmadığı müddetçe kendini nasıl doğrultacak ki.
    ben kırk sene önce hakka yürümüş dedemin hayatını kaleme aldım. biraz doğruları fazla yazınca kaç kişiyle dargınlık yaşadım bilemezsiniz.
    önemli olan kendi doğruluğumuzdur.
    başkalarını doğrultmak zaten mümkün değil.
    geçenlerde 1960 baskısı menderes'in hakkında çıkan bir kitap okumuştum. tiksindim.
    değerleri ile çatışan gizli bir kimlik olmanın bir manası yok ki.
    necip fazıl'ın bu sözünü bu sıralar çok söylüyorum.
    fazla ciddiye almayın bu hayatı nasıl olsa içinden canlı çıkmayacaksınız.

    mücella yapıcı ne demişti
    “yaşam... aslında ... ama şuna inanıyorum, siz sizi hatırlayan son kişi öldüğünde ancak ölürsünüz

    bizler içi dışı bir olan olmak için yarışmalıyız.
    yüksektekiler için köpeklerin sesi gazel gelir. eğer sizi birleri eleştirmiyorsa unutulacaksınız demektir. eleştirlmek ile değer kaybolmaz hayat bulunur. bu hayat istikrarı getirir.
  • son yıllarda pek çok kifayetsiz, kişiliksiz ve cibilliyetsiz tarafından gözardı edilen durum. sanki herkese yasak ama onlara serbestmiş gibi, dinden, imandan bağımsız, insanlık gerektiren bir durum değilmiş gibi takılıyorlar! işte bunlar hep yeni türkiye.
  • çok kişinin yanlış bildiği, inandığı konu.

    ölünün arkasından konuşulur, şahitlik yapılır. hatta ölü musallaya konulduğu zaman imam "nasıl bilirdiniz?" diye sorar. bu sadece "iyi bilirdik" diye söylenmesi gereken bir ritüel değildir. eğer ölü kötü birisi ise "kötü bilirdik, itin uğursuzun biriydi" gibi gerçekleri söylemek gerekir.
    bu bazı insanları da frenleyebilir. kişi en azından "yarın benim de cenazemde kötü söz söylemesinler" diye bazı kötülükleri yapmayabilir.
  • birçok güzel adetimiz gibi sosyal medyayla birlikte kaybolan değerimiz.

    dün tarık akan'nın ardından küfür edenler, bugün vefat eden kemal unakıtan'ın arkasından konuşanları eleştiriyor veya tam tersi.

    gitgide birbirimizden uzaklaşıyoruz, birbirimize yabancılaşıyoruz. yugoslavya'ya dönme yolunda hızla ilerliyoruz.
  • sonuna kadar reddettiğim sözdür. eyvallah ölünün ardından küfür edilmez, kim olursa olsun da; devlet yönetmiş bir adam, yolsuzlukları ayyuka çıkmış bir kişi öldü diye de kimse benden allah rahmet eylesin dememi beklemesin. elbette konuşacağım yaptığı yolsuzlukları. elbette konuşacağım hatalarını. çünkü o hataların ceremesini vatandaş olarak ben çektim. bu mantıkla kenan evren'in de arkasından konuşmamalıydık. ama adam ülkenin içine etti bıraktı. kaç tane can yaktı. ya da feto ölünce de; ölünün arkasından konuşulmaz mı diyeceğiz. dirisinde konuşma, ölüsünde konuşma. ne zaman konuşulacak kardeşim yapılan haksızlıklar... gene sinirlendim sözlük.
  • inançlı afyonu.
    her boku ye sonra ölünce arkandan konuşamasınlar.
    sikerler.
  • lan adam ölmüş, ölmüş.
    alıp karşıma konuşamayacağıma göre arkasından konuşacağım elbet.

    içimize atıp kanser mi olalım?
  • hiç sevmediğim laf ve düşünce.

    ölünün arkasından konuşulur kardeşim. bir insanın son nefesine kadar yaptıkları toplum tarafından muhasebe edilir. yok öyle defteri kapatıp gitmek. o defter açılacak, okunacak, notlar düşülecek sağına soluna.
  • ismen ve cismen gün ışığında göz kamaştırmasına karşın, özü itibariyle "mülga hüküm" niteliği taşıyan bir diskur varsa, o da ha budur bak!!! ölünün arkasından öyle bir konuşurlar ki af buyur anasını sikerler! ölünün arkasından konuşma ediminin startını da "nasıl bilirdiniz" diyen hoca verir dermişim...

    toplumsal renkliliğimizin minik bir mozaiği olan ekşi sözlük, ölünün ardından konuşup konuşulmadığının ispatı bahsinde kullanabileceğimiz soluk alan bir delildir nitekim.

    (bkz: kenan evren)
    (bkz: kemal sunal)
    (bkz: raci tetik)
    (bkz: ayşen gruda)
    (bkz: esat oktay yıldıran)
    (bkz: münir özkul)
hesabın var mı? giriş yap