ölüyorum
-
(bkz: hasta oluyorum galiba)
-
jorge luis borges'in
"eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
........."
diye başlayan şiiri. -
ölüyorum…
sabahın köründe kalkıyorum yataktan. amaçsız bir hayatın her anına daha fazla anlamsızlık katmak adına kalkıyorum yataktan. uykum yarım, hevesim eksik, kahvaltıda içtiğim çay bulanık…
ölüyorum…
her sabah aynı yoldan işime gitmekten bıktım. ömrümün başka yollarına çıkış arıyorum, çıkmaz sokaklarda mahsur kalıyorum. her sabah aynı ofiste aynı masaya oturuyorum. aynı işleri yapıp aynı insanlarla muhatap oluyorum. her sabah aynı saatte geliyor çayım, aynı lokantadan geliyor öğlen yemeğim, aynı garson çocuk ürkek adımlarla giriyor odaya, aynı fabrikasyon yemekler geçiyor boğazımdan, tıkanıyorum…
ölüyorum…
her akşam işyerinden dışarı adım atarken bugün de bitti çok şükür demekten sıkıldım. sıkıldım aynı vesaitle aynı evin yolunu gözlemekten. bıktım sahte gülümsemelerle gün boyu çağlayan egomu saklamaktan. usandım artık şarkısı yarım kalmış akşamların nihavend hüznünü ensemde hissetmekten…
ölüyorum…
her akşam televizyonda aynı boktan programları izlemekten, izleyenleri izleyip iç geçirmekten, o kör saatte çat kapı gelen yavşak misafirlerden, ana haber bültenindeki pespaye suratları görmekten, her dem kaybolan mahalle masumiyetini, yalın ayak çocukların lastik top peşinde koşularını gazoz kokusunu, çokokrem tüpüne dudak arası yumulmayı geride bıraktığımı idrak etmiş olmaktan bıktım…
ölüyorum…
gecenin üçünde sol yanımdaki ağrıdan korktum. sol bileğimdeki damarın atışından. şüheda kanımın akışından. can havliyle hastane kapılarına gitmekten. röntgenimi ışığa dikip dudağını yandan ısıran doktorun çattığı kaşlardan korktum. akciğerime yerleşen o habis urun büyümesinden korktum. şakaklarımı bıçak gibi kesen cümlelerini duymaktan korktum.
ölüyorum…
güzbaharındayım ömrümün. dedemi, nenemi gömdüğüm toprağın ha düştü düşecek çizgisindeyim. kan tüküren öksürük akşamlarda şimdi biçare yaşam ipinde yürümeye çalışan topal bir cambazım. üflesen düşeceğim farkında mısın annem?
ölüyorum annem ölüyorum… -
canlı performansında duyduğum henüz albümlerde* olmayan* hayko cepkin şarkısıdır. sanırım yeni albümünün parçalarından bir tanesi ama beni hayko cepkin dinleyicisi yapan şarkıdır.
ölüyorum
unutulur mu gökyüzü
yitirir miyim bu gülyüzü
birer birer neyim kalır geriye baksam da
solar mıyım gündüz gece
güneşim yoksa bu son hece
birer birer neyim kalır geriye baksam da
teşhirlendi dudaklarım
çocukken nasıl ağlardım
birer birer neyim kalır geriye baksam da
ne kaldı bak ellerimde
biliyorum gülüyorsun
her adımımda derine
ölüyorum...
törpülenmiş tırnaklarım
güçsüzdüm ben de avlandım
birer birer neyim kalır geriye baksam da
her şeyim olmuş bilmece
çözdükçe gördüm işkence
birer birer neyim kalır geriye baksam da
bir başıma kaldım şimdi
nerde hata yaptım bilmemki
birer birer neyim kalır geriye baksam da
ne kaldı bak ellerimde
biliyorum gülüyorsun
her adımımda derine
ölüyorum... -
(bkz: haberin yok oluyorum)
-
hayko'nun kendi kendine hangimiz masumuz'dan kopya çektigini dusundugum hangimiz masumuz'dan daha guzel olmasa da guzel parca..
-
hayko'nun yuxexes performansında çoşturduğu,bu performansla albüm versyonunu silip attıran muhteşem şarkı.
-
hangi tarza koymam gerektigini bilemedigim sukela hayko cepkin sarkisi. ne kaldi bak ellerimde...
-
-
hayko cepkin'in arabesk kokan şarkısı. ama yinede çok güzeldir şarkı, insanı kendinden alır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap