• yıllarca internet, bbs gibi ortamlarda vatani hizmetini yapmış, halen bu ortamların içinde bulunan biri olarak, bir şekilde bu konular ile ilgili az çok bir tecrübe edindiğimi, bu tecrübelerin zamanla iyice olgunlaştığını ve dahi artık yanılma payımı minimale indirdiğimi fark ettiğim şu günlerde, böyle bir konuyu enine boyuna irdelemek, gençliğe yol göstermek farz olmuştur kanaatindeyim.

    ha şimdi bi iki taneniz çıkıp beni delirtmek için 'la yaarrrraamın kahyası mısın ortamın alimi uleması mısın yalan onlar banane inanmıyorum ben' diyebilir, 'şahsi fikirlerimdir, yarası olan gocunur' der kaçarım o zaman

    önce konumuzu başlıklara ayıralım, parça parça inceleyelim.
    online ortamlarda ilişkiler kaç türlü olabilir?

    ikili ilişkiler: sonsuzun ikili permütasyonları kadar sınırsız bir niceliğe, bununla bir o kadar ters orantılı niteliğe sahip ilişkiler. icq, sözlük, bbs, mail gibi ortamlarda genellikle kurulan ilişki türüdür. 'tanışıklık'tan 'sevgili'liğe uzanan bir yelpazenin herhangi noktasında bulunabilir.

    yakın çevresel ilişkiler: bir nevi çok yakınız yaklaşımı. ikili ilişkileri ortak insanlar etrafında dönen görece küçük bir kitlenin bir araya gelmesi ile ortaya çıkar. online başlayıp reel hayatta devam eden arkadaşlıklardır.

    sosyal ilişkiler: irc dönemlerinde 'kanal toplantısı', hitnet zamanında hitnet toplantıları, sözlük zirveleri vs gibi genel olarak birbirini birebir tanımayan ve fakat en azından 'adını duydum' diyebilen insanların spesifik bir konu veya yalnızca eğlenmek için bir araya gelip kaynaştığı, çoğunlukla yüzeysel ilişkiler, "eğlence arkadaşlıkları".

    şimdi gelin bu farklı ilişki çeşitlerini derinlemesine inceleyelim.
  • ikili ilişkiler:
    ----------------

    dediğim gibi, online ortamlarda en kolay gelişen, en sık görülen ilişkilerdir.
    zira kurulması görece basittir.

    bu ilişkilerde genel olarak unutulmaması gereken, esasen gerçek hayatta da var olan ancak varlığı bu kadar net ve hızlı hissedilmeyen bir gerçektir: 'insanlar karşı cinsle ilişki kurmak isterler'.

    kendi içinde gruplara ayrılır:

    dallama icq/irc/komünite savaşçısı: 'merhaba seviyeli bir muhabbete ne dersin', 'slm, asl?' ve benzeri yaklaşımlarla muhabbete girmeye çalışan insanlardır. ha sözlük gibi bir şekilde 'kalbur üstü' bir ortamda hoş karşılanmasalar da, genelde -sanırım- amaçlarına ulaşan insanlardır bunlar. bu kanaate varmamın tek sebebi de bu insanların halen varlıklarını sürdürüyor oluşlarıdır. doğal seleksyon her tür evrimde olduğu gibi internet üzerindeki evrimde de çalışır, kullanılmayan yöntemler yok olur falan filan. böyle insanlar var ise, bunlara karşılık verenler de vardır demek ki diyebilirim.

    bu insanlar kendi aralarında "gerçekten muhabbet arayışı içinde olan insan" ile "karşı cinse aç insan" arası bir spektrumda dalgalanır dururlar. konuya giriş tarzları genel olarak ikinciye yakın durduğundan, zamanla yeni tarzlar geliştirirler.

    muhabbete böyle başlayan bir insandan fazla beklentiniz olmamalıdır. eğer ki açlık içinde bir insan değilse bile, bu şekilde hiç tanımadığı, hakkında zerre fikri olmayan bir insana yanaşabilen insan, en fazla uykusuz gecelerinize meze, can sıkıntısı dolu saatlerinizde muhabbet edilecek bir insan olacaktır.

    diyeceksiniz ki "bu söylediklerin irc-icq için geçerli olsa da sözlük nevi bir komünite ortamı için çok geçerli değildir. zira komünite ortamlarının diğerlerinden farkı, insanlarla bire bir ilişki içine girmeden bu insanların yaptıklarını, yazdıklarını, konular hakkındaki fikirlerini inceleyebiliyor oluşunuzdur." tamam güzel kardeşim haklısın da, bak orada ibare var 'dallama' diye.

    bu da 'nickten karakter tahlili ile mesaj atan insan' a yakın bir tanımdır.

    ömrü en kısa ikili ilişkilerdir, karşıdaki ile ortak bir noktanın varlığı bilinmediğinden, çok extreme bir case olmadığı sürece, karşılıklı 'tüketim' çok kolay ve hızlı olacaktır.

    ortalama icq/irc/komünite insanı: dallamalardan farklı olarak, muhabbet edeceği insanı seçen, ama 'arayan' insandır. mesela icq'da interestlerine, yaşına, cinsine göre insan seçen; irc'de bir kanalda genel muhabbet esnasında söyledikleri ilgisini çeken; sözlükte yazdığı entryler tarafından cezbedilen insanlardır. görece mantıklı hareket ederler.

    amaç asla ve asla direkt olarak 'seviş beni!' değildir. amma ve lakin yalnız insanlar için herkes potansiyel partnerdir. yalnız olmayan insanlar ise, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde her daim 'daha iyi'nin peşindelerdir, unutmamak gerek.

    muhabbet ömürleri dallamalara oranla elbet daha uzundur, hatta bunların arasından sürekli dostluklar, sevgilimleşmeler, mükemmel muhabbetler çıkma olasılığı hayli yüksektir. niye böyledir? konuya giriş ortak noktalar üzerinden sekerek yapılmış, 'sen de mi ornitorenkleri çok seversin canım cigerim' diyerek, karşı taraf yumuşak karnından vurulmuştur.

    ortalama zeka sahibi herhangi insan yavrusu, küçük çaplı bir araştırmayla karşısındaki insan hakkında -eğer ki bu insan kendisini yeterli maskenin ardında saklamıyorsa- istediği bilgileri elde edebilir, bu bilgiler doğrultusunda hareket edebilir.

    bu noktada sorun nedir? evet, karşı tarafın yapısına, ilgisine göre yeni bir karakter 'şekillendirmek'tir.

    niye yapılır? yukarıda anlattık işte, yapıyor insanlar. tam tanımı 'damara göre şerbet vermek'tir bu işin. bu sebepten tanışıklıklar, ilişkiler gerçek hayata taşındığında çok büyük olasılıkla tüm 'büyü'sü kaybolur, insanlar kendi yollarına devam ederler.

    bu kendini-maskeleme yapılmadığı, herkese her şartta aynı görünüldüğü takdirde ise bu sorunun üstesinden gelinmiş olur.

    bu insanların diğer birsorunu, en başta bahsettiğim 'aramak' hadisesidir. arayan bulur elbette, amma ve lakin aynı zamanda 'bulduğunu sanması' da çok kolaydır.

    ne insanlar gördüm, hala da görüyorum 'aha bu benim hayatımın aşkı, ne istese yaparım' dedikten 3 gün sonra 'siktim öldü abiii' diye dolanırlar.

    elit icq/irc/komünite insanı: adı üstünde, elit bir kesimdir. bir arayış ya da beklenti içinde değildir. evet bu insanlar da karşı cins ile ilişki içinde olmak isterler ancak bunu o kadar geri plana atmışlardır ki, oraya gelene kadar karşı tarafın aşması gereken tonla engel oluşur.

    ha bu nokta herhangi bir insanın ilk deneyiminde ortaya çıkacak bir şey midir? hayır elbette. çoğunluk önce dallama, sonra ortalama olup (net üzerinde olmasa da hayatında) zamanla bu noktaya gelir.

    isteklerimizi şekillendiren ya da fark etmemizi sağlayan evvelki deneyimlerimiz, bu deneyimlerde gördüğümüz eksikler, 'şu da olsun ama ya?' lar ve benzerleridir. dolayısıyla ne beklediğini çok iyi bilen, bu sebepten karşısındakine beklentisizce yaklaşan insanlardır bunlar.

    insanların hızlı tüketiminin, icq listesinin araba mezarlığına benzemesinin nasıl bir şey olduğunun farkındadırlar. 'bir insanla konuşacak şeyin kalmaması'nın ne kadar saçma, bir o kadar da can sıkıcı olabileceğinin bilincindedirler.

    kendi aralarında muhabbet ömürleri en uzun insanlardır. tabiri caizse ortam 'kaşarı' olmuşlardır tanıdıkları, tanıştıkları insanın haddi hesabı yoktur ama esasen etrafları yüzeysel arkadaşlıklarla doludur. yazıktır bunlara.

    ikili ilişkileri inceledik, bu ikili ilişkilerde dikkat edilmesi gerekenler, 'ne nedir?'lere geçmeden önce, diğerlerini de inceleyelim.
  • yakın çevresel ilişkiler:
    ------------------------

    elbette önce ikili ilişkiler ile başlar bunlar. ikili ilişkilerin başarılı olanları (read: devamlı olanları) sürekli arkadaşlıklara dönüşmeye başladığında, fark edilir ki, ikili ilişki içinde olduğunuz, ve bu durumdan memnun olduğunuz insan sayısı bir değildir.
    ortalama 5-10 kişilik yakın çevre grupları oluşur. grup dahilindeki insanlar, ikili ilişki içinde bulunmaktan memnun oldukları insanlar ile diğerlerini kaynaştırmaya çalışır, zaman zaman başarılı olur zaman zaman olamaz.

    böyle durumlarda bir çok ilginç konu vardır incelenesi. öncelikle 'sevgilimleşme' durumlarıdır ilk dikkati çeken.
    şöyle ki, arkadaşlık ile belirsizlik arasındaki ince çizginin geçilmiş olduğu 'yakın' arkadaşlarınız ile bir sevgililik söz konusu, genelde olamaz. ancak yakın arkadaşlarınızın çevrenize soktuğu diğer yakın arkadaşları?

    gözlemlediğim kadarıyla, bir çevre içinde birbiriyle önceden bağımsız olan insanlar arasındaki (yanlış anlamayın) 'çiftleşme' oranı, doğal olarak aynı çevrenin içinde bulunan insanlar arasındakinden daha fazla.

    gerçi bunun normal hayattaki durumlardan bir farkı yok, ama zaten bu yakın çevresel ilişkiler artık net hayatından çıkmış, günlük görüşülür insanlar haline gelmiş kişiler arasında yaşandığından, araya sıkıştırmakta sakınca görmedim.

    tabii sevgili haline gelmek iyi bir şeydir ancak sonuçları nelerdir mesela?

    sevgililer öncelikle grup dışında kalmak isterler, en doğal haklarıdır. bu grupta hafiften çatırdama yaratsa da çok sorun edilmez.

    peki bu sevgililer ayrılırlarsa? 'sevgili' kurumunun iki tarafı ile de yakın olan, ve aynı çevreyi paylaşan, bu çevreyi paylaşmaktan mutlu olan insanlar ne yaparlar?

    işte tam da o noktada 'yakın çevresel ilişkiler' boka batar. grup en azından ikiye bölünür, farklı farklı gruplar oluşur. hoş değildir, ama kaçınılmazdır.

    aynı şekilde grup içinde husumet, arkadan iş çevirme her şey mümkündür. daha fazla üzerinde durmuyorum zira günlük hayatta her daim karşımıza çıkan bişeylerin kökü lisede, üniversitede değil de internette atılmış olanıdır bunlar.
  • sosyal ilişkiler:
    -----------------

    kanal toplantıları, zirveler vs sayesinde gelişen, hiç tanışmamış insanların tanışmalarından ve birlikte eğlenmelerinden temellenen bir ilişki türüdür.

    diğer iki ilişki türünü de içinde barındırır (zira ikili ilişki içinde olduğunuz insanlar, yakın çevreniz, hepsi esasen bu büyük kitlenin bir parçası olabilirler) ama şu güne kadar gördüğüm kadarıyla, bu 'büyük' toplantılarda, insanlar genellikle tüm kitle ile kaynaşma, birlikte eğlenme çabası içine giriyorlar.

    bu şekilde olunca da bir 'eğlence arkadaşlığı' konsepti ortaya çıkıyor. ortak tek bir noktanız bile olmayan insanlar ile yalnızca eğlence kavramınız birbirini tutuyorsa, buralarda birlikte eğlenebiliyorsunuz. hatta belki, bu eğlence arkadaşlığını toplantıların dışına taşıyorsunuz, eğlenmeye gideceğiniz zaman haberleşiyorsunuz vs. ama asla 'yakın arkadaş' olmuyorsunuz insanlarla.

    belki de internetin bize kazandırdığı en önemli kavramlardan biridir bu: sorunlarını bilmediğiniz/sorunlarınızı bilmeyen, yalnızca birlikte kafa boşaltıp yüzeyselliğin tavanlarında eğlendiğiniz, belki içip dağıttığınız bir insan kitlesi.

    bu 'sosyal ilişkiler'e bir çok kişiden tepkiler gelir genelde 'ne işim var tanımadığım elin adamıyla, benim çevrem bana yeter' diye. evet mümkündür, ve fakat yine de 'tadına bakmadığın yemeği reddetmek'tir benim gözümde bu yaklaşım. ha gelir görürsün, yine beğenmezsin ona kimse bişey diyemez.

    'anlamsız eğlence, sebepsiz endorfin' kadar meditatif bir şey düşünemiyorum, düşünen varsa beri gelsin.

    ilişki türlerimizi şöylece bir incelediğimize göre, artık yavaş yavaş bu ilişkilerin içinde geçen olaylara, sözlere, bu sözlerin ve olayların yorumlarına göz atma vakti gelmiş demektir:
  • ikili ilişkilerde niyet göstergeleri:

    ikili ilişkilerin her türünde (sanal/reel) var olan bir konsepttir. bir noktaya geldikten sonra (ki bu nokta tamamen kişiseldir, kimin neyle yetineceğini bilemezsiniz. 'ay iki gün oldu daha yok artık sen de öyle bi niyeti yoktur saçmalamaaa' demeyin diye diyorum) taraflardan en az biri niyetini açık eder. bu 'niyet' illa ki 'seni zikmek istiyorum mavi$86f' olmak durumunda değildir. 'arkadaşlığı bu seviyede tutalım', 'yüzyüze görüşmek isterim', 'evimin kadını ol' gibi farklı uçlarda farklı niyetler gösterilebilir.

    artık klişeleşmiş birtakım kalıplar vardır bu konular ile ilgili, aynen 'selam seviyeli bir muhabbete ne dersin' kalıbı gibi, eğer ki bunlar halen kullanılıyorsa, bunlardan hoşlanan bir kitle de var demektir amma ve lakin bilemiyorum yine de, emin olamıyor insan.

    misal bir 'hay aksi bir sürü fotoğrafım vardı bilgisayarda, hepsi silinmiş' gibi bir söz size geldiği anda, anlayın ki muhabbet dönüp dolaşacak, sizin bilgisayarınızda size ait fotoğraflara, bunların karşı tarafa iletilmesi arzusuna yönelecektir.
  • tam da bu noktada, konuyu dağıtmak pahasına değinmek istediğim bir konu, 'fotoğraf' mevzusudur.

    genel olarak ilk mesajlaşma esnasında 'fotoğrafını yollasana' çok absürd bir yaklaşım gibi görünür, yavşıyor, çirkin bulursa kaçacak gibi yorumlara maruz kalır.

    ancak, bunca zaman sonunda anladım ki 'yüzsüz ve bedensiz' bir insanla muhabbet etmek tam bir işkencedir. karşınızdakinden herhangi bir beklentiniz, bir isteğiniz olmasa dahi, kendisnin neye benzediğini görmek, bence en doğal hakkınızdır.

    sadece yazdıklarından ve söylediklerinden tanıdığınız bir insana bir vücut, yüz hayal etmektense, ne olduğunu bildiğiniz bir insana söylediklerini ve yazdıklarını entegre etmek daha kolaydır.

    ayrıca, 'bilinmeyen', beklenti oluşturur. kafanızda bir insan şekillendirirsiniz, karşınızdakinin formunu bilmediğiniz sıralarda.

    sonrasında gördükleriniz, karşıdaki size hiç bir şey vaat etmemiş olsa da, sizi hayal kırıklığına uğratabilir.

    ha bunun optimumu, çözümü neresidir bilmiyorum, belki de video-chat iyice yaygınlaştığında anca kurtulacaz bu sorundan.
  • fotoğraf parantez açtık, kapat fotoğraf parantez, konumuza geri dönelim.

    çok ilginç olmasa da, incelemeye değer bir yaklaşım da
    "yarın saat 14te taksim afm'de ebenin örekesine gidiyoruz biz:)" yaklaşımıdır.

    şimdi burada bir teklif, bir beklenti yok ancak yeteri kadar dikkatli incelerseniz, ortada fol yok yumurta yok iken, "yarın sinemaya gidecem:)" demek yeterli olacakken bu kadar detay niye verilir? bir şekilde 'sen de gelsen?' sinyali değil de nedir?

    ben söyleyeyim, başka bişey değildir.
  • şimdi bu ikili ilişkilerde elbette 'modern' insan görünümünün dışına çıkmamalı, halimize tavrımıza dikkat etmeliyiz değil mi? niçin?

    öncelikli sebep 'öz-korunma'dır burada. online ilişkilerin en büyük sorunlarından biri her şeyin çok hızlı gelişmesidir.

    arkadaşlıklar, aşklar her şey çok hızlı yaşanır, çok hızlı tüketilir. bir bakarsınız içiniz boşalmış kenara atılmışsınız (ya da aynı şeyleri başkasına yapmışsınız)

    insan 'özel'ini hiç tanımadığı insanlarla, yakınındaki insanlardan daha kolay paylaşır, bu bir gerçek. niye böyle? sanırım sizin özelinizi paylaşacak pek ortak kimse olmadığı için, özel konusunda tanımadığımız insanlara daha kolay güveniriz. en büyük hatalardan biridir oysa ki.

    iki kelime muhabbet sonrasında özel yaşantıdan bahsedilmeye, en derindekiler ortaya dökülmeye başladığında üçüncü dördüncü muhabbet, sonuncusu olur, ortaya atacak başka şey kalmamıştır çünkü.

    'ilişki' nin temelinde karşıdakini tanıma çabası, bir şekilde 'keşif gezisi' vardır. icq, sözlük gibi 'beyinden beyine muhabbet'ler her ne kadar hızın zevkini, direkt iletişimin hazzını yaşatsa da, aynı hızda içinizi boşaltırlar.

    kendinizi korumak birinci hedefiniz olmalıdır bence.

    ha bunun dışında niye dikkat edilir hale tavra? bilinçli ya da bilinçsiz karşı tarafı etkileme çabası hepimizin içinde birazcık vardır. karşınızdaki sizden etkilendiğinde egonuz biraz daha okşanır ve ego, insan ırkının ortak defosudur.

    ego okşanmasının da bir üst seviyesindeki dikkat gerekçesi 'elde etme çabası'dır.
    ilk andan belki ortaya çıkmaz ancak, zamanla oluşan bir elde etme isteği, ikili ilşkilerin en tehlikeli aşamasıdır. niçün? zira kendinizin dışına çıkmaya başlayabilirsiniz.

    online ortamlarda verdiğiniz bilgilerin validate edilmesi neredeyse imkansızdır. bu sebepten karşınızdaki için daha etkileyici olmak adına yalan yanlış bilgi verme konusunda cesaretlenebilir, cesaretlenmekle kalmayıp bunu hayata geçirebilirsiniz.

    sonunda karşınızdakini elde etmiş olursunuz belki fakat bu 'elde etme' eylemini gerçekleştiren 'siz' olmazsınız. yarattığınız karakter, bir şekilde karşıdakini etkilemiştir.

    işler gerçek hayata döküldüğünde, her şey çok kısa sürede yerle bir olabilir.
  • madem ki sözlükteyiz, madem ki burası komünal bir ortam, biraz da komünitelere detaylı değinmek gerek.

    online komünitede sikişme arzusu gibi bir konsept olsa da, buraya gelmeden önce neler oluyor neler bitiyor onlardan bahsedelim biraz.

    bir online komünitede insanlar nasıl tanışır? 'mesajlaşma' fasilitesi her komüniteye nasip olmamıştır, olmayacaktır. ama yine de en önemli tanışma fasilitesidir. ancak herhangi bir altyapı olmadan buradan 'selam naber?' diye mesaj atmak aynen dallamalık klasmanında yarışma biletini elinize tutuşturacağından, demek ki farklı bişeyler olmaktadır, olmalıdır.

    'tanışma öncesi altyapı çalışması' diye adını az evvel işkembe-i kübradan salladığım ancak örneklerini hem gördüğüm, hem de çekinmeden belirteyim, yaptığım bir hadise vardır.

    mesela sözlükte, ilginizi çeken bir yazar var (iyi niyetli olalım. karşı cins olmak zorunda değil, amacımız sex değil, tamamen nazik yaklaşıyoruz olaya)

    bu yazarın entrylerini aratıyorsunuz (inkar etmeyin) bakıyorsunuz, ilginizi çeken başlıklarda kişinin altına kendi fikirlerinizi yansıtan (biraz dallama ruhluysanız, karşı taraf ile çelişmeyen, onunkileri okşayan) entryler giriyorsunuz (biliyorum, gördüm)

    daha sonra yakın zamanda, belki de yeni girilmiş bir entryden hareketle 'merhaba, entrylerinizi takdir ederk okuyorum' ile 'şu konuda görüşlerinize katılmıyorum, bence böyle' aralığından bir quote seçip laf açıyorsunuz.

    eğer ki ortalama ve üstü sosyallikte bir insan ise size cevap veriyor, laf lafı açıyor bu vesileyle tanışmış oluyorsunuz.

    bu noktadan sonra olaylar karşılıklı niyetlere göre gelişir, herhangi ikili ilişkide olacağı gibi.

    çok çabuk tüketilebilir de karşıdaki, arkadaşlık zamana da yayılabilir; yıldırım aşkı yaşanabilir, nefret edilebilir, kavgalar entrylere yansıyabilir her şey olabilir.
  • komüniteden daldık, oradan gidelim.

    güzel sözlüğümüzün, zirve diye bir konsepti ve zaman zaman beni 'aman tanrım bir canavar yarattım!' düşüncelerine sürükleyen soursummitz diye bir oluşumu var.

    bu soursummitzden kimin nasıl faydalandığı ile ilgili olarak (bkz: sözlükteki hatunları ortaya çıkarmak/#2185319) ve sonrasındaki entry irdelenebilir. bu 'hatunlar' şeklinde tanımlanmış olsa da, aynen kadınların da erkekler üzerinde uyguladıkları yöntemlerin benzer olduğunu bildiğim için çekinmeden burada bu örneği veriyorum.

    bu zirveler, zirve fotoğrafları, sosyal ilişkilerin temellendiği noktalar aynı zamanda ikili ilişkilere de öncülük ediyorlar. mesela sözlükte adını sanını duymadığınız ancak bir zirvede veya soursummitz'de ismini cismini gördüğünüz bir yazar 'ilginizi çekiyor', kendisine yönelik araştırma yapıyorsunuz (eee inkar etmeyin! yapıyorsunuz)

    ve yukarıda belirtilen yöntemlerle, belki de farklı şekilde bir muhabbete giriyorsunuz.

    olabilir, çekinmeyin. bak açık olun canımı yiyin, bunları gizliden gizliye yapmasak, niyetimiz açık olsa bu kadar stres olur mu ortalıkta? olmaz.
hesabın var mı? giriş yap