• yazınsal olarak (edebî demedik zira aşağıda sebebi görülecek) pek “de” inkar edilemeyecek genç bir simadır onur caymaz ve bunda hiç şüphe yok.
    hatta haydar ergülen’in bir yazısında, onur caymaz’dan övgüyle bahsetmesi ya da bir çeşit referans olması, pek güzel şeyler.

    bir yazarın/şairin yazdığı gibi yaşaması son derece zordur, bunu başarabilen çok ender insan vardır; misal: cemal süreya...

    on üç günün mektupları’nı okuyanlar bilirler ki, süreya; eşi zuhal tekkanat hastanedeyken, bir tercümeden kazanacağı parayla kendisinin artık elleriyle çamaşır yıkamak zahmetinden kurtulacağı müjdesini vermiştir, yani tercümeden kazanılan parayla bir çamaşır makinesi alınacaktır. cemal süreya, dolabında çoğu zaman yemek bulamayan, yine ece ayhan tasviriyle parasız yatılının kendisi olan.

    cemal süreya arabasının satarak dergi çıkartabilecek kadar bu işe gönlünü vermiştir. galiba orhan kemal idi yanlış hatırlamıyorsam, “ah bir buzdolabım olsa da rakı soğutabilsem” diye sadece dostlarına iç döken.

    bir insan bir işi/ideali seçerse ve bunun adı şairlik olursa, başka şeyleri de seçmiştir. erdem ve etik, gerçek bir şaire yakışandır.

    ismet özel’in çok uzun bir süre gecekondu gibi bir evde oturduğunu hatırlatmak isterim.

    bir yazarın, “herkes adımı haykırsın”, “milyonlar adımı bağırsın” türevi işlere girişmesi hiç doğru değildir. onur caymaz’ın asla unutmaması gereken şey “popülaritenin ele sürülen sabunun köpüğünden daha az zamanlı yaşam” süresidir.

    âh muhsin ünlü şu sözleri söyler: hem bir medya patronundan maaş alıp hem de şiir yazamazsınız. birinden birini tercih etmeniz gerek. bundan ötesi kendini kandırmaktır. şiirin haysiyetiyle oynamaktır terbiyesizliktir. ve ben terbiyesiz bir insan değilim.

    ikinci yeni’nin son demlerde popüler olmasından mütevellid, adı geçen akımın beş atlısını ağzına sakız edinenler para etmektedir, bu gün gibi gerçektir. edebiyat başkadır, özgedir, erdemdir, etiktir ancak elbette ki etraf edebiyat yapmayanlarla dolu, burası muhakkak.

    onur caymaz’a sadece tavsiyedir bunlar.

    keşke bir de sitesindeki kedili medili fotoğrafları kaldırırsa ne güzel olur, dadından yenmez.
  • intikam almaya (neyin intikamını alıyorsa artık) devam eden şairimsi, yazarımsı.

    geçenlerde twitter'da şöyle yazmış:

    "şiirde imkan arayışının insanı düşüreceği haller için, parçalı ham - ahmet güntan çıktı. okuyunuz, okutunuz..."

    (http://twitter.com/…caymaz/status/38619353146458112)

    gözü bozuk yandaşları da hiç boş durmuyor, kendisini eleştirenlere hakaretler etmeyi bir marifet biliyorlar.

    bunun bu saldırganlığın temelinde okumamak var, bilgisizlik ve genel kültür eksikliği var.

    ama ahmet güntan değil, daha eskilerden, daha klasik yapıtları okumamak var. iddia ediyorum ki ülkemiz/coğrafyamız kültürünün en temel metinlerini (nedim'den, şeyh galip'ten, ahmet haşim'den başlayarak) ve dünya kültürünün yine en temel metinlerini (cervantes, joyce, dostoyevski, tolkien gibi atalarımızdan günümüze kadar) okumamışlık var.

    lütfen okuyalım öğrenelim, sonra da gazete köşelerinde ne hallere düştüğümüzün ayırdına varalım.
  • günün birinde yazmaktan cayar diye umut ettiğim.
  • edebiyatla siyaset iç içe olabilir, birbirlerinden beslenebilirler de. fakat bunların arasında bir çizgi olmalıdır. ben böyle düşünüyorum. günümüzde akp kötü, din berbat, edebiyatı da en iyi biz biliriz diye dolaşan bir sürü kişi sırf bu görüşleri uyuşuyor diye o edebi geçinen kişilere sempati duyuyorlar. kendini entelektüel olarak adlandıran kesmin bir kısmının yaptığı, "dostlar alışverişte görsün" ün üstüne çıkamıyor ne yazık ki. bu yazarı merak etmiştim fakat görüyorum ki siyasete kafayı fena takmış. bu benim gözümde rte nin yaptığından farksız. okunacaklar listesinde samimiyetsizliğinden ötürü adının üstünü altın kalemlerde çizdirmiş yazardır. kendisi bu azimle epey ünlü olacağa benzer.
  • tam yerini bularak aydınlık gazetesine transfer olmuş kişi. kendi adını duyurmak için oraya buraya salça oldu ama sonunda kendine en yakışan mecrayı buldu.

    tarih boyunca dönmelerin kitabını yazmış doğu perinçek'in "caymaz" soyisimli birisini gazetesine dahil etmesi de ironik oldu tabi.

    onurcum bu geldiğin gazeteyi çıkaran akıl, 80 öncesi nato'cuydu, sonra kürtçü oldu, şimdi ulusalcı takılıyor. erdoğan'a "milli lider" diye secde ediyor. 12 eylül'e alkış tutan bir yerdesin, kıymetini iyi bil. örnek alacağın çok şey var abilerinden, onları iyi izle. perinçek'in kayığına binerek türk solunun mantık ve ahlak sınırlarının dışına çıktığın için seni tebrik ediyor, gözlerinden öpüyorum.
  • tuvalet fırçası olsa klozete sokmam kirletmesin diye net söylüyorum.
  • elif şafak'ı sevmem. sebebinin edebi eserleriyle veya sağda solda yapılan "intihal" suçlamalarıyla ilgisi yok.
    kendisini dünya görüşü sebebiyle sevemiyorum.

    ama onu "mevlana'dan ekmek yemekle" suçlayanların, intihal mevzusuyla dalga geçenlerin de hal ve tavırlarıyla tertemiz olması gerekir diye düşünüyorum.

    bu twit'in orijinali: https://twitter.com/…in/statuses/216863015016996864

    bu da araklanmış kısmı: https://twitter.com/…ymaz/status/217126188311781377

    bırakın bari esprileriniz özgün olsun.
  • nasıl edebiyatçı anlamadım. şu linkteki yazısı baştan aşağı ekşisözlük klişeleriyle dolu. ergen, pampiş, tutmayın enişteyi, falan filan.

    kütahyalı ilgi çekmek için konuşmuş belli, ama dediğinin içi o kadar da boş değil. abartmış sadece, hepten yok saymış geri kalanı sivrilik etmek için. "trollük yapmış", caymaz'ın anlayacağı dilden konuşursak. ama niye böyle hiddetle ciddiye alınır bu adam, alınırsa da neden bu üslupla alınır onu da anlamadım.
  • ahmet güntan gibi
    baba bir şairi
    yemeye çalışan
    muhafazakar
    romantik
    köşe yazarı.
  • aslında hiç sevmem dil jandarmalığını ama kendisi twitter'da ona buna "türkçe bilmiyor, dili berbat" dediği için ben de rastgele bir yazısına baktım anlatım bozukluğu var mı, dili nasıl kullanıyor diye; sonuçlar aşağıda. kendisi özellikle orhan pamuk'u falan günaşırı dil bilmemekle suçluyor fakat maalesef -hadi dil bilmiyor demeyeyim ama- kendi de türkçeyi pek iyi kullanamıyor.

    tipik bir başkasının ırkçılığını ortaya çıkararak kendi ırkçılığını gizleme kurnazlığına başvurduğu yazısı üzerinden yaptığı anlatım bozukluklarına bakalım:
    öncelikle google'da adını yazınca ilk çıkan gazete yazısı buydu, onu belirteyim.

    https://www.aydinlik.com.tr/…kcilik-hakkinda-226357

    dakika bir gol bir daha ilk cümleden anlatım bozukluğu…
    “fakir futboldan anlamaz, sevmez de!” (neyi? futbolu. nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu.)

    “beyaz tenliler dışında hiçbir uygar kavim görülmediği gibi, eylem ya da kuram bakımından seçkin bir kişi bile yetişmiş değildir.” ,(beyaz tenlilerin olmalıydı; tamlayan eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozukluğu. bir de cümle her haliyle sakat. "beyaz tenlilerden başka" dense cümle daha sağlam olacak. bir de bu haliyle de hiçbir’in de hiç olması gerek burada ayrıca)

    “peri, denizkızı gibi demiş ama bunları övgü biçiminde algılanma,” (algılama olacaktı. gereksiz edilgen çatı eki kullanımı. hadi buna harf hatası diyelim, neyse…)

    “… afrikalıların mı maymun soyundan, maymunun mu afrikalılardan geldiğini sormuştu” (ikinci afrikalılar birinci kısımla uyumsuz. afrikalıların soyundan denmeliydi ikinci kısımda.

    25-30 satırlık bir köşe yazısında bu kadar galiz dil hataları yapan birinin milletin romanından tek tük cümleler çekip "dil bilmiyor" diye ortalığa düşmesi nerden bakılırsa bakılsın haddini aşmadır. ömer asım aksoy'un dil yanlışları kitabını da kendisine salık vermiş olayım buradan.
hesabın var mı? giriş yap