• aslında böyle bir plaket olsa, düzgün taksici bulduğumuzda arabanın ön camına yapıştırsak. böylece taksi ararken plaketlisini seçsek, güzel olmaz mı?

    +taksiiiii, yok siz değil orospu çocuğu olmayanı.
  • 2005 yılında içinde müvekkilime ait 9000tl olan çantayı kaybettiğimde bulup,
    içindeki karttan bana ulaşan taksici ve duraktaki tüm meslektaşlarıdır.
  • ablamı hastaneden çıkardık, ilaçları ve ev bakımı da aynı ciddiyetle sürücek, benim sinirler aşırı yıpranmadan kontrolünü kaybetmiş durumda akıl pek sağlıklı işlemiyor yanıma para almamışım ilaçları bulmaya çalışıyorum, neyse uzun lafın kısası bir telefon geldi, ilaçlar istanbulda bir depoda varmış ama eczanenin o ilaçları çekmesi için geçerli olan saat geçilmiş, e kızın ilacı hemen alması lazım sabah akşam serum durcak kolunda nasıl olcak bu derken ben eczaneye dedim sizin kalfanız gibi gideyim ilaçları alayım size getireyim işleminizi yapın ordan da eve geçeyim? eczacı tamam dedi.

    şimdi geldik taksiciye, çevirdim bir taksi dedim önce şuraya gidicez ilaç alıcaz ordan şuraya filan söyledim herşeyi, adam tamam dedi lan gidiyoruz cepte para yok onu hatırladım, bankamatik görürsek durur musunuz dedim ama bir de zamanla yarışıyoruz, adam dediki abi senin işin acele gibi ben sana vereyim ilacın parasını sen bana sonra verirsin, eyvallah dedim gittik her işimizi hallettik adam benimle yarım gününü geçirdi bu arada istanbul trafiğinde şehrin 3 köşesine gittik resmen bir de cebinden 250 lira para verdi.

    akşam 6 gibi parayı çektim hem borcumu vericem hem de taksimetrenin 2 katını vericem gözden çıkardım adama sevgi oluştu içimde, almadı amk, taksimetre ne yazdıysa onu aldı gitti adam.

    ha bu arada öyle çok acaip bi rakkam da değil taksimetre ücreti, adamın giden saatlerinde kazanacağı paranın yarısı değil ama herif insanmış.
  • son yolculuğumda karşılaştığım taksici türü.

    kibar tavırları bir yana, bildiğin empati yaptı lan. "ben polis olsam hepimizi çizerim. gardan yolcu toplayacağız diye koşa koşa gidiyoruz, yolun ortasından yolcu alıyoruz, yolcuların ve diğer sürücülerin hayatını tehlikeye atıyoruz." falan dedi. adamın burnuna filan dokunacaktım acaba gerçek mi diye.
  • ilginçtir ben bunu ankara'da gördüm. hani üzerinize taksiyi süren, ani frene basan, hız limitlerine uymayan, radyosunda sen uyarmasan ankara havasını son ses dinleyen taksicilerin bol olduğu ankara'da.

    spordan dönüyorum. üzerimde cüzdanım yok. evim yokuştaydı. kendimi yorgun hissetmiştim. taksiye binmeye karar vermiştim. evime geçip taksiciye parasını veririm diye düşündüm. yoldan geçen taksiyi durdurdum. bindim yol mesafesi çok kısa. en fazla 1 km. eve geçip parayı vereceğimi söyledim. taksici kabul etmedi.

    - benden olsun sorun değil yeğenim.

    dedi. ısrarlarım adamı yıldırdı. karşılıklı inatlaştık ve ben kazandım. tabi aşağı inene kadar. parayla aşağı indiğimde taksici yerinde yoktu.
  • proje teslim gününde pafta çıktısı almak için gittiğim dijital baskıda maketimi evde unuttuğumu fark edip telaşla koşturduğumu görünce, baskıdan eve-evden okula en kestirme yollardan götüren taksicidir. yolculuk sırasında da "dur inşallah yetişiriz yeğenim. dua edicem sana. allah yardımcın olsun, bak var bir hayır ama yetişeceğiz." diyerek o gergin günümü yumuşatmıştır. bir de oğlu aramıştı. "işteyim babacım, kırılmazsan sonra görüşelim olur mu?" diyerek telefonu kapatmıştı. bu da artı hanesine not düşülsün lütfen.
  • aynı takside baba-oğul çalışan taksicilerdir.
    test ettim onayladım, taksiyi baba-oğul kullanıyorlarsa, dışarıdan şoför yoksa daha düzgün oluyorlar.
    bir gün babam olursa bu işe girmeyi planlıyorum.
  • 2007'de evanescence konseri çıkışında tanıştığım, "amy lee'yi görecem" diye kayseri'deki evinden kaçıp 15 yaşında istanbul'a gelen, "sanal" bir erkek kardeşim var. istanbul'u bilmediğinden dolayı, o gece kendisine harem'e kadar eşlik etmem konusunda onu ikna etmiştim. 15 lan, erkek de olsa 15 yaşındaydı! ama tabi onun hikayesi bambaşka, mesela otobüs tutmasına rağmen kalkıp gelmesi, sahne önünden bilet aldığından dolayı müzik sarhoşu olması, istanbul'da tek bir tanıdığının bile olmaması gibi neyse, karşıya geçip bir yerden sonra taksiye bindik çünkü saat 2 falandı.
    adam bizi kardeş sanmış falan, sonra konuşmalarımızdan anladı ve:
    önce bizi harem'e kadar götürdü. kardeşimin parası çok az kalmıştı ve benden de para kabul etmiyordu, çocuğu aldı kendi elleriyle tanıdığı bir otobüs firmasına götürdü, indirim yaptırttı. ardından beni eve bıraktı. ve ben taksiden inerken çok cüzi bir miktar ödedim.
    ilk otobüs sabah saat 10'daydı ve birkaç saatlik boşluk vardı. bu taksici abimiz, kardeşimi almış götürmüş, harem'deki bir çay ocağına. sabaha kadar çayını tostunu eksik etmemişler. sonra da otobüse binmiş bizimki, evine gitmiş avucunda emedur'lerle tabiki :)
    kısacası var böyle abiler, her zaman söylerim allah o adamdan razı olsun, çoluğundan çocuğundan güldürsün..
  • çok eskiden bir gün sınava yetişirken bindiğim, bozuk para üstü olmadığı için o zamanın parasıyla 7,5 lirayı ( bugunun parasıyla 15-20 lira arası bir miktar) benden kendi isteğiyle almamış taksicidir. yolda hikayesini anlatmıştı, kendisi üniversiteyi yarım bırakmış, çok pişmandı. benım de sınava gittiğimi biliyordu, sanırım o yüzden...
  • genellikle üsküdarda bulunurlar. 1400 liralık fotoğraf makinemi bana geri teslim etmişlerdir. beyaz masadan deli gibi korkmaktadırlar. kısa mesafe diye almamazlık yapmazlar. (bkz: kısa mesafeye götürmeyen yarrak taksiler)

    edit: bugün aradılar bır hanımefendi de fotoğraf makinesini unutmuş. beni geri çağırdılar. kadın cazgırlık yapıyormuş. lensi monte ettirmeseler bari bana orada.
hesabın var mı? giriş yap