• durakta servis otobüsü yolcularını alırken o kıt beyniyle duraktaki herkesin servise bineceğini düşünüp onu sollayıp giden şofördür.
  • ülkemizde sıkça rastlanabilen bir orospu çocuğu çeşididir. sözgelimi bugün otobüste ineceğim durağa gelmeden çok önce inecek düğmesine bastım. baktım otobüs durağı geçti gidiyor.

    "kaptan"
    "buyur!" dedi ve sürmeye devâm etti.
    "inecektim ben!"
    "durağa geldikten sonra bastın ama..."
    "hayır abi önce bastım."
    "sonra bastın sonra..."
    "ya önce bastım."

    kapıyı açtı.

    "sonra bastın. hadi buyur!" dedi ve ben daha sağ ayağımı yere koyar koymaz gazladı. plakasını alıp beyaz masaya şikâyet etmek aklıma geldiğinde orospu çocuğu çoktan gözden yitmişti. kim bilir önümüzdeki günlerde ne büyük orospu çocukluklarına imzâ atacak bu mümtaz şahsiyet... yolun açık olsun orospu çocuğu şoför! binenin çok olsun!
  • birçoğuna istanbul'da rastlanabilecek şoför türü. günlük travmalar yaşayıp unuttum hepsini ama bu seferkini muhtemelen hep hatırlayacağım ve keyifle sırıtacağım.

    her günkü gibi işten eve otobüsle dönüyorum. ineceğim duraktan bir durak önce yanıma bir adam oturacaktı. nasılsa bir durak var, rahatsız etmeyeyim diye erken kalktım. kapıda beklemeye başladım. şoför kapıları açtı ve inen olmadı.

    "hanfendi inmeyeceksen niye basıyorsun?" diye bağırdı. tepem attı. "ben basmadım" diye yapıştırdım. "elin değdi" bilmem ne. basınca ciyaklayan zillerden. bassam anlardık yani. hem yanlışlıkla bassam nolcak? tamamen bizim halkımızdaki ezebildiğimi ezerim psikolojisi.

    o bağırdıktan sonra durağı geçmiştik zaten. bu sefer bilerek bastım kendi durağımda. adam kapıyı açtı. sinir olup inecekken üstüme kapattı. arada sıkıştım ama kendimi kurtardım. sinirden ellerim titremeye başladı. zile bir daha bastım.

    zile bastım ama adamın gıcıklığına kapıyı açmama ihtimali de var. öyle durumlarda insanın zihni açılıyor. o gün yorgun olduğu için eve erken gelen erkek arkadaşımı aradım. vakit olmadığı için "hemen durağa gel" dedim ve otobüsün numarasını söyledim. (üç senedir mahalle kavgası seyrede seyrede bir şey öğrenmişim: kavgaya adam çağırmak.) o sırada bir kadın da "plakasını alın, şikayet edersiniz" dedi.

    otobüs durdu. başka inenler de olduğu için kapıları açtı. hemen inip plakanın fotoğrafını çektim. adamın suratına baka baka ilerledim. adam da "ne bakıyor bu karı" modunda, egolu ve ukala.

    o sırada erkek arkadaşım geldi. zaten iri bir tip. evden aceleyle çıktığı için eşofman şort var üstünde. tam ağız burun kırmaya gelmiş bir tip görünümünde. konuyu da bilmiyor. ön kapıyı yumrukladı. adam da yolcu sanıp açtı.

    erkek arkadaşım konuyu bilmediği için taxi driver misali "napıyorsun sen napıyorsun" diye bağırmaya başladı. sevgili sözlük, işte o an istanbul'da geçen 30 yılın bütün otobüs şoförlerinin travmaları boşaldı gitti.

    biraz önce kurt görünen şoför kuzuya döndü. koltuğunun içinde küçüldü, küçüldü, böcek kadar kaldı. yavşak bir sırıtma belirdi yüzünde. tişikkirlir sipirmin tonuyla "bin mi yıpmışım, ni yıpmışım" demeye başladı. sonra da göt korkusuyla " insanlar var" dedi. beyaz masadan selam söyleriz deyip ayrıldık.

    beyaz masa "çektik kulağını" demekten başka bir şey yapmayacak eminim. ama her gün herkesin bir şekilde birilerini ezmeye çalıştığı bu şehirde ömürlük bir tatmin yaşadım ya bana yeter. o böcekleşme, o sırıtış, o viyaklama, anlayamazsınız...
  • yolcunun kosarak geldigini gördüğü halde durmayan, gormezlikten gelen orospu çocuğudur. sanki babasinin mali amk.
hesabın var mı? giriş yap