• buhara pilavı gibi olağanüstü güzel bir tada ev sahipliği yapan, hayvansal gıdaların yoğunlukta olduğu mutfaktır.
  • kısıtlı deneyimime dayanarak, maalesef ve biraz da abartarak belirtmem gerekirse, zaten bulgur pilavı ve haşlama etten ibarettir. bunun yanında orta asya'da şaşlık şeklinde adlandırılan şiş kebap da listeye eklenirse orta asya* mutfağımızın tam ve eksiksiz dökümü verilmiş olur.
  • etin yağlısı makbüldür. hatta kasaplar yenmek için özel yağ satarlar. bunun dışında bilimum leziz hamur işi yiyecekleri, beşparmak denen hamur-et karışımı yemeği ve çeşitli pilavları (bol yağlı ve etli) da bu mutfağın vazgeçilmezleri arasındadır.
  • coğrafyanın iklimsel özellikleri sebebi ile et ve tahıl ağırlıklıdır
  • orta asya'daki göçebe ve yarı göçebe toplumların ortak mutfağıdır ki rus mutfağının da hatırı sayılır bir kısmını bu yemekler oluşturur. niteliksiz ve et ağırlıklı bir mutfak olduğu zannedilmesine rağmen altında büyük bir maden yatmaktadır. gelin bugün sizi bu güzide mutfak ile tanışacağınız lezzetli bir yolculuğa çıkarayım.

    asjdhjashd pena beni işe al lan allahsız! ekşi lezzetler adlı şahane bir fikrim var.

    göçebeler bildiğiniz üzere sürekli hareket içerisinde bir hayat sürdürdüklerinden ötürü mutfakları da bu minvalde şekil almıştır. pastırmanın mucidi olan atalarımız da çemen müptelası olduklarından değil uzun süre dayanabilecek gıda arayışı içinde bu mükemmel lezzete ulaşmışlardır. buna mukabil kırmızı et ve süt ürünleri ağırlıklı bir mutfak olmasının sebepleri de aynı göçebe yaşantısının getirisidir. tarım ile son asırda tanışmış insanların salade niçoise icat etmemiş olmaları gayet anlaşılır olsa gerek.

    şimdi gelelim bu mutfağın mucizelerine.

    --- boodog ---

    cengiz han'ın da en sevdiği yemekler arasında başa oynayan boodog ilk lezzetimiz olsun. hazırlanması oldukça zahmetli bir yemek olmasına rağmen çıkan sonuca değeceğinden hiç şüpheniz olmasın. tek kötü tarafı bu yemeği moğolistan'a dahi gitseniz kolay kolay her restoranda bulamayacak olmanız.

    step by step hazırlanış videomuzu izleyelim. https://youtu.be/rpgq9ynz6tu

    videoyu izlemeye üşenenler için kısaca tarif edeyim. kocaman bir kaşmir keçisinin derisi yüzülmeden sadece boynundan içindeki bütün et ve kemiğin çıkarılır ki bu bana hala imkansız bir olay gibi, bir illüzyon gibi gelir. sonra bu derinin içerisine bütün etlerin ayrı bir yerde doğranarak sebzelerle birlikte geri doldururlar. keçiye bir nevi garavel'in meşhur repliğinde sarf ettiği gibi; içindekini çıkarıp sende olanı sana geri koyacağız! hareketi çekilir.

    et ve sebzelerin arasına ise ateşte kor olmuş nehir taşları doldurulur ki pişme hem içte hem dışta devam edebilsin. sonra keçinin yünü kısaltılarak kalanı pürmüzle ütülür. içteki taşın sıcağı, dışardan verilen har derken et öyle güzel pişer ki böyle bir lezzetin ne ent ne de elf lisanında karşılığı yoktur. rivayet o dur ki, bu yemeği icat eden adam zevkten çılgın atarken hömeyi keşfetmiş.

    --- boodog ---

    --- bilgi notu ---

    bu arada bir ara bilgi olması açısından şunu söylemem lazım; türkiye'de bu mutfağı hakkıyla sunabilen bir mekan yok! hepsinden önce ülkedeki gıda fiyatları ve kalitesi buna imkan vermiyor. insanın kulağına saçma geliyor gibi olabilir fakat orta asya'da yetiştirilmiş bir hayvan ile türkiye'deki aynı değil. hatta buğday kalitesinde dahi büyük farklar var. mantı hamuru için kullanılan unun protein değeri orta asya'da %20 iken bizde sıradan ekmeklik unun protein değeri %12 civarıdır. bizde %15 üzerinde protein değeri olan buğday makarna yapılır. daha üzeri lüks un olarak gurme restoranlara satılır.

    size kekikle beslenmiş hayvan veya gezen tavuk güzellemesi yapıyorum zannetmeyin. beslenme ve coğrafya gerçekten et lezzetini etkileyen unsurlar. bizde bir çok hayvan yetiştiricisi sadece kaba yem ile besleme yapmaya çalışıyor. saman ve kuru ot ile beslenmiş hayvanın eti ile uçsuz bucaksız steplerde tuz yalayıp türlü bitki ile beslenen hayvanın eti arasında tahmin edersiniz ki fark büyük oluyor. daha gastronomik bir örnek vereyim; mesela bir yemekte fermente edilmiş deve sütü veya kımızla marine edilmesi gerekilen et var. bizde sütünü bırak deve ve at yok desek yeridir. satan bir avuç firma ise ikisinin de litresini 50+ lira civarında fiyatlandırıyor. şimdi bu restoran size sadece marinasyonuna 100 lira harcayacağı bir eti 20 liraya sunabilir mi? tabi ki mümkünatı yok. o nedenle türkiye'de bu kötü imitasyonlardan uzak durun, imkanınız varsa yerinde yurdunda deneyimleyin derim.

    --- bilgi notu ---

    --- özbek pilavı ---

    neyse mutfağımıza geri dönelim. orta asya'nın ilk yerleşik hayata geçen milletlerinden birisi olan özbekler ipek yolunun nimetleriyle büyümüş kocaman bir mutfağa sahipler. bu mutfağın kralı ise tartışmasız şekilde özbek pilavıdır. rus fonetiğiyle plov (plof) şeklinde telaffuz edilmesine rağmen aslı pulawdır. farsça pirinç yemeği anlamına gelir. farsçaya muhtemelen sanskritçe pirinç anlımına gelen pul sözcüğünden geçmiştir.

    tabi pirinç deyince insanın aklına dümdüz bir pilav geliyor fakat sandığınızdan çok daha karmaşık bir yemektir. içeriğinde bir kaç çeşit et, pirinç, havuç, nohut, kuru üzüm, sarımsak, soğan, biber, beş farklı kuru baharat ve bıldırcın yumurtası vardır. bütün detayları için şu videoya göz atabilirsiniz: https://youtu.be/v9ogqnauojy?t=135

    --- özbek pilavı ---

    --- kuzu çevirme ---

    bunun ne olduğu adından belli fakat bizim kuzu çevirmeden bir kaç ufak farkı var. birincisi bazı bölgelerde gerçekten kobe steak / wagyu beef tarzı özenle yetiştirilmiş hayvanlardan yapılıyor. bazı bölgelerde ise tamamen doğal yetiştirilmiş kuzular antik türk usüllerine göre taksim ediliyor. orta asya'nın bir çok bölgesinde et doğal olarak ucuz. haliyle eve lahmacun sipariş eder gibi kuzu çevirme sipariş edebiliyorsunuz. atıyorum sevdiğiniz bir arkadaşınızın doğum gününü kutlayacaksınız. belli bir süre evvelinde bu abileri arıyorsunuz. size özel kuzu çevirme yapıp sıcak şekilde servis ediyorlar. https://youtu.be/zdyyyv4tcxu

    on kişinin katıldığı bir partiye bir kuzu sipariş ederseniz adam başı bir kebap parasına denk gelir. hatta bazı bölgelerde şaşalı bir pastadan daha ucuza gelebilir. fantastik versiyonlarını denemek isterseniz de sizi şuraya alabiliriz: https://youtu.be/9fjqmhfn7t0

    --- kuzu çevirme ---

    --- şaşlık ---

    anadolu türkçesine şişlik diye çevirebileceğimiz şiş kebap. şişe takılan etlerin mangalda pişirilmesiyle hazırlandığı için böyle bir adı vardır. bence bu şiş kebap işlerini dünyada hakkıyla icra edebilen sadece iki bölge var. birisi kafkaslar diğeri ise adana. ben size bilmediğiniz taraftan bir abimizi tanıtayım. futbol için maradona, boks için muhammed ali neyse georgy kavkaz adlı youtuber abimiz de şaşlık için o dur. şuradan şahane kafkas dağlarına karşı gömlek yağıyla sardığı sakakattan şaşlığına kadar koca bir koyundan elde ettiği bütün lezzetleri görebilirsiniz. https://youtu.be/iy0xwemysz4

    her yemekten gürcü şarabıyla yaptığı törenin de ayrı hastasıyım. her videosunda yemek hazır olduğun vakit abimiz bir kadeh dolusu şarabı fondip ederken yüreğinden geçenleri bizimle paylaşır. bazen çok kıskanıyorum. adam resmen yer yüzünde cenneti yaşıyor. tek dileğim ailecek guttan ölmemeleri.

    burada daha moğol tarzı bir şaşlık olan shorlog var. şuradan izleyebilirsiniz: https://youtu.be/qbwbot_smhe

    videoda iki çeşit şaşlık var. ilkinde ciğer, kalp, böbrek gibi organlar kuyruk yağıyla şişe geçirilip bir tur pişirildikten sonra dışına gömlek yağı sarılarak bir posta daha pişiriliyor ve aperatif niyetine tüketiliyor. ikincisi ise üç saatlik marinasyon sonrası hazır hale gelen kuzu şiş. ormanda kozalak ateşinde piştikten sonra ne kadar lezzetli hale geldiğini ancak hayal edebilirsiniz. sırf şunu yapabilmek için bir an evvel bahar gelsin diye dua ediyorum.

    --- şaşlık ---

    --- lagman ---

    lagman türk mutfağındaki nadir eriştelerden birisidir. bildiğiniz meşhur bürün noodle türlerini bir kenara bırakın. bu lezzeti satan bütün mekanlarda kimse size hazır erişte satmaya çalışmaz. elle hamuru tek tek açan bir uygur veya özbek usta mutlaka bulunur. güzel bir örneğini şuradan izleyebilirsiniz: https://youtu.be/gq0yezsa_rg?t=33

    lagmanın türk kültürüne çin'den geçtiği muhakkak. lakin bu demek değil ki lagman bir tür çin yemeği. konuyla hiç alakası yok. bütün kebaplar araplara ait olmadığı gibi bütün erişteler de çin'e ait değildir. lagmanı diğer noodle türlerinden ayıran en önemli özellikler kalınlığı ve üretildiği buğdaydır. bildiğiniz gibi noodle sadece buğdaydan üretilmez. karabuğday, pirinç vs. bir sürü farklı tahıldan üretilir. lagman ise orta asya'ya has bir buğday türünden elde edilen un ile yapılır.

    şu çük kafalı youtuberı pek sevmesem de konunun özüne inebilmiş doğru düzgün tek kanal olduğu için onun videosunu da paylaşmadan edemeyeceğim. gerçek uygur lagmanının nasıl yapıldığına dair nadir bir video sayılabilir. bugünlerde bu bölgelere gidip biraz zor çekim yaparsınız. https://youtu.be/c1x19gysa-s?t=378

    --- lagman ---

    --- samsa ---

    teknik olarak bizim poğaça dediğimiz ve bugünlerde içinde bir şeyler bulmak için mikroskop kullandığımız yiyeceğin atasıdır. ruslar bunu milföy hamuru ile pişirip içeriğine cücük kadar et koyarak hazırlarlar. gel gelelim orijinal samsa bıçak kıyması ile tandırda pişirilir. özbek versiyonunun sadece bir tanesinde türkiye'de fakir bir ailenin akşam yemeğinde kullandığı kadar et olur. şaka yapmıyorum. bundan bir tanesiyle tıka basa doyduğumu bilirim.

    mark wiens'in şu videosunda hem samsa nedir onu görebilir hem de diğer özbek mutfağı lezzetlerine göz atabilirsiniz. herifler bir kilo et, bir kilo patates, salata ve iki demlik dolusu ballı naneli yeşil çay içtiler. işin saçma tarafı bir yıl kadar önce çekilen bu videoda bugünün kuruyla dahi 35 lira filan ödediler. yani bir şekilde özbekistan'a yolu düşenler olursa mutlaka bu lezzetleri denesinler.

    --- samsa ---

    --- mantı ---

    bu yemekle ilgili türk insanının çok saçma bir tavrı var. nerdeyse bütün türk dünyasında yumruk kadar kocaman olan mantı standart iken türkiye'deki kayseri mantısı bu yemeğin orijinaliymiş gibi davranıyor anadolu insanı. temelde mantı zaten bir türk yemeği değildir. buharda pişirme yöntemi (bkz: dumpling) yüksek ihtimalle çin menşeelidir. gel gelelim türkler bir şekilde bu yemeği sevmiş ve kendine uygun hale getirmiştir. tabi ki yine kendi usulünce bol etli ve iri iri yapmışlardır.

    artık osmanlı saray mutfağının aşırı gastronomik tavrından mıdır yoksa başka bir sebepten midir bilinmez, anadoluda bu mantı cücük kadar kalmıştır. tatar, gürcü, özbek, kazak mantısı ve hatta aynı yöntemle hazırlanan gürcü mantısı (bkz: hinkali) dahil hepsi kocaman kocamandır. içeriğinde patates, bal kabağı, soğan, et ve yağ bulunur. enteresan şekilde soya sosu ile harika gider.

    detaylı bir tarifine şuradan ulaşabilirsiniz: https://youtu.be/rhj0bhlkbsa

    --- mantı ---

    --- kuyruk ciğer ---

    adından da kolayca anlaşılabileceği üzere kuyruk yağı ve ciğerden mamül bir aperatiftir. şu karizmatik ağabeyimizden tarifini kolayca öğrenebilirsiniz https://youtu.be/wnyrcqmgsuk

    zarı alınmış ciğer tuz, karabiber ve sarımsakla marine edilir. döküm tavaya kızdırılmış nehir taşları atılır. içine soğan ve doğranmış kuyruk yağı atılır. beraber güzelce pişirildikten sonra buğday ekmeğinin üstüne bir parça ciğer üzerine sıcak kuyruk yağı eklenerek afiyetle tüketilir.

    --- kuyruk ciğer ---

    --- beşparmak ---

    finale ise han sofrasının vazgeçilmez yemeklerinden birisi olan beşparmakı bıraktım. elle yenildiği için beş parmak adıyla kalmıştır. içeriğinde kuzu, dana, tay eti karışık olur. kimi yörelerde coşayazarak ördek, hindi hatta balık eti eklendiği de görülür fakat ben klasik olanı daha çok seviyorum. rahmetli ananem de tavuk ve balığı etten saymazdı.

    nasıl bir şey olduğunu şuradan görebilirsiniz:
    https://youtu.be/3dxr94xsgoe?t=996

    türk kültüründe kıymetli misafirlere kelle verilir. misafir kelleyi kendi elleriyle evin çocuklarına eğlenceli bir şekilde pay eder. büyüklerininin sözünü dinle diyerek kulak, aşık şair olsun diye dil verilir. anadolunun kelle sevdası da buradan gelmektedir. videodaki porsiyon haliyle 5-6 kişiliktir. bu tabağa kelle hariç 4-5 kg et konulur.

    detaylı tarifini dünyanın en şair ruhlu aşçısından öğrenebilirsiniz:
    https://youtu.be/b9z2ugibu2u?t=1554

    --- beşparmak ---

    şimdilik bununla bırakayım. ara ara gelir diğer lezzetlerden de bahsederim.
  • 2007den beri orta asya'da ikamet eden, esi kazak, esinin ailesi stepte hayvancilik yapan kazak koylusu olan biri olarak diyebilirim ki en lezzetli yemegi, orta asya'daki herhangi bir feto restoranindaki sikindirik cakma adana ile bile yarisamaz. her seyi gectim, burada marine etme, baharatla cesnileme gibi metodlar kullanilmiyor. herseyi oldugu gibi suya at hasla veya ates uzerinde cevir yada yaga at kizart. kompleks, komplike tat bulamazsiniz bu diyarlarda.

    milli yemek olarak kabul edilen, efsanevi anlamlar yuklenen besparmak haslanmis et, hamur ve haslanmis patatesten mamul, cok basit, cesnisiz ve ilkel bir yemektir. o kadar cok yemek zorunda kaldim ki artik kokusuna bile tahammul edemez haldeyim. ama ese ve kaynataya ayip olmasin diye zorla yiyoruz tabi ki :)

    ozbek pilavi desen, burada taze sebze olmadigi, herseye kisin sogugunda, donmus toprakta yetisebilen kok sebzeleri konuldugu icin, buralarin unlu assiri tatli havuclarindan doldururlar. bu havuc o kadar sekerlidir ki icine atildigi herseyi avucla seker katilmis gibi tatlandirir. tatli pilav ne amk.

    saslik ise sise dizilmis kusbasindan biraz daha buyuk kuzu eti. dana da olur, siparisine gore. mangalda acik alevde pisiyor, lezzeti buradaki etin daha dogal olmasindan. baska bir ozelligi, marinesi susu busu yok. bildigin mangal amk, bizim cop sis siker atar sasligi.

    samsa guzel bir kiymali borek. milfoy hamuru ile yapan da var, hamurunu kendi acan da var. tatar kobetesiyle, tava lokumuyla falan asik atamaz. bizdeki talas boreginin sade kiymali olani gibi. onun da bir ozelligi yok.

    manti ise buyuk. nerede 1 kasiga 40 adet sigan, incecik hamurlu bizim el isi mantilar, nerede bu yumruk kadar, icindeki kofte buyuklugundeki eti tam pismemis, hamuru kalin mideye oturan orta asya mantilari. bunun da uzerine o tatli havuctan koyuyorlar bir de. gurculerinki daha iyi orta asya mantisindan. onlar icini nasil yapiyorlarsa daha sulu tutuyorlar, isirinca agza dolan et aromali su mantiya lezzet katiyor.

    lagman da buralarin les yemegi. hanim usendi mi bunu yapar, makarna uzerine biraz et sote gibi. restoranlarda daha sulu, noodles kivaminda oluyor.

    sonuc olarak heveslenmeyin, buyuk hayal kirikligina ugrarsiniz. buralarin tek artisi, etlerin daha yumusak ve daha lezeetli olmasi, hayvanlarin goreceli olarak dogal beslenmesinden dolayi. buradaki etle yapilacak turk kebaplari ve klasik yemekleri, orta asya mutfaginin gecmisini kulaklarindan tuttugu gibi siker atar.
  • (bkz: eşek hoşaftan ne anlar)

    arkadaş ben bazı insanları anlamakta güçlük çekiyorum. belki eskiden de vardı fakat bu kadar gözüme batmıyordu. size de mutlaka denk geliyordur. sürekli bir mukayese, sürekli bir kendini veya kendinden olanı övme durumu içinde olan insanlar var aramızda. bu insanların bütün dünyayı gezmiş olmaları veya köylerinden hiç çıkmamış olmaları, eğitim durumları, siyasi görüşleri filan hiç önemli değil. atıyorum almanya'da yaşayıp türkiye öven gurbetçi de olur. izmir'li overdose kemalist teyze de olabilir. birisi sürekli gittiği ülkeleri türkiye ile mukayese eder. diğeri yaşadığı şehri veya insanları. ortak noktaları bu saçma mukayese hastalığından kurtulamıyor olmalarıdır. bize de bugün mutfak kıyaslayanı denk geldi çok şükür.

    daha geçen gün vedat milor konu üzerine çok güzel bir kaç kelam etti. üstüne çok güzel bir makaleye link verdi.

    --- spoiler ---

    başka ülkelerin yemek kültürlerine sırf aşina olmadıklarından “iğrenç” diyenlere çok sinirleniyorum. 10 saniye kendimi tutabilirsem tamam. yoksa çok sert bir cevap yazmaktan imtina edemiyorum.

    --- spoiler ---

    vedat abi kibar bir insan olduğu için böyle demiş. ben direkt amcık ağızlı diyorum bunlara. seksist bir tabir gibi algılanırsa yarak kafalı da diyebilirim. orası mühim değil. hadi kendi aramızda kimin ne olduğunu biliyoruz ama bunların yurt dışına çıkması sıkıntılı oluyor. çünkü bunlar nereye giderlerse gitsinler sürekli bir şeyleri mukayese ederek o insanları komple türk halkından ve kültüründen tiksindiriyorlar. ıyy bu ne? bu yenilir mi pis herifler! siz türkiye'ye gelin de çılbıra kurban olun kıvamında dünyanın en mesnetsiz en manasız atışmalarına sürüklerlerr insanları.

    bu kafa yapısıyla çin'de yaşayan antepli, rusya'da yaşayan izmirli, japonya'da yaşayan ordulu gördüm. türkçe konuşan birisini görünce ilk kurdukları cümle ah cennet vatanım, lahmacun, boyoz bık bık vs. oluyor. bu cümleyi türkiye'de kuran suriyelilere biz ne diyorsak haliyle o ülkelerde yaşayan lokal insanlar da aynısını söylüyor; e siktir git köyüne o zaman amına kodumun kertenkelesi!

    hayır insan ar eder bilmem kaç yıldır şurada yaşıyorum demeye. hadi yeni yerleşmiş insan olsa bir nebze tölere edilebilir ama on yıldan fazla zamandır burada yaşıyorum fakat kültüre adapte olamadım demek "ben eğitilemez bir cahilim" demekle aynı kapıya çıkar. bunun bir değişiği küba ve sosyalizm övdükten sonra gidip amerika'da şirket kuran adam. hatta almanya'ya yerleşip almanca öğrenememiş, türk kahvesinden ve dönercisinden çıkmayan gurbetçi.

    hayır bir de ilkel demiş :) ulan kapı kadar yazmışız, hala yarı göçebe olan halkların mutfağıdır, moğolistan'ın yarı nüfusu hala kıl çadırda yaşıyor diye. hatta bu mutfaktan bir salade niçoise çıkmaz demişiz ama iq değeri ayakkabı numarası kadar insanların okuduğunu hesaba katmamışız.

    neyse daha fazla uzatmak istemiyorum lakin cahil üzerinden bir kaç bilgi daha paylaşayım, entry boşa yakmasın.

    güney kazakistan ve özbekistan limon yetiştirilebilecek kadar sıcak, vaktiyle bütün sscb'nin meyve ve sebze ihtiyacını giderebilmiş bir bölgedir. orta asya'da neredeyse bütün mevye sebzeler bu bölgelerde üretilir. bugün daha büyük tarım alanlarına sahiptir. daha da enteresanı organiğin kralıdır. biz bugün kısır israil tohumuyla saçma sapan sebzeler yerken özbekler binlerce yıldır var olan kendilerine has sebzelerini tüketmeye devam ediyorlar. bölgede çalışmış olan ilber ortaylı ve celal şengör hocaların da konu denk geldikçe övdükleri bir husustur. link bulursam eklerim.

    özbekistan'a has olan altın mirzoi havucu sarı ve az şekerli olur. üstüne üstlük fiyatları da pahalıdır. dünyanın bir çok bölgesine üst kalite havuç etiketiyle satılan seçkin bir tarım ürünüdür. hasadı ise yaz sonunda yapılır. her daim raflarda bulunmaz. mesela bizde kendine has tohumuyla yetişen nadir lezzetlerden birisi birecik patlıcanıdır. onu da her yerde ve her mevsimde bulamadığınız gibi özbek havucunun hasını da her daim bulamazsınız. nasıl ki patlıcan kebabını bir kere urfa'da ve birecik patlıcanıyla yedikten sonra başka hiç bir yerde aynı tadı bulamıyorsanız kaliteli plovu da her yerde bulamazsınız.

    demek istediğim sapla samanı ayırt etmenin önemli olduğudur. senin eşin kötü bir aşçıysa veya dandik çin havucuyla pilav yapıyorsa bunun yöresel mutfaktaki örneğiyle ne alakası var? yani böyle aptalca bir mukayese yapılabilir mi? otur sabaha kadar gastronomi üzerine anlat. dilediğince eleştirini yap ama konu böyle temcit pilavı gibi dönüp dolaşıp kebapla kıyasa gelince dayanamıyorum. bi bitmediniz amına koyim demekten kendimi alamıyorum. he he kabap, doner şok gösel, ben çok seviyor.
  • bu mutfagin sundugu yemekleri yemege kalkip gelmeden once insanlar bu yemeklerin neye benzedigini anlasin diye elbetteki turk yemekleriyle karsilastiracagiz. neden? cunku karsilastirdigimiz yemekleri herkes iyi kotu biliyor ve referans noktasi olarak alabilir.

    yemeklere igrenc demisligimiz yok. lezzetli yemekler olmadiklarini soyluyoruz. yemeklerdeki abukluklari ısaret ediyor, daha iyi karsiliklarinin bulundugunu soyluyoruz. ilkelden kasit ulkenin yada insanlarin ilkelligi degil, yemegin primitifligi. hamur, et ve patates'in en basit pisirme yontemiyle birlestirilmis olduguna, hic bir ozelligi olmadigina atiftir.

    kulture adapte olmak da lezzetsiz ve ozelliksiz yemekleri sevmek ve ovmek degildir. buralarin sofralarina oturup kalkmayi, toylarinda geregince eglenmeyi, buralarin dillerinde tos soylemeyi biliriz evelallah. kulturune yeterince adapte olmusuzdur. bu yemekleri ovmeyi gerektirmez.

    kebapla karsilastirmamiz, kebabin en alelade turk fast food'u olmasindandir. yemekler ondan bile ozelliksiz demek icindir.

    ne esekligimiz kalmis, ne agizimizin amcikligi, ne kafamizin yarakligi, ne de iq'muzun dusuklugu. ben agzimi bozmuyorum kardesim. sen buralara geldikce ye ve keyiflen.

    he he besparmak, ozbek plof kup kup jaksi, menim ozum gurban oluptur.
hesabın var mı? giriş yap