• ozellikle ergenlik doneminde yogun spor yapan erkek cocuklarinda gorulen ortopedik bir hastaliktir. dizin hemen asagisindaki kaval kemigi ucu disa dogru cikinti verir. merdiven cikarken, diz bukerken, spor yaparken vs. bu bolge agrir. hastalik en buyuk yan etkisini kavgalarda zayif noktanizi coktan kesfeden kardesinizin, tekmelerini dizlerinize calistirmasiyla gosterir. bir kac yil sonunda rahatsizlik tamamen gecer.
  • öncelikle allah kimsenin başına vermesin diye başlamak istiyorum. doktorların tek tedavisinin zaman olduğunu söyledikleri bu hastalık her ne kadar zamanında çoğumuzda görülse de (erkek çocukları) temennim görülmemesidir. yaklaşık iyileşme süreci 1 sene kadardır. doktorların iyileşme sürecini çıkıntı miktarına göre belirlediği bir hastalıktır. bende mevcut olduğu gibi, babamda hatta dedemde de gördüğüm hastalıktır.
    efendim dizin altından kemik çıkar, hastalık devam ettiği müddet içerisinde o kemiğe dokunulması bile en yiğit insanı yerlerde süründürebilir. spor yaparasınız, dur la iki dakka dinleneyim şurda diye oturursunuz ve oturuş o oturuş, dizleriniz kitlenir ve yardım olmadan kalkamazsınız. özellikle bilgisayar masasına yanlışlıkla çarptığınızda koltuk üzerinde sık sık kıvranmalar yaşarsınız. dizlik takmanın hiçbir faydası yoktur, kimseye inanmayın. o şişlik sonrasında asla inmez, hatta diz kapağı kadar büyüyerek ellendiği zaman sanki diz kapağı elleniyormuşçasına bir izlenim yaratır, durumu anlatıp diz kapağı ile çıkık kemik arasındaki boşluğu gösterdiğinizde ilk tepki "aman tanrıııaıaaam" olmaktadır.
    onun dışında iyileştikten sonra şiş inmez, ufalmaz, ancak ileride yapılacak sporlara bir zararı yoktur sadece hastalık devam ettiği sürece egzersiz sonrası ağrıları ve kitlenmeleri yapar yani özürlü bırakmaz insanı.
    bunlar deneyimlerimdi;
    ilgilenenler için tıbbi açıklaması şöyle
    patellar tendonun tibial tübersiteden travmatik kopması ile meydana gelir ve 11-13 yaşlarındaki çocuklarda sıktır.egsersiz sonrası tibial tüberosite üzerinde ağrı ve rahatsızlık olur.muayenede lokal hassasiyet ve tüberositenin belirginleşmesi mevcuttur.en iyi tedavi semptomların göz ardı edilmesidir.ebeveynler semptomların sıklıkla 12-18 ay süreceği konusunda uyarılmalıdır.direnme ağrıyı dindirecektir.eğer çocuk aktif olayı isterse semptomlar artabilir,fakat herhangi bir zarar oluşmaz cerrahi nadiren gerekir.
    ligamentum patellada derinde yer alan birleşmemiş ossicle'ların eksizyonu gerekebilişr.bunlar erişkenlik döneminde diz hareketinde ağrı oluşmasına neden olabilir.
  • iki bacağımda da diz kapaklarımın altına ikinci bir diz kapağı oluşturmuş hastalık. başladığında önlem alır da kendinizi bir süre spordan soyutlarsanız boy artışınız inanılmaz hızlı olabilir.

    ortaokulda boy sırasına dizildiğimizde sıranın en başındaki sınıfın en kısa boylusu bendim. o yaşta kendini gösterdi bu hastalık. her akşam "büyüyorsun ondan" şeklinde geçiştirilen ağrılarım dayanılmayacak boyuta geldiğinde doktora gittik. bu süre içerisinde ikinci dizlerim oluşmuştu bile. doktor çok da güvendiğimiz biri değildi ama seçeneklerimiz sınırlıydı. iki seçenek sundu önümüze ya 4 yıl boyunca dizlerimde korse kullanacak ve değil spor yapmak koşmayacaktım bile; ya da ameliyat olacaktım. ilk seçenek ne kadar saçma gelse de ikincisi çok daha saçma geldiği için korse aldık ve ben koca yaz boyunca mahalle maçı bile yapmadan o sıcakta korselerle dolaştım. 4-5 ay sonra okul açılınca sınıfın en uzun boyluları arasındaydım.

    hala 4 diz kapağı ile dolaşıyorum.
  • ortaokul civarlarında kobe bryant'ın da sahip olduğu hastalık.
  • bostonlu robert osgood ve zürihli carl schlatter tarafından 1903’te tanımlanmıştır. adolesan erkeklerde kızlara göre 3 kat daha sıktır. tibial tüberositede fragmantasyon, yumuşak doku şişliği ve patellar ligament insersiyosunda kalınlaşma ve infrapatellar bursa derininde inflamasyon vardır. 3-4 vakadan biri bilateraldir. multipl ossifikasyon merkezleri ile karışmamalıdır. bu açıdan tek fark yumuşak doku şişliğinin olup olmamasıdır.
  • lisedeyken lisanslı voleybolcuydum. hem okul takımında hem de kulüpte oynuyordum. tabii okuldayken teneffüslerde ve öğle aralarında da deliler gibi voleybol oynardık. yanlış hatırlamıyorsam bir karne günü saatlerce voleybol oynayıp aşırı derecede yorulmuştum ki bir anda sol dizime inanılmaz bir ağrı girdi. herhalde diz kapağım yerinden çıktı ya da bir kemiğim falan kırıldı diye düşündüm, çünkü ayakta duramayacak kadar kötü bir ağrıydı. öyle olunca o gün babam beni almak için arabayla okula gelmiş, arkadaşlar da koluma girip arabaya kadar taşımışlardı sağ olsunlar.

    takip eden günlerde o ağrı devam etti. dizimi eğip bükmek veya çömelmek hayatımın ızdırabını yaşatıyordu. buna paralel olarak dizimin hemen altında bir çıkıntı oluşmaya başladığını fark ettim. "bu neyin nesidir?" derken doktora gitmek zaruri bir hal almıştı artık. ortopedi bölümünden randevu alıp gittik hastaneye. meramımı anlattım, böyle böyle oldu, beni bu dertten kurtarın doktor bey dedim. doktorun cevabı aynen şu oldu: olur öyle. bunu duyunca rahatlamıştım. demek olurmuş böyle. peki dedim geçer mi bu? dedi ki geçebilir de geçmeyebilir de. o an aydınlanmıştım lan resmen. neden benim aklıma gelmemişti ki bu? elbette bir hastalık ya geçerdi ya geçmezdi. benimki de soruydu. salaklık bendeydi. adam bu cevabı vermek için 6 yıl tıp okuyup 4 yılda uzmanlık alıp toplam 10 yılını harcamıştı. daha sonra bir ilaç bile yazmayıp göndermişti beni.

    belli bir süre sonra dizimdeki ağrılar tamamen geçmiş fakat o çıkıntı orada kalmıştı. sanki kaval kemiğinin uzantısı gibi bir şişlikle birlikte yaşamaya başlamıştım ama bu fiziksel problemin ne olduğuna dair hiçbir araştırma yapma ihtiyacı da hissetmemiştim yıllarca.

    yaklaşık 22 yıl sonra 7 yaşındaki oğlum, bir yerlerden duymuş olacak, "diz kapağı nasıl bir şey baba?" diye sorunca google images'tan aratıp kendisine gösterdim. tabii konuyla alakalı farklı görseller de karşımıza çıktığından tamamen şans eseri bu hastalığımın tanısını koyma fırsatı da bulmuştum. yıllardır peşimi bırakmayan sır perdesi kalkmıştı. evet, ben de bir osgood schlatter hastasıydım. doktorun yapamadığını google yapmıştı (bkz: google sizin dostunuzdur arkadaşınızdır). acaba o dönemlerde çeşitli farmakolojik veya diagnostik yetersizlikler sebebi ile mi doktor hiçbir şey söylemeden beni sepetlemişti diye düşünmüyor değilim fakat o zamanki tıbbi imkanlarla bugünkü arasında dağlar kadar fark olmadığı da açık bir konu. bu kadar basit bir mevzuyu bilmeyeceksen neyi bileceksin?

    ezcümle, insan her gün yeni bir şeyler öğreniyor. atalarımız boşuna dememiş öğrenmenin yaşı yok diye.
  • gael monfils'in de muzdarip olduğu ve maç esnasında patella bantları takarak savaştığı, ergenlikten uzaklaştıkça etkisi azalan hastalık. yine de dizeki tümseği bi yere çarpınca gözden yaş getirebilir.
  • bu utanmaz yıllarca hayatınızı bloke eder. bende 20 küsür yıldır dizimde bir çıkıntı şeklinde duruyordu. en ufak bir yere değdiğinde dizim çığlıklar atmama neden oluyordu. en sonunda eğilemez, dizimi bükemez hale geldim. dizimin üzerinde durmaksa tabiki imkansızdı.
    bir operasyonla o kemik çıkıntısı kardeşlerinden koparılmak suretiyle alındı. 6 haftada post-operasyon ağrıları tamamen geçiyor ve spor yapabilir hale geliyorsunuz. bu süreçte merdiven inmek, çıkmak, hoplamak zıplamak, spor yapmak, fazla yürümek yasak.
    dizimden çıkarılan 3 kuru fasulye büyüklüğündeki kemiğin ağrısına değinmeme gerek yok sanırım.

    (bkz: shit happens)
  • benim de mustarip olduğum garip hastalık.

    ama benim asıl merak ettiğim, askerlik sürecinde çürük raporu alınmasını sağlar mı bu? zira birçok kişinin aksine bendeki hâlâ geçmiş değil, zorlayınca hâlâ ağrıyor, vesaire. hadi bir oldurun be diyeceğim ama, bilemiyorum da ki.
  • dizin alt kısmında patellar tendonun yapışma yerinde oluşan yangı* olarak tanımlanan, osteokondral hastalık. çocuklarda büyümenin hızlı olduğu dönemlerde (9-13 yaş), ağrı, şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkar.

    eğer bu hastalık, tibia proksimal ucu yerine patellar kemiği tutarsa sinding-larsen-johansson sendromu adını alır.
hesabın var mı? giriş yap