• 1960 izmir, ödemiş doğumlu. 1976'da a.ü. siyasal bilgiler fakültesi'ne başladı, temmuz 1980'de hapse girdi, müebbet yattı ve 1991'de tahliye oldu. 1986'da içeride çevirmenliğe başladı ve şimdiye kadar, aralarında carr, kagarlitsky, miliband, hobsbawm, davison, liebman, chomsky, swingewood, giddens, foucault, camus, el-saadavi ve ahmed raşid gibi yazarların kitaplarını türkçe'ye kazandırdı. 1988'de piyasa sosyalizmi tartışması (belge, 1991) başlığıyla bir derleme hazırladı. 1994'te izmir kitaplığı'nı kurdu, 1996-1998'de sistem yayıncılık'ın genel yayın yönetmenliğini, 1999'da ankara bilim ve sanat yayınları'nın editörlüğünü üstlendi. kuruluşundan itibaren everest yayınları editörü. anlatı-roman türünde kaleme alınan gün ağarmasa, yazarın ilk kurgu yapıtı.
  • pakize suda'nın pek yerinde ancak ağır eleştirisine maruz kalmış, röportaj acemisi izlenimi veren yazın adamı.
  • bir sakin adam, çevirmen, editör. sözleri duru, anlaşılan nalet editör.
  • sakalli, kivircik sacli, sessiz bir adam. sanki bir kavgayi kaybetmis gibi bakiyor. pek toplum ve insan canlisi degil gibi.
  • susan sontag'ın baskalarinin acisina bakmak adli kitabini cevirirken neden fotografa devamli resim demis oldugunu anlamadigim cevirmen.
  • postunu atan ekspres dergisinin son sayısında babam ve oğlum filmini ele aldığı acemi masal istismar kokusu başlıklı yazısıyla saygımı kazanmış fikir.. filmi seyredip de benim gibi beğenenler arasındaysanız ama "yahu bi aksilik var! içime sinmeyen bişeyler var, allah allah niye ki acaba?" diye düşünenlerdenseniz yazıyı okumanız katiyetle şart..

    --- spoiler ---

    o takdirde de bu film, kültürel atmosferin oluşmasında kendince bir etki gücü taşıyan "dönem filmi" sıfatıyla, aileyi kutsayan ve bir dönemin eylemci gençlerine "konu mankeni" rolünü biçen şu mesaja ağırlık kazandırmaya çalışacaktır: siz siz olun, eylemlere "bulaşmış" yakınlarınıza acıyın, hislenince hüngür hüngür ağlayın ve "hep birlikte kurtulmak" da nereden çıktı deyip aile ocağından başka yuva tanımayın; büyüyüp yaşlandıkça hayallerinizi küçültün; gençlik arkadaşınız "aynı şartlar olsa yine gider miydin" diye sorunca "tabi ki giderdim" cevabı yapıştırmayın da, mühim bir şey söyleyecekmiş gibi duraklayıp mıymıy bir ağızla "bilmiyorum, aslında..." falan diye geveleyip durun; hayatınızı ortaya koyarak kendinize tarihte bir yol aramayın da, peşin peşin çiftlik evinde bir odaya kıvrılın...

    --- spoiler ---
  • yıllardan beri işittiğim "esaslı ingilizce çevirileri vardır ama ingilizce konuşamaz" söylentisinin rivayet olmadığını verdiği röportajda ilk ağızdan teyit eden çevirmen ve düşün adamıdır.

    http://www.sabah.com.tr/…im_ama_ingilizce_konusamam
hesabın var mı? giriş yap