• türkiye'de arkeolojinin kurucusu.
  • müzecilik, arkeoloji ve resim alanında yaptığı ilklerle muhteşem bir insan. resim hocalarından biri, jean leon gerome'dir. ve doğal olarak tablolarında ki etkisi rahatça görülebilir.
  • hakkında elbette 3 entry yoktur. asıl entryler osman hamdi başlığındadır.
  • hakkında bu kadar az entry olması sözlüğün mü? yoksa toplumun mu? entelektüel düzeyini gösteriyor acaba.
  • bu toprakların yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük kültür ve sanat adamlarından biri. bugün 108. ölüm yıl dönümü olması vesilesiyle hem saygıyla anmak hem de hakkında bir şeyler yazmak istedim.

    türk halkı onu ressam kimliğiyle tanısa da asıl kariyerini müzeci ve arkeolog olarak yapmıştır. ressam kimliği ise yaptığı tabloların ölümünden yıllar sonra saygın müzayelerde milyon doları aşan rakamlarla alıcı bulmasıyla öne çıkmıştır.

    osman hamdi bey, osmanlının eğitim için yurt dışına gönderdiği ilk isimlerden olan ve ünlü sadrazamlardan ibrahim ethem paşanın oğludur. babasının isteğiyle hukuk eğitimi için 14 yaşında paris’e gönderilmiş ve 12 yıldan fazla bir süre burada yaşamıştır. paris’te hukuk eğimi alırken resime olan tutkusundan dolayı paris güzel sanatlar okuluna kayıt yaptırmış ve burada dönemin ünlü ressamlarından ders almıştır. paris’te kaldığı yıllar içerisinde çeşitli sergilere katılmış, devrin önemli avrupalı sanatçı ve siyasetçileriyle iyi ilişkiler kurmuştur.

    uzun yıllar kaldığı paris’ten tekrar babasının isteğiyle ayrılmış ve yurda dönüş yapmıştır. yabancı dil bilgisinden dolayı dış ilişki ve yazışmaların yürütülmesiyle ilgili bazı görevler verilmiştir. avusturya’da düzenlenen bir sergiye osmanlı adına komiser olarak görevlendirilmiştir. bu görevi sırasında kendine ait resimleri de sergilemiş ve bunlardan 3’ü dönemin avusturya-macaristan imparatoru josef fransuva tarafından satın alınmıştır.

    - 30 yıllık müzecilik kariyeri

    osman hamdinin aldığı eğitim, kişiliği, azmi, çalışkanlığı, modern bir kültür ve sanat adamı olması dönemin padişahı 2. abdülhamit’in de dikkatini çekmiştir.

    sultan abdülhamit; osman hamdi bey’i 1881’de müze-i hümayun (istanbul arkeoloji müzeleri), 1882’de de nefise-i sanayi mektebi’nin (mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi) başına getirmiştir. osman hamdi, vefat ettiği 24 şubat 1910 tarihine kadar sürdürdüğü bu her iki görevi sırasında adının dünya çapında duyulmasını sağlayacak çok önemli işlere imza atmıştır.

    osman hamdinin en büyük hizmetlerinden biri, vatan toprakları üzerindeki tarihi eserlerin talan edilip, yurt dışına kaçırılmasının önünü kesen düzenlemeyi binbir zorlukla hazırlattırıp, yürürlüğe koydurması olmuştur.

    bir diğer icraatı da milli kazılar dönemini başlatması olmuştur. sayda’da gerçekleştirdiği kazılarda büyük iskender lahdini bulması tüm dünyada ünlenmesini sağlamıştır. tonlarca ağırlığındaki lahiti büyük zorluklarla rağmen istanbul’a getirebilmeyi başarmıştır. bu lahit halen istanbul arkeoloji müzelerinde sergilenmektedir.

    - bir ressam olarak osman hamdi

    daha önce de belirttiğim gibi osman hamdi bey çok yönlü bir kültür ve sanat adamıdır. resime olan tutkusu ölümünden yıllar sonra bile hatırlanmasına vesile olmuştur. osman hamdi aynı anda yürüttüğü bir çok devlet işine rağmen bu tutkusuna zaman ayırmıştır.

    gebze eskihisarda aldığı arazi üzerinde mimari çizimleri kendisine ait olan birer yalı, resimhane ve kayıkhane inşa ettirmiştir. işlerinden fırsat buldukça eskihisara kaçan ve 29 yıl boyunca yaz tatilini burada geçiren osman hamdi, bir çok tablosunu eskihisarda tuvale aktarmıştır.

    oryantalist bir ressam olan osman hamdi figürlü resmin ilk temsilcisidir. daha çok mekanları ve insanları tuvale aktaran osman hamdinin eserleri bu yönüyle tarihi belge niteliği taşımaktadır. kaplumbağa terbiyecisi, vazo yerleştiren kız, yeşil cami önü ve silah tüccarı şuan aklıma gelen en bilinen tabloları arasındadır. osman hamdi birçok resmi tuvale aktarmıştır. bunlardan bazılarının nerde olduğu bilinmemektedir, resimlerinden bazıları özel koleksiyonlarda bazıları da mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi müzesinde sergilenmektedir.

    - gebze’deki evi ve kabri

    osman hamdi bey vefatının ardından vasiyeti üzerine çok sevdiği gebze’deki sayfiye evinin korusuna defnedilmiştir. mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi müzesi tarafından her ölüm yıl dönümünde kabri başında anılmaktadır.

    gebzedeki sayfiye evi bugün müze olara varlığını korumaktadır. kocaeli büyükşehir belediyesi tarafından işletilen müze ev haftanın 7 günü ücretsiz olarak hizmet vermektedir. evin 30 dönümlük alanı da misafirlerin güzel vakit geçirebileceği şekilde düzenlenmiştir.
  • 1842'de istanbulda doğmuş olan ressam, arkeolog ve müzeci sıfatlarını barındıran ünlü türk kişisi.

    osman hamdi bey belki babasının devlet içindeki etkili görevlerinin ona sağladığı imkanlar içerisinde daha 15 yaşında iken paris'e hukuk eğitimine gitmiştir. ancak paris'te hukuk eğitimi almak yerine, güzel sanatlar tutkusu ve resim yapma isteği ağır basmış ve dönemin ünlü fransız sanatçısı olan gerome'nin atölyesinde resim dersleri almıştır.

    osman hamdi bey kendinden önce avrupaya gitmiş olan asker ressamların yapmadığı ya da yapmak istemediği bir şeyi kendisine sorun haline getirmiştir. bu sorun asılda kendi sanat yaşamının da en önemli konusu olan figüratif resim yapma arzusudur. o zamana kadar avrupada batılı anlamda resim eğitimi alan asker ressamlar daha çok manzara, peyzaj, natürmort gibi konulara ağırlık vermişlerdi. asker ressamların manzaralarında ve peyzajlarında figürler resmin ana konusu halinde hiç bir zaman yer almamıştır.

    örneğin şeker ahmet paşa'nın ormanda oduncu adlı eseri ya da hüseyin zekai paşa'nın yıldız sarayı bahçesinde bir köşk isimli çalışmasında resim kompozisyonun içerisinde figürler vardır ancak bu figürler kompozisyonun ana elemanlarından birisi değildir. adeta; peyzajı ya da manzarayı tamamlayıcı dekoratif bir unsur olarak bu resimlerde figür görülmektedir. o döneme kadar osmanlı ressamları içerisinde figüre hak ettiği önemi ve değeri veren, bilimsel bir yöntem ile akademik anlamda figür konusunda çalışma yapan ne bir okul ne de bir atölye vardı.

    işte bu noktada osman hamdi bey'in sanat anlayışının ne denli önemli olduğunu kavrarız. osman hamdi bey'in düşüncesine göre eğer sanat dediğimiz şey (özellikle de resim sanatı) doğayı ve yaşamı bir tasvir etme geleneği olduğu düşünülürse tasviri yapılan bu doğanın ve yaşamın ayrılmaz ve en önemli parçası olan insanın (dolayısıyla figürün) resim sanatı içerisinde hak ettiği yere konulması gerekiyordu.

    osman hamdi bey işte bu amaçla mekteb-i sanayi-i nefise-i şahane mektebinde akademik anlamda figüratif resim yapma disiplinin olmasını en mühim mesele olarak görmüştür.

    osman hamdi bey'in kendisinin bu denli önemli kılınmasını sağlayan şey, ilk olarak içinde bulunduğu sanat ortamında ki problemi teşhis etmesidir. neydi bu problem?

    evet bu problem şuydu: osmanlı türkiyesinde resim yeteneği olan ressamların eğitim alacağı sivil bir eğitim kurumunun olmamasıydı. askeri okullarda asker kökenli yetenekli kişiler belli bir eğitim alıyorlardı fakat bu eğitim asla bir güzel sanatlar okulu mantığında ve müfredatında değildi. çünkü yapı itibarı ile orası askeri bir okuldu ve bir güzel sanatlar okulu mantığında düşünmesi beklenilmezdi. osman hamdi bey bu sorunu teşhis ettikten sonra sivil ressamlara eğitim verecek bir eğitimin kurumun açılması için çok çaba sarf etmiştir ve sonunda bu okul 3 mart 1883 açılmış ve kendisi de bu okulda müdür olarak göreve başlamıştır.

    osman hamdi bey'i bu denli önemli kılan diğer bir konu ise; osmanlı resim sanatı içerisindeki figür sorununu fark edip bu çözülmesi gereken meseleyi akademik anlamda çözmesidir. figür sorunu sanayi nefise mektebinde ki eğitim ile belli bir süre içerisinde çözülmüştür. okulda eğitim alan öğrenciler mezun olduktan sonra oldukça başarılı batılı anlamda figüratif resimlere imza atmışlardır. bunlara örnek verecek olursak ali cemal'in 'biraz su' ve ruhi'nin ''hilal-i ahmere yardım'' gibi eserlerini sayabiliriz.

    evet osman hamdi bey'i önemli kılan belkide onu sanatıyla ve dünya görüşü ile özdeşleştiren bir konu daha vardır. (bkz: oryantalizm)!!

    bu çok tartışmalı bir konu olmasına rağmen osman hamdi bey'in oryantalizm'ini avrupalı oryantalist ressamlardan ayıran çok önemli farklar vardır. birincisi osman hamdi bey'in arkeolog ve müzeci kimliği ile kendi kültürel mirasına ne denli önem veridiğini ve o mirası sonraki kuşaklara aktarma düşüncesi içerisinde olduğunu görebiliriz.

    ikinci olaraka, resimlerindeki oryantalizm ise bir yandan sadece yaşadığı toplumu belgelemek bir yandan da kendi mimarisini, süsleme sanatlarını, giyim tarzlarını yansıtmaktır. tabi burada dikkat etmenizi isteyeceğim husus şurasıdır ki onun yarattığı osmanlı insanı figürü daima okumaya önem veren, dik duruş sahibi, tartışmaya açık ve onurlu bir karakteri yansıtır. bu yönüyle avrupalı oryantalistlerden ayrı tutulması gerekir.
  • hazir memlekette tarihi filmler, diziler revactayken nedendir yaşamıyla ilgili film yapilmaz anlamam.
  • "hikayesi 30 aralık 1842 yılında istanbul’da başlayan osman hamdi bey’in çoğu kişi tarafından ressam olarak bilinse de arkeolog ve müzecilik gibi iki önemli mesleği daha var. imparatorluğun eğitim amacıyla yurtdışına gönderdiği 4 öğrenciden biri olan osman hamdi bey hukuk ve resim öğrenimi gördüğü paris’te 10 yıldan fazla kaldı. döndükten sonra yaşamı boyunca ülkenin çağdaşlaşması için çaba harcadı. ilk türk arkeoloğu olmasının yanında (bkz: istanbul arkeoloji müzesi)’ni ve bugünki mimar sinan üniversitesi’nin temeli olan (bkz: sanayi nefise mektebi)’ni kurarak uzun yıllar yöneticiliğini yaptı. dünyaca ünlü iskender lahdini bulan ve (bkz: istanbul)’a getiren kişi olan osman hamdi bununla birlikte modern anlamda türk müzeciliğini de başlatarak eserlerin yurtdışına çıkışını da yasakladı. türk resminde ilk figürlü kompozisyonu kullanan ressam olan osman hamdi bey’in en önemli eseri ise şüphesiz ‘(bkz: kaplumbağa terbiyecisi)’dir." (bkz: emre caner) tarafından yazılan romandan alıntıdır.
  • (bkz: istanbul arkeoloji müzesi) ni tasarlayan kişi, yani türkiye'deki ilk müze binasını tasarlamıştır ve müzeciliğe ön ayak olmuştur. sakıp sabancı müzesi, dolmabahçe sarayı ve pera müzesinde (bkz: kaplumbağa terbiyecisi) eserleri vardır. istanbulda osman hamdi izinde diye bir gün geçirilebilir, çok da keyifli olur.oryantalist ressamların en etkileyici olanıdır. resimlerinde yer alan mekanlar gerçek mekanlardır. misal; kaplumbağa terbiyecesi bursa yeşil cami’nin üst kat odası kullanılmış fon olarak.
  • 30 aralık 1842 yılında doğmuş, 24 şubat 1910 yılında ölmüş; mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi ve istanbul arkeoloji müzesinin kurucusu; arkeolog ve ressamdır.

    *1860'da hukuk öğrenimi için paris'e gitti. hukuk öğreniminin yanı sıra o dönemim ünlü ressamlarının atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı.

    *1869 yılında bağdat yabancı işler müdürlüğü'ne atandı. 1871'de istanbul'a geri dönünce sarayda çalıştı. 1881'de müze-i hümayun (imparatorluk müzesi)'a atandı. bu görevi ile türk müzeciliği'nin parlak dönemleri başladı. 1882 yılında [il] mimar sinan güzel sanatlar üniversitesini ve istanbul arkeoloji müzesi'ni kurdu ve müdürlüklerini üstlendi. 1884'te o güne kadar hiç gündeme gelmemiş olan ve çokça kayıp verilmiş olunan bir konu olan, antik eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan "nizamnameyi" çıkarttırarak yürürlüğe soktu.

    nemrut dağı (1883), lagina ve sayda'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. sayda'da yaptığı kazılarda bulduğu, arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan, aralarında iskender lahiti'nin de bulunduğu bir takım antik eserler çıkardı. burada bulunan eserler bugün osman hamdi bey'in bulmuş olduğu birçok eser ile birlikte kendisinin temellerini attırdığı istanbul arkeoloji müzesinde sergilenmektedir. arkeoloji alanındaki çalışmaları ile yurt dışına ulaşan bir ün sahibi olmuştur. birçok üniversite doktorluk unvanı vermiştir.

    *osman hamdi bey resimlerinde türk sanatı, kültürü, mimarisi, çinili panolar, duvarlar, halılar, süslemeli objeler, örtüler, kandiller, türbe mekanları, hat levhalar, insan figürlerini çok güzel işleyen önemli ressamlar arasında yer alır.

    bazı önemli eserleri

    *kahve ocağı (1879)
    *haremden (1880)
    *iki müzisyen kız (1880)
    *kuran okuyan kız (1880)
    *vazo yerleştiren kız (1881)
    *çekik gözlü kız-tevfika (1882)
    *feraceli kadınlar (1904)
    *pembe başlıklı kız (1904)
    *kaplumbağa terbiyecisi (1906)
    *mimozalı kadın (1906)
    *şehzade türbesinde derviş (1908)
    *silah taciri (1908)
    *beyaz entarili kız (1908)
    *sarı kurdeleli kız (1909)
hesabın var mı? giriş yap