• genç yaşında ölmesine üzülünen işadamı ve siyasetçi.

    şimdi bu insanın sevenlerinin duyduğu acı çok sıcak. allah ecir sabır versin. ölünün arkasından kötü konuşmak toplumumuza yakışmaz. lakin yazılı ve görsel basında merhum için bu denli methiyeler düzülmesini, cenaze töreninden canlı yayın yapılmasını, devlet erkanının bu kadar rahmetlinin vefatı üzerinden anma/program vs. tertiplemesini insan kolay hazmedemiyor.

    bu ülkenin aykut barka gibi gencecik bir bilimadamı, fikret kızılok gibi gerçek bir sanatçısı öldüğünde bu kadar büyük duyarlılık gösterilmiyor ise rahmetlinin vefatı da lütfen abartılmasın.

    ben kendisini özal'dan itibaren iktidarlarla barışık, televizyon'da ibo şov'da tatlıses ve mehmet ali erbil'le okey oynayarak topluma örnek olan sanatçı (!) kişiliğiyle çocukluğumda ise yarım oktavlık sabun köpüğü şarkılarını semranım'la söylerkenki halleriyle tanıdım.

    "milletimin vekili olmuş, demek ki dolu adammıış, ne diyecek acep" deyu bir kaç kez siyasi mülakatını dinleyesi oldum. tın tın bir kültürsüzlüğüne, engin cehaletine esefle tanık olup muhtemel doluluğunun salt cüzdansal yahut kodaman/siyasetçi aile fotoğrafı albümlerinden mütevellit olduğunu fark ettim.

    antalya tarihinin en büyük orman yangınını yaşıyor, sessiz sedasız ve aç nice gerçek sanatçılar ressamıydı, müzisyeniydi göçüp gidiyor. yök'ün bilimsel kodesi üniversitelerimizde ne hocalarımız delirerek hakkın rahmetine ulaşıyor. başınız sağ olsun ağalar lakin lütfen televizyonlarınızada gazetelerinizde "sen ne şahane insandın osman abi, memlekete süfer hizmet ettin" edebiyatı yapmayın. şu anki meftanın arkasından menfi konuşmak fiilimiz kadar hattâ bence daha ayıptır. benim gibi sıradan vatandaşı istirham ederim daha fazla zıvanadan çıkarmayın..
  • osman yagmurdereli'ye kizmiyorum.
    o da ibrahim tatlises'in kral ilan edildigi bir ulkede "sanatci" unvanina sahip idi cunku..

    vefati sonrasi programlarda sarki soyledigi zamanlardan kesitler sundular, hep cok kotu soylemis rahmetli gercekten.
    diziler desen, malum soylemeye bile gerek yok.
    siyaset desen, daha bir sey yaptigini gorememistik. (hadi iyi ihtimalle, pek zamani olmadi buna diyelim)
    beste namina da pek elde bir sey yok..

    ekstradan bir de, kotu bir juri uyesiydi. gerci yarisma neydi ki, jurisi iyi olsun.

    hal boyleyken, milletvekili oldugunda "sanattaki birikimlerini siyasette de kullanacak" seklinde aciklamalar geldi bir de akp'den. hangi birikimse? eminim imç'den herhangi bir yapimcinin birikiminden de cok farkli olmazdi.

    fazil say'a "bu ulkeye ne verdin ki" demesi final shot idi.

    sevenlerinin basi sagolsun,
    ama sanat adina pek bir sey uretmemis olan birisine o baglamda methiyeler duzulmesine tebessum etmemize de kizmasinlar mumkunse..
  • ısrarla ölümüne sevinildiği argümanıyla savunulmaya çalışılan müzisyen-oyuncu-yapımcı-siyasetçi.

    bir insan ölmüş, allah rahmet eylesin, başka bir inanca, kültüre mensupsa o inanca, kültüre göre nasıl temenniler dile getirilmesi gerekiyorsa dile getirelim. ama halen anlamıyorum bir insan neden öldükten sonra sırf iyi yönleriyle hatırlansın. hele dirilere sinek diye hitap eden, götleriyle ilgili yorum yapan şahısların “ölülere saygı” diye höykürmeleri daha bir garip oluyor. osman yağmurdereli ölümünden sonra ya da önce eleştirilirken aslında eleştirilen osman yağmurdereli değil. eleştirilen bir toplumsal tavır ve bir karakter. tavır belli, ölünün arkasından kötü konuşulmaz. iyi hoş da ya merhum söylenildiği gibi saygın bir şahsiyet değilse. karakter derken ise her devirde kişisel ilişkileri sayesinde işlerini yürüten populistin sahip olduğu hiç de hoş olmayan kişilikten söz ediyorum. kim ne derse desin, osman yağmurdereli böyle bir insandı ve daha önce de söylendiği gibi osman yağmurdereli eleştirilirken bu karakter özelliğine vurgu yapılıyor, genele deniliyor ki böyle bir karaktere sahip olmak kötüdür, kendinde böyle özellikler görüyorsan bundan vazgeç.

    çok trajik bir söylem daha var. bu halk bu adamı şöyle yaptı, böyle yaptı. bu halk her sabah lerzan mutlu'yu, seda sayan'ı seyrediyor, onların ahlakına alkış tutuyor. böyle bir yaklaşım bahsi geçen insanları ubermensch yapmıyor sanırsam. dahası yapılan eleştirilerin temelinde yatan kaygı da bu tip insanları deşifre etmek zaten. ama birileri çıkıp, hayır bu adam çok iyiydi de hakkında yazılanlar kötüydü derse o zaman yukarıda vurguladığım özelliği yüceltiyor konuma düşer.

    şimdi gelelim osman yağmurdereli ile ilgili gerçeklere, soner yalçın osman yağmurdereli ölmeden önce yazmış. ölmeden önce yazması çok da bir şey değiştirmemiş, insanlar okumadıktan sonra...

    “[115] osman yağmurdereli'nin çocukluğu ve gençliği siyasetin merkezi ankara'da geçti. o, müziği seçti. ankara gazi eğitim enstitüsü müzik bölümü'ne girdi. siyasetten kopmadı. mhp'ye yakındı. ülkücüydü. olaylara karıştı.
    osman yağmurdereli 1973 yılında gazi eğitim enstitüsü'nü bitirdi ve müzik öğretmenliği yapmaya başladı. aynı zamanda gece kulüplerinde sahneye çıktı. yer altı dünyasıyla o dönemde tanıştı. dündar kılıç, hüseyin cevahir, inci baba gibi isimler artık onun 'ağabeyi'ydi.
    ankara gazinolarında uzun süre kalamadı.
    arkadaşı, şarkıcı faruk tınaz'ın ısrarıyla istanbul'un yolunu tuttu.
    şişli'de tek odalı bir evde türkücü kamil sönmez ve faruk tınaz'la yaşamaya başladı. bir süre sonra onlara asım ekren de katıldı. hepsi de eğlence dünyasında çalışıyordu. apolitiktiler.

    osman yağmurdereli'nin eski kabadayı ağabeylerine istanbul'da yeni bir isim eklendi: alaattin çakıcı.
    yer altı dünyasının pek çok ünlü ismi, osman yağmurdereli'yi destekledi, kolladı, onun sahne aldığı masaları doldurdu. bu ilişkileri sayesinde, gazinolarda iş yapabilen az sayıdaki insandan biri oldu. sesinin güzel olmadığı, diksiyon sorunları bulunduğu hatta sık sık detone olduğu biliniyordu. buna rağmen sık sık televizyonlarda boy gösteriyordu!

    yer altı dünyası onu bir yere taşıdı ama siyasal ilişkileri yıldızını parlattı. arkadaşı asım ekren, turgut özal'ın kızı zeynep özal'la evlenmesinin ardından o da dönemin bakanlarından veysel atasoy'un kızkardeşi esin atasoy'la evlendi. bu evliliğin çöpçatanı özal çiftiydi.

    'baba oğul gibi olduk' dediği turgut özal'ın iktidarı döneminde, yaşamının en parlak günlerini yaşadı. '110 kiloluk bir adam olarak tek başıma sahneye çıkıyorum ve alkışlanıyorum. üstelik erkek şarkıcıların hiçbirinin alamadığı yevmiyeyi alıyorum' diyordu.
    arkasına anap'ın siyasal gücünü alan osman yağmurdereli oyunculuğa adım attı. iz peşinde adlı televizyon dizisinde 'komi[116]ser esat' oldu. oyunculuktan yapımcılığa atladı. yağmur ajans'ı kurdu. kerime nadir'in samanyolu adlı eserini bir dizi haline getirip trt'ye sattı.
    anap gitti dyp geldi, yağmurdereli 'baba ocağına' döndü.
    dyp gitti mhp geldi, yağmurdereli “gençlik ülküsüne' döndü.
    sonra akp'den milletvekili oldu.
    tbmm insan hakları inceleme komisyonu üyesi olarak 12 eylül 1980 askeri darbe döneminde işkence yapılmadığını savundu:
    'işkence 'var' diyen de vardı, 'yok' diyen de var. 'var' diyene inanmak istiyorsun da, 'yok' diyene neden inanmak istemiyorsun? birisi görmüş mü? 'ben oradaydım, mehmet'i aldılar, yere yatırdılar, falakadan geçirdiler, hayalarını sıktılar' diyen var mı?'”*

    işte savunma gafletine düştüğünüz zihniyet bu. böyle bir zihniyeti sırf mevt oldu diye dokunulmaz kılmaya çalışan insanlar bir de çirkefleşiyorlar ya! buna inanamıyorum. biliniyorsa bir takım erdemleri buyurun yazın, yok bilinmiyorsa “allah rahmet eylesin deyip geçin ama bana bu ve benzeri insanları “halkın sanatçısı”, “demokrasi peygamberi” vb. sıfatlarla yutturmaya çalışırsanız, elbette yazacağım gerçekleri.

    * soner yalçın, siz kimi kandırıyorsunuz!, doğan kitap, istanbul-2008. s. 114-115.
  • gencecik arkadaşları, akrabaları ölmüşleri daha çok üzmüştür şu yaşında vefat edişi. lakin "partisini tutuyorum öyleyse kimseye laf söylettirmem" diyenlerin asıl götünden anladığı konu bu adamın ölümüne sevinen falan yoktur.

    sadece insanlar "türkiye bir velinimetini kaybetti, çok büyük adamdı" yaygaralarının yapılmasına tepkilerini göstermişlerdir. son derece münasebetisiz bir örnekle (allah çok uzun ömürler versin asla temenni etmem ama) kıymeti kendinden menkul "sanatçı" chp'li berhan şimşek ölse ne denli üzülürüm? en fazla osman yağmurdereli'ye üzüldüğüm kadar. mamafih bu adı geçenden de olmadığınca bir efsane imal edilmeye kasılsa, türlü sahip olmadığı değerlerle yaşarken ya da sonrasında lanse edilse bu duruma da son derece bozum olurum. bana bu gazeteleri çıkaranlara bu televizyon yayınlarını yapanlara öfkelenirim. yaptıklarının akıl kârı olmadığını ifade ederim.

    falanca sanatçının vefatında 4 satır dandik sütun yanı spotsuz haberi çıkıyorken merhumun ölümünden sonra ağlama koroları, matem törenleri, abartılı upuzun televizyon programları peydah oluyorsa "yapmayın" demenin saygıyla/saygısızlıkla bir ilgisi yok.

    rahmetliyi devlet sanatçısı ilan edip ödüllere/payelere boğan zihniyetin "ödeneksizlikten" dem vurup devlet tiyatro ve balelerini lağvetmesine, bu işlerde popüler kültür figürünün ölüsünün bile yutturmacalarla kullanılmasına/dayatılmasına eleştiridir yazılanların çoğu. devlet destekli abuk methiyelere de sövgülere de kimse zorla iştirak etmek durumunda değil. üstelik ne kadar birilerinin zoruna gitse de sırf ölmek ya da yaşlanmak hiç kimseyi "büyük adam" yapmıyor yazık ki..

    osman yağmurdereli'nin sevenlerinden özür dilerim. allah gani gani rahmet eylesin.
  • arkadaşlarının hanımlarıyla havuza girmeyen , yanlış anlaşılmaktan korkan kişi.
    ama erkek arkadaşlarıyla havuza girebilen adam. rahatlıkla.
    e bak ben de bunu yanlış anladım ne olacak şimdi.
    erkek erkeğe havuzda abooo...
  • abiler"in desteklediği şarkıcılar bu yolda daha rahat yürürdü! (1) (2/1/2005)
    arda uskan

    * yeni yılda iki iddialı yapımınız var. biri mafya dizisi köpek. mafya trendi mi başladı televizyonda?
    aslında türkiye'de bir mafya dizisi yapılacaksa benim yapmam gerekir diye düşünmüşümdür hep.

    * neden? mafya mısınız?
    mafya yanlış kullanılıyor türkiye'de. "kabadayı, abi" olan pekçok insanla şarkıcılık dönemimden kalma çok iyi dostluklarım var rahmetli dündar (kılıç,) abi'yle, hüseyin (cevahir) abi'yle, ahmet abi'yle (kürt ahmet)... bunlar hep mafya diye anıldı ama...

    * bir de inci baba vardı..
    rahmetli çok sevdiğimiz bir abimizdi. 31 senedir bu sektördeyim. ankara'da bu abiler gazinolara gelip en öne otururdu. hepsi beni kardeş bildi. istanbul'a yerleştiğimde de buradaki abilerle güzel dostluklarım oldu.

    * neden hep abilerle oluyor?
    beni severler, ben de onları severim. zaten gazinoların müşterisi onlardı. onların desteklediği insanların bu yolda daha rahat yürüdükleri imajı vardı bizde.

    * bu nasıl bir destekti?
    geliyorlar, herhangi bir problem yaşamıyorsun.

    * şarkıcıların iş bulması için gazino patronlarına "ricalar," "telkinler" de bu desteğe giriyor muydu?
    bende olmadı ama genellikle olduğu söylenir.

    * ya bu abilere bir yamuk yapılırsa?
    onlara yamuk pek yapılamazdı. sonra istanbul'a gelince alaattin abi'yle tanıştık

    ihaleyi verene sormalı!
    * "alaattin abi"ye geleceğiz ama önce şu gazinolardaki durumu konuşalım. bazen iki ayrı grup gelirlermiş. çatışma filan çıkar mıydı?
    hayır çok iyi dinleyicidirler. gürültü bile yapmazlar. hesapları kadar bahşiş ödeyip çıkarlar.

    * bunlar illegal yollardan para kazanmıyor mu?
    bana göre öyle değil. hepsinin bir işi vardı. inşaat işi yapan vardı, reklam işi yapan vardı.

    * inşaat yapıyor ama sıkıysa ihaleyi ona verme...
    bence bunu ihaleyi alana değil, ihaleyi verene sormalı.

    * melaike mi bunlar allahaşkına?
    bir abi, yani dışardaki deyimiyle mafya, abilik yapıyorsa önemlidir. biz yapacağımız dizide bu abileri anlatacağız. çek senet işleri, kadın satışı, eroin ticareti yapanlarla hiç tanışmadım. bizimki kurtlar vadisi gibi testereyle adamların kafasının kesildiği bir dizi değil. hikâye çok etkileyici. bir çocuk, annesinin karnında hapse giriyor, 23 yıl sonra çıkıyor. hiç gün yüzü görmemiş.

    * 23 sene nasıl kalıyor içerde?..
    içerde suç işliyor. 9 yaşındayken annesini öldüren bir gardiyanı öldürüp ıslahevine gönderiliyor tahliyesine yakın kendisine kötü davranan gardiyanı öldürüp yetişkinler cezaevine gönderiliyor. lâkabı "köpek." ayrıca büyük bir aşk ve tutku da var dizide. bana göre bir yapımcının asıl görevi bir şeyler öğretmektir.

    * öğretebiliyor musunuz?
    öyle olmalı, ama olmuyor. 9 yıl önce şarkıcı küçük onur'la bir dizi yaptım. 60 bölüm reyting rekoru kırdı. gariban bir çocuk, babası hastanede, annesi tımarhanede, ablası randevuevinde, kız kardeşini de kaçırıp böbreğini satıyorlar. çocuk şarkıcı oluyor.

    * biraz abartmışsınız.
    rezalet. ama izleyici rekoru kırıyor. en büyük parayı o diziden kazandım ama bir gün savaş ay'ın programında diziyi yaptığım için türk halkından özür dileyip işi kestim. sonra "yılan hikâyesi" ve "memoli" çıktı. memoli sevimli bir polis tipi. bir gün bir gazeteci sordu; "önce bir dizide sevimli bir polisi oynadınız, memoli de sevimli bir polis. devlet size emniyet teşkilatını sevdirmek için görev mi verdi?" oysa her kurumla halkın arasında problemler var gazi olayları'nda zavallı polisin halini gördüm. halk taşlıyor, polis kaçıyor.

    * onlar da panzerlerle yürüdü. orada savaş vardı.
    gerçekten savaş gibiydi. ben vatandaşla devlet arasında bir barış olmasından yanayım.

    * dizilerle bu işlerin düzeleceğini mi düşünüyorsunuz? mesaj verme gibi bir zorunluluğunuz yok ki! sonuçta biz eğleniyoruz seyrederken.
    evet, televizyon bir eğlence aleti. bu kadar çabuk
    üretilip tüketilen bir işin sanatsal olması mümkün değil. 1990 bölüm iş çekti bu firma. yılan hikâyesi, kınalı kar, marziye 90 bölümlük diziler. şimdi 39 bölüm melekler adası'nı yaptık 26 bölüm daha var.

    * biz dönelim eski günlere. özal ailesinin de çok yakınıydınız. turgut özal nasıl bir insandı?
    son günlerinde çok mutsuzdu. anavatan partisi grubu ile arası soğumuştu. ölümünden 15 gün önce ziyaretine gittik "bu ay sonu istifa edeceğim, yeni bir parti kuracağım" dedi.

    * mesut yılmaz'la arası bozuk muydu?
    biraz kırıktı. mesut yılmazla birçok dostunun arasında kırgınlık vardır herhalde. biz onu turgut bey'in yerine anap genel başkanlığı için desteklerken...

    * "biz" dediğiniz kim?
    semra hanım, zeynep, ahmet, ben, mesut bey'i tüm gücümüzle desteklerken özal "bu kararında emin misin" diye sormuştu. benim için mesut bey o dönem anavatan'ın kurtuluşuydu. öyle de oldu. yüzde 5'ten yüzde 21 oya çıktı.

    * sonra neden aralarında kırgınlık çıktı?..
    bilemem ama sonunda rahmetli haklı çıktı. mesut bey partiyi yüzde 5'e düşürdü.

    * köpek'in yanı sıra ikinci projeniz "sensiz olmaz" da ekranlara geliyor.
    bir yabancı format satın aldık. "çirkin betty." 65 ülkede çekilmiş ve çok tutmuş. türk sinemasında da 20 kere çekilmiştir. ayhan işık, belgin doruk, sadri alışık.. iki zengin arkadaş, çirkin bir sekreter.

    * dizinin konusunu yabancılardan satın aldık diyorsunuz. bir de resmen araklamalar var. mesela sizin "melekler adası" gibi...
    araklama değil, esinlenme. bizim senaryo yazarları artık üretemiyor. "melekler adası"nın sadece ilk bölümü antonio banderas'ın filminden alınma. nuran devres esinlenmiş. ama 37 bölüme geldik. ben çalıyorsunuz diyorum, onlar esinleniyoruz diyor.

    * bu esinlenmeden baştan haberiniz oluyor mu?
    ben yemem. çünkü ben de seyrediyorum aynı filmleri. onun için nereden alınmışsa baştan açıklıyorum ki efendilik bende kalsın. biz bu kadar çok dizi üretirsek böyle olması kaçınılmaz. 60 ayrı dizi yayınlanıyor. bunlar bu maliyeti karşılayamayacak ve problemler başlayacak

    abilerden kurbanlık
    * osman yağmurdereli, yağmur ajans'la yapımcılığa başlarken özal ve veysel atasoy tarafından kollandı mı?
    yok. öyle olsa da işimi iyi yapmışım ki kollayanları mahcup etmemişim. özel tv'ler yoktu. yeni evlenmişim. asım o dönemde otomobil bayiliği alıyor, inşaat malzemesi satıyor, butik açıyor. herkes bana da bakan'ın kayınbiraderiyim diye iş teklif ediyor iş kurmak istiyorum ama korkuyorum bir leke gelir diye. yücel yener o zaman trt'de müdür yardımcısı. "dışarıya iş vermeye başladık, bir proje getir, bir de şirket kur" dedi. kerime nadir'in samanyolu'nu götürdüm. güzel bir dizi oldu, devam ettim.

    * yani turgut bey'e yakınlığınızın yararı olmadı...
    aksine. demirel başbakanlığa gelince özal'a yakınlığımdan dolayı 6 ay iş vermediler trt'de. sonra özel kanallar kuruldu ve bu macera başladı. benimki yorucu ama tatlı bir serüvendir.

    * ama az kalsın acı noktalanıyordu. büyü filminin galasındaki yangında ölümden döndünüz.
    hâlâ geceleri kâbuslarla uyanıyorum. öbür tarafa gittim geldim ben. bu son olay ne kadar sevildiğimi gösterdi bana. hastanede gözümü açtığımda ibrahim tatlıses'ten bülent ersoy'a kadar bütün dostlar yanımdaydı. şirkete geldiğimde kapının önünde 10 kurban vardı. dostlarım göndermişler. yani abiler

    * yine başa döndük. malum abilere.
    evet, abiler kesilsin diye kurbanlıkları göndermişler. koyunların alınlarından öptüm. allah benim canımı azad etti ben de onların canını azad ettim.

    * kimlerdi kurbanları gönderen abiler?
    söylemem.

    * 10 kurbanlık diyorsunuz. bu kadar çok abi kaldı mı türkiye'de?
    canım, üçer beşer gönderenler de var..

    çakıcı isterse star söyler
    * alaattin çakıcı ile tanışmanız nasıl oldu?
    gülizar gazinosu'nda çalışıyordum. bir akşam müdüriyete girdim, genç bir adam oturuyor. "beni tanıyor musun" dedi. "hayır" dedim. "ben de trabzonlu'yum sen bizim kardeşimizsin, bir problemin olursa bize haber ver" dedi. o gün bugün dostluğumuz devam etti.

    * alaattin çakıcı da "eski abiler" sınıfına mı giriyor?
    görevim insanları savunmak değil. ama kötü ne yapmış ki? ben görmedim.

    * ama adalet görmüş.
    ben iyi insanlara karşı bir kötülüğünü görmedim. ama devlet görmüşse o başka. ben bilemem.

    * bu abiler gazinolarda hadise çıkarmazlar diyorsunuz. ama sezen aksu sahnede "çırpınırdı karadeniz"i söylemediği için silahlar patlamıştı...
    söylese ne olurdu? "çırpınırdı karadeniz" milliyetçilerin türküsü olarak bestelenmemiş ki!

    * söylemese ne olur? diyelim ki şarkıcının repertuarında yok. tatlı tatlı gülüyorsunuz şimdi de...
    kuliste ezberleyecek. başka çaresi yok. abi gelince sevdiği şarkıyı söyleyeceksin.

    özal'la baba-oğulduk
    * turgut özal ile nasıl tanıştınız?
    kızı zeynep ve damadı sayesinde. bizim asım ekren'le orkestramız vardı. daha sonra veysel beyin (atasoy) kardeşi esin hanım'la evlendim. basında "damatlar orkestrası" denirdi. o arada turgut bey'le aramızda baba oğul ilişkisi doğdu.

    * zeynep özal'ın yeni imajını nasıl buluyorsunuz?
    benim için iki zeynep var. biri arkadaş canlısı. diğeri, hiç onaylamadığım, kitap yazıp onda kalması gerekenleri duyuran. ünlüler çiftliği'ne katılan, artist gibi resim çektiren.

    * rahmetli özal da ailesinden çok çekti derler.
    ailesine çok düşkündü. jaguar olayı bizim düğüm günümüz ortaya çıktı. olay gazetelere geçince zeynep ile asım "bu arabayı senin nikâhında kullanmak için emanet aldık diyelim mi" diye sordular. ben kendi arabamı süslemişim bile.

    * yani hediye edilen arabayı size yıkacaklardı.
    öyle bir şey oldu. rahmetli nikâhta damat odasına geldi. zeynep de orada. "nedir bu jaguar olayı" diye sordu. "babacım reklam için bize verdiler, geri vereceğiz" dedi, yanaklarından öpüp ikna etti. düşün, o jaguar, türkiye'de bir parti kurdurdu.
  • akp sempatizancıklarının üzerinden acitasyona giriştikleri taze rahmetli.

    neymiş efendim adam akp milletvekili olduğu için kötüleniyormuş. olmasa ne olacaktı lan. bu adam akp milletvekili olmasa nickfallin burada bu adamın dillere pelesenk olmuş şarkılarının ve türkiyeyi ekran başına kilitleyen yapımlarının uzuuun bir listesini mi yapacaktı. var mı lan böyle bir liste. hadi bahsettiğimiz kişi aysel gürel olsa eserlerinin listesi yapılabilir.

    bu adam akp milletvekili olmasa bohemiantirad burada basın osman abimizin cenazesinden, yaşamından, eserlerinden hiç bahsetmedi mi diyecekti de adam akp'li diye u dönüşü yaptı birader.

    insan herkesi kendisi gibi sanarmış. sanmayın arkadaşım. akp yandaşı olmayanlar akp'ye eleştiride bulunmak için ölmüş bir insanı kullanacak kadar aşağılık değillerdir. vuku bulan olay sadece ölen sanatçıyla ilgilidir. akp ile alakası yoktur.

    hem akp kim siz kimsiniz kuzum akp'yi eleştirmekten mi korkucaz. o zaman muhalefet niye var?

    not: özür dileyerek belirtmek istiyorum ki isimleri izin almadan kullandım. isimlerini kullandığım arkadaşların affına sığınıyorum. sorun teşkil ederse özel mesajla uyarıda bulunursanız düzenleme yaparım.
  • hiç düşünür müydünüz ki bir zamanlar "biir biir biri birine baakar baakar bakar bakar dururum" diye ortada dolanan bu acayip insan yıllar sonra şöyle şeyler söyleyecek:

    "türkiye’de mafya dizisi yapılacaksa benim yapmam gerekir diye düşünmüşümdür. rahmetli dündar (kılıç) abi’yle, hüseyin (cevahir) abi’yle, ahmet (kürt ahmet) abi’yle, alaattin (çakıcı) abi’yle dostluklarım oldu. alaattin çakıcı kötü ne yapmış ki? ben görmedim..."

    bir şey söylemek gelmiyor içimden.
  • biz tombiş, sevimli, gudik şarkılar söyleyen mıncırılası bir adam olarak tanımış olabiliriz ama, zeki yağmurdereli'nin oğluydu neticede. aslında çok da şaşırtıcı bir durum yok yani.

    varlığının "gerekliliği" konusunda fikir beyan etmek bir özgürlüktür. "ölmüş insanlar hakkında kötü düşünülemez" diye bir şey yok. "saygısızlık" diyenler başka "ölmüş insanlar" hakkında sövmek için aylardır çabalamıyor mu? "düşünce özgürlüklerini" savunanları en hakiki an olan "ölüm"de de görmek isteriz. bunu zaten hiç "allah'ın yarattığına nası dersin!" seviyesine çekmeye gerek yok. herkesin allah'ı kendine.

    hatta olumsuz konuşmanın faydası da olabilir; "yılan hikayesi" gibi dizileri televizyonlara sardığı halde çok sevilen bir adamdan, öldüğünde bile üzüntü duyulmayan sıradan bir insan olmaya uzanan sürecine şahit olup, siyasetin iğrenç çarklarına bulaşmayı düşünen diğerlerine ibret olabilir, caydırabilir.

    toprağı bol olsun bence.
  • hiç sevmediğim, ne iş yaptığını anlamadığım, elde ettiklerinin ne kadarını ilişkileri sayesinde ne kadarını sınırlı yetenekleri sayesinde kazandığını bilmediğim rahmetlik şahıs.

    bu ölünün arkasından atıp tutma edebiyatı osman yağmurdereli'nin ölümüyle iyice midemi bulandırdı artık. şaibeli işleri olan bir insanın arkasından birileri çıkıp, badem gözlü, sırma saçlı gibisinden atıp tutarsa o insanın aslını neslini bilenin çıkıp da bu ikiyüzlülüğü açığa vurması kadar doğal bir şey olamaz. ölünün arkasından kötü konuşulmaz diyorlar ama yalanlarla methiye düzülmesi daha aşağılık görünüyor bana.
hesabın var mı? giriş yap